Türkiye Suriye'nin kuzeyindeki terör unsurlarının temizlenmesi ve oluşturulacak güvenli bölgeye mültecilerin yerleştirilmesi amacıyla olası bir operasyona hazırlanıyor.
Söz konusu bölge, terör örgütünün kontrolü altında.Bölge PYD/ PKK ve Suriye Demokratik Güçleri (SDG) tarafından kontrol ediliyor.
Türkiye, güvenli bölge önerisini 2012'den gündeme getiriyor. Ancak bu öneriye, hem eski ABD Başkanı Barack Obama hem de halefi Donald Trump bugüne kadar sıcak bakmıyordu.
Son olarak, yaz ayları boyunca Türkiye ile ABD arasında güvenli bölge kurulması konusunda görüşmeler yürütüldü. Oluşturulan ortak güvenlik mekanizması, terör örgütü SDG'nin ağır silahlarını geri çekmesi, SDG'nin sınırdan içeriye çekilmesi ve ABD ile Türk askerlerinin ortak devriye uçuşları yapmasını öngörüyordu. Bu nedenle, Trump'ın Türkiye'nin Fırat'ın doğusuna operasyon düzenlemesine yönelik itirazı geri çekerek, doğrudan bir askeri müdahalenin önünü açması da bu anlamda önemli bir politika değişikliğine işaret ediyor.
Trump'ın bu kararına bazı Kongre üyeleri sert tepki gösterirken, analistler görevden azil soruşturması nedeniyle zor bir dönemden geçen Trump'ın iç politikaya yönelik bir hamle yaptığı görüşünde. ABD'de Trump yönetimine yakın isimler ise bu kararın bir politika değişikliği olmadığını, aksine ülkenin Orta Doğu politikasıyla tutarlı bir adım olduğunu savunuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Trump'ın telefon görüşmesinin ardından yapılan açıklamada, özellikle iki nokta ön plana çıktı. Bunlardan ilki ABD'nin Türkiye'nin operasyonuna katılmayacağı yönündeki ifade oldu. Açıklamada, "Türkiye, yakında Kuzey Suriye'ye yönelik uzun zamandır planladığı operasyonu başlatacak. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ve bir parçası da olmayacak ve kontrol ettiği topraklarda 'Halifelik' ilan eden DAEŞ'i mağlup eden ABD güçleri, bu operasyona yakın noktalarda olmayacak" denildi. Böylece ABD'nin Fırat'ın doğusunda, Türkiye'nin operasyon düzenlemesi beklenen bölgedeki askerlerini geri çekeceği ve operasyona dahil olmayacağı net bir dille ifade edildi.
Açıklamada ikinci vurgu da ABD'nin DAEŞ ile mücadelesine yönelikti.
DAEŞ'in mağlup edildiğini belirten Beyaz Saray; Fransa, Almanya ve diğer Avrupa ülkelerinin Suriye'nin kuzeyinde yakalanan militanları geri almak istemediklerini belirtti. Açıklamada, "ABD, çok uzun sürme ve vergi mükelleflerine çok büyük bir maliyet getirme ihtimali olan bir süreç boyunca bu kişileri elinde tutmayacak. Türkiye, son iki yıl içerisinde bu bölgede yakalanan DAEŞ militanlarından sorumlu olacaktır" dedi.
Trump ise Pazartesi günü Twitter hesabından yaptığı açıklamada, ABD'nin "DAEŞ'i yüzde 100 yenilgiye uğrattığını" ancak özellikle Avrupa'dan gelen DAEŞ militanlarını kıta ülkelerinin geri almak istemediğini kaydetti.
ABD Başkanı Trump, "Kürtler bizimle savaştı ama bunun için para ve ekipman desteği aldılar. Türkiye ile on yıllardır savaşıyorlar. Ben bu savaşı yaklaşık 3 yıl boyunca geciktirmeye çalıştım ama artık bizim için, çoğu aşiret mücadeleleri olan sonu gelmeyen saçma savaşlardan geri çekilme ve askerlerimizi eve getirmenin vakti geldi" dedi.
Trump'ın kararı, ABD'de sadece muhalifler değil, kendisine yakın bazı isimler tarafından da eleştiriyle karşılandı. Washington kaynakları, bu politika değişikliğinin Trump'tan kaynaklandığı ve savunma ile dış politika bürokrasisine rağmen alındığı görüşünde. Trump yönetimine yakın bazı isimler ise bu kararın DAEŞ'le mücadele ve Suriye stratejisine uygun olduğunu savunuyor.
