İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Bugün dünyada, eski gücünü kaybetmeye başlayan ama bunu kabullenmeyen; bunu amiyane tabirle "çaktırmamaya" çalışan bir iradeyle, 2000'li yılların başından beri yavaş yavaş ayağa kalkan, sistemi oturan, demokratik alışkanlıkları, ekonomisi, sanayisi yerleşen Türkiye arasında bir el ense yaşanmaktadır. Türkiye'yi yokluyorlar, Türkiye'ye el ense çekiyorlar ama tutturamıyorlar." dedi.
İçişleri Bakanı Soylu 106. Dönem Kaymakam Adayları Uyum Kursu açılışı nedeniyle Eğitim Daire Başkanlığı konferans salonunda düzenlenen törene katıldı.
İstiklal Marşının okunması ve saygı duruşunun ardından başlayan törenin açılışında konuşan Soylu, kaymakam adaylarının çok önemli ve özellikli bir mesleğe adım attıklarını belirterek, kaymakam adaylarının yaşadıkça görüp öğreneceklerini ifade etti.
Meslek büyüklerinin öğretecekleri bitse bile milletin öğreteceklerinin bitmeyeceğini belirten Soylu, şunları söyledi:
"Millet size sürekli bir şeyler öğretecektir. Beklentilerini, ihtiyaçlarını, kendisine nasıl muamele edilmesi gerektiğini, bir milletin gönlüne hangi kapılardan girilebileceğini size bazen hal diliyle, bazen 'bak oğul' veya 'kaymakamım' diye başlayan cümlelerle sürekli anlatacaktır. Dinlerseniz kazanırsınız. Bu çok açık.. Dinlemezseniz ne olur? Eh, iyi kötü bir maaş mutlaka alırsınız. Ama bir büyük milletin gönlüne girme, hizmet etme, size bırakılan misyonu taşıma fırsatını kaçırırsınız. Dinlemezseniz, bir Muhammed Fatih Safitürk olamazsınız. Bir efsane kaymakam olamazsınız. Adınıza türküler yakılmaz, kimse sizi hatırlamaz. "Şu ilçedeki şu okulu ben yaptım" diyemezsiniz. Hiçbir yerde dikili bir ağacınız olmaz. Daha doğrusu, kimseye bir hayrınız olmaz.
Bakanlık koridorlarında, kariyeriniz için birilerinin gözünün içine bakar durursunuz. Onun için, mesleğinizin gerektirdiği teknik bilgiyi buradan alacaksınız, ama neyi niçin yapmanız gerektiğini, mesleğiniz için gereken ruhu, motivasyonu da milletimizden alacaksınız"
Türkiye'nin özellikli bir dönemden geçtiğini ifade eden Soylu, bu dönemi günlük siyasi polemikler çerçevesinde veya bir parti taassubu gözlüğüyle izah etmenin mümkün olamayacağını söyledi.
Söz konusu dönemin sadece Türkiye açısından değil, küresel ölçekte özellikli bir dönem olduğunu vurgulayan Soylu, "Ekonomik dengeler, güç merkezleri yer değiştiriyor. Batı ekonomileri, Avrupa ve Amerika, ilk kez doğuya, Asya'ya karşı üstünlüklerini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya. Bu onları hem korumacı, hem de saldırgan yapıyor. ABD'nin ekonomide korumacılığa yönelmesi sadece Trump'ın fantezisinden kaynaklanan bir durum değildir. Bir sürecin getirisidir ve ABD'nin yeni normali olmaya adaydır" diye konuştu.
Demografik dengelerin değiştiğini, dünyanın batısındaki zengin, eğitimli, donanımlı nüfusun yaşlandığını belirten Soylu, diğer taraftanda demokrasi dengelerinin değiştiğini söyledi. Soylu, ikinci dünya savaşı sonrasında kurulan Avrupa Birliği'nin demokrasi baharı estirirken, kapısına dayanan mültecilere karşı gösterdiği tavırla, medeniyet değerlerini sorgulanır hale geldiğini kaydetti.
Avrupa'nın sınırlarını yeniden kapatmayı kendi içinde tartıştığını ve bir "ırkçılık müptelasının esiri" olduğunu belirten Soylu, Avrupa Birliğinin içindeki farklı görüşlerin, birliğin geleceğini tehdit ettiğini vurguladı.
Eskiden karşılıklı ordulara karşı tedbirler alındığını şimdi ise küresel terörün grift yapısı ile mücadele verilmeye çalışıldığını anlatan Soylu, uluslararası silah tüccarlarının, gizli bir güç olarak dünyanın güvenlik dengelerini yönetmeye çalıştığını ifade etti.
Hiç kimsenin geçmişte bugün için ağır silahlı güvenlik görevlerinin Batıdaki alışveriş merkezleri önünde ağır silahlı nöbet tutacağını, uçak seyahatlerinin yüksek güvenlik altında yapılacağını ya da Avrupa'ya çocuklarını okumaya gönderen ailelerin endişe duyacağını tahmin etmediğini belirten Soylu, "Dünya şu anda biraz da yaptığı haksızlıkların ceremesini çekmektedir. Dünya mazlumları görmezden gelmesinin ceremesini çekmektedir. Özelikle zengin ve gelişmiş ülkeler. Başkalarının üzerinden kendini zenginleştirmeye çalışanlar, kaynaklar kıtlaşmaya başladıktan sonra maalesef bugün kendi kendilerini yemeye devam etmektedir" dedi.
