Ergenekon operasyonu sendikalar arasında da gerginliğe yol açtı. Türk Metal Sendikası'nın Genel Başkanı Mustafa Özbek'in tutuklanmasının ardından Türk-İş, hükümeti gündemi değiştirmekle suçladı. KESK ise Ergenekon'un "İnsan haklarını tanımayan bir devlet anlayışının doğal sonucu" olduğunu vurguladı.
TÜRK-İŞ: HÜKÜMET GÜNDEMİ DEĞİŞTİRİYOR
Türk-İş Başkanlar Kurulu olağanüstü toplandı. Genel Başkan Mustafa Kumlu, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, ülkemizin küresel krizin etkisi altında olduğunu, işçi, emekçi ve memurların her geçen gün ağırlaşan yaşam koşulları ile boğuştuğunu vurguladı. Ülkenin gerçek gündeminin işsizlik ve yoksulluk olduğunu ifade eden Kumlu, “Temel mesele bu iken, siyasi gündemin yanı sıra, etkisi günlerce süren Ergenekon adı verilen operasyonlarla, gerçek gündem gölgelenmektedir” dedi.
Kumlu, sözkonusu operasyonlarda yan yana gelmeleri pek de mümkün görünmeyen insanların aynı gün ve yöntemle gözaltına alındıklarını hatırlattı. Operasyonların ‘sapla samanın birbirine karıştırıldığı’ intibaını uyandırdığını kaydeden Kumlu, “Hükümete bir biçimde muhalefet etmiş insanların bu dalgaların içinde yer alması bir inandırıcılık sorununu ortaya çıkarmıştır. Demokratik yollardan eleştiri hakkını kullanan insanlara yönelik baskı oluşturulmak istenildiği şüphelerini de beraberinde getirmiştir” diye konuştu.
“SENDİKALAR HÜKÜMETİN AYNASIDIR”
Yargının siyasallaştırıldığı yönündeki iddiaların ve buna temel teşkil eden uygulamaların son dere rahatsız edici olduğunu belirten Kumlu, şöyle konuştu:
“Bağımsız yargı bizim en büyük güvencemizdir ve laiklik demokratik düzeninin teminatıdır. Sendikalar hükümet uygulamalarının aynasıdır. Sendikaları susturmaya, sindirmeye çalışmak, bu aynanın kırılması anlamına gelecektir ki, bunun yapıldığı bir ülkede demokrasiden söz edilemez. Bu nedenle sendikalara yönelik atılacak her adımda sarfedilecek azami dikkat Türk demokrasisi açısından elzemdir.”
“BAĞIMSIZ YARGININ VERECEĞİ KARARI BEKLİYORUZ”
Kumlu, 11. dalga kapsamında Türk Metal sendikasının Genel Başkanı Mustafa Özbek’in ve Genel Başkan Yardımcıları Pevrul Kavlak ve Mecit Hazır’la, sendika Genel Sekreteri Muharrem Aslı Yüce ve personel Süleyman Erdinç’in gözaltına alındıklarını hatırlattı. Tüm bu yaşananların üzüntü ile takip edildiğini belirten Kumlu, “Hukukun üstünlüğüne inanan Türk-İş, bağımsız yargının vereceği adil karar ortaya çıkana kadar Özbek’in yanında olacaktır” şeklinde konuştu.
Kumlu, sendikaların Ergenekon adı altında yürütülen soruşturma kapsamında gündeme getirilen suçlamalarla ilişkilendirilmesinin Türk-İş açısından mümkün görülmediğinin de altını çizdi. Kumlu, “Türk-İş, çoğulcu ve katılımcı demokrasiyi, laik düzeni, hukukun üstünlüğünü ve parlamenter sistemi sonuna kadar savunan ve bu temel ilkeleri varlık sebebi gören bir kuruluş olarak hukukun tüm kişi ve kuruluşlar için güvence olduğuna inanmaktadır” diye konuştu.
Kumlu, ayrıca, 15 Şubat tarihinde DİSK ve KESK ile birlikte İstanbul’da düzenlenecek mitingin de toplantıda ele alınacağını açıkladı.
KESK: 6-7 EYLÜL OLAYLARI ERGENEKON'DUR
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)’in Ergenekon soruşturmasıyla ilgili açıklaması şaşkınlık yarattı. KESK Genel Sekreteri Emirali Şimşek’in yaptığı açıklamada şöyle denildi:
“Ergenekon” Karartılmamalı Bütün Karanlık İlişkileri, Kime ve Nereye Kadar Uzandığına Bakılmaksızın Açığa Çıkarılmalıdır!
Bugün yürütülmekte olan ve devlet içindeki karanlık ilişkileri bir boyutuyla ortaya koyan “Ergenekon Davası” ülkemizin toplumsal muhafelet tarihi açısından kritik önemdedir. Ergenekon toplumsal zihniyetimizi “Türk-İslam Sentezi” etrafında şekillendirmeye çalışan, özgürlük, eşitlik, barış taleplerini bastırma gayreti içinde olan, insan haklarını tanımayan bir devlet anlayışının doğal sonucudur.
