Sendikacı Süleyman Yeter'in İşkence ile Öldürülmesi Davası - Son Dakika
Güncel

Sendikacı Süleyman Yeter'in İşkence ile Öldürülmesi Davası

Sendikacı Süleyman Yeter\'in İşkence ile Öldürülmesi Davası

Yeter’in 1999 yılında bir operasyon kapsamında gözaltına alındığı sırada işkence ile öldürülmesine ilişkin 13 yıldır aranan ve bir süre önce yakalanan eski komiser yardımcısı Ahmet Okuducu’nun, 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi Duruşma, karar verilmek üzere 22 Ekim'e ertelendi

08.10.2013 17:53

Sendikacı Süleyman Yeter'in 1999 yılında bir operasyon kapsamında gözaltına alındığı sırada işkence ile öldürülmesine ilişkin 13 yıldır aranan ve bir süre önce yakalanan eski komiser yardımcısı Ahmet Okuducu'nun, 22,5 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, tutuklu sanık Ahmet Okuducu katıldı. Süleyman Yeter'in ailesini temsilen 30 avukat da duruşmada müdahil avukat olarak hazır bulundu.

Duruşma savcısı İsmail Güler, bir önceki duruşmada okuduğu mütalaayı tekrar ettiğini belirterek, sanık Okuducu'nun tutukluluk halinin devamına karar verilmesini talep etti.

Mütalaaya karşı görüşü sorulan Yeter ailesinin avukatlarından Keleş Öztürk, Süleyman Yeter'in 5 Mart 1999'da İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) görevlileri tarafından gözaltına alındığını ve 7 Mart 1999'da işkence sonucu öldüğünü söyledi. Öztürk, gerçeğin ortaya çıkmasının engellendiğini, işkenceyi belgeleyen bilim insanlarının hedef alındığını, avukatlar ve işkenceyi raporlayan adli tıp görevlilerinin dönemin yetkililerince tehdit edildiğini savundu.

Öztürk, Yeter'in işkenceyle öldürüldüğünün kesinleştiğini, vücudunda işkence izlerinin bulunduğunu anlatarak, işkenceyi yapanların o dönemin "Tim 3" görevlileri olduğunu ve ifadesi alınan sanık Okuducu'nun yalan beyanda bulunduğunu öne sürdü.

Söz konusu timin o dönem sadece Yeter'e değil, birçok kişiye işkence yaptığının belgelendiğini ve bununla ilgili davaların da devam ettiğini söyleyen Öztürk, şunları kaydetti:

"Sistematik işkence uygulamışlardır. Diğer işkence davalarının mağdurlarından biri de yine Süleyman Yeter'dir. Yargıtay işkenceden ceza verilmesi gerektiği kararı vermesine rağmen, o işkence davası 11 Kasım 2011'de zaman aşımından dolayı düştü. Dönemin 'Tim 3' sorumlusu ve şimdi de TEM'den sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olan Sedat Selim Ay, bu davanın sanığıydı. Diğer işkence davaları da zaman aşımına uğratıldı. Düşürülen bu işkence davalarıyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), verdiği kararla Türkiye'yi mahkum etti. 'Tim 3' ile dönemin komiser yardımcısı Ahmet Okuducu'nun işkence yaptıkları kesinleşmiştir, bu kararla. Sanık Okuducu, 11 Kasım 1998'de yaptığı işkenceler nedeniyle yargılanıyordu. O dava da zaman aşımından düştü. Şayet o davada adaletli bir karar çıkabilseydi, sanık Süleyman Yeter'i öldüremeyecekti. Bu konuda yargının sorumluluğuna da dikkat çekiyorum."

Öztürk, mahkemece verilen daha önceki kararda işkence yapılmasındaki sorumluluğunun kesinleştiğini savunduğu Sedat Selim Ay hakkında, suç duyurusunda bulunulmasını talep etti.

Duruşmada söz alan Yeter ailesinin avukatlarından İbrahim Ergül de mahkemenin tarihi bir sorumlulukla karşı karşıya olduğunu ve örnek bir karar vermesi gerektiğini belirterek, mahkemenin daha önce verdiği kararın çelişkili olduğunu iddia etti. Ergül, sanık Okuducu'ya işkence suçunun "asıl sorumlusu" olduğu gerekçesiyle üst sınırdan ceza verilmesi gerektiğini söyledi.

Sanık Okuducu'nun 14 yıl boyunca duruşmalara katılmayıp kaçtığını ve sanığın kendi memleketinde bile aranmadığını öne süren Ergül, mahkemeye kesinleşen AİHM kararının çevirisini sundu.

AİHM'in, mahkemenin daha önce verdiği karar ve kovuşturmanın etkisizliğini tespit ettiğini öne süren Ergül, mahkemenin Yargıtay Genel Kurulu'nun 1999'daki bir kararını baz alarak, suçun birlikte işlendiği yönünde, "öldürme" ile değil doğrudan "işkenceyle öldürme" ile ilgili bir karar vermesi gerektiğini dile getirdi.

Avukat Ergül, 14 yıl boyunca kaçan sanığın tutum ve davranışları göz önüne alınarak cezasında indirim uygulanmamasını, cezada yarı oranda artırım yapılmasını ve hakkında resmi evrakta sahtecilik suçundan soruşturma başlatılmasını istedi.

İbrahim Ergül, dönemin "Tim 3" sorumlusu olduğunu belirttiği Sedat Selim Ay hakkında, cinayete azmettirmek suçundan suç duyurusunda bulunulmasını da talep etti.

Sanık avukatı savunma için süre istedi

Duruşmada mütalaaya karşı beyanı sorulan sanık Okuducu'nun avukatı Ali Çelik ise dosyada bazı şeylerin aydınlanmadığı kanaatinde olduklarını belirterek, Yeter'in ölümüne ilişkin sorularına cevap verilebilmesi için bir Adli Tıp uzmanına bilirkişi raporu hazırlatmak istediklerini ve o raporun henüz bitmediğini ifade etti.

Çelik, savunmalarını rapora dayandıracakları gerekçesiyle, mütalaaya karşı bir savunma hazırlamadıklarını anlatarak, mahkemeden süre istedi. Çelik ayrıca, avukatların müvekkili hakkında indirim uygulanmaması talebini eleştirerek, polislere ayrımcılık yapıldığını savundu.

Davaya ilişkin ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanık avukatlarına son savunmalarını hazırlamaları için 14 günlük süre verilmesini kararlaştırdı.

Heyet, karar verilmek üzere duruşmayı 22 Ekim'e erteledi.

Adliye önünde açıklama

Duruşmanın ardından, İstanbul Adalet Sarayı'nın önündeki alanda, müdahil avukatlar adına açıklama yapan Ercan Kanar, davanın bugün yapılan duruşmasında yaşananlarla ilgili bilgi verdi.

Kanar, devletin üzerine düşeni yapması halinde Süleyman Yeter'i öldürenlerin hak ettikleri cezayı alacaklarını ve davanın bu kadar uzamayacağını savundu.

Limter İş Sendikası Genel Başkanı Kamber Saygılı da işkenceden sorumlu olanların yargılanması gerektiğini ifade etti. Açıklamaya, Süleyman Yeter'in ağabeyi Mustafa Yeter ile amcası Kemal Yeter de katıldı. - İstanbul

Kaynak: AA

Son Dakika Güncel Sendikacı Süleyman Yeter'in İşkence ile Öldürülmesi Davası - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement