Türkiye'nin ilk sosyo-ekonomik tarım ve toprak dergisi Tarım Kulübü dergisinden Editör Fatma Akman Medya dünyasında ki yönetici ve yazarlara mikrafon uzatarak habercilikte tarım ve toprak konusunun önceliklerini sordu. İleriki sayılarda da devam edecek olan "Medya'da Tarım ve Toprak" dosya konusunun Şubat sayısında farklı fikirler ortaya çıktı. Tarım Kulübü dergisi editörü Fatma Akman'ın "Başta tarım sektörü olmak üzere çevre, ekoloji, su gibi konuların haberlerde işlenişini yeterli buluyor musunuz?" sorusuna verilen farklı cevaplardan satır başları;
Bülent Çöltekin
CINE 5
Genel Yayın Yönetmeni
Önümüzdeki yılların en önemli sorunu kuşkusuz çevre ve çevreyle birlikte yenilenebilir enerji ve tarım politikaları olacak. Dünya nüfusu hızla artıyor, bu kadar hızla büyüyen nüfusun bırakın iyi ve doğru beslenmesi, sadece beslenmesi bile imkânsız hale geldi.
Dünyanın bir yerinde insanlar açlıktan, diğer yanında ise obezite kaynaklı hastalıklardan hayatını kaybediyor. Yemek bir yana, dünyanın pek çok yerinde insanlar içecek temiz su bile bulamıyor. Türkiye yıllardır tarımda kendine yeten 7 ülkeden biri diye kandırıldı. Bir başka kandırmaca da Türkiye'nin zengin su kaynaklarına sahip olduğu yönündeydi. Bence bizi tanımlayan söz 'Su akar Türk bakar,' şeklinde olmalı.
Hilal Ergenekon
Fox Çalar Saat Haftasonu'nun Sunucusu
"Çuvaldızı medyaya batırmalı"
Tarım konusuna haber bültenleri yeterince yer vermiyor. Eskiden çiftçi bu toplumun başının tacıyken bugün yok sayılmaya başlandı. Üreticinin, çiftçinin, hayvancılıkla geçinenin boynu büyük... Sorunları çok fazla... Hâlbuki bence çiftçinin mutsuzluğu ülkenin refahına gölge düşmesi anlamına geliyor. Şu anda çiftçi ithal hibrid tohumlarla tamamen dışa bağımlı hale geldi. Ülke olarak her ürünü, meyveyi sebzeyi ithal eder olduk.
Pazarda tezgâhların yanına yaklaşılmıyor, et ateş pahası oldu, soframızdan uzaklaştı, dışarıdan angus alıyoruz üstelik sağlık denetimi de bir muamma... Bu ülkede geçimini tarım ve hayvancılıktan sağlayanlar maalesef artık ailesini geçindiremiyor. Arazilerini elden çıkarmaya kadar varıyor
çaresizlikleri. Hal böyle ancak burada çuvaldızı medyaya batırmak lazım... Bu tablonun altında binlerce soru cevap beklerken biz haber ve tartışma programlarımızda günlerce, saatlerce kurgulanmış bir diziyi tartışabiliyoruz.
Dr. Hidayet Karaca
TVYD Yönetim Kurulu Başkanı
"Önce gazeteciler çevre
konusunda bilinçlenmeli"
Soluduğumuz hava, içtiğimiz su, üzerinde dolaştığımız, meyvelerini yediğimiz toprak kirleniyor. Bir sabah uyandığımızda gökyüzünün anormal bir renge büründüğü, soluduğumuz havanın ciğerlerimizi zehirlediği, doğadaki canlılara hayat hakkının kalmadığı bilim-kurgu filmlerini andıran korkunç manzaraları göreceğimiz günlere ramak kaldı.
Dikkatlerin çekilerek kamuoyu baskısının oluşturulması, kirliliğe yol açan sebeplerin gün yüzüne çıkartılması, çözüm önerilerinin sunulması ve çevre bilincine ulaşılmasında medya; bir misyon üstlenmek zorunda olan en etkili araçların başında geliyor. Anayasanın 56. Maddesinde 'Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Peki ya medya da sessiz kalırsa... Maalesef duyarlılık testinden geçemiyor medya... Türkiye'nin yüksek tirajlı üç büyük gazetesinin tümünde bir haftada yayınlanan konuyla ile ilgili haber sayısı 30'u bulmuyor. TV kanalları ise cabası…
Medyanın elini vicdanına koyup üzerine düşen görevi yerine getirmesi gerekiyor. İnsanların ilgisini çekecek şekilde hazırlanmış çarpıcı fragmanlar, kısa filmler hazırlanması gerekiyor. Bu konuda farkındalık oluşturan, insanların beyninde yer eden mesajlar insanları daha dikkatli davranmaya yöneltecektir, şüphesiz. Çocuklara yönelik yayınlarda bu konuda verilecek bilgiler daha bilinçli bir neslin yetişmesine yardımcı olacaktır.
Deutsch Welle'nin ev sahipliğinde Bonn'da gerçekleştirilen Küresel Medya Forumu'nda açıklanan bilgilere göre 18 ülkede 13 bin kişi ile yapılan anketin sonuçları insanların iklim değişimini önlemek için zararlı alışkanlıklarından vazgeçmeye hazır olduklarını gösteriyor. Ancak bu bilinç yayıldıkça gelecek nesillere daha temiz bir dünya bırakılabilir. Çevre konusunda medyanın bilgi eksikliği de gözlerden kaçmıyor bir yandan da. Gazetecilerin çevre konusunda profesyonelleşmeleri gerekiyor. Çevre haberleri ile ilgilenecek uzman muhabirlerin yetiştirilmesi insanların doğru ve yeterli derecede bilgilendirilmeleri açısından büyük önem taşıyor.
