Dha DIŞ HABER -
Kırım Tatarlarının temsil organı olarak kabul edilen Kırım Tatar Milli Meclisi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Ali Hamzin, Rusya'nın geçen yıl ilhak ettiği Ukrayna'nın Kırım Yarımadası'ndaki durumla ilgili değerlendirmelerini, Doğan Haber Ajansı'ndan Deniz Berktay'a aktardı. Rus makamlarının Kırım'a giriş yasağı getirdikleri Kırım Tatar liderleri Mustafa Kırımoğlu ve Rıfat Çubarov'un bazı politikalarını eleştiren Hamzin, Kırım Tatarlarının yarımadanın Ukrayna'ya mı yoksa Rusya'ya mı ait olduğu konusu yerine, Kırım Tatarlarının doğrudan kendi haklarına yönelik mücadelenin verilmesi gerektiğini ifade ediyor. Kırım Tatar Milli Meclisi Dış İlişkiler Dairesi Başkanı Ali Hamzin DHA'nın sorularına şu yanıtları verdi:
DHA: Kırım Tatar Milli Meclisi liderleri, geçtiğimiz günlerde, Ukraynalı milliyetçi örgütlerle birlikte, Kırım Yarımadası'na yönelik abluka kampanyası başlattı. Siz bu kampanyayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hamzin: Ben, Kırım'ın ablukaya alınmasını, daha ziyade, zorunlu kalınarak atılan bir adım olarak ve siyasi bir eylem olarak değerlendiriyorum. Zira bu eylem, Kırım'ı ihtiyaç malzemelerinden ve gıda ürünlerinden mahrum etmek amacıyla değil, Rus makamlarının, bu eylemi düzenleyen kişilerin 5 maddeden oluşan taleplerine kulak vermesi, onların seslerini duyması amacıyla düzenlenmektedir. Bu beş madde, şunlardan oluşuyor: 1- Rus makamları tarafından tutuklanan ve halen Kırım'da veya Rusya'da bulunan Ukraynalı siyasi mahkumların (Ahtem Çüygöz, Mustafa Degermenci, Ali Asanov, Taira Smedlyayeva, Aleksandır Kostenko, Nadejda Savçenko, Oleg Sentsov, Aleksandır Kolçenko, Gennadiy Afanasyev ve diğerleri) serbest bırakılması. 2- Kırım Tatarlarına ve Ukraynalılara ait yayın organlarına yönelik yasadışı engellerin kaldırılması. 3- Kırım'a yabancı gazetecilerin ve uluslararası gözlemcilerin engelsiz şekilde girişinin sağlanması. 4- Kırım Tatarları'nın liderleri olan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ve Rıfat Çubarov ile, milli harekete mensup eylemcilerden İsmet Özel ve Sinaver Kadırov'a yönelik Kırım'a giriş yasaklarının kaldırılması. 5- Kırım'da bulunan Kırım Tatarlarına ve diğer Ukrayna vatandaşlarına yönelik cezai ve adli kovuşturmalara son verilmesi.
Burada özellikle dikkatinizi çekmek isterim ki, bu talepler arasında, Kremlin yönetimi açısından en hassas konu olan, Kırım'ın işgaline son verilmesi talebi bulunmuyor.
Ukrayna'nın Kırım'a abluka uygulaması ve buna Ukrayna Cumhurbaşkanı Petro Poroşenko ve Başbakan Arseniy Yatsenyuk'un da destek vermesi konusuna gelirsek, aslında Ukrayna'yı yönetenler, 2014 yılının mayıs ayında kendilerinin kabul etmiş olduğu "Kırım'da Serbest Ekonomik Bölge Kurulması Yasası"nı iptal etseler, o zaman Kırım'la yapılan ticaret bir anda kesilir ve bu bölgeye yapılacak olan her türlü sevkiyat, kaçakçılık olarak değerlendirilmeye başlanır. Öyle bir durumda, 'kan üzerinden ticaret yapmaya kalkanlarla' ilgili olarak, Ukrayna makamları gerekli işlemlere başlar.