Trump'a yakınlığıyla bilinen Fox News, bu kararın Washington'da şok dalgaları yarattığını yazdı. Fox News'a konuşan ABD'li yetkililer, Savunma Bakanlığı'nın bu karara "tamamen hazırlıksız yakalandığını" söyledi. Haberde, bu kararın bazı yetkililer tarafından DAEŞ'le mücadelede ABD'nin yanında olan Kürtlere "ihanet" niteliğinde görüldüğü belirtildi.
Trump'ın dış politikasının en önemli destekçilerinden biri olan Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, konuyla ilgili Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile bir görüşme ayarlamaya çalıştığını söyledi.
Graham, bu kararın basına yansıdığı şekliyle olması halinde "felakete mahkum" olduğunu belirtti ve söz konusu planın hayata geçirilmesi halinde, Senato'da kararın iptal edilmesini isteyen bir karar çıkartacaklarını söyledi. Graham daha sonra Fox televizyonunda katıldığı canlı yayında, Başkan'ın DAEŞ'in yenilgiye uğratıldığı yönündeki açıklamalarının doğru olmadığını belirterek, Türkiye'nin Suriye'ye girmesi halinde Kongre ile ilişkilerinin bozulacağını aktardı. Graham, "Türkiye'nin Suriye'ye adımını atması halinde, ordusu ve ekonomisine yaptırım uygulanması için elimden gelen her şeyi yapacağım" dedi.
Trump'ın seçildikten sonra yaptığı ilk atamalardan biri olan ancak kısa bir süre önce istifa eden ABD'nin eski BM Büyükelçisi Nikki Haley de kararı eleştiren isimlerden biri oldu.
Haley, #TurkeyIsNotOurFriend (Türkiye dostumuz değil) etiketiyle birlikte paylaştığı Twitter mesajında, "Eğer arkamızı kollamalarını istiyorsak, her zaman müttefiklerimizi desteklememiz gerekir. Kürtler, Suriye'de DAEŞ'e karşı başarılı mücadelemizde kilit rol oynadı. Onları ölüme terk etmek büyük bir hata" dedi.
BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan analistlerden ABD merkezli düşünce kuruluşu Bipartisan Policy Center'ın ulusal güvenlik programında çalışan Türkiye uzmanı Nicholas Danforth, yapılan açıklamanın Washington'da yarattığı şaşkınlığın ABD'de karar mercilerinde bozukluğu ortaya koyduğunu söyledi.
Nicholas Danforth, "Bu açıklamanın Washington'da yarattığı şok aslında ABD politika yapma sürecinin ne kadar bozuk olduğunun da bir göstergesi. Bu karar, ABD'nin bugüne kadar yürüttüğü Suriye politikasının da sona erdiğini ortaya koyuyor" dedi. Danforth, Trump'ın aslında bir yılı aşkın bir süredir Suriye'deki ABD askerlerini çekmek istediğini ve ABD'nin bundan sonrasında da DAEŞ konusunda yeni bir stratejiye ihtiyaç duyacağını belirtti.
Pentagon tarafından kısa bir süre önce hazırlanan bir rapora göre, şu anda Suriye'nin kuzeyinde bulunan kamplarda yaşayan DAEŞ militanları ve aile üyelerinin sayısı 45 bin civarında. Raporda, 10 bin kadar militanın da tutuklu olduğu belirtildi.
Türkiye ise Suriye'de tutuklu bulunan DAEŞ terör örgütü mensuplarıyla ilgili ortaya atılan sayıların abartılı olduğunu söylüyor.
Trump'a yakın düşünce kuruluşlarından Heritage Foundation'ın ulusal güvenlik ve dış politikadan sorumlu Başkan Yardımcısı James Carafano'ya göre, bu karar ABD'nin hem Orta Doğu hem de DAEŞ'le mücadele stratejisine uygun atılmış bir adım.
Carafano, "Bu kararı, ABD politikasında bir değişim olarak görmüyorum. ABD'nin politikası (Suriye) rejimiyle mücadelede istikrarlı bir bölgenin oluşması. Ve bu karar da Türk hükümetinin güvenli bölgeye girmek, sınırlarını koruma altına almak ve mültecilerin yeniden yerleştirilmesine olanak tanımak gibi yapacağını söylediği şeyleri hayata geçirmesi halinde, ABD politikasıyla uyumlu" dedi.
