İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni, Suriye'deki barış sürecinin bölgeye huzur getirmesinin umut edildiğini belirterek, "Ancak İsrail- Filistin sorunu çözülmediği sürece bölgeye huzur gelmez. Bölgedeki bütün sorunların nedeni 1948'de başlayan İsrail-Filistin savaşıdır. Şimdi Suriye sorunu çözülüyor ama asıl sorun duruyor. Ortadoğu'nun kaderini İsrail-Filistin sorununun çözümü belirleyecek." dedi.
İstanbul Üniversitesi (İÜ) Kongre ve Kültür Merkezinde, İÜ Farabi· Avrasya Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi·nce ve Edebiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Kızılcık'ın katkılarıyla "Suriye'deki Yerel ve Küresel Aktörlerin Güç Savaşı ve Sivillerin Durumu" paneli düzenlendi.
Prof. Dr. Köni, Türkiye, Rusya ve İran'ın Suriye'de oluşturmaya çalıştığı barışı Amerika'nın ve İsrail'in hazmetmesi gerektiğini ifade ederek, sürece Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinin katılmasının sorunun çözümüne büyük katkı sunacağını söyledi.
Türkiye'nin Suriye politikasına vurgu yapan Köni, "Bir NATO ülkesi olarak Türkiye, Suriye olayının dışında kalamazdı. Barış sürecinin bölgeye huzur getirmesini umut ediyoruz. Irak'ta da bir barış ortamı sağlandı. Türkiye bundan çok faydalanacaktır. Ancak İsrail-Filistin sorunu çözülmediği sürece bölgeye huzur gelmez. Bölgedeki bütün sorunların nedeni 1948'de başlayan İsrail-Filistin savaşıdır. Şimdi Suriye sorunu çözülüyor ama asıl sorun duruyor. Ortadoğu'nun kaderini İsrail-Filistin sorununun çözümü belirleyecek. Bu konuda ABD çok etkili." diye konuştu.
"Çok kırılgan bir ateşkes sürecinin içindeyiz"
Yıldız Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkanı Prof. Dr. Nurşin Güney de yaklaşık 6 yıl süren Suriye iç savaşının en büyük mağdurlarının Suriye halkı olduğunu ve çok büyük acılar çektiklerini söyledi.
Güney, 6 yıl önce reform, demokrasi gibi isteklerle başlayan Suriye devriminin şu anda inanılmaz bir boyut aldığını belirterek, şunları kaydetti:
"Suriyelilerin birçoğu göçmen oldu ve yerlerinden sürüldü. Bugün gelinen noktada Türkiye'nin hem müttefiklere hem de uluslararası topluma olan uyarılarının gözardı edildiği görülüyor. Güvenli bölge gibi oluşumlar gerçekleşseydi, bütün olumsuzluklara rağmen Suriyeli insanların o güvenli alanlarda ağırlanması mümkün olabilecekti. Artık Suriye'de yeni bir ateşkes söz konusu. Bu konuyla ilgili Astana'ya gidilebilirse bütün bu sorunların önünü açan bir yola gireceğiz. Ancak bunun için konjonktür çok önemli. Küresel, bölgesel ve dış güçler var. Çok kırılgan bir ateşkes sürecinin içindeyiz."
Prof. Dr. Güney, Suriye'ye kalıcı barış gelmesi için Türkiye'nin büyük çaba ortaya koyduğunu vurgulayarak, Rusya ile olan normalleşme sonucunda bir iş birliğinin doğduğunu dile getirdi.
Türkiye'nin yapmaya çalıştığının barış sürecine İran'ı da ekleyerek, mümkün olduğu kadar tabanı genişletmek olduğunu aktaran Güney, "Türkiye'nin yapmaya çalıştığı çözümden yana olan, Suriye'nin toprak bütünlüğünü önceleyen bu ateşkesin, esas tarafı olan üç ülkenin ötesinde bunu genişletip, buna direnen Başta ABD olmak üzere küresel güçleri ikna etmek. Bu çok kolay bir şey değil, çok zor bir süreç. Şu an bir fırsat penceresi var, umarım bu fırsat iyi değerlendirilir." değerlendirmesinde bulundu.
Panel öncesinde Suriye için düzenlenen kermes de katılımcılardan büyük ilgi gördü.
Son Dakika › Güncel › Suriye'deki Güç Savaşı ve Sivillerin Durumu' Paneli - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?