Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın seçimin 14 Mayıs'ta yapılmasıyla ilgili açıklamasına ilişkin "Biz de Saadet Partisi olarak 'yeter artık' diyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği gibi bizler de 14 Mayıs 2023 günü hep birlikte, bütün bir millet olarak 'yeter artık' diyeceğiz. Peki kime 'yeter artık' diyeceğiz? Ortadoğu'nun işgaline ortak olmak suretiyle özellikle Arap baharı safsatasıyla Kuzey Afrika'nın işgaline ortak olanlara, emperyalizm jandarmalığına soyunanlara 'yeter artık' diyeceğiz" dedi.
Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdülkadir Karaduman, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Karaduman, şunları söyledi:
"Dün Sayın Cumhurbaşkanı, grup toplantısında 14 Mayıs 1950 gününü işaret ederek 14 Mayıs 2023'te seçim olacağını ve o gün cumhurbaşkanı seçiminin gerçekleştirileceğine dair hususu ifade ederek aslında seçim tarihi ifade edilmiş ve Türkiye bir seçim sürecine girmiştir. İnanıyorum ki 14 Mayıs 2023 günü ülkemizin aydınlık yarınlarına kavuşabildiği, insanımızın geleceğe umutla bakabildiği bir Türkiye'nin inşa edilmesine vesile olacaktır. Bu duygu ve düşüncelerle 14 Mayıs'la ilgili kanaatlerimi ifade ettikten sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın 14 Mayıs'ı gündeme getirirken şu hususunu da büyük bir ibretle takip ettiğimi de ifade etmek isterim. Sayın Cumhurbaşkanı dediler ki; 73 yıl sonra, tıpkı 14 Mayıs 1950 günü 'yeter artık söz milletindir' şeklinde milletimiz nasıl bir tavır ortaya koyduysa; tam 73 yıl sonra aynı tavrı ve tepki ortaya koyacaktır. 14 Mayıs 1950 günü tek parti döneminden ülkenin devralındığı bir seçim dönemi olarak tarihe geçmişti. Ama maalesef bu yaklaşımı 20 yıldır iktidarda olan bir partinin milletin 'yeter artık' diyeceğini ifade etmesi aslında malumun ilanı. Milletimiz, tek başına 20 yıl ülkeyi yönetme hakkını bu iktidara vermiştir ancak gelinen noktada ekonomide, hukukta her alanda yaşanan bütün bu sorunlardan sonra eğer hükümet 14 Mayıs gününü milletimizin 'yeter artık' diyeceğini ifade ediyorsa bu aslında hükümetin 14 Mayıs günü milletin kendilerine 'yeter artık' diyeceğini açık bir şekilde kabul etmek ve malumun ilanından başka bir anlamı taşımamaktadır.
"BİZ DE SAADET PARTİSİ OLARAK 'YETER ARTIK' DİYECEĞİZ"
Biz de Saadet Partisi olarak 'yeter artık' diyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ifade ettiği gibi bizler de 14 Mayıs 2023 günü hep birlikte, bütün bir millet olarak 'yeter artık' diyeceğiz. Peki kime 'yeter artık' diyeceğiz? Ortadoğu'nun işgaline ortak olmak suretiyle özellikle 'Arap Baharı' safsatasıyla Kuzey Afrika'nın işgaline ortak olanlara, emperyalizm jandarmalığına soyunanlara 'Yeter artık' diyeceğiz. Bir gün Amerika ile bir gün Rusya ile yaptıkları iş birliği neticesiyle aldıkları talimatlarla dış politika eksenini belirleyen mevcut iktidara 'yeter artık' diyeceğiz. Haklının güçlü olarak kabul edildiği değil, 20 yıllık düzen neticesinde güçlünün haklı olarak tesis edildiği bu düzene 'yeter artık' diyeceğiz. Adaleti ayaklar altına alanlara, hukuku rafa kaldıranlara, adaleti kişilere göre eğip bükenlere 'yeter artık' diyeceğiz. Sermaye sahiplerinin ve bankaların kazanması için insanımızın alın terinin ve emeğinin sömürülmesine razı olan ve bu düzeni 20 yıldır tatbik edenlere 'yeter artık' diyeceğiz. Milletimizi, insanımızı açlığa ve sefalete mahkum edenlere ve bu zihniyete 'yeter artık' diyeceğiz. Gençleri umutsuzluğa, gençleri ümitsizliğe, karamsarlığa ve işsizliğe mahkum edenlere 'yeter artık' diyeceğiz. Yandaş müteahhitlere kaynakları cömertçe teslim ederken asgari ücret ve memur maaş zamları gündeme geldiğinde 'fakir fukaraya vermek bereket getirir' diyen bu anlayışa, millete yapmış oldukları maaş zammını adeta sadaka niyetiyle icra edenlere 'yeter artık' diyeceğiz. 14 Mayıs günü topyekun olarak bütün milletimizle omuz omuza, yürek yüreğe ve hep birlikte yeniden 'yeter artık' diyeceğiz. İnanıyorum ki 14 Mayıs günü milletimizin ortaya koymuş olduğu bu tavırla birlikte insanımızın ve ülkemizin yaşadığı sorun ve problemlerin artık yerini çözüme, umuda bıraktığı bir dönemi hep birlikte yaşayacağız. Bundan yana da insanımızın en ufak bir endişe, kuşkusu dahi olmasın. Seçim dönemi içerisinde bir takım korku ikliminin oluşturulmasına bizler asla müsaade etmeyeceğiz.