Bu nedenle, aslında en iyi seçenek, diyalog olacaktır. Fakat, Moskova öyle bir diyaloğa hazır mı, bu ayrı bir konu.
DHA: Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edilmesinden bu yana, bir buçuk yıl geçti. O zamandan bu yana neler değişti?
Hamzin: Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, günümüzde, soydaşlarımızın kaybolması türünden olaylarla karşılaşmıyoruz. Öte yandan, Kırım Tatarlarının genel durumu, bütün gerginliğini koruyor. Genel durum, Kırım'a geçtiğimiz aylarda Türkiye'den gelen gayrıresmi heyetin başkanı Prof. Zafer Üskül'ün hazırladığı rapordaki gibi. Hatırlarsak, Zafer Üskül, hazırladığı raporda, Kırım'da ifade özgürlüğü, yargılanma konusundaki sorunlar, eğitim, mülk ve konut güvenliği konularında çok sayıda insan hakları ihlallerinin görüldüğünü belirtmişti. Bana göre, şayet Rus makamları Kırım Tatar Milli Meclisi'ne yönelik tavırlarını yeniden gözden geçirseler ve Kırım Parlamentosu'nun 11 Mart 2014 tarihinde almış olduğu "Kırım Tatarlarına Haklarının İade Edilmesi ve Kırım Toplumuna Entegre Olmalarının Sağlanması" adlı karar çerçevesinde Meclis'le yeniden diyaloğa dönseler, son derece önemli ve olumlu bir adım atılmış olur.
'Kırım'a Denetimli Bağımsızlık Verilsin'
DHA: Peki sizin şu anda Kırım'ın statüsü konusundaki tavrınız nedir ve sizce, Kırım Tatarları bu konuda nasıl bir tavır takınmalı? Başka bir deyişle, Rusya'nın Kırım'ı ilhakını kabul etmek mi gerekiyor, yoksa, Kırım'ın Ukrayna'ya dönmesi için mücadele mi etmeli?
Hamzin: Kırım'ın şu anki statüsü, yani, 16 Mart 2014 tarihinde yapılan referanduma dayanarak Rusya tarafından ilhak edilmiş olması, uluslararası hukukun açık bir şekilde ihlalidir. Tam da Kırım'ın bu yeni statüsü, uluslararası toplumun tepkisine ve sonuçta Rusya'ya yaptırımlar uygulamasına neden olmuştur. Kırım Tatarlarının bu konudaki tavrına gelirsek, Kırım Tatarları, 16 Mart 2014'te düzenlenen bu referanduma katılmayarak bu konuda tavırlarını ortaya koydular. Ama, meselenin başka bir boyutu var: Kırım'ın Rusya tarafından ilhak edildiği günlerde Ukrayna Cumhurbaşkanlığı İdaresi'nin başında vekaleten bulunan Sergey Paşinski'nin de belirttiği üzere, Ukrayna yönetimi, 2014'te, güya Kiev'i kurtarmak amacıyla, Kırım'ı fiilen Rusya'ya teslim etti. Ukrayna, 1994 yılında, elindeki nükleer silahları teslim ederken kabul edilen Budapeşte Memorandumu'na göre ABD, İngiltere ve Rusya, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü güvenceye almayı taahhüt ediyordu. Fakat bu devletler, bunu sağlayamadılar. Bence günümüzde en iyi çözüm, Kırım'a bağımsız devlet statüsü verilmesi, yarımadanın silahsızlandırılarak burasının ABD, AB, Rusya, Ukrayna ve Türkiye'nin ortak yönetimine verilmesidir.
DHA: Peki, Kırım'ın yeniden Ukrayna'ya dönme ihtimali hiç mi yok?
Hamzin: Bana kalırsa bu olasılık, son derece zayıf. Kırım konusunda Ukrayna, elindeki şansı kaçırdı. Bence Ukrayna, Kırım'ı fiilen elinde bulundurduğu 23 yıl boyunca, Kırım'ın kendi toprağı olmadığını haykırıp durdu.
