Türkiye'yi Doğu Akdeniz ve Ege'de yasadışı şeyler yapmakla suçladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la Varna'da yaptıkları görüşmelerde, Türkiye'nin hem AB hem de Kıbrıs (Rum Kesimi) ile ilişkilerini normalleştirmesini özellikle istediklerini söyledi.
Türkiye'nin AB ile olduğu gibi hem komşu hem de diğer ülkelerle her alanda ilişkilerini geliştirmesi, Juncker'in söylemiyle normalleştirmesi Türk vatandaşlarının da arzu ettiği bir olgudur.
Evet, Türkiye'de farklı alanlarda bir dizi eksiklikler vardır. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan ve sağduyulu tüm Türk politikacılar, "Bizim hedefimiz AB'ye tam üyeliktir. Biz bu yolda yürümeye kararlıyız" deseler de Türkiye Avrupa'dan uzaklaşmaktadır. Daha doğrusu AB, Türkiye'yi kendisinden uzaklaştırmaktadır. İşte bu yüzden de Türkler arasında Avrupa'ya da, Avrupalılara da güven kaybı yaşanmaktadır. Daha bundan 5-6 yıl öncesine kadar AB üyeliğine destek veren Türklerin oranı yüzde 80'leri bulurken, son dönemlerde bu oran yüzde 30'un altına düşmüştür. Türklerin çok büyük bir bölümü "Biz ne yaparsak yapalım, AB bizi eşit hak ve sorumluluklara sahip tam üye olarak kabul etmeyecektir" görüşünü paylaşmaktadır. Evet, hiç şüphesiz bu olumsuz gelişmelerden Türk tarafın da hatası vardır. ya Avrupa'nın?
Juncker ve diğer AB'li politikacıların?
Onların hiç mi hatası yoktur?
***
Geçmişe bakıldığında, hatta günümüzde Avrupalı politikacıların Türkiye konusunda ciddi hatalar yaptığı, hala da yapmakta oldukları gözden kaçmamaktadır. Juncker, Türkiye'nin Kıbrıs'la (Rum Kesimi) ilişkilerini normalleştirmesini istemektedir. Bu uluslarası ilişkiler, komşuluk ilişkileri açısından önemlidir. Gereklidir de. Ama Kıbrıs sorununun en yoğun döneminde AB'nin kapılarını Güney Kıbrıs'a sonuna kadar açıp tam üye olarak kabul etmesi yanlış ve hatalı bir politikaydı. Bu kararın altında o dönemler Lüksemburg'un Başbakanı olan Jean Claude Juncker'in de imzası vardı. Bundan yaklaşık 3 yıl önce Berlin'deki Aşağı Saksonya Eyalet Temsilciliği'de katıldığı bir etkinlikte Juncker'e "Sorun çözülmeden Güney Kıbrıs'ın tam üye olarak kabulü tam bir politik hata değil miydi?" diye sormuştum.
Günter Verheugen
Eveleyip gevelemiş ve kendisinin bile inanmadığı bir takım gerekçeler sıralamayı yeğlemişti. AB'nin Genişlemeden Sorumlu eski Komiseri Alman politikacı Günter Verheugen ise bu konuda çok dürüst bir tutum sergilemişti. Alman televizyonunda katıldığımız bir açıkoturumda aynı soruyu Verheugen'e yöneltmiştim. Hiç tereddüt etmeden "Evet, hataydı. Hem de çok büyük bir hata" demişti. Bir başka televizyon programında Verheugen, AB üyeliği konusunda "Türkiye'ye dürüst davranmadık" itirafında bulunmuştu. Gerçekten de öyle. AB Türkiye'ye bu konuda dürüst davranmadı.
***
2000'li yıllarda her alanda sonradan tam üye olan birçok ülkeden çok daha iyi, çok daha ileri olduğu halde, AB kapıları Türkiye'ye hep kapalı tutuldu. Polonya, Macaristan gibi ülkeler hukuk devleti ilkelerini ayaklar altına alırken sessiz kalan Avrupalılar, Türkiye'yi 55 yıldır AB kapılarında bekletmekteler. Yani Veheugen'in söylemiyle Avrupalılar Türkiye'ye dürüst davranmadı. ve hala da davranmamaktalar. İşte bu davranış da Avrupa'ya da, Avrupalılara da yakışmıyor. Hem de hiç yakışmıyor.
Son Dakika › Güncel › Sizin Hiç mi Hatanız Olmadı? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?