Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, grup toplantısında ''Sarkozy'nin ve Fransa'nın, insanların doğuştan gelen haklarını nasıl alışveriş meselesini yaptığını biliyoruz. Gel gör ki o, tencere; sen de kapağı. Hükümetin yaptığı farklı birşey var mı? Bir trajediyi rahatça tartışıyabiliyor musunuz? Ermeni trajedisini yargı baskısı olmadan tartışabiliyor musunuz?'' diye konuştu.
İşte Demirtaş'ın konuşmasından satır başları:
"HAKKARİ'DEKİ SALDIRIYI KINIYORUZ"
Öncelikle Hakkari'de yaşanan bombalı saldırıda hayatını kaybeden kardeşimize rahmet diliyoruz. Hakkari'de yaşanan saldırıyı kınadığımızı ve sorumlularının açığa çıkarılmasını bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu saldırı sonrasında valilik, patlamanın sesi bile ortadan kalkmamışken, failler ile ilgili açıklama yapıyor. Valilik, devlet adına soruşturmayı derinleştirmek, yargının hizmetine sunmak için hemen hüküm veriyor. Bu patlama, derin yapının değil herkesin gözünün önünüde cereyan eden işse hükümetin işi, failler yakalandıktan sonra açıklama yapmaktır.Ama hükümetin bu patlama ile ilgili de karnesi zayıftır.
24 Ocak 1993'de katledilen Uğur Mumcu olayını da unutmamak gerekir. Tıpkı Hrant Dink olayında olduğu gibi Uğur Mumcu olayı da aydınlatılmamıştır. Uğur Mumcu'yu bir kez daha rahmetle anıyorum.
"ERGENEKON DAVALARININ EN BÜYÜK SORUNU..."
Bu tarihlere denk gelen olay; Silopi'de 25 Ocak 2001'de Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz olayının kaybedilmesidir. Bu olayla ilgili de tek bir sonuç yoktur. O günün olay komutanı, şu an Ergenekon'dan tutuklu. İki genci nasıl kaybettirdiğine dair kendi sorumluluğu adına tek bir soru sorulmamıştır. İşte Ergenekon davalarının en büyük sorunu budur. Ama tüm tutuklu olan özellikle askeri bürokratlar, o zamanın işkencelerin köy yakmaların sorumlusudurlar. Savcı bu konu ile ilgili tek bir soru sormaz mı? Ama yok. Bunlar devlet cinayetleridir.
"DİYARBAKIR'DAKİ KEMİKLER TARİH ÖNCESİNE AİT DEĞİLDİR"
O dönem, Milli Güvenlik Kurulu'ndan Cumhurbaşkanı'na bu konunun planlama aşamasında vardır. Bu nedenle JİTEM'in merkezi olan Silopi'de yaşanan olaylar sorgulanmamıştır. Ergenekon yapılanmasını tüm boyutları ile ortaya çıkarmak istiyorsanız Fırat'ın doğusuna uzanmak zorundasınız. Hükümetin siyasi operasyonlara verdiği desteğin boşa çıkmaması için bunlar dikkate alınmalıdır. Diyarbakır'da JİTEM'den çıkan kemikler de o döneme aittir. Onlar tarih öncesine ait değildir. Orası askeri üs olarak kullanılmış, işkence merkezi olarak kullanılmış yerlerdir. O insanların oraya girdikten sonra çıkmadığını biliyorduk. Orası, utanç veren geçmişle yüzleşeceğimiz yerdir.
"BU, KÜRT'ÜN SORUNU DEĞİLDİR"
O dönem Şırnak'ta ve Silopi'de kazılar yapılıyor. Her yerden kemik çıkıyor. O dönem görev yapan askeri komutan diyor ki "Biz şu günlerde operasyon yaptık. İmam olarak görev yapan birini ölü ele geçirdik. Boynunda haç vardı" O günlerde 'sahte imam, Ermeni imam' diye haberler yapılıyordu. O komutanın hakkında soruşturma başlatılmış değil. Bunların aydınlatılması sadece Kürt'ün sorunu değildir. Herkesin meselesidir. Tümünün açığa çıkarılması savcılıkların işi değildir. Parlementonun da işidir. Arkadaşlarımız bu konuda bir araştırma önergesi verdi.
