YERİNE 1963 yılında geçen Başbakan Ludwig Erhard, Adenauer görevi bıraktıktan sonra 1966 yılında CDU genel başkanı oldu.
1966-1969 yılları arasında başbakanlık koltuğunda oturan Kurt Georg Kiesinger, 1967-1971 yıllarında CDU genel başkanı görevini de üstlendi. Almanya'nın SPD'li ilk Başbakanı Willy Brandt, 1969 yılında göreve başladığında aynı zamanda partisinin genel başkanıydı. Brandt, 1987 yılına kadar SPD lideri olarak görevde kaldı. Başbakanlık görevini ise özel kalem müdürü Günter Guillaume'un eski Doğu Almanya olarak bilinen Demokratik Almanya Cumhuriyeti (DDR) casusu olduğunun ortaya çıkması üzerine, 1974'te bırakmak zorunda kaldı. Brandt'ın koltuğuna 1974 yılında Helmut Schmidt oturdu. Schmidt, 1982 yılına kadar görevde kaldı.
Ama görevi boyunca SPD genel başkanı olma gibi bir girişimde bulunmadı. Yani Helmut Schmidt, bir geleneği bozdu.
*
1973 yılından beri CDU genel başkanlığını yapan Helmut Kohl, 1982 yılında SPD'li Helmut Schmidt'ten başbakanlık koltuğunu devraldı. 1998'e kadar da iki görevi de paralel olarak sürdürdü. SPD'li Gerhard Schröder, 1998 yılında Kohl'ün yerine geçti. 1999 yılında da SPD'nin başına. Schröder, 2005 yılına kadar başbakan olarak görev yaptığı halde, 2004 yılında SPD genel başkanlığını bıraktı.
*
Angela Merkel 2005'te Almanya'nın 8'inci başbakanı olarak göreve başladığında 5 yılı aşkın süredir CDU genel başkanıydı. Evet Angela Merkel, 10 Nisan 2000 tarihinde üstlendiği CDU genel başkanlığı koltuğunu 18 yılı aşkın süredir korumaktadır. Merkel, hep başbakanın aynı zamanda partisinin de genel başkanı olmasında ısrar etmiştir.
Nitekim bu tutumunu şimdiye kadar kararlı bir biçimde sürdürmüştür. Daha birkaç gün öncesine kadar partisinin aralık ayında yapılacak kurultayında yeniden aday olacağını ilan ettiği halde, Angela Merkel'i bu kararını ve tutumunu değiştirmeye sığınmacı karşıtı seçmenler zorlamıştır.
AB ülkelerinin çoğu Suriyeli sığınmacılara kapılarını kapatırken, Angela Merkel 2015'te Almanya'nın kapılarını onlara sonuna kadar açmıştır. Aslında Başbakan Merkel, demokrasiden, özgürlükten ve dayanışmadan yana olan Almanya'ya yakışan bir tutum sergilediği halde Almanların önemli bir bölümü bunu tasvip etmemiştir. ve 2016'da Baden Württemberg, Berlin, Mecklenburg Vorpommern, Rheinland Pfalz ve Saksonya Anhalt'ta, 2017'de Aşağı Saksonya, Kuzey Ren Vestfalya ve Schleswig Holstein'da yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinde seçmenler, CDU ve SPD'yi 'cezalandırırken', sağ popülist AfD'ye beklenmedik şekilde destek vermiştir. AB karşıtı, ırkçı, yabancı, göçmen ve sığınmacı düşmanı AfD'nin yüzde 5 barajını rahat bir biçimde aşarak eyalet parlamentolarına girme yolunu açmıştır. 24 Eylül 2017'de yapılan Federal Meclis seçimlerinde de öyle. CDU ve 'kardeş parti' CSU ile SPD büyük ölçüde oy kaybına uğrarken, AfD 'üçüncü büyük güç' olarak Federal Meclis'e girmiştir. Çeşitli çevreler AfD'nin güçlenmesinin 'en büyük suçlusu' olarak Başbakan Merkel'i hedef göstermiştir. Ama Merkel, yaptığının doğru olduğunu savunmuş ve hükümetin sığınmacı politikasının arkasında durmuştur. Ancak 14 Ekim'de Bavyera'da, 28 Ekim'de de Hessen'de yapılan eyalet parlamentosu seçimlerinden sonra durum değişmiştir. CSU'nun Bavyera'da, CDU'nun Hessen'de adeta hezimete uğraması üzerine oklar yeniden Merkel'e çevrilmiştir. Parti içinden 'çatlak seslerin' yükselmesi üzerine Merkel, CDU genel başkanlığını bırakacağını ilan etmiştir.
Başka bir deyişle seçmenler, Angela Merkel'i, tutumunu da kararını da değiştirmeye zorlamıştır. Zaten bir daha başbakan adayı olmayacağını 2017'deki genel seçimler döneminde ilan etmişti.
*
Evet, Almanya'da 'Merkel dönemi' normal olarak 2021'de kapanacak. Ama tüm gözler şimdi SPD'de. SPD'nin, CDU/CSU ile büyük koalisyonu bitirmesi halinde erken seçim kaçınılmaz gibi. Bakarsınız 'Merkel dönemi' bu yasama dönemi bitmeden de bitebilir.
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Son Dakika › Güncel › Seçmenler Karar Değiştirtti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?