Türkiye'nin bu süreçte bir yükseliş trendi yakalamayı başardığını belirten Soylu, bunu köşesine çekilip süreci izleyerek değil, yaşanan aktivitelerin tam ortasında yer alarak yaptığını söyledi.
Türkiye'nin küresel ekonomik operasyonlara ve terör örgütlerine karşı büyük bir mücadele verdiğinin altını çizen Soylu, "2000'li yılların başından itibaren yakaladığımız siyasi istikrar, ekonomik büyüme, yükselen demokratik standartlar ve problemlerin çözümüne ilişkin kendi reçetelerini uygulama stratejisi, dengelerini yeniden kurmaya çalışan dünyada bize bir avantaj sağlamaktadır" diye konuştu.
Hiç bir ülkenin Türkiye'nin yükselmesini alkışlayarak ve takdir ederek izlemeyeceğini ifade eden Soylu, Türkiye'nin makus talihini yenen ve özgüveni artan bir ülke olduğunu kaydetti.
Kaymakam adaylarına "altın" öğütler
Konuşmasında kaymakam adaylarına da seslenen Soylu, kendilerine daha öncekilerden çok daha önemli görevler düştüğünü belirterek, zenginliği ve demokrasiyi korumanın zor olduğunu, söyledi.
Geçmişte Türkiye'nin darbeler ve çeşitli olaylarla büyük kırılmalara maruz kalan bir ülke olduğunu anlatan Soylu, "Gezi'de sarsılmadık. 17-25'te sarsılmadık. 15 Temmuz'u milletimizin cesareti, liderimizin feraseti, şehit ve gazilerimizin fedakarlığı sayesinde atlattığımızın ertesi günü, bu ülkede her şey kendi rutininde devam etti. Özellikle 7 haziran seçimleri sonrasında tırmandırılan terör hadiselerinin verdiği mesaja dikkat edin. Tam bir fırsatçılık yaptılar. Ülkede kaos var zannettiler ama aslında yoktu.. Çünkü demokratik sistem oturmuştu ve Türkiye o dönemi de Allahın izniyle yine demokrasiyle ve milletin tercihleriyle atlattı" dedi.
Türkiye'ye el ense çekiyorlar ama başaramıyorlar
2002'de 236 milyar dolar olan milli gelirin 863 milyar dolara ulaştığını da hatırlatan Soylu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sonuç itibarıyla bugün dünyada, eski gücünü kaybetmeye başlayan ama bunu kabullenmeyen; bunu amiyane tabirle "çaktırmamaya" çalışan bir iradeyle, 2000'li yılların başından beri yavaş yavaş ayağa kalkan, sistemi oturan, demokratik alışkanlıkları, ekonomisi, sanayisi yerleşen Türkiye arasında bir el ense yaşanmaktadır. Türkiye'yi yokluyorlar, Türkiye'ye el ense çekiyorlar ama bu sefer tutturamıyorlar. Bunları size anlatmaktaki muradım şudur: Bu ülkeye kaymakam olacaksınız, buna talipsiniz. Yapacağınız her iş, Türkiye'yi bu elenselere karşı daha dayanıklı hale getirecek, ayaklarını daha sağlam bastıracaktır.
Bir devletin ve hükümetin en önemli görevi milletine bıkkınlık vermemesidir. İşte siz bu görevi Türkiye'nin tüm ilçelerinde Türkiye'nin tüm sinir uçlarında yerine getireceksiniz."
Kaymakamlardan bir ilçeye yapacakları okul, hayata geçirecekleri bir proje ile doğrudan bu mücadeleye etki edeceğini ifade eden Soylu, "Biz sizden, bu ülkenin bütün kaynaklarını, bütün potansiyelini hayata geçirmenizi bekliyoruz. Eğer bu mesleğe girerken, derdiniz memuriyet, makam mevki ise lütfen bizi meşgul etmeyin. Bizimle yol yürüyecekseniz, bir gözünüz ilçenizde, bir gözünüz de Türkiye'nin verdiği bu büyük mücadelede olmalıdır." diye konuştu.
Kaymakam adaylarının göreve başladıktan sonra halktan kopmaması, vatandaşla sürekli irtibat halinde olması gerektiğini de belirten Soylu, adayların popülizme pirim vermemelerini ve kaymakamlık havasına girmemelerini istedi.
Çocuklara ve gençlere özel önem verin
Soylu, özellikle çocuklara ve gençlere çok ilgi gösterilmesi gerektiğini vurgulayarak, gençlerin kaymakam adaylarının ilçelerde görevlerini yerine getirirken orada yaşayan gençlerin geleceğine de yön vereceğini kaydetti.
Kaymakamların gençleri Türkiye'nin tarih ve medeniyeti ile buluşturmasını isteyen Soylu, "Gençlerimizin buna çok ihtiyacı var. Gençlerimiz yabancı kültürlerin sağanağı altındadır. Televizyonlardan, yabancı yayınlardan. Biz ne kadar kendimiz olursak, ne kadar özümüz olursak, ne kadar özgün olursak, ne kadar dinimize, değerlerimize, inancımıza, milliyetimize, anamıza, babamıza, kültürümüze, geleneklerimize, köyümüze, şehrimize sadakat içerisinde kalırsak o kadar yükselir ve zenginleşiriz" dedi.
Soylu konuşmasının ardından kursa katılan 99 kaymakam adayı ile toplu fotoğraf çektirerek hepsi ile tokalaştı ve bir süre sohbet etti.
Son Dakika › Güncel › Soylu: 'Bir Devletin ve Hükümetin En Önemli Görevi Milletine Bıkkınlık Vermemesidir' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?