Şırnak'ta vefat eden Şerafettin Elçi'nin adının verildiği havalimanı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın katıldığı törenle beyaz güvercinler uçurularak açıldı. Başbakan Erdoğan, "Biz kardeşiz. Kardeşliğimizi kıskananlara karşı özellikle tavırlı olmanızı istiyorum. Biz yaradılanı Yunus'un diliyle yaradandan ötürü sevmeye memuruz, mecburuz. Bizde ötekileştirme olmamalı, ayrım olmamalı. İstanbul, İzmir'deki kardeşim hangi haklara sahipse Şırnak'taki, Hakkari'deki, Bingöl'deki, Siirt'teki kardeşimde o haklara imkanlara sahip olacak dedik ve bütün gücümüzle çalıştık" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Şırnak'ta Şerafettin Elçi Havalimanı'nın açılışına, eşi Emine Erdoğan ve 11 bakanla katıldı. Açılışa BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, BDP'li Şırnak, İdil, Cizre Belediye Başkanları, BDP'nin bazı il ve ilçe başkanları ile Şerafettin Elçi'nin eşi Fatma Elçi, damadı ünlü teknik Direktör Mustafa Denizli ile Elçi'nin yakınları ile yaklaşık 5 bin kişi katıldı. Başbakan Erdoğan, muhteşem eserin hayırlı uğurlu olmasın dileyerek, sadece havalimanı açılışı yapmadıklarını, başka hizmetlerinde toplu açılışını yaptıklarını söyledi. Erdoğan, "Burası Şırnak, değil Türkiye'nin bir valiyetidir dedik ve hizme gidecek dedik. Burası vatan toprağıdır dedik, hizmeti getirdik. 10 yıl önce acaba deseydikki yahu Şırnak'a havalimanı olacak inanırmıydınız? Ama biz ne dedik ne aldatan olacağız nede aldanan olacağız. Söz verdik buyrun Şerafettin Havalimanı'nı yaptık. Şu anda 3 bin metrelik pistiyle uluslararası uçuşlara hazır bir havalimanıdır. Olay bu. Ayrıca TOKİ tarafından inşaa edilen 820 konutta bugün bu törenle hak sahiplerine teslim ediliyor. Yani bugün bir kalemde bir tek açılış töreniyle yaklaşık 600 milyon liralık eseri Şırnak'a teslim ediyoruz, eski rakamla 600 trilyon. Bütün bu eserlerin bu hizmet ve yatırımlarında hayırlı olmasını diliyorum" dedi.
"VATANDAŞINI TEHDİT GÖREN DEVLET ADİL DEĞİL, ZALİMDİR, CEBERUTTUR"
Şırnak'a her alanda gerçekten çok büyük yatırımlar yaptıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Eğitimde Şırnak'a, Cumhuriyet tarihimiz boyunca yapılanın 1.5 katı fazla dersliği kazandırdık. Sağlıkta 7 tanesi hastane olmak üzere çok büyük yatırım gerçekleştirdik. Şehri Nuh diriliyor. Şırnak ve ilçelerinin çehresini değiştirmek için çok önemli projeleri başlattık. Şırnak'a kazandırdığımız üniversiteyle de Şırnak'ı gerçek bir şehir hüviyetine kavuşturduk. Niye bunu yapıyoruz? Benim Şırnaklı kardeşimin evladı fevkalede bir durum olmadıktan sonra tahsilini Şırnak dışında yapmasın, Şırnak'ta yapsın. Şırnak'ı bölgenin yıldız bir kenti haline getiriyoruz. Bu havalimanı burayı çekici hale getirecek. İstanbul'dan 20 saatten gelen bir insan şimdi 1.5 saatte buraya gelecek. Buraya rahat rahat gelebilecek. Ankara'dan buraya bir saatte çıkıp bulma imkanı olacak. Bizim bu hizmelerimiz yatırımlarımız inşallah hız kesmeden devam edecek. Bugün, Şerafettin Elçi Havalimanı'yla Şırnak'a ulaşım kolaylaştırıyoruz. Şırnak tarihi eserleriyle, evliya türbeleriyle tabii güzellikleriyle, sanayisi. inşaatıyla inşallah çok daha farklı bir şehir konumuna yükselecek. Bizler Şırnak'a her ne yapıyorsak bunu vazifemiz olduğu için yapıyoruz. Şırnak'a her ne yapılıyorsa bu Şırnak'lıların en tabii hakkı olduğu için yapılıyor. Bir devlet şehrine sahip çıkıyorsa vatandaşına sahip çıkıyorsa vatandaşının ayağına hizmet götürüyorsa o devlet büyük devlettir, adildir. Batı'ya yap, Doğu'ya yapma böyle bir mantık gafildir, cahildir, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Vatandaşını öteleyen, vatandaşını dışlayan, hor gören, vatandaşına tepeden bakan hele hele vatandaşına karşı kendisini koruma altına alan vatandaşını tehdit olarak gören devlet adil değil zalimdir ceberrut devlettir. Bizim çok temel ilkemiz vardır. Şeyh Adibali gibi insanı yaşatki devlet yaşasın. 10,5 yıl boyunca 81 vilayetimizde bu bölgenin illerine cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarını yaptık. Bu bölgenin ihlani itelfai emenin çabası içinde olduk."
