TÜRKİYE'de iki yıl önce internet üzerinden başlatılan 'Zehirli sebze ve meyve istemiyoruz' kapmanyasında 48 bin 827 imza toplandı. Kampanya orgazatörlerinden tarım uzmanı Prof. Dr. Tayfun Özkaya, tarımsal ilaçlarının halk sağlığını olumsuz etkilediğini, hastalıklara yol açtığını, bu nedenle hallerde kalıntı analiz laboratuvarları kurulması ve belediyere ceza yetkisi verilmesini istediklerini söyledi.
Tarım konusunda uzman Prof. Dr. Tayfun Özkaya ve Halk Sağlığı uzmanı Prof. Dr. Ali İhsan Karababa, ortak basın toplantası düzenledi. Özkaya, Türkiye'de sebze ve meyvelerdeki tarım ilaçları kalıntısı sorununa olumlu adımlar atmak ve yetkilileri uyarmak üzere internet üzerinden başlattıkları kampanyada 2 yılda 38 bin 827 imza topladıkalarını açıkladı. İmza ve önerilerin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yetkilileri başta olmak üzere büyükşehir belediyelerine ileteceklerini belirten Özkaya, bu konuda yapılmış araştırmaların tehlike sinyalleri verdiğini söyledi. Gıda Mühendisi Dr. Bülent Şık ve çalışma arkadaşları tarafından Akdeniz Üniversitesi Gıda Güvenliği ve Tarımsal Araştırmalar Merkezi'nde yapılan araştırma sonuçlarına göre 2013 ve 2014 yıllarında semt pazarlarından tesadüfi olarak toplanan ve en çok tüketilen domates, biber, hıyar, kabak, patlıcan, portakal ve çilek gibi sebze ve meyveler laboratuvarda yapılan pestisit (tarımsal ilaç) analizinde maksimum kalıntı limitlerini aşan gıdaların oranının yüzde 25 çıktığını söyledi.
Prof. Dr. Özkaya, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın ise yaptığı denetim çalışmalarında yasal limitleri aşan pestisit kalıntılı gıda maddelerinin yüzde 1-2 oranında olduğunu açıkladığına dikkat çekti. Bu açıklamanın doğru olmadığını ve ortada halk sağlığı açısından ciddi bir sorun olduğunu düşündüklerini belirten Özkaya, "Bu limitleri (pestisit düzeylerini) aşan gıdalar resmi kuruluşlarca da insan sağlığına zararlı yani tüketilemez kabul edilmektedir. Üstelik hormonal sistem bozucu olarak nitelenen bazı pestisitler yasal limitlerin altında olsa bile sağlığa zarar verebilmektedir. Gıdalarımızın içindeki bu zehirlerin çok çeşitli sağlık etkileri bulunmaktadır. Bu etkilerin başında farklı organ ve doku kanserleri yer alır. Bunun yanında hormon sistemi ve doğurganlık, kalp-dolaşım sistemi, sinir sistemi ve bağışıklık sistemleri de olumsuz etkilenmektedir. Ayrıca genetik hasara bağlı olarak doğumsal anormallikler, organlarda işlevsel bozukluklara neden olabilirler. Üstelik birçok sayıda kimyasalın birleşik etkisi bu sağlık sorunlarının şiddetini ve çeşitliliğini artırmaktadır" dedi. Özkaya, ihracata yönelik ürünlerde daha ayrıntılı analiz yapıldığını da vurguladı.
İmzacı 48 bin 827 vatandaş olarak merkezi ve yerel yönetimlerden bazı uygulama talepleri olduğunu belirten Özkaya, öncelikle toptancı hallerine kalıntı analiz laboratuvarlarının kurulması, maksimum kalıntı limitlerinin üzerinde kalıntı tespit edilen ürünlerin satışının engellenmesi ve yasal mevzuatta belirtilen cezai hükümlerin uygulanması, belediyelere de ceza verme yetkilerinin tanınması gerektiğini söyledi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın, pestisitlerin kullanılmadığı tarımsal tekniklerin kullanılmasına destek vermesi gerektiğini belirten Özkaya, "İl ve İlçe belediyelerinin pestisit kullanmadığını bildiren köylülerin ürünlerinde ücretsiz periyodik analizler yaparak-yaptırarak sıfır kalıntı durumunda belge vermesi, bu üreticilere semt pazarlarında ayrı bir bölüm ayırması, kira almama gibi uygun görülecek destekler verilerek ekolojik üretimin daha köklü bir şekilde desteklenmesi sağlanmalıdır. Bakanlık'a ait laboratuvarlar ile özel yetki almış laboratuvarların aynı sayıda etken maddeyi kontrol etmesi ve elde edilen sonuçların kamuya açıklanması sağlanmalıdır" dedi.
Kamu adına yapılan kalıntı analizlerinde görev alan özel laboratuvarların kalıntı analizi işini doğru ve güvenilir bir şekilde yapıp yapmadıkları dikkatle denetlenmesi gerektiğini belirten Özkaya, "Gıda ürünleri içerdiği çoklu pestisit kalıntıları açısından da değerlendirilmeli ve en riskli ürünlerin hangileri olduğu belirlenerek pestisit kullanımını azaltacak önlemler alınmalıdır. Pestisitler üretilirken çeşitli yardımcı kimyasal maddelerin de analizi yapılmalıdır" diye konuştu.
KARABABA: TARIMSAL İLAÇ OLMADAN TARIM MÜMKÜN
Prof. Dr. Ali Osman Karababa ise tarımda kullanılıp da insan sağlığına zararı olmayan kimyasal olmadığını, az veya çok hepsinin zararlı olduğunu söyledi. Denetim altına almak için limit değerler konulduğunu, ancak bunların değişebildiğini belirten Karababa, "Tarım ilaçlarını mutlaka hayatımızdan çıkarmalıyız. Bu ilaçlar 1950'dan sonra hayatımıza girdi. Daha önce de tarım yapılıyordu. Yani bunlar olmadan da tarımsal üretim mümkündür. Biz bunu istiyoruz. Bu bıçakla keser gibi bir anda olmaz ama Hükümet ve tarımla uğraşanların alacağı tedbirlerle süreç içende gerçekleşebilir" dedi. Karababa, sebze ve meyvelerin üzerindeki kalıntıların bol suyla yıkamayla akıtabileceğine, ancak içinde de çok miktarda bulunabileceğine dikkat çekti.
- İzmir
Son Dakika › Güncel › Tarımsal İlaçlara Karşı 48 Bin 827 İmza Topladılar - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?