Ergenekon ülkemizde 6-7 Eylül 1955’den bu yana örgütlü, sistemli, planlı bir şekilde provakasyonlar, sabotajlar, katliamlar, işkenceler, infazlar gerçekleştirmiş ve neredeyse 60 yıldır sürmekte olan bir politikanın sorumlusu ve uygulayıcısıdır.
Ergenekon, küresel kapitalizmin savaş örgütü NATO’nun bir uzantısı olarak kurulmuş ve tarihsel misyonu solu, sosyalizmi engellemek olarak tanımlanmış Kontrgerilla ve Gladio gibi örgütlerin devamıdır. Başından beri bir ABD projesidir, CİA projesidir. Faaliyetleri süresince sayısız provakasyona imza atmış, siyasi cinayetler işlemiş, halkları birbirine kırdırma girişimlerine öncülük etmiştir. Devletin içinde asker, polis, istihbaratçıların, mafya çetelerinin, sivil faşist güçlerin oluşturduğu bir yapıdır Ergenekon. Bu yüzden devletten soyutlanamaz.
Yakın tarihimizde çok sayıda devrimci, demokrat, ilerici ve yurtsever insanımız ergenekon tarafından katledilmiş, çok sayıda yurttaşımız, kimlikleri bugün daha net ortaya çıkan isimlerce kaçırılmış, işkence edilmiş hatta kaybedilmiştir.
6-7 Eylül Olayları Ergenekon’dur.
Ergenekon 15-16 Haziran1970’de işçilere saldıran güçtür.
Ergenekon Kızıldere Katliamıdır.
Ergenekon 16 Mart Katliamıdır.
Ergenekon 7 TİP’li öğrencinin katilidir.
Ergenekon Maraş Katliamıdır.
Ergenekon 1 Mayıs Katliamıdır.
Ergenekon 12 Eylül karanlığıdır. Metris’tir, Mamak’tır, Diyarbakır Cezaevi’dir.
Ergenekon yoksul Kürt köylüsüne dışkı yedirmenin, köyünü yakmanın adıdır. Göçe zorlamadır.
Ergenekon işkencedir, tacizdir, tecavüzdür; insanlık onuruna saldırıdır.
Ergenekon açığa çıkarılamamış/çıkarılmamış binlerce faili meçhûlün açık failidir. Batman’da, Şırnak’ta, Hakkari’deki ölüm kuyularını dolduran güçtür Ergenekon.
Ergenekon Gazi Mahallesi Katliamıdır. Hayata Dönüş Operasyonudur.1000 operasyonun sorumlusudur.
Ergenekon, aydınlara bilim insanlarına, gazetecilere, sendikacılara yönelik siyasi cinayetlerin planlayıcısıdır.
Ergenekon Hizbullah’dır.
Ergenekon, Hrant Dink’in katilidir.
Ergenekon özgürlük, eşitlik ve barış özlemini doyuramamış halklarımıza karşı oluşturulmuş sistemli bir savaş örgütüdür.
Bu yüzden özgürleşme, demokratikleşme tarihimiz açısından şu anda yürütülen bu davanın seyri önemlidir. Örgütün bütün karanlık ilişkileri, kime ve nereye kadar uzandığına bakılmaksızın açığa çıkarılmalıdır. Varlığı hâlâ inkar edilen ancak Ergenekon içinde merkezi bir rol oynadığı açık seçik ortada olan JİTEM soruşturulmalıdır.
AKP iktidarı “Ergenekon davası”nı, kendi siyasi iktidarını tahkim edecek, devlet katı’nda bir uzlaşma sağlamak için, kendine yer açmak için, kullanılacak bir koz olarak değerlendirmeyi, yaklaşan seçimler için bir malzeme olarak kullanmayı hemen bırakmalı, geçmişin karanlığında kalmış olayları, kadroları, ilişkileri açığa çıkarmalıdır.
Yukarıda sıraladığımız provakasyon ve cinayetler soruşturmaya dahil edilmelidir. Halkın vicdanında çoktan mahkûm edilmiş olan Ergenekon savaş örgütü en küçük uzantılarına kadar tasfiye edilmelidir. Ergenekon Davası, siyasilerle ordunun örtülü hesaplaşmasına, gizli uzlaşma ve yeni ittifaklar oluşturulmasına, tasfiye edilen örgütün yerine bir yenisinin ikame edilmesine alet edilmemelidir.
Dava sulandırılmamalı, günlük siyasi hesapların aracı olarak kullanılmamalıdır. Toplumsal tarihimizde yaşanan acılar, ödenen bedeller gözönüne alınarak insan hakları savunucularının, mağdurların ve faili meçhûl cinayetlere kurban verdiğimiz onlarca sendikacının ailerinin müdahil olma talepleri mutlaka gözden geçirilmelidir.
Bu dava emekçiler için, toplumsal muhalefet kesimleri için, bu ülkenin tüm namuslu ve aydınlık insanları için çok önemlidir. Siyasi iktidar bilmelidir ki, davanın takipçisi olacağız.
Son Dakika › Güncel › Sendikalar Arasında Ergenekon Kapışması - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?