Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, "Bir takım düzenlemelere rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 2013 yılında bugüne kadar, geçen yıla oranla 70 bin daha fazla iş gelmiştir. Bugünkü mevzuata ve uygulamalara göre ne Yargıtayın ne de kurulması gündemde olan bölge adliye mahkemelerinin bunun altından kalkması mümkün değildir" dedi.
Erbil, Temyiz Sürecinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Rolü Konferansının açılış konuşmasının başında Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in hayatını kaybeden kayınvalidesine rahmet diledi. Erbil ayrıca, Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in soğuk algınlığı nedeniyle programa katılamadığını belirtti.
Konuşmasında, bu tür toplantıların, her türlü bilgi ve belgenin internet yoluyla kolayca elde edilebildiği küreselleşen dünyada değişik düşünce ve uygulamaların tartışılmasının, doğruya ulaşılması ve uygulama birliği açısından büyük önem taşıdığını ifade eden Erbil, ülkeler ve kurumlar arasındaki işbirliğini geliştirerek önyargılardan kurtulmaya vesile olduğunu söyledi.
Temyiz incelemesi açısından Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının iki önemli görevi bulunduğunu anlatan Erbil, bunlardan ilkinin ceza yargılaması sonucunda verilen mahkeme kararlarına yönelik usul ve esas incelemesi yapılarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları da gözetilerek tebliğname hazırlanması olduğunu belirtti.
Erbil, bu sayede tebliğnamedeki hususların öncelikle gözetilerek temyiz incelemesinin daha çabuk ve seri yapılmasını sağladıklarını, bir filtre görevi gördüklerini ve bu görevi bugüne kadar başarıyla sürdürdüklerini bildirdi.
Başsavcılığı ve Yargıtay Ceza Dairelerini çok yakından ilgilendiren önemli bir konuda bilgilendirme yapmak istediğini aktaran Erbil, 6217 sayılı Kanun'un 26. Maddesiyle 5320 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 4. Maddesinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesinden 6 ay önce başlamak üzere 3 yıl süreyle yapılacak kanun yolu incelemelerinde bölge adliye mahkemelerinde ve Yargıtay'da tebliğname düzenlenmesine ilişkin hükümlerin uygulanamayacağı hükmüne yer verildiğini anımsattı.
Erbil, şöyle devam etti:
"Bu düzenlemeden anladığım şudur. Şu anda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Yargıtay Ceza Dairelerine düzenlediği tebliğnameler hızlı karar vermelerinde bir engel, bariyer oluşturmakta, adaletin geçikmesine neden olmaktadır. Tebliğnamenin kaldırılması durumunda ise ceza daireleri kararlarını çok kısa sürede, hızlı ve doğru verebilecektir. Gerçekten böyle midir? Şahsıma göre kesinlikle hayır. Bu durumu Yargıtay Ceza Dairelerinde görevli tüm yargı üyesi arkadaşlarımla tetkik hakimleri çok yakından iyi bilmektedirler. Günümüzde ceza daireleri arşivinde sıra bekleyen dosya sayıları da göz önüne alındığında ceza dairelerinin dosyaları hızlı ve doğru karara bağlamasında tebliğnamelerin önemi daha iyi anlaşılacaktır."
Düzenlemenin, yapıldığı tarihteki Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığında bulunan yoğun iş yükü ve en az 3-4 yıl sıra bekleyen dosyalar nedeniyle hazırlandığını ifade eden Erbil, dosyaların tebliğname düzenlenmeden doğrudan gönderilmesi durumunda daha çabuk karar verileceği, adaletin hızlanacağı, iş yükünün azalacağı anlayışı ve algısıyla ortaya çıktığını söyledi.
Bu duruma katılmadığını dile getiren Erbil, tebliğname için dosyaların başsavcılıkta beklemesinin dosyaların Yargıtay Ceza Dairelerince sonuçlandırılması sürecine herhangi bir olumsuz etkisi bulunmadığını anlattı.
Tebliğname ile ceza dairesinde görevli bir tetkik hakimi haftalık 30 dosyayı heyete sunabiliyorsa, tebliğname olmadan heyete sunabildiği dosya sayısının 15-20'yi geçemeyeceğini ifade eden Erbil, "Bu nedenledir ki tebliğname çabuk ve doğru karar vermenin önündeki engel değil aksine hızlandırıcı, yönlendirici bir belgedir" diye konuştu.
Tebliğname düzenlenmemesi durumunda hak kayıplarının daha da artacağını savunun Erbil, hukuka aykırılıkların itiraz yoluyla düzeltilmesi olanağının azalacağını, içtihat birliğini sağlama imkanı ve denetim mekanimasının zayıflayacağını bildirdi. Erbil, bu nedenlerle söz konusu geçici düzenlemenin bölge adliye mahkemeleri faaliyete geçmeden yürürlükten kaldırılmasının uygun olacağını söyledi.
-"Yoğun iş baskısı"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ve ceza dairelerinin yoğun iş baskısı altında olduklarını vurgulayan Erbil, "Başsavcılığımız ve ceza dairelerinin olağanüstü ve özverili çalışmasıyla bu baskıyı belirli seviyede tutmayı başardık. Bu nedenle tüm çalışanları yürekten kutluyorum. Ancak bunun ne kadar devam edeceği hususunda endişelerim bulunmaktadır. Çünkü hoşgörü ve uzlaşma kültürü az olan toplumun uyuşmazlıklarına ilişkin tüm mahkeme kararları Yargıtay'a gelmektedir. Bu nedenle bir takım düzenlemelere rağmen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına 2013 yılından bugüne kadar, geçen yıla göre 70 bin daha fazla iş gelmiştir. Bugünkü mevzuata ve uygulamalara gore ne yargıtayın ne de kurulması gündemde olan bölge adliye mahkemelerinin bunun altından kalkması mümkün değildir. Bu nedenle tüm mahkeme kararlarının incelenmek üzere Yargıtay'a gelmesinin önüne geçilmesi için yeni düzenleme ve çalışmalar yapılması gerektiği düşünülmektedir."
Erbil, bu konudaki düşünce ve görüşlerini çok ayrıntılı şekilde Adalet Bakanı Ergin'e ilettiğini bildirdi.
Başsavcılığın temyiz aşamasındaki ikinci görevinin ise Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 308. Maddesindeki Yargıtay Ceza Dairelerinden verilen karara karşı resen veya talep üzerine itiraz kanun yoluna başvurulması olduğunu anlatan Erbil, bu bağlamda yaptıkları itirazların ceza dairelerince veya Ceza Genel Kurulunca kabul edilip edilmemesinin başsavcılık açısından sorun teşkil etmediğini aktardı.
Erbil, "Bizler için önemli olan itiraz konularının tartışılması yeniden gözden geçirilmesi, doğrunun bulunması, ortaya konulması ve sonuç olarak bir karar verilmesidir. Bu nedenle bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da usul ve esas yönünden hak kaybına neden olduğunu düşündüğümüz kararlara karşı itiraz yoluna başvurmaya devam edeceğiz. İtiraz yoluna başvururken yeni konuların, kavramların görüşülmesi, tartışılması, böylelikle hukukun ilerlemesi ve AİHM karralarıyla uyumlu hale gelmesi, ceza daireleri arasındaki görüş ayrılıkları giderilerek içtihat birliğinin sağlanması amaçtır" değerlendirmesinde bulundu.
Açılışın ardından verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erbil, "Anayasa Mahkemesi'nin Van depremine ilişkin verdiği bir kararda Yargıtay Başsavcılığının işleme koymama kararına karşı bir itiraz yolu bulunmaması eleştirilmişti. Sizin bu konudaki düşünceniz nedir?" şeklindeki sorusuna, "Verilen karar doğrudur, hukukidir. Ben saygı gösteriyorum. Verilen Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda işlem yapacağımı söylüyorum" yanıtını verdi.
Erbil, "Ne gibi işlem öngörüyorsunuz?" şeklindeki soruya karşılık da "Bundan sonra 4483 sayılı yasa gereği biz onu İçişleri Bakanlığına göndereceğiz, ön soruşturma yaptıracağız ondan sonra gerekli kararımızı gene vereceğiz ama kararın ne olduğunu şu anda bilemem" dedi.
Son Dakika › Güncel › Temyiz Sürecinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Rolü Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?