"BUNCA İŞ YÜKÜNE KARŞIN SGK ÇALIŞANLARI TÜM KAMU ÇALIŞANLARIYLA AYNI VEYA DAHA DÜŞÜK BİR MAAŞA MAHKÜM EDİLMEKTEDİR"
Özellikle son dönemde EYT meselesi gündeme gelirken, 3600 ek gösterge meselesi gündeme gelirken göz ardı edilen bir kurumumuzun personellerinin yaşamış olduğu sorun ve problemlere dair dikkatinizi bir konuya çekmek istiyorum. SGK ülkemizin tümüne hizmet eden büyük bir kamu kurumu olarak yoğun bir iş yüküne sahip olup iş ve işlemlerini yaklaşık 33 bin personel ile taşra ve merkez teşkilatı olarak sürdüren Türkiye'mizin önemli bir kurum ve kuruluşudur. Son dönemde gündemde olan 3600 ek gösterge ve EYT gibi düzenlemelerle kurumda çok daha yoğun bir çalışma icra edilecek ve bu çalışmaları yaparken personellerimiz normal mesai saatlerinin dışında daha büyük bir fedakarlıkla çalışmak zorunda kalacaktır. EYT kapsamında 2 milyon 250 bin kişiye aylık bağlanacaktır. Kurumun aylık bağlama kapasitesinin yılda 400 bin civarı nedeniyle eğer bir tedbir alınmazsa tamamının bitmesi yaklaşık 4-5 yıl sürecek bir zaman dilimini kapsayacaktır. Bunca iş yüküne karşın SGK çalışanları tüm kamu çalışanlarıyla aynı veya daha düşük bir maaşa mahküm edilmektedir. Bu noktada kurum çalışanlarının özel hizmet tazminatı oranlarının yüz puan arttırılmasına yönelik sosyal güvenlik hizmetler tazminatının tahsisi yönünde çok ciddi bir beklentisi olduğunu buradan ifade etmek isterim. Talebin kabulü halinde çalışanların görev aylıklarında 2023 Ocak katsayısına göre yaklaşık 4 bin TL bir artış gerçekleştirilecek olup, yapılacak bu artışla personel motivasyonu ve çalışma barışı da tesis edilecektir. Bununla birlikte yeni dönemde kurumda artacak iş yüküne karşı mutlaka yeni önlemler alınmak mecburiyetindedir. Çalışanlar olumsuz çalışma koşulları ve ağır iş yüküyle baş başa bırakılmamalıdır.
"AİLE BİRLİĞİ ESASTIR"
Sözleşmeli personel istihdamı kamuda özellikle özlük hakları konusunda ciddi mağduriyetlere sebep oluyordu. Bu mağduriyetlerden bir diğeri şüphesiz aile birliğinin tesis edilememesiydi. Sözleşmeli personelin birçok sorunları varken şu anda sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle alakalı ciddi bir gündem var. Bu sorunların en önemlilerinden bir tanesi de sözleşmeli personelin aile birliğini sağlayamamak problemidir. Farklı görevlerde, farklı illerde görev yapan evli kamu personeli ne yazık ki kendi eşi ya da ailesiyle aynı ilde çalışamamaktadır. Meclis'e getirilen sözleşmeli personelin kadroya geçirilmesiyle ilgili kanun teklifiyle bu mağduriyetin acilen ortadan kaldırılması gerekirdi ama görüyoruz ki bu mağduriyet ne yazık ki bu beklentiyi karşılayamamış. Aile birliği esastır.
"2014 YILINDA 117 BİN SEVİYELERİNE KADAR DÜŞEN SÖZLEŞMELİ PERSONEL SAYISI; 2022'DE 568 BİN SEVİYELERİNE ÇIKMIŞTIR"
2014 yılında 117 bin seviyelerine kadar düşen sözleşmeli personel sayısı; 2022'de 568 bin seviyelerine çıkmıştır. İktidar bir seçim dönemi sözleşmeli personel istihdamında bulunuyor. Diğer seçim dönemi kadro vadediyor. Bu maalesef ki sorumlu devlet anlayışına da uymayan bir durumdur. Siz, bir seçim döneminde sözleşmeli personel alımı yapacağınıza dair vaatlerde bulunuyorsunuz. Diğer seçim dönemi de sözleşmelilerin kadroya geçirileceğine dair vaatlerde bulunuyorsunuz. Bu sorunu çözmek değil. Günü kurtarmak için yapılan siyasi manevraların ötesine geçmemektedir."
Son Dakika › Güncel › Saadet Partili Karaduman: '14 Mayıs 2023'te Bütün Bir Millet Olarak 'Yeter Artık' Diyeceğiz' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?