Açık Toplum Vakfı'nın desteğiyle Türkiye'nin Avrupa Birliği üyelik sürecini izlemek amacıyla kurulan ve kamuoyunda "Akil Adamlar" olarak da bilinen Bağımsız Türkiye Komisyonu'nun, "Avrupa'da Türkiye: Değişimin Kaçınılmazlığı" başlıklı üçüncü Türkiye raporunu Kıbrıs'ta tartışıldı. 16 Haziran 2014 tarihinde Hilton Hotel, Nicosia'da yapılan toplumlararası sunuma adanın Türk ve Rum tarafından aydınlar, politikacılar, bilim insanları ve gazeteciler katıldı. Bağımsız Türkiye Komisyonu üyeleri ziyaretleri sırasında ayrıca Kıbrıs toplumlarının liderleri Nikos Anastasides ve Derviş Eroğlu ile de görüştüler.
Odağında "Türkiye'ye demokratikleşme sürecini yeniden başlatmasını ve siyasi sorunlarını aşması çağrısında bulunuyoruz. Katılım sürecinin inandırıcı bir şekilde yeniden canlandırılmasının Türkiye'nin iç çatlaklarını giderebilmesine ve siyasi reformları hızlandırabilmesine destek vereceğine kuvvetle inanıyoruz" çağrısının yer aldığı raporun toplantıda özellikle Kıbrıs'la ilgili bölümleri tartışıldı.
Bağımsız Komisyon....
Başkanlığını 2008 Nobel Barış Ödülü'nü alan Finlandiya'nın eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu, AB ülkelerinde cumhurbaşkanlığı, başbakanlık, dışişleri bakanlığı ve Avrupa Komisyonu üyeliği gibi görevlerde bulunan önde gelen devlet adamları ve aydınlar tarafından oluşturuldu.
Önceki raporlarda olduğu gibi, hazırlanan 3'üncü raporda da son 5 yılda AB'de ve Türkiye'de gerçekleşen olayların ve Türkiye'nin katılım sürecine ilişkin önemli gelişmelerin analizi yapıldı. 2004 ve 2009 yıllarında hazırladığı 2 raporu Brüksel'de açıklayarak AB ülkelerinde Türkiye'nin üyeliği konusunda olumlu bir tartışma ortamı oluşturan Komisyon, bu kez İstanbul'da açıklamayı tercih ettiği 3'üncü raporla öncelikle Türkiye kamu yönetimi ve fikir önderlerine gelişmelerle ilgili değerlendirmelerini ve önerilerini aktarmayı tercih etti.
Enerji konusu ve Kıbrıs'ın stratejik önemi...
Değişimin kaçınılmaz hale geldiğini vurgulayarak, her iki tarafa da "Müzakere süreci yeniden canlandırılmalıdır" çağrısında bulunan Bağımsız Komisyon, raporun özellikle enerji ve dış politika alt başlıklarında Doğu Akdeniz doğal gaz rezervlerine, bu rezervlerin hem kullanımı hem de transferi açısından Kıbrıs'ın taşıyacağı stratejik öneme dikkat çekti.
Raporda, Türkiye'nin bulunduğu coğrafyada bir bölgesel merkez rolü taşıdığı enerji ve dış ilişkiler alanlarında da AB şemsiyesi altında hareket etmesinin hem AB hem de Türkiye'nin çıkarına olacağı belirtildi ve şu görüşlere yer verildi:
"Bundan bir süre önce Türkiye yalnızca bir enerji transit ülkesi olarak kalmayacağı ve bir enerji merkezi olmak istediğini belirtti. Doğu Akdeniz'de, İsrail ve Kıbrıs'ta kısa süre önce bulunan doğalgaz Türkiye ile AB'nin enerji çeşitlenmesi stratejisinde bir unsur haline gelebilir. Bazı ön koşulların gerçekleşmesine paralel olarak, Doğu Akdeniz doğalgazının hem Doğu Akdeniz'de barışın sağlanmasına, hem Avrupa'nın enerji güvenliğine, hem de AB-Türkiye ilişkilerinin yakınlaşmasına katkıda bulunabileceği de söylenebilir. Son olarak, Türkiye'nin güvenilir ve verimli bir enerji merkezi haline gelmesi tartışmasız olarak Kıbrıslı Rumların da yararına olacağı da unutulmamalıdır."
Türkiye'deki gelişmeler mercek altında...
Bağımsız Türkiye Komisyonu raporunda son 5 yılın gelişmelerini siyasi reformlar, ekonomi, enerji ve dış politika başlıkları altında değerlendirdi.