'TÜRKİYE, ULUSLARARASI KONFERANSA ÖNCÜLÜK ETMELİ'
DHA: Türkiye'nin Kırım politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizce Türkiye, Kırım Sorununda neler yapmalı?
Hamzin: Türkiye'nin Kırım Tatarlarının haklarının korunması konusunda izlediği politika, son derece takdire layık bir politikadır. Zira bu, sürekliliği olan ve her şeyden önemlisi, Kırım Tatarlarının Kırım'ın yerli halkı olmaktan kaynaklanan haklarının korunması konusunda Kırım Tatarları'yla açık şekilde birlik olmaya dayanan bir politikadır. Türkiye, bu politikasını, Kırım'a yönelik hiç bir jeopolitik ihtiras gütmeden, ama diğer taraftan da, kardeş Kırım Tatar halkının kaderi konusunda derin kaygılar duyduğunu gizlemeden yürütmektedir. Kanaatimce, geride bıraktığımız Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısında Kırım Tatarlarına yönelik açık desteği veren tek kişi, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ahmet Davutoğlu oldu. Davutoğlu, bu zirvede, "Ukrayna'daki çatışmalara yönelik her türlü çözüm formülü, Kırım Tatarlarının çıkarlarını göz önünde bulundurmalıdır", dedi. Bence Türkiye'nin Kırım Tatarlarının durumuyla ilgili bir uluslararası konferansa öncülük etmesi lazım. Türkiye'nin böyle bir konferansa öncülük etmeye hakkı var ve bunu gerçekleştirmesi gerekir.
DHA: Ağustos ayında Ankara'da düzenlenen II. Kırım Tatar Kongresi'nde siz, Kongre başkanlığına Kırım Tatar Milli Meclisi Başkanı Rıfat Çubrov'un ve Manevi Başkan Mustafa Kırımoğlu'nun seçilmesine karşı çıktınız ve Kongre'ye Türkiye'deki Tatarlar'dan birinin başkanlık etmesi gerektiğini söylediniz. Neden?
Hamzin: Ben, bugün de bu çizgiyi savunuyorum. Zira, kısaca söylersek, Mustafa Ağa ve Rıfat Çubarov, Sovyet döneminin veya Sovyet sonrası dönemin zihniyetine sahip kişiler. Türkiye'deki Kırım Tatarlarıysa, gerek Türkiye'de, gerekse dünyada geniş siyasi kesimlerle irtibat halinde olan, kendilerine özgü zihniyete ve iletişim yeteneklerine sahip olan kişiler. Bu durum, bizler için büyük bir şans ve bizim bu şansı değerlendirmemiz gerekiyor.
'KIRIM TATARLARI SİLAHLI MÜCADELEDEN UZAK DURMALI'
DHA: Mustafa Kırımoğlu, Ankara'daki Kongre'de, Ukrayna'nın Herson ilinde Kırım Tatarlarından oluşan bir tabur kurulması düşüncesinden bahsetti. Sizin bu konuda yaklaşımınız nedir?
Hamzin: Bu konuda açık konuşayım: Bu plan, sadece olumsuz sonuçlar getirecek olan bir plandır. Bizim, saldırgan olmayan yöntemlerle, demokratik ilkelere dayanan barışçı mücadele konusunda geniş bir tecrübemiz var. Biz, bu barışçı mücadele yönteminin sayesinde bugün Kırım'dayız ve yine bu yöntem sayesinde Kırım, 23 yıl boyunca, sıcak çatışmaların yaşandığı bir bölgeye dönmedi. Biz Kırım Tatarları, Sovyetler Birliği döneminde karşımıza çıkan her türlü engele rağmen, örgütlenmeyi ve sürgünden Kırım'a dönmeyi başardık ve bugün Kırım'dayız. Bu, bizim yirminci yüzyılda elde etmiş olduğumuz en büyük jeostratejik başarıdır. Hedefimiz, bu zaferden mahrum kalmamak, Kırım'ı terk etmemek ve burada kalmaktır. - Hamzin
Son Dakika › Güncel › Tatar Siyasetçi Hamzin: Ukrayna, Kırım'dan Vazgeçti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?