Teknesiyle dünya turu yapan ilk Türk olan 87 yaşındaki Sadun Boro, mesanesindeki kanser bulgusu nedeniyle 3 gündür tedavi gördüğü Özel Ahu Hastanesi'nde yaşamını yitirdi. Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın danışmalarından, gazeteci Can Pulak, manevi babası Boro'nun
öldüğünde İngiliz Limanı'na teknesinin bağlı olduğu çam ağacının dibine gömülmeyi istediğini belirtip, "Şimdi bunun için uğraşıyoruz. Bunun için Bakanlar Kurulu kararı gerekiyor" dedi.
Mesanesindeki kanser bulgusuna rastlanınca önce Marmaris'te ardından İstanbul'daki Amerikan Hastanesi'nde tedavi gören ve "Beni Gökova'ya tekneme götürün orada kalmak istiyorum" talebi üzerine yaklaşık iki hafta önce özel bir helikopterle Muğla'ya getirilen ünlü Türk denizci Sadun Boro, geçen 3 Haziran'da aniden fenalaştı. Kızı Deniz Boro ve denizcilerin yardımıyla çağrılan ambulansla Marmaris Özel Ahu Hastanesi'ne kaldırılan Boro, yoğun bakım ünitesinde tedaviye alındı. Yoğun bakım ünitesinde üç gündür tedavi gören Boro, bugün saat 09.00 sıralarında yaşamını yitirdi. Boro'nun ölüm haberi, yakınları, sevenleri ve denizcileri yasa boğdu.
Ahu Hastanesi Başhekimi Opr. Dr. Sahir Ökten "Sadun ağabeyi, uzun zamandır, zaman zaman hastanemizde tedavi ediyorduk. Birkaç yıl önce mesanede kanser belirtileri bulundu. İstanbul Amerikan Hastanesi'nde tedavisi sürüyordu. Durumu ağırlaşınca kendi isteğiyle 14 Mayıs'ta Marmaris'e getirildi. Son zamanlarını Okluk Koyu'ndaki teknesinde geçirmek istedi. İstanbul'daki doktorlarıyla hastanemizde toplantı yaparak teknede kendisine ne tür tedavi desteği vereceğimizi kararlaştırdık ve teknesine yerleştirdik. Belirli aralıklarla doktor göndererek durumunu kontrol altında tutuyorduk. Bugün saat 09.15 itibariyle kaybettik" dedi.
"YOL GÖSTERİCİMİZ OLDU"
Boro'non hayatını kaybettiği haberini alan dostları Marmaris'e akın etmeye başladı. Son günlerinde sürekli birlikte olan Can Pulak, Antartika'ya giden ilk Türk kadın denizcisi olan Sibel Karasu, yelkenli teknesiyle 'Dostlarla Devri Alem' adını verdiği dünya turunu 1.5 yılda tamamlayan Cumhur Gökova ölüm haberi üzerine hastaneye ilk gelenler arasındaydı. Acılarının büyük olduğunu belirten Cumhur Gökova, "Sadun ağabey, bütün denizciler için bir kılavuzdu, bir yol gösterendi. Eğer Sadun ağabey, dünyayı dolaşmasaydı birçok Türk denizcisi de tahmin ediyorum dolaşmayacaktı. Bunlardan birisi de bendim. Sadun ağabey benim gibi birçok denizciye yol gösterip, yol açtı. O sadece bir denizci olarak saygımızı kazanmadı. Hayata bakışı, pozitif yapısı, etrafındakileri güldürebilmesi açısından hepimizin kalbini ve saygısını kazandı. Maalesef onu kaybettik ama kalbimizde sonsuza kadar yaşayacak" dedi.
Gökova'nın eşi Maisa Gökova da "Sadun Boro ağabeyimiz çok sevdiğimiz bir insandı. Bugün maalesef onu kaybettik. Bizleri sürekli güldürürdü. Onunla geçen bütün günlerimiz neşeli geçerdi. Mekanı cennet olsun" diye konuştu.
"DENİZLER BABASIZ KALDI"
Antartika'ya giden ilk Türk kadın denizcisi olan Sibel Karasu, "Sadun ağabeyle son bir haftasını birlikte geçirdik. Birçok insanın hayatını değiştirdi. Hayatına adeta dokundu. Nur içinde yatsın. Benim de hayatımı değiştiren isimdi. Denizler babasız kaldı. Onun bıraktığını biz devam ettirip koylar ve çevreyi koruyacağız. Onun son isteklerinden biri de buydu.Bıraktığı yerden gerisini biz devam ettireceğiz" dedi.