Siyasi reformların değerlendirildiği bölümde Türkiye'deki otoriterleşme eğilimi gösteren hükümetin uygulamalarına yönelik eleştiriler ve Türkiye ile AB arasındaki farklılıkların yeniden artmaya başladığına vurgu yapıldı. Yargının bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, özgür medya, internet erişim kısıtlamaları ile Gezi Parkı olaylarıyla kıvılcımlanan düşünce, ifade ve gösteri özgürlüğü zafiyetleri gibi konulara dikkat çekildi. Komisyon politik reformlara ilişkin değerlendirmesinde, 2009 yılından itibaren sivil-asker ilişkilerinin dengesinin yeniden oluşturulması gibi bazı alanlarda kayda değer olumlu adımların atıldığını belirtirken, ifade hürriyeti, yargı reformları ve Kürt sorununda barış süreci açısından ise tam tersine geri adımlar gözlendiğini kaydetti. Bazı gelişmelerin "kaygı verici" olduğuna vurgu yapıldı.
"Türkiye farklı siyasi güçler ve hükümet ile sivil toplumun önemli kesimleri arasında şiddetli kutuplaşmanın yaşandığı bir dönemden geçmektedir" sözlerine yer verilen raporda, Gülen Hareketi ile hükümet arasında yaşanan son gelişmelere de değinildi ve "Türkiye'de reformların yarım kaldığı ve güçlü bir AB çıpasının bulunmadığı bu konjonktürde, mevcut kutuplaşma ve iç çatışmalar demokratikleşme sürecini tehlikeye atmaktadır" denildi.
Bağımsız Türkiye Komisyonu üyeleri:
Başkanlığını 2008 Nobel Barış Ödülü'nü alan Finlandiya'nın eski Cumhurbaşkanı Martti Ahtisaari'nin yaptığı Bağımsız Türkiye Komisyonu üyeleri arasında, İtalya Dışişleri eski Bakanı Emma Bonino, Hollanda Dışişleri eski Bakanı Hansvan den Broek, Münih Güvenlik Konferansı Başkanı Wolfgang Ischinger, İngiltere Dışişleri eski Bakanı David Miliband, İspanya Dışişleri eski Bakanı ve Avrupa Konseyi eski Genel Sekreteri Marcelino Oreja Aguirre, Fransa eski Başbakanı Michel Rocard, Avusturya Dışişleri eski Müsteşarı Albert Rohan yer alıyor. Komisyon çalışmalarının raportörü ise Roma Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Direktörü Nathalie Tocci.
2004 ve 2009 Raporları:
Bağımsız Türkiye Komisyonu 2004 ve 2009 yıllarında iki Türkiye raporu yayımladı.
6 Eylül 2004'de Brüksel'de açıklanan "Avrupa'da Türkiye: Bir sözden fazlası mı?" başlıklı raporda Türkiye'nin Avrupa ile yakınlaşmasına ilişkin uzun tarihi süreç incelenmiş ve Türkiye'nin AB'ye üye olmasının getireceği fırsat ve zorluklar değerlendirilmişti. İlk rapor Türkiye'nin Kopenhag Kriterlerini yerine getirmesi ile birlikte katılım müzakerelerinin gecikmeden başlaması gerektiği sonucuna varmıştı. Komisyon üyeleri, daha sonra Berlin, Lahey, Londra, Barselona, Viyana, Paris, Roma ve Varşova'ya giderek, raporlarını kamuoylarına ve karar vericilere bizzat sundu. Rapor, Almanca, Fransızca, İngilizce, İspanyolca, İtalyanca ve Türkçe olmak üzere altı dilde ve 30 bin adet basıldı ve AB üyesi ülkelerin tüm cumhurbaşkanlarına, başbakanlarına, dışişleri bakanlarına, parlamento başkanlarına ve Avrupa Parlamentosu'nun tüm üyelerine gönderildi.
Komisyon, "Avrupa'da Türkiye: Kısır Döngüyü Kırmak" başlıklı ikinci Türkiye raporunu 7 Eylül 2009'da Brüksel'de açıklamış, ardından da Paris, Londra, Berlin gibi Avrupa'nın başlıca başkentlerine giderek, Avrupa kamuoyuna ve karar vericilere bizzat sunmuştu. Komisyon raporlarında ve temaslarında "Avrupa hükümetleri taahhütlerini yerine getirmeli, Türkiye'ye adil davranmalı ve hak ettiği saygıyı göstermeli; Türkiye ise hükümeti ve muhalefetiyle dinamik ve geniş tabanlı bir reform süreci başlatarak Avrupa'daki destekçilerini teşvik etmeli" görüşünü dile getirmişti.
Son Dakika › Güncel › Rapor Kıbrıs Doğalgazı Ve Enerji Nakil Hatlarına Özel Önem Veriyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?