TBMM Başkanı İsmail Kahraman, "Hafızasını kaybeden millet, onurunu kaybetmiştir." dedi.
"Sultan 2. Abdulhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu"nun kapanış oturumu, Dolmabahçe Sarayı'nda yapıldı.
Kapanış oturumunun ardından konuşan Kahraman, hakikatin, bazı insanların gözünü kör ettiğini dile getirerek, "Aydın münevver olmalı. Aydın olmak kolay değil." diye konuştu.
İsmail Kahraman, tarihi hafızanın önemine işaret ederek, "Hafızasını kaybeden millet, onurunu kaybetmiştir. Bizim padişahımız. Bizim insanımız, bizim tarihimiz. Sevsek ne olur? Sen ondan nasıl bahsedersin? Niye bahsetmeyelim? Hele bir onu inceleyin. O zaman göreceksiniz. İnsan bilmediğinin düşmanı olur. Bir bilin. Tarihimizi sevmemiz lazım." ifadelerini kullandı.
Kahraman, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Şimdi Ali Yazıcı'ya ne diyeceğiz? Cumhurbaşkanımızın, bir dünya liderinin yaveri. 15 kere, koordinatlarını soruyor uçağın. Tayyip Bey gibi bir insanı düşürecek. Şimdi buna gafil mi diyeceğiz? Gelin buna hain diyelim. GATA'ya ne isim kondu? Sultan Abdülhamid? Ne diyorlar? Nasıl konur? Nasıl konmaz? O kurdu? Onun ismi veriliyor. Bu tarihten korkaklığı ve ürkekliği kaldırmalıyız. Ben inanıyorum ki bizde satılmış değil aldatılmış çoktur. Sizler de bunlara hain diyin."
Ortaylı: "Sade yaşayan bir insandır"
TBMM Bilim ve Değerlendirme Kurulu Başkanı Prof. Dr. İlber Ortaylı da II. Abdülhamid Türkiyesinin 33 yıl devam ettiğini belirterek, büyük problemlerle hayata atıldığını ve en büyük problemin, maliyenin iflasının ilanı olduğunu söyledi.
Bundan dolayı kimsenin suçlanamayacağının altını çizen Ortaylı, "Türkiye'de tarih düşünen insanlar basit kafalıdır." dedi.
Tanzimat, meşrutiyet ve cumhuriyetin II. Abdülhamid olmadan anlaşılamayacağına dikkati çekerek, "Sultan Abdülhamid Fransızca bilmez. Fevkalade alafrangadır. Çok kişileri rahatsız edecek kadar alafranga. Devrin büyük imparatorları gibi, hatta onları etkileyecek kadar son derece sadece giyinir. Sade yaşayan bir insandır." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Ortaylı, kişilik özelliklerine ilişkin de bilgi vererek, şöyle konuştu:
"Padişah, alaturka musikiden pek haz etmez. Alafranga dinler. Onu teşvik etmiştir. Fakat tabii hiçbir zaman alaturka musikiye karşı tahrip edici bir tavrı yoktur. Tam aksine çok teşvikkardır. Daha enteresan tarafı, finansı çok iyi bilmesidir. Çünkü şehzadeliği boyunca, dış politika veya askerlikle ilgisinden çok, musiki, sanat ve fakat finansla, borsayla çok ilgilendiği bilinmektedir. Bu konuda müthiş bilgi sahibi olmuştur. Basını satın alır. Bu eksik anlatılan bir şeydir. Her zaman için basını satın almak çok masraflıdır. Aldatılabilirsiniz de. Ama etkileri çok olmuştur ve basını satın almakla da kalmamıştır. Bazı halde etkilemiştir."
II. Abdülhamid'in dünyasında Avrupa devletlerinin çok fazla büyüdüğüne vurgu yapan Ortaylı, "Biz II. Abdülhamid ve dünyayı henüz bilmiyoruz. Dünya, II. Abdülhamid devri Türkiyesiyle nasıl bir çatışmaya girdi onu da bilmiyoruz. Bu çatışma bir takdir, yer yer kıskanma, yer yer de hiç şüphe yok ki şiddetli bir nefrete dönüşmüştür. Bunu da unutmamak lazım." ifadelerini kullandı.
İlber Ortaylı, II. Abdülhamid'in, her şeyden evvel Türkiye'nin, Türklerin dirayetli bir hükümdarı olduğuna dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"Bunu bilmemiz lazım. Zaman itibarıyla çok geç bir anda ortaya gelmiştir. Yorgundur. 33 sene böyle bir devleti yönetmiştir. Bütün Osmanlı hükümdarları gibi, sokakta kavga çıkmasını istemediği açıktır. Bu hareketler, onun isteği dışında olmuştur. Yerine göre davranmasını bilmiştir. Hiçbir şekilde boynunu eğmemiştir. Bu da herhangi bir Türk devlet adamından beklenen bir davranıştır. Zamanında büyük reformlar yapılmaya devam edilmiştir. Kendinden evvel ve kendinden sonra yapılmıştır. Türkiye'nin tarihinde aslında inkıraz ve çöküntü kavramlarını zihnimizden çıkarmamız gerekir."
