"Savaş, Şiddet ve Kötü Koşullar En Çok Çocukları Vuruyor"

Mersin Sokak Çocukları Derneği İkinci Başkanı Yrd. Doç. Dr. Mehmet Güngör, tüm dünyada çocukların karşı karşıya kaldığı hak ihlallerinin devam ettiğini, işkence, çocuk istismarı ve tecavüzün çocuklara karşı işlenen suçların başında geldiğini belirterek, herkesi göreve çağırdı.

Mersin Sokak Çocukları Derneği yönetimi, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü dolayısıyla açıklama yaptı. Dernek Başkanı Sabahat Aslan ile Yönetim Kurulu üyelerinin katıldığı açıklamada, dernek adına İkinci Başkan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Güngör konuştu. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 20 Kasım 1989'da kabul edilen Çocuk Hakları Sözleşmesi'ni, Türkiye'nin 1990 yılında imzaladığını ve sözleşmenin 1995 yılında Türkiye'de de yürürlüğe girdiğini anımsatan Güngör, tüm dünyada çocukların, karşı karşıya kaldığı hak ihlalleriyle gündemde olduklarına dikkat çekti. 'Dünyanın pek çok yerinde yaşanan kötü koşullar, şiddet, yetişkinler kadar çocukları da etkiliyor' lafının artık geride kalması gerektiğini ifade eden Güngör, "Çünkü en çok etkilenen çocuklardır. Savaşlar, silahlı çatışmalar dünyanın her coğrafyasında en çok çocukları vurmaktadır. Dolayısıyla işkence, çocuk istismarı, tecavüz, çocuklara karşı işlenen suçların başında gelmektedir. Ayrıca savaşların en önemli sonuçlarından biri, çocuklar çatışmalarda asker olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu, bütün çocuklarımızı savaşların hammaddesi haline de getirmektedir. Yeryüzünde 7,5 milyar insanın yüzde 60'ının yoksullukla mücadele ettiği dünyada, yoksulluğun en çok vurduğu aile, ailenin de yoksulluk konusuyla ilgili ilk olarak vazgeçtikleri çocukla ilgili bütün harcamalardır. Dolayısıyla yoksulluk çocukları yüzde 100 etkilemektedir" dedi.

"SOKAKTA YAŞAMAK, ÇALIŞMAK ZORUNDA KALAN ÇOCUK SAYISI HER GEÇEN GÜN ARTIYOR"

Türkiye'de de küreselleşme ideolojisinin devamı olan IMF, Dünya Bankası gibi yaptırım gücü olan kurum ve kuruluşların uyguladıkları politikalar sonucunda yoksulluk, işsizlik ve her türlü yoksunluğun arttığını söyleyen Güngör, "Çocuk kavramının bir ülkenin geleceği olduğu gerçeğinden hareket ederek aslında bu ideolojiler o ülkelerin geleceklerini de direkt olarak etkilemektedir. BM Genel Kurulu'nda en fazla üzerinde durulan barış, özgürlük, eşitlik, sevgi ve dayanışma ruhu bu çocukların yetişmesinde engel olarak karşımıza çıkmakta. Çocuklar sağlıklı gelecek için sağlıklı beslenmek zorundadır. Eğitim ve kültür hizmetlerinden yeterince yararlanmak zorundadır. Dolayısıyla bu yararlanamama durumları çocukların ihlal, ihmal, şiddet ve sömürüye, cinsel sömürüye, tacize maruz kalmalarına ve özellikle de uyuşturucuya kurban edilmelerine yol açmaktadır. Çocukların büyük bir kısmı sokakta yaşamak, çalışmak zorunda kalmakta ve bu sayı da her geçen gün artmaktadır" diye konuştu.

Sözleşmenin kabulünden bugüne kadar Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne ilişkin sadece olumsuz değil, olumlu gelişmeler de olduğunu, önemli başarılar kaydedildiğini, ancak bunların yeterli olmadığını vurgulayan Güngör, "Dünyadaki savaşlara, çeşitli coğrafyalara baktığınızda bunu net olarak görmeniz mümkündür. BM Çocuk Hakları Sözleşmesi 4 temel ilke etrafında belirlenmiştir. Çocuğun yaşama ve gelişme hakkı, çocuklara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi, çocuğun öncelikli yararı ve korunması ve çocuğun her türlü karara katılım hakkı. Bu politikaların uygulandığı ülkelerin gelişmişlik düzeyiyle doğru orantılı olduğu açıktır. Çocuklar eğer yarının geleceği, kurucuları ise geleceğin de güvence altına alınması aslında çocukların yaşamlarının güvence altına alınmasından geçer. İnsanlığın mutluluğu, dünyanın güzelleşmesi ancak çocuk haklarının korunması ve çocukların iyi yetişmesiyle olasıdır. Çocuklarımızı yoksulluğun olmadığı, çocukça yaşadıkları, demokrasinin tam işlediği barışçıl ve temiz bir çevrede yetiştirmek için herkesi göreve davet ediyoruz. Bütün çocuklarının çocukça yaşayabileceği bir dünya inşa etmek hepimizin görevidir" ifadelerini kullandı. - MERSİN