Sadun Boro'nun 'manevi evladım' dediği Can Pulak ise gözyaşlarını tutamadı. Gözyaşlarını gizlemeye çalışan Pulak "Sadun ağabeyi, önemli bir değeri kaybettik. Türk denizcileri, çevreciler, dostları ve hepimizin başı sağolsun. Bu ülkenin bayrağını o günün şartlarında sadece bir pusulayla yabancı denizlerde dalgalandırdı. Türk devleti, milleti ve insanlarının adını tüm dünya denizlerine yazdırdı. Sadun ağabey, denizci olduğu kadar ülkenin önemli kayakçılarından birisiydi. Bunu mütevazı olduğu için söylemezdi. Ormanlar, koylar ve çevrenin temiz tutulması ve korunması için ömrünü harcadı. Bu ülkenin karşılık beklemeksizin sevdalılarından birisiydi. Çok iyi Türk'tü. Memleketini çok severdi. Çocuklara deniz sevgisini aşılayan yegane insandı. Genç, büyük hepimiz onun kitaplarıyla denizi sevdik. Denizci olduk. Türkiye'nin büyük denizcilerinin hepsi Sadun ağabeyin tezgahından geçmiştir. Büyük bir usta ve kaptandı. İyi eğitilmiş, üç lisanı son derece iyi konuşan bir tekstil mühendisiydi. İki yıldır mücadele ettiği hastalığını kimse bilsin istemedi. Tek arzusu Gökova'da ölmekti ve bu da gerçek oldu. Amerikan Hastanesinde tedavi olurken ben Gökova'mı, denizimi istiyorum, ben İstanbul'da mahvoldum dediği için buraya getirdik. Ömrünün son 10 gününü çok mutlu geçirdi. Teknesine ziyarete gittiğimde gözlerinin içi gülüyordu. Onun bir kardeşi iki evladı vardı. Kardeşi Necati Zincirkıran, evlatlarından birisi ben diğeri de Fikret Kızılok'tu. Fikret Kızılok da deniz sevdalısıydı. Bana, 'Bak sek sen kaldın ayaklarını sıkı bas' derdi. Bu gerçek oldu. O ölmedi, yaşayacak" diye konuştu.
BORO'NUN VAZİYETİ
Can Pulak Sadun Boro'nun ölmeden önce açıkladığı vasiyetini şöyle aktardı:
"Ben öldüğüm zaman beni İngiliz Limanı'na teknemin bağlı olduğu çam ağacının dibine gömün derdi. Şimdi bunun için uğraşıyoruz. Bunun için Bakanlar Kurulu kararı gerekiyor. Fatih Çekirge konuyla yakından ilgileniyor. Umarım yakın bir tarihte bu karar çıkar ve dünyanın en önemli denizcisinin son arzusu yerine gelir."
Boro'nun cenazesinin 8 Haziran Pazartesi günü, çok sevdiği Marmaris'in Karacasöğüt Mahallesi'nde ikindide toprağa verileceği öğrenildi.
-- KUTU ---
SADUN BORO KİMDİR?
Dünyayı dolaşan ilk Türk denizcisi olan Sadun Boro, 1928'de İstanbul'da doğdu. Caddebostan kıyılarında büyüdü ve denizciliğe sandalla başladı. Galatasaray Lisesi'nde okudu. 1948'de İngiltere'ye giderek Manchester Üniversitesi'nin Tekstil Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. İngiltere'deki eğitimi sırasında, 1952'de, bir İngiliz ile Ling adlı 11 metrelik yelkenliyle İngiltere'den Karayip Adaları'na kadar uzanan ilk açık deniz Atlantik aşırı yolculuğunu 6 ay sürede gerçekleştirdi. O tarihlerde Cumhuriyet gazetesinde dizi olan bu gezinin anıları 2004'te "Bir Hayalin Peşinde" adlı kitaba dönüştü. 10,5 metre boyunda Kısmet isimli teknesi 1963'te Salacak'ta Athar Beşpınar'ın atölyesinde yapımı gerçekleştirildi. 1965'te de Alman asıllı eşi Oda Boro ile beraber dünya turuna çıktı. Onlara Kanarya Adaları'nda aldıkları ünlü kedileri Miço eşlik etti. Üç yıl süren seyahatin anıları Hürriyet Gazetesinde yayımlandı. Bu anılar, daha sonra "Pupa Yelken" adlı kitapta toplandı. Boro ailesi 1977-1979 arasında, o zaman sekiz yaşında olan kızları Deniz'le beraber Karayip Adaları'nı, Amerika'nın doğu sahillerini gezdi. 1980'den sonra Bodrum ve Gökova Körfezi'nde yaşadı. Özellikle Gökova, Göcek, Fethiye gibi güney Ege kıyılarının korunması için çok uğraştı.
Gazete ve dergilerde yayınladığı yazılarla gençlere doğa ve deniz sevgisi aşılamayı amaç edindi. Bir Gökova sevdalısı olan Sadun Boro, Okluk Koyu'nun ortasına Denizkızı heykeli yaptırdı. Dünya seyahati anılarını 'Pupa Yelken' adlı eserinde topladı. 2004'te 'Bir Hayalin Peşinde' adlı kitabı yayınlandı. 'Vira Demir' adlı son kitabı da denizciler için rehber niteliği taşıyor.
Sadun Boro 46 yıl boyunca bindiği ve yaklaşık 150 bin deniz mil 'Kısmet' adlı teknesini İstanbul'daki Rahmi Koç Müzesi'ne bağışladı. Peşinden yeni satın aldığı 'Sonbahar' isimli Katamaran teknede Okluk Koyu'nda sürdürdü.
Son Dakika › Güncel › Sadun Boro Yaşamını Yitirdi - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?