Hülagü: "Abdülhamid'i anlamamız gerekiyor"
Prof. Dr. Metin Hülagü de Abdülhamid'in gerçek bir deha, siyasette, eğitim ve iktisatta büyük bir insan olduğunu aktardı.
Abdülhamid dönemini bilmeden bugünün Türkiyesini anlamanın zor olduğunu ifade eden Hülagü, şu bilgileri verdi:
"Bugünün bütün olayları, hadiseleri, ister siyasi ister iktisadi, ister eğitim, hangi açıdan bakarsanız bakın, Abdülhamid döneminde başlayan ve bugün hala devam eden olaylardır. İster doğuya, ister batıya bakın. Hangi yöne bakarsanız bakın, Abdülhamid dönemindeki olayları anlamadan bugünkü olayları anlamanın mümkün olmadığını düşünüyorum. O yüzden Abdülhamid'i anlamamız gerektiğini düşünüyorum. O bir tecrübe dönemidir. Ciddi bir tecrübe dönemidir. 33 yıllık o tecrübeden, doğrusuyla, yanlışıyla her şeyi görmek, o tecrübe hazinesinden yararlanmak gerektiğini düşünüyorum. Tabii ki yanlışları, hatalı karar ve uygulamaları vardır. İnsanoğlu, ille hataları, yanlışları olacaktır. Bunun için de çalışmak icap edecek."
Prof. Dr. Hülagü, II. Abdülhamid'in günümüz Türkiye'sine katkılarını görmek gerektiğini aktararak, "Gerçekten son dönem Türkiyesine baktığımız zaman, eğer son dönem Türkiyesi ortaya çıkmışsa, bu Abdülhamid döneminde atılan adımların yapılan hizmetlerin, temellerin üzerine kurulan bir Türkiye'dir. Bunu da açıkça görmek gerekiyor." ifadelerine yer verdi.
II. Abdülhamid'in 33 bin fotoğraftan oluşan albüme vurgu yapan Hülagü, "Bu albüm istisnai bir şeydir. Bir örneği de yoktur. Yani yandığı, kaybolduğu, yıprandığı zaman kaybedilmiştir. Bu fotoğrafları sadece fotoğraf olarak düşünmemek gerekir. Bu bir mimari bir tarihtir. Kültür, eğitim tarihidir. Bu bir zenginliktir açıkçası." diye konuştu.
Metin Hülagü, II. Abdülhamid'in kızların eğitimine büyük önem verdiğini belirterek, Hamidiye üniversitesinin açılması yönünde öneride bulundu.
II. Abdülhamid'i anlatan özgün bir sinema filmi çekilmesi gerektiğini de kaydeden Hülagü, ayrıca dönemin eğitim ve kültürünü yansıtabilecek şekilde, Feshane'de Abdülhamid müzesi açılabileceğini sözlerine ekledi.
Özcan: "Kilit şahsiyetler ülkenin kaderiyle hemhal oluyor"
Prof. Dr. Azmi Özcan da tarihte kilit devletler olduğunu söyleyerek, "Tıpkı binanın kilit taşı gibi tarihte kilit şahsiyetler var. Kilit taşının oynatırsanız bina nasıl tahrip olursa kilit devleti de oynatırsanız, dünyanın düzeni, asayişi tahrip oluyor. Kilit şahsiyetler de ülkenin kaderiyle hemhal oluyor. O şahsiyetlerle oynadığınız zaman da tarih ve düzen karışıyor. Abdülhamid böyle bir şahsiyet. Onun devrinde Osmanlı Devleti de yeryüzünde bulunduğu mevki itibarıyla kilit bir devlet ama herkes onu yerinden oynatmaya çalışıyor." dedi.
Özcan, tarihin sıradan beyinlerin çözebileceği bir alan olmadığına işaret ederek, bu konuda nitelikli beyinlere yatırım yapılması gerektiğini söyledi.
Oturumun başkanlığını üstlenen TBMM Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Yasin Yıldız ise, II. Abdülhamid'in arşivlerine ilişkin yeni gelişmeler olduğunu söyleyerek, "Biz ona Yıldız Arşivleri diyoruz ama bu tanımlama onu çok ifade etmiyor. 36 binin üzerinde özgün fotoğrafı var. Muhteşem bir hazine ve bu hazineyle ilgili, sayın Başkanımızın da talimatıyla çalışmayı başlattık." dedi.
Her bir fotoğrafın bir hazine olduğunun altını çizen Yıldız, şöyle konuştu:
"Bu albümleri dijitalleştirmekle iş bitmeyecek. Bu albümlerin kesinlikle çok usta ellerde restore edilmesi gerekiyor. Bu noktada TBMM'nin imkanları oldukça geniş. Kurumumuzun restorasyon imkanları var ve TBMM'nin, böyle tarihi mirasın korunmasına yönelik birtakım destekleri var. Daha önce bu konuda çok çeşitli restorasyon projelerinde farklı kurumlara yardım etmişti. Bu çalışma olgunlaştığı zaman kamuoyuna resmen de duyurulacak."
Sempozyum, restorasyonları tamamlanan Maslak Kasırlarının açılış töreniyle yarın sona erecek.
Son Dakika › Güncel › Sultan 2. Abdulhamid Han ve Dönemi Uluslararası Sempozyumu' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?