Carafano, "Bana göre Trump'ın en önemli seçim vaadi, ABD askerlerinin çıkarlarına uygun olarak gerekli yerlerde, gerektiği kadar kalacağı yönündeydi ve seçmenler de bunu yapmasını bekliyor. Şimdi Suriye'den askerlerin çekilmesi de bu vaade uygun bir adım" diye konuştu.
Türkiye'nin müdahalesiyle bu bölgenin DAEŞ'in eleman ve lojistik destek alamayacağı bir alana dönüşmesinin de ABD'nin politikasına uygun olduğunu belirten Carafano, Türk hükümetinin verdiği sözü tutmaması halinde ABD'nin de bu durumun kendi politikasına uyumlu olup olmadığını gözden geçirmek durumunda kalacağını ifade etti.
Trump, akşam saatlerinde konuyla ilgili başka tweetler de attı. Bu mesajlarda ABD Başkanı, Türkiye'nin "çizilen çerçeveyi aştığını" düşünmesi halinde, "Türk ekonomisini, daha önce yapmıştım, tamamen yerle bir ederim ve mahvederim. Avrupa ve diğerleriyle birlikte yakalanmış olan terör örgütü DAEŞ mensuplarına ve ailelerine gözkulak olmalıdır. ABD, DAEŞ'in kontrol ettiği toprakların tamamını ele geçirerek, kendisinden beklenenden fazlasını yaptı" dedi.
Trump'ın hamlesi, azil soruşturması nedeniyle zor bir dönemden geçtiği bir zamanda iç politikaya yönelik atılmış bir adım olarak görülüyor. ABD Başkanı, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada da ABD'nin bundan sonra yalnızca kendi çıkarına uygun yerlerde ve kazanmak adına savaşa gireceğini söyledi.
Brown Üniversitesi'nde doktora çalışmalarını sürdüren ve aynı zamanda Ankara merkezli TUM Strateji'nin Araştırma Direktörü olan Selim Sazak'a göre, şartların değişmesi nedeniyle aslında tavır değiştiren ABD politika yapıcıları değil, Başkan Trump.
Bu hamlenin iç politikaya yönelik bir adım olarak görülmesi gerektiğini aktaran Sazak, "Trump'ın seçim vaatlerinden birisi Orta Doğu'daki mevcut savaşları bitirmek ve Amerika'nın enerjisini öncelikle Çin'e, sonra da İran'a yöneltmekti. Dolayısıyla aslında Trump ile Erdoğan en başından beri aynı şeyi istiyordu" dedi.
Sazak, Trump'ın Suriye'den geri çekilme planlarını hayata geçirmesi konusunda elini bağlayanın ABD güvenlik bürokrasisi olduğunu ve eski Savunma Bakanı Jim Mattis'in istifa nedenleri arasında bunun da bulunduğunu belirtti.
ABD'de başkanlık seçimlerinin yaklaştığını ve Kongre'de başlatılan azil süreci soruşturması nedeniyle Başkan'ın işinin giderek zorlaştığını belirten, Sazak, "Çin'le ticaret savaşı, Meksika sınırına duvar inşa edilmesi gibi diğer vaatlerde kaydadeğer bir başarı gösterilemedi. Trump şimdi 'Askerlerimizi eve getireceğim dedim ve getirdim; Amerika'nın parasını Amerikan halkı için harcayacağız' diye aylarca konuşacak ve böyle bir şeye ihtiyacı var. Üstelik ticaret savaşları ya da göçmen politikasının aksine bu, görünürlüğü yüksek ama vatandaşa gündelik etkisi olmayan bir başarı" dedi.
ABD'nin DAEŞ ile mücadele kapsamında Suriye'de 2 bin civarında askeri bulunuyor. Bu askerlerin önemli bir bölümü, ABD'nin en önemli askeri müttefiki olan SDG'nin kontrolü altında olan bölgelerde yer alıyor. ABD'nin ayrıca Suriye'nin kuzeyinde yine Kürtlerin kontrolü altında olan altı yerde hava üssü, Haseke'de de radar üssü bulunuyor.
Son Dakika › Güncel › Trump'ın, Türkiye'nin hazırlık yaptığı olası askeri operasyon konusundaki tavır değişikliği ne anlama geliyor? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?