"BİRİLERİ HİZMET VERİLMESİN DİYE TEHDİTTE BULUNUYOR"
Başbakan Erdoğan, iller, vatandaşlar arasında hiç bir ayrım yapmadıklarını, etnik, milliyetçilik, bölgesel milliyetçilik, yapmadıklarını belirterek, şunları söyledi: "Halkımızın tümünü kucaklıyoruz. Hiç bir engele tehdite boyun eğmedik. Biz bu bölgeye hizmet getirirken bizi eleştiren oldu biz onlara kulak asmadık. Burada ihmalleri telafi ederken bizi engellemek isteyenler oldu. Burada yatırım yaparken müteahitlerimizi, işçilerimizi tehdit ettiler, şantiyelerimizi bastılar, işçileri kaçırdılar, okul yakttılar biz yine geri adım atmadık. Esendere'de müteahhitin iş makinalarını yeni yaktılar. Birileri hizmet verilmesin diye tehditte bulunuyorlar. Yüzde 10 bize komisyon vereceksin diyelenler var. Aynı şeyli Hakkari Havalimanı inşaatında da yapıyorlar. Buna insani yaklaşım denilebilir mi? Bunu yapanlar bu ülkede barışı konuşabilir mi?"
"KARDEŞLİĞİMİZİ KISKANANLARA ÖZELLİKLE TAVIRLI OLMAZINI İSTİYORUM"
Başbakan Erdoğan, "Mesela biz Türkü'yle, Lazı'yla, Çerkezi'yle Gürcüsü'yle, Abazası'yla, Zazası'yla, Arabı'yla, Romanı'yla bu ülkede bir olmaya beraber olmaya mecburuz" diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Biz kardeşiz. Kardeşliğimizi kıskananlara karşı özellikle tavırlı olmanızı istiyorum. Biz yaradılanı Yunus'un diliyle yaradandan ötürü sevmeye memuruz, mecburuz. Bizde ötekileştirme olmamalı, ayrım olmamalı. İstanbul, İzmir'deki kardeşim hangi haklara sahipse Şırnak'taki, Hakkari'deki, Bingöl'deki, Siirt'teki kardeşimde o haklara imkanlara sahip olacak dedik ve bütün gücümüzle çalıştık. Şırnaklı Cizreli Mele Ahmed-e Ciziri'nin çok güzel anlamlı bir sözü var. Biz tek hüviyetiz. Biz aynı kaynaktan türemiş aynı isimleriz diyor. Evet hepimiz Adem ve Havva'nın çocuklarıyız. Hepimiz işte şurada Cizre'de yattığına inanılan Hz. Hnuh A.S'nin torunlarıyız. Kuran-ı Kerim'de de ifade edildiği gibi Cudi Dağı'na konmuş gemideki nesillerin devamıyız. Biz hep birlikte Mele Ahmed'in, Ciziri'nin, Yunus Emre'nin dizeleriyle tek millet olduk. Biri Kürtçe söyledi, diğeri Türkçe söyledi. Ama bu gönül insanları hep aynı kaynaktan beslendi, aynı gerçeği dile getirdiler. Bin yıldır bu bereketli topraklar üzerinde biriz, beraberiz, biz birlikte Türkiyeliyiz. Bu topraklarda kimi zaman acı hadiseler yaşandı. Hiç arzu etmediğimiz kıyımlar yaşandı, ölümler, işkenceler, insanlık dışı muamemeler yaşandı. Bu ülkenin Başbakanı olarak 10.5 yıldır bütün samiyetimle söylüyorum. biz yaşanan acı hadibelere değil arkık, yaşanan güzel hadislere bakacağız. Biz geçmişin acılarına değil, ortak bir isikbale bakacağız. Hep beraber soracağız, geçmişte yapılanların elbette izini süreceğiz. İhmallerini telafi edeceğiz ama şimdi geleceğe, istikbale bakma zamınıdır. Şimdi ortak geleceğimizi, ortak kültür ve medeniyetimiz üzerinde yeniden inşaa etme zamanıdır. Şimdi atık acılara son verme husumetleri ortadan kaldırma sıkılı yumrukları çözüp kucaklaşma helalleşme zamanıdır."
