Madenci AİLELERİ AĞLATTI
İşçilerin ifadelerinin alınmasının ardından, kısa bir ara veren Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı daha sonra salondaki işçi yakınlarını dinlemeye başladı. Madenci ailelerinin anlattıkları karşısında, salonda bulunan birçok kişinin gözyaşlarına hakim olamadığı görüldü.
Duruşmanın bu bölümünde, ilk önce madenden emekli ve oğlunu faciada kaybeden Durmuş Sidal, dinlendi. Ege Linyit İşletmeleri'nde çalıştığını ve oğlunun hayatını kaybettiği ocağa ilk kazmayı vuran isimlerden birisi olduğunu anlatan Sidal, "Kendilerine pirim vaat edilip çok çalıştırıldığını ama hiçbir zaman verilmediğini anlatırdı. Pirimi madencilikle ilgili olmayan dayı başlarının ve üst düzey yöneticilerin aldığını söylerdi. Oğlum eve sürekli ıslak giysilerle geliyordu. 'Baba bu ter, içim yanıyor ocakta. Felaket yaşanacak orada' diyordu. Fare yuvası gibi yeraltına ocak açarsan, o kadar insanı koyarsan oraya, hava yetmez" dedi. Torununun baba görmediğini, hem dede hem de baba olduğunu da aktaran Durmuş Sidal, sanıkların, hırsları uğruna insanları katlettiklerini ama şimdi üzerini kapatmaya çalıştıklarını, davacı olduğunu vurguladı.
FACİADAN 4 GÜN ÖNCE ZEHİRLENMİŞ
Madencilerden Dursun Demircan'ın eşi Figen Demircan ise kocasının 13 yıllık madenci olduğunu, emekli olmayı beklediğini anlattı. Figen Demircan, "Kocam madende nasıl felaketin geleceğini anlatıyordu. Ocaktan geldiği zaman vücudu yanardı. Olaydan 4 gün önce zehirlendi. Sürekli başı ağrırdı. 'Üretim için baskı yok, gaz yok' diyorlar. Peki benim kocam 4 gün önce gazdan niye zehirlendi? Götürdüğü yemeği yiyemeden getirirdi. Gaz yok, sıcaklık yok. Bu insanlar neden öldü? Kocam, her gün simsiyah gelirdi. Fırçayla yıkardım elbiselerini, gaz kokardı. Ben iki çocuğumla kaldım. Artık hem anne hem de babalık yapıyorum. Şikayetçiyim" dedi.
VERECEĞİNİZ KARAR, MADENCİ ÇOCUKLARININ ÖLMEMESİNİ SAĞLAYACAK
Faciada ölenlerden Uğur Çolak'ın annesi Gülsüm Çolak ise konuşmasına, Mahkeme Başkanı Aytaç Ballı'ya hitaben, "Size ve arkanızdaki (adalet devletin temelidir) yazıya büyük saygımız var. Vereceğiniz karar, gelecekte madenci çocuklarının, ölmemesini sağlayacak. Sizin vereceğiniz kararla torunlarımın yaşamasını istiyorum" dedi. Oğlunun 'anne o ocak bize mezar olacak' dediğini söyleyen Gülsüm Çolak, "Ocakta, çalışma şartlarına itiraz edenleri, başkaldıranları, 'uyanık' diye en kötü durumdaki S panosuna gönderirlermiş. Oğlum daha 26 yaşındaydı. Ne hayatının baharını ne de babalığı yaşadı. Çocuğumun çocukları için, şikayetçiyim" dedi.
CAN GÜRKAN DÜNYA BİRİNCİSİ
Söz alan madencilerden Yahya Aybak'ın babası Seyit Hüseyin Aybak ise, Can Gürkan'ın mahkemede verdiği "Maden ocağımız Avrupa'da bir numara" sözlerini hatırlatıp, "Can Gürkan, doğru söylüyor. Hiçbir malzemeyi tamamlamamada, bir numara. 301 madencinin öldüğü bir ocak duydunuz mu? Can Gürkan, bunda dünyada bir numara. Ramazan Doğru, 6 firmanın genel müdürü. Hangi biri bir gün ocağa girip sorunları yerinde gördü" dedi. Kendisinin de o madende çalıştığını, 2018 yılında bitmesi gereken kömürün 2014 tarihinde, çıkartıldığını vurgulayan Aybak, "Kömür insan gücüyle çıkan bir şey. Üretim baskısı yoksa, bu kadar kömür nasıl çıktı? O madeni ben biliyorum. Bant, bir dakika dursa onun hesabını sorarlardı. Arkada tutuksuz olanlar sürekli 'hadi ulan, hadi ulan' diye sıkıştırırlardı. İsmail Adalı'yı iyi bilirim. O geldiği zaman ocak alarma geçerdi. Bir çay bir simit için 5 dakikaya izin vermezlerdi. Güvenlik görevlileri, hayvan gibi bizi ocağa sokardı. Söyleyecek çok şey var ama bunları görünce, moral bozukluğundan unutuyorum" dedi.
BABAYI VERİN ŞİKAYETÇİ OLMAYAYIM
Kocası Ali kavas'ın, çocuklarının sünneti için madende çalıştığını ve daha üç gün önce işe başladığını söyleyen Gülten Kavas, "Burada ifade verenler, üç gün bir hafta eğitim aldıklarını söylediler. Peki üç gün önce işe başlayan kocamın ne işi var madenin içinde? Terli çamaşırlarını ocak içindeki kömüre serip kuruturlardı. Şu arkadakiler, mezara gönderdiklerini, şimdi kursa göndersinler" dedi. Gülten Kavas, olaydan sonra şirketin muhasebecisinin evlerine gediğini ve şikayetçi olmamaları, durumunda her şeyi yapmaya hazır olduklarını kendilerine söylediğini öne sürüp "Ben de 'Çocuklarımın babasını verin şikayetçi olmayayım' dedim. Savaşta 301 kişi ölmüyor. Bu kadar kişi öldü. Şimdi 301 kişinin sırtından 4 bin TL maaş alıyorlar" dedi.
Faciada hem oğlunu hem de damadını kaybettiğini anlatan Alaattin Cingöz de oğlunun maden için, 'Yanıyor' ifadesini kullandığını söyledi. Sağlık görevlisi kardeşini kaybeden Serap Demir, "Bakıyorum burada kimsenin kusuru yok. Sonucu gördük, 301 insan hayatını kaybetti" dedi. Mağdurlardan Recep Coşkun da ağabeyinin, "Yeraltında canımızı alıyorlar" dediğini anlattı. Oğlunu kaybeden acılı baba Mehmet Kilci ise "Madende alınacak önlemler çoktu ama alınmadı. Hep iyi insanlar öldü. 80-90'la gitmesi gereken arabayla, 220 kilometre ile gitmeye çalışırsan, böyle başına iş çıkarırsın" dedi.
Eşini kaybeden Bircan Yıldırım da üç çocuğuyla bir başına kaldığını, kolunun kanadının kırıldığını anlattı. Duruşma yarın devam edecek.
Son Dakika › Güncel › Soma Maden Faciası Davasında, Tanık Mühendisten, Üretim Baskısı İtirafı (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?