Uludere'nin hesabını verin. 26 gündür bunu araştırıyor musun? Biz olayı Birleşmiş Milletler'e taşıdık. Yarın da uluslararası ceza mahkemesine suç duyurusunda bulunuyorz BDP olarak.
Sen bu katliamın emrini verdin mi vermedin mi? 34 kişiyi bombalattın mı; bombalatmadın mı? Bunun cevabı gerekir. Bunun hesabını ver. BDP'ye saldırarak Uludere katliamını örtemezsin.
"SİZ FRANSA'DAN FARKLI MISINIZ?"
Sarkozy'nin ve Fransa'nın, insanların doğuştan gelen haklarını nasıl alışveriş meselesini yaptığını biliyoruz. Gel gör ki o, tencere; sen de kapağı. Hükümetin yaptığı farklı birşey var mı? Tencere dibin kara seninki benden kara misali. Yoksa Fransa, Ermeni soykırımını yasaklamış. Peki Türkiye'de serbest mi? Biz trajediyi rahatça tartışıyabiliyor musunuz? Ermeni trajedisini yargı baskısı olmadan tartışabiliyor musunuz? Hayır. 'Tarihi tarihçilere bırakmak lazım'; AKP 10 yıldır bunu söylüyor. Bırakın o zaman.
"ROJ TV İÇİN PAZARLIK YÜRÜTTÜLER"
Roj TV yayınları kesmesi için onun pazarlığını yürüttü. Yapılan iş aynı. Hükümet gizli ödenekten para yağdırıyor. Tüm ROJ Tv çalışanlarını Türkiye'ye çağır. Kapatmak için bu kadar enerji harcayacağınıza kendi topraklarında yayın yapmasına izin ver. Her çözüm girişimi, yeni problem alanları yaratıyor. Kapattınız; başka açılacak. Bir halkın sesini kısıyorsun.
Bir TRT Şeş vardı, o da cemaatin kontrolünde. Kanal, AK Parti'nin kontrolünden de çıktı. Cemaat yayınları yapıyor. Ne Kürtler'le ne Kürt sorunları ve çocukları ile ilgili konu işleniyor. Binlerce kanal içinde bir Roj TV mi rahatsızlık yaratıyor?
"MÜZAKEREYE SICAK BAKIYORUZ"
Sayın Öcalan'ın avukatları ile görüştürülmemesi yasası var. Dün sayın Adalet Bakanı bunu açıkça söyledi. Bu, dürüstçedir. Bir adalet bakanı, kanunlarını çiğnediğini söyledi. "Biz avukatları bilerek göndermiyoruz" dedi. Demek ki tecrit bilinçliymiş, kanun dışıymış. Hükümet kendi kanununu bilerek çiğniyormuş.
Demokratik zeminde, şaffaf zeminde yeni müzakereyi başlatmaktır doğru olan. Biz tecrit yasasına sonuna kadar muhalefet edeceğiz. Bizim önerimiz müzakeredir. Kürt sorunu hâlâ ana meseledir. Bu çetrefilli sorun değildir. Biz her türlü baskıya rağmen kesinlikle savaş seçeneğini tercih etmiyoruz. Bunun koşullarının ortaya çıkması halinde müzakere süreçlerine açık destek vereceğimizi söylemek istiyorum.
Başbakan kürsüde gözü yaşlı Musa Anter'i anlatıyor. Oğlunu İsviçre'den getirip kitabını yasaklatıyorsun. Bu sorunu çözdün de Musa Anter'in kitabını yasakladın. Bu da senin dönemine kısmet oldu.
Son Dakika › Güncel › 'Siz Fransa'dan Farklı Mısınız?' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?