ÇÖZÜM SÜRECİNİN GAYESİ ANNE, BABALARIN GÖZYAŞINI DİNDİRMEKTİR"
Başbakan Erdoğan, Şırnak'ta açık açık söylediğini ifade ederek, "Çözüm sürecinin gayesi siyasi hedefler değildir. Çözüm sürecinin gayesi çıkara dayalı hedefler değildir. Çözüm sürecinin gayesi gençlerimizin ölümünü durdurmak. annelerin, babaların gözyaşını dindirmektir. Bu topraklar artık yeterince acı yaşadı. Kardeşlerim Türkiye bunları hak etmiyor. Şırnak, Doğu, Güneydoğu. 81 vilayet bunu hak etmiyor. Bin yıldır. Kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda inşallah ebediyyen kardeşçe yaşayacağız. Sorunları çözerek. acıları geride bırakarak, yaraları sararak hep birlikte ortak geleceğimizi inşaa edeceğiz" dedi.
OCAKLARA ARTIK ATEŞ DÜŞMÜYOR
Başbakan Erdoğan, 7 aydır bölgeden terörden dolayı yeni acıların yaşanmadığını belirterek, "Diğer bölgelerinde ocaklara artık ateş düşmüyor. Yıllardır gidilemeyen dağlara gidiliyor, orada piknik yapılıyor. Yıllardır terkedilen köylere, mezralara gidiliyor. Sadece şehirlerimizde değil, dağalarımızda köylerimizde özlediğimiz hasretini çektiğimiz bahar yaşanıyor. Kardeşlerim bu baharı beraber kalıcı hale getirmeye hazırmıyız? İşte önemli olan bu. Çözüm sürecini ilerleterek. aradan silahları çekerek, sıkılı yumrukları açarak, hesaplaşarak değil, helalleşerek bütün meseleleri halledeceğiz. İşte şehirlerimize, dağlarımaza kalıcı bir baharın gelmesi için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Devletin yapması gereken ne varsa biz onları yapıyoruz. Sorunları aşmak, vatandaşımızla kucaklaşmak için ne gerekiyorsa yapıyoruz, yapacağız" dedi.
"HİÇ KİMSE GENÇLERİN CANI ÜZERİNDEN KİRLİ HESAPLAR YAPMASIN"
"Çözüm sürecinden vazgeçen, bu süreci sabote eden. sonuçsuz bırakan asla ve asla biz olmayacağız" diyen Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu süreci akamede uğratan ağır bir vebalin altına girer. Hiç kimse gençlerin kanı üzerinden farklı hesaplar içine girmesin. Hiç kimse bu gençlerinin canı üzerinden kirli hesaplar yapmasın. Herkes, ama herkes elini yürğine koysun. Elini vicdanına koysun, gençleri düşünsün. Anneleri, babaları düşünsün ve adımını ona göre atsın. Bu süreçte hepimiz sorumluyuz. Tamam burada mutabık mıyız? Herkes sağ duyulu olmalı. Herkes söylediğini, yaptığını çok hassas bir terazide tartmalı. Biz isterdik ki, bütün siyasi partiler bu süreçte yer alsın. Kanı durdurmak için, annelerin göz yaşını dindirmek için bütün siyasi partiler insiyatif kullansın. Ama bakıyorsunuz ki, bazıları bundan kaçıyor. Kaçsalarda biz devam edeceğiz. Her zaman dik durduk, bunda sonrada dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz. Biz kapılarımızı hiç bir zaman kimseye kapatmadık. Bizim kapımız her zaman açık. Şunu çok açık samimi söylemek durumundayım. Hamdolsun şunu herkesin bilmesini istiyorum. Bu süreç başarıya ulaşsa da, ulaşmasa da biz çözüm için mücadelemizi sürdüreceğiz. 76 milyonun bir ve beraber olduğunu görmek bu dünyada en önemli aşkımızdır, sevdamızdır, inancımızdır, kararlılığımızdır. Özgürlüklerine, yaşam tarzlarına, yaşaması için reformlarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Bu ülke bizim. Bu ülke hepimizin. Bu ülkeyi birlikte kurduk, birlikte bugünlere getirdik, inşallah büyüterek geleceğe taşıyacağız."