Tarık Toros
Kanaltürk Genel Yayın Yönetmeni
"Çevreciler nasıl haber olabiliriz, diye düşünmeli"
Bir haberci olarak tek başına 'tarım sektörüne' büyük ilgi gösterdiğimizi söyleyemem. İlgi gösterdiğimiz bile söylenemez. Biz haberciler özellikle son dönemde, ilgi çekecek, merak uyandıracak haberlere imza atıyoruz. Sektörel haberler yerine, halkın cebine hitap eden, seyirciyi ekran başına toplayacak haberler… Örneğin organik gıdalarla ilgili haberler ilk sırayı tutuyor. Bu konuda yoğun bir ilgi var.
Zira organik pazarlar açılıyor, neyin organik olup neyin olmadığı merak ediliyor, kişiler artık beslenmesine daha bir ihtimam gösteriyor ama çevre, ekolojik denge ile ilgili haberlere yeterince yer verildiği söylenemez. Eğer bir eylem olursa –işte Greenpeace gibi- o zaman kameralar gidip çekiyor. Tabii çevreciler de nasıl ilgi çekeriz, diye düşünüp ona göre eylem planlıyor. Son tahlilde, bu tek başına habercilere ihale edilecek bir konu da değil. Neticede biz haberciler her konuda toplumsal sorumluluk ve görevlerle hareket eden insanlar değiliz.
Görür, izler, haber yaparız, o kadar...
Evrensel düşünce ve fayda, ticaret ve reyting rekabeti girince işin içine maalesef duruluğunu yitiriyor. Çevre, ekoloji, tarım, hayvancılık gibi konularda kaygısı olan çevrelerin doğru bir örgütlenmeyle medyanın ilgisini çekecek alanlara yönelmesi gerekiyor. 'Medya niye haber yapmıyor, bizi görmüyor,' diye değil, 'medyada yer almak konusunda neden başarılı olamıyoruz,' diye sorulursa, netice alınabilir, diye düşünüyorum.
Özlem Yüzak Cumhuriyet Gazetesi Yazarı
"Kaynakların sürdürülebilirliği önemli"
Ne yazık ki medya dünyanın en yaşamsal sorunlarından biri olan çevre, ekoloji ve tarım konularına gereken ilgiyi göstermiyor. Büyük çevre felaketleri sonrasında konu tartışmaya
açılıyor yalnızca ya da gıda fiyatlarındaki artış söz konusu olduğunda. Oysa artık dünya kamuoyunu yakından meşgul eden bir 'sürdürülebilirlik' kavramı var.
Doğa ile ilgili bir kaynağı kullanırken, tüketirken gelecek nesilleri de düşünmek gerek… Toprağı işlerken kullandığınız su miktarından kimyasallara, bir akarsuya inşa edilen hidroelektrik santralinin çevresel etkilerinden, ekim politikalarına kadar... Medyanın bu konuda gerekli hassasiyeti göstermeyişi çeşitli nedenlerden kaynaklanıyor. Bunların arasında uzman gazeteciğinin göz
ardı edilmesini ve günü kurtarma politikaları çerçevesinde günlük haber ve yorumlara öncelik verilmesini sıralayabilirim.
Ümit Alan - Birgün gazetesi yazarı
'Bir medya grubu o alana yatırım yapıyorsa...'
Pek çok önemli mesele gibi medyanın bu konularda da iyi sınav veremediğini düşünüyorum. Bu konudaki haberlere biraz kenar süsü muamelesi çekildiğini hissediyorum.
Bu konulardaki önemli gelişmelerin haber olabilmesi için ya bir sivil toplum örgütünün ya da halkın tepki göstermesi gerekiyor. Yani araştırmacı gazetecilik faaliyetinin, haber takibinin en az yapıldığı
alanlar bunlar... Bir eylem olacak da hatta eylemde olay çıkacak da medya belki görecek. Diğer yandan özellikle çevreyle ilgili haberler bağlı bulunan medya grubunun yatırımları vs. gibi nedenlerle görmezden geliniyor yahut manipüle edilebiliyor.
İstisnaları elbette var. Bir de medya derken ana-akım medyayı kastettiğim bilinsin, isterim. Meseleyi güncel bir örnekle de açıklayabilirim. Son dönemde gündemde olan et ithalatı üzerinden gidelim. Et ithalatının Türkiye'de hayvancılığa büyük bir darbe vuracağı aşikâr… Eğer Türkiye'de tarım konusunda hassasiyet taşıyan bir medya olsaydı konunun uzun süre gündemde kalması gerekirdi. Zira Banvit'in de içinde olduğu çok büyük kırmızı et üreticileri, üretimden çekildiklerini açıkladı.
Onlar çekiliyorsa varın küçük üreticiyi siz düşünün. Bu olay karşısında medyanın tavrını baktığımda özellikle hükümete yakın medya unsurlarının bir 'oh olsun' demediklerinin kaldığını gördüm. Bir ülkede hayvancılığın göz göre göre bitiyor olması haberdir. Hem de önemli bir haber… Ama maalesef medya pek üzerinde durmuyor. Bu yüzden medyanın bu tip konularda bir hassasiyet taşıdığını düşünmüyorum açıkçası.
Son Dakika › Güncel › Tarım Kulübü Dergisi Medyanın Tarım Ve Toprağa Bakış Açısını Araştırdı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?