Türkiye'nin terörle mücadele yasalarının hem ülke içinde hem de uluslararası kamuoyu tarafından eleştirilere hedef olduğu savunulurken, 1991 yılında PKK ile mücadele için çıkartılan yasanın gün geçtikçe AK Parti iktidarına muhalefet edenlere karşı kullanıldığı görüşünün arttığı öne sürülüyor.
Amerika'nın Sesi'nin yansıttığı "Terörle Mücadele Kapsamının Genişlemesi Kaygı Yaratıyor" başlıklı haberde "Başbakan Erdoğan'ın Demokratikleşme Paketi, Adalet Bakanlığı'nın son dört yıl içinde terörle mücadele kapsamında 20 bin kişinin mahkumiyet aldığını açıklamasından sonra eleştirilere hedef oldu. Bu kişilerin 8 bini son 12 ay içinde cezaevine kondu. Hükümlüler arasında gazeteciler ve Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) üyeleri var ve büyük çoğunluğu, şiddet içermeyen suçlardan mahkum edildi" denildi.
Türkiye'nin terörle mücadele yasalarının hem ülke içinde hem de uluslararası kamuoyu tarafından eleştirilere hedef olduğu anlatılan haberde, 1991 yılında PKK ile mücadele için çıkartılan yasanın gün geçtikçe AK Parti iktidarına muhalefet edenlere karşı kullanıldığı görüşünün arttığı öne sürülüyor.
Habere göre, İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye uzmanı Emma Sinclair Webb terörle mücadele yasasının kullanımında endişe verici bir artış gözlemlediklerini söylüyor. Webb, Adalet Bakanlığı verilerinin son 4 yılda 40 bin kişinin silahlı örgüt üyeliğiyle yargılandığını ve bunların yarısının mahkum edildiğini söylüyor. Yasa çoğunlukla Kürtler'e karşı kullanılsa da başka grupları da içeriyor. Webb yasanın solculara, gazetecilere ve öğrencilere karşı da kullanıldığını ve suçlamalara neden olan eylemlerin herhangi bir şekilde terörizm olarak nitelendirilemeyeceğini belirtiyor.
Açıklanan demokrasi paketinde bu yasanın değiştirilmemesi, yurtiçinden ve dışından tepkilere neden oldu. Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler ve İnsan Hakları Komisyonu'nun İngiliz üyelerinden Richard Howitt, Türk hükümetinin terörle mücadele yasasını değiştirmek için kilit bir fırsatı değerlendiremediğini söyledi.
Haberde şöyle devam edildi:
"Durumu daha da vahim hale getiren yasanın, Haziran ayında başlayan Gezi Parkı protestolarına katılan kişilere karşı da kullanılmaya başlanmış olması.
Avrupa Birliği'nin yıllık ilerleme raporu Türkiye'yi ifade, toplantı ve gösteri özgürlüğü eksiklikleri nedeniyle sert bir dille eleştirdi ve hukuki reform çağrısı yaptı.
Demokratikleşme Paketi'ni açıklayan Recep Tayyip Erdoğan paketin eksikliklerini üstü örtülü bir biçimde kabul ederken, reformların devam etmesi gerektiğini söyledi. Erdoğan bu reformların bir ilk ya da son olmadığını ve ülkede özgürlük ve demokrasiyi artıracak diğer reformların da yapılacağını söyledi. Başbakan muhalefet partilerinin, toplumsal hassasiyetleri istismar ederek insanların reformlarla ilgili korkularını kullandığını belirtti.
Uzmanlar, bu hassasiyetlerin gelecek yıl yapılacak yerel, cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler göz önünde bulunduğunda son derece önemli olduğunu belirtiyor.
Terörle mücadele konusunda hükümetin zayıf görünmesinin, partinin çekirdek seçmeni arasında hoşnutsuzluğa neden olabileceğini belirten Taraf gazetesi yazarı Cengiz Aktar başbakanın herhangi bir siyasetçi gibi iktidarını korumak istediğini ve oy kazanabileceği çekirdek seçmen olarak da milliyetçileri gördüğünü belirtiyor.
Terörle mücadele yasalarında yapılacak reformlardan en çok kazançlı çıkanlar BDP'nin binlerce üyesi olacaktı. Parti, aralarında onlarca belediye başkanı da bulunan 6 binden fazla üyesinin, bu yasa kapsamında hapse atıldığını söylüyor. Bu kişilerin serbest kalması PKK'nın hükümetle sürdürdüğü barış görüşmelerinin en önemli koşullarından biri. Ancak görüşmeler şu anda duraksamış durumda.
Uluslararası insan hakları örgütleri, mevcut yasaların Türkiye'nin en çok gazeteciyi hapse atan ülke olmasının altında yatan neden olduğunu belirtiyor.
Aynı yasalar kapsamında 15 yıl hapsi istenen ödüllü gazeteci Ahmet Şık bunun Türkiye'de demokrasiye karşı bir tehdit olduğunu söylüyor. Şık "ücretsiz eğitim' isteyen öğrencilere terörist damgası vurulduğunu, bunun yanında gazetecilerin de terörist olarak görüldüğünü belirtiyor. Ülkede inanılmaz bir baskı rejimi olduğunu söyleyen Şık sesini çıkaran herkesin terör suçları kapsamında hapse atılabildiğini de ekliyor.
Hükümet ise bu suçlamaları reddediyor ve son 10 yılda ülkede daha önce görülmemiş demokratik reformlar gerçekleştirildiğini söylüyor. Ancak uzmanlar, geçen yıl Avrupa Parlamentosu'nda konuşma yapan Ahmet Şık gibi gazetecilerin ifadelerinin, gelecek ay bir araya gelecek Avrupa Birliği liderlerinin, Türkiye'nin üyeliğini erteleyip ertelememe konusundaki tartışmalarına etki edeceği görüşünde birleşiyor."
Son Dakika › Güncel › Terörle Mücadele Kapsamının Genişlemesi Kaygı Yaratıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?