SURİYE POLİTİKAMIZ EN BAŞINDAN BERİ ÇOK NETTİR
Başbakan Erdoğan, son günlerde Suriye'nin kuzeyinde, özellikle Şanlıurfa'ya yakın Suriye'de taraflar arasında şiddetli çatışmaların yaşandığını ve bunun bölgemizi etkilediğini söyledi. Erdoğan, şöyle dedi: "Bizim Suriye politakımız en başından beri çok nettir. Biz Suriye'de meşruiyetini yitirmiş olan, boğazına kadar kana batmış olan zalim rejimin derhal gitmesini, Suriyede halkın iradeseiyle tecelli etmiş bir yönetimi istiyoruz. Suriye halkı bir bütün olarak bizim kardeşlerimizdir. Suriye'de hiç bir kesimi diğerinin önünde veya üzerinde görmedik, görmüyoruz. Arabı'yla, Kürdü'yle, Türkmeni'yle, Sunnisi, Nusayrisi'yle Suriye'de herkesin temsil edildiği anayasal parlamenter bir sestimin kurulmasını istiyorum. Zalim rejim şimdiye kadar 100 bin vatandaşını öldürdü. Biz devam edin iyi yapıyorsunuz mu diyeceğiz. Biz birileri bunumu bekliyor. Bu can bu bende olduça biz böyle bir şey demeyiz. Eli kanlı zalimin rejimin Suriye'de tarafları birbirine kırdırma oyununa kimse gelmemelidir. Suriye'de oldu bitti politikaları süreci barışa değil çatışmaya götürür."
MISIR'DA DÜNYANIN DUYARLI OLMASINI İSTİYORUZ
Mısır'da bir askeri darbenin olduğunu ve yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı Mursi'nin askeri darbeyle uzaklaştırıldığını anlatan Erdoğan, "Mursi'yi yeri belli olmayan bir mahkumiyetin içine alıyor. Bugün için çağrı yapıyor kendi taraftarlarına Tahrir'de toplanın diyor. Bu çağrıyı niye yapıyor? Askeri darbenin başındaki şahıs bu çağrıyı niye yapıyor? Orada Mısır halkını birbirine vurduracak, sonra kendine vazife çıkaracak. Namazdayken 53 kişiyi öldürenler burada faturası yüksek bir bedel öder. Şu anda dünyanın bu konuya daha duyarlı olmasını istiyoruz. Bütün Batı'nın daha duyarlı olmasını istiyoruz. Buna seyirci kalmak insani olarak bizim için bir vebaldir" dedi.
MEKTUBU KAÇA YAYINLADINIZ?
Başbakan Erdoğan, bir İngiliz gazetesinde Türkiye aleyhine çirkin bir mektubun yayınladığını belirterek, şöyle dedi; "Türkiye'deki olayların iç yüzünü hiç anlamadan böyle bir mektuba imza atmalarını biz esefle karşıladık. Bu kadar ünü olan, uluslararası boyutta tanın isimlerin altına imza attıkları metinleri iyi okumaları, iyi anlamaları gerekir. Bu mektuba imza atanlar çok ciddi şekilde aldatılmış yanıltılmışlardır. Böyle bir mektup Türkiye'nin saygınlığına zerre kadar gölge getirmez. Onların saygınlığına gölge getirir. Acaba kaça yayınladınız bu mektubu Times işte senin bedelin o. Bizler tabii yasal mecrada ne gerekiyorsa onu yapacağız. Çünkü bu ülke Başbakanı'na diktatör diyen bir anlayış demekki bu ülkeyi hiç tanımıyor. Bu ülkede her gün kendisine küfredilen ve bunu sabırla bakan bir Başbakan var. Bunu basın özgürlüğü adıyla yapıyorlar. Şu anda bunlar yayınlarına devam ediyorlar. 10 yıl önce acaba bunlar bunu yapabilirler miydi? Aynı şekilde Kazlıçeşme'de, Ankara'da yüzbinlerce, milyonlarca toplanan insanları Almanya'daki Nazi karşıtlarını toplananlarla benzetmek kadar gafil cahilane bir yaklaşım olur mu? Demek ki, bunların istedikleri demokratik hak kullanıyor, bunların karşısında olanlar ise demokratik hak kullanmıyor. Türkiye'de artık birileri kendi halkıyla konuşamadığı için, irtibat kuramadığı için işte dışardan birilerini aldatarak oyunlar oynuyorlar. Birbirinimi Allah için sevelim. Makam mevki için değil. Bu ülkede birliğimize, beraberliğimizi gölge düşürenlerin karşısında olalım. Buna varmıyız? Ben gösterdiğiniz bu ilgiye bu teveccühe barışın egemen olduğu bir Türkiye için barışın egemen olduğu gönüller için hükümetim adına teşekkür ediyorum. Sizleri Allah için seviyorum."
BEYAZ GÜVERCİNLER UÇURULDU
Başbakan Başbakan Erdoğan, daha sonra 11 bakan, BDP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, Şerafettin Elçi'nin eşi Fatma Elçi ile birlikte Şerafettin Elçi Havalimanı'nın açılışını yaptı. Açılışta, beyaz güvercinleri uçurulurken, Başbakan Erdoğan, platformdan inerken zorlanan Fatma Elçi'nin koluna girerek, merdivenlerden inerken kendisine eşlik etti. - Şırnak
Son Dakika › Güncel › Şerafettin Elçi Havalimanı Güvercinler Uçurularak Açıldı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?