GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :
Protesto gösterisinden genel ve detay görüntüler
Kur'an-ı Kerim okunması
AGD İstanbul Şube Başkanı Ali Uğur Bulut'un basın açıklamasını okuması
Gıyabi cenaze namazının kılınması ve dua edilmesi - Anadolu Gençlik Derneği (AGD) üyesi bir grup, Cemaat-i İslami Partisi Lideri Nizami'nin idam edilmesini protesto etti
Anadolu Gençlik Derneği (AGD), Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur Rahman Nizami'nin idam edilmesini protesto etti.
Saraçhane Parkı'nda bir araya gelen AGD üyesi grup, tekbir getirerek, "Kahrolsun katiller", "Cenk, cihad, şehadet", "Zalimler için yaşasın cehennem" sloganları attı. Grup adına basın açıklamasını okuyan AGD İstanbul Şube Başkanı Ali Uğur Bulut, Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur Rahman Nizami hakkında 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında sözde "insanlığa karşı suç işlediği" gerekçesiyle verilen idam kararının infaz edildiğini hatırlattı.
Nizami'ye verilen idam cezasının hukuk dışı bir karar olduğunu belirten Bulut, mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına çarptırılan ilk kişinin Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olduğunu, Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla ile Gulam Azam, Mir Kasım Ali ve Muhammed Kamaruzzaman gibi isimlere de aynı cezanın verildiğini kaydetti.
Bangladeş'te verilen idam cezalarının uygulanmaması, yeniden yargılanma sürecine gidilmesi, halkın taleplerine ve iradesine karşı işletilen baskı sürecine son verilmesinin bu ülkelerin normalleşmesine katkıda bulunacağına işaret eden Bulut, şöyle devam etti:
"Bangladeş halkı ve Cemaat-i İslami mensuplarına yönelik baskı, yıldırma ve sindirip yok etme politikaları Bangladeş'e barış getirmeyecektir. Hiçbir şiddet olayına başvurmadan Müslümanca tavır sergileyen Cemaat-i İslami bu süreçte barış ve adaletten yana gösterdiği duruşu ile Bangladeş'te huzur ortamını sağlamaya çalışmıştır. Hukuk, halkın meşru taleplerine ya da tercihlerine karşı en acımasız bir şekilde yaptırımlar uygulayarak işletilemez. Zulüm ilelebet devam edemez. Dünyanın vicdanında yer bulmayan, hiçbir hukuki dayanağı olmayan, darbeci ya da baskıcı rejimlerin gölgesinde kalınarak alınan idam kararları ile Bangladeş'te barış ve huzur ortamının da tesis edilemeyeceği açıktır. Bütün bu kaos ortamını elini ovuşturarak izleyen İsrail'in güvenliği için kan ve gözyaşı tüm coğrafyaya hakim oldu. Emperyalizm İslam coğrafyasında postallarıyla cirit atarak Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmaya devam ediyor. Bu oyunların farkında olan Cemaat-i İslami itidalli duruşunu kaybetmemiştir. "
"Daha fazla kan dökülmesinin önüne geçilmelidir"
İslam coğrafyasının bu sıkıntılı süreçten kurtulması için bölge ülkelerinin mutlaka bir araya gelmesi gerektiğini kaydeden Bulut, " Birleşmiş Milletler'in (BM) mevcut yapısının Müslümanlar lehine olacak bir karar alamayacağı açıktır. NATO'nun ırkçı emperyalizmin emrinden çıkmayacağı açıktır" ifadelerini kullandı.
İslam ülkelerindeki sorunların çözümü için Mısır, İran, Suriye, Yemen, Suudi Arabistan, Irak ve Türkiye aynı masa etrafında bir araya gelmesi gerektiğini vurgulayan Bulut, "Daha fazla kan dökülmesinin ve bölge ülkelerinin daha çok zarar görmesinin önüne geçilmelidir. Çatışmayı, karmaşayı, kan dökmeyi körükleyen hiçbir politikayı tasvip etmiyoruz. Irkçılık ve mezhepçiliği tasvip etmiyoruz. ABD ve uzantıları ile işbirliğini tasvip etmiyoruz. Her ne sebeple olursa olsun iç savaşları tasvip etmiyoruz. İnsan varlığına değer vermek inancımız gereğidir ve kendilerinde bu inanca ait iz taşıyan herkesi akl-ı selimle hareket etmeye davet ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Açıklamanın ardından Bangladeş'te idam edilen Cemaat-i İslami Partisi Lideri Motiur Rahman Nizami için gıyabi cenaze namazı kılan gurup olaysız bir şekilde dağıldı.
Hükümetin kurduğu mahkemede yargılandı
Geçen Perşembe Yüksek Mahkeme, 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan sorumlu tutulan Nizami hakkındaki idam kararını bir kez daha onamıştı. Dört yargıçtan oluşan mahkeme heyetine başkanlık eden Surendra Kumar Sinha, mevcut hükümet tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından ölüm cezasına çarptırılan Nizami'nin kararın yeniden gözden geçirilmesi için yaptığı başvurunun reddedildiğini açıklamıştı.
Kararla, eski İçişleri Bakanı Nizami hakkındaki iç hukuk yolları tükendi. Nizami, devlet başkanından af talep etme hakkına sahip ancak bu yolu kullanıp kullanmayacağı bilinmiyor. Daha önce Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından idama mahkum edilen Cemaat-i İslam liderlerinden Abdülkadir Molla, Muhammed Kamaruzzaman ve Ali İhsan Mücahid, af talebinde bulunmamış ve asılarak idam edilmişlerdi.
Cemaat-i İslami'nin gençlik kolunun lideri olduğu ve bağımsızlık savaşı sırasında da Pakistan ordusuna destek verdiği ileri sürülen El-Bedr güçlerinin komutanlığını yapan Nizami, Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından Pakistan ordusuyla iş birliği yapmak ve sivillere yönelik eylemlerin aralarında bulunduğu 16 suçlamayla yargılanmıştı. Mahkeme, 2014'te Nizami'yi ölüme mahkum etmişti. Nizami kararı temyiz etmiş, ancak Yüksek Mahkeme, 6 Ocak'ta kararı onamıştı.
Yüksek Mahkemenin kararını açıklamasının ardından Cemaat-i İslami'nin Başkan Vekili Makbul Ahmed ve Genel Sekreter Vekili Şafikur Rahman, halkı cumartesi günü barışçıl gösteri yapmaya, pazar günü de 24 saatlik genel greve çağırmıştı.
Lider kadroyu hedef alan yargılamalar ve idamlar
Başbakan Şeyh Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009'da kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, şimdiye kadar 19 kişi hakkında karar aldı. Bunların büyük bir kısmı, ülkenin İslami değerleri savunan en büyük partisi Cemaat-i İslami liderlerinden oluşuyor.
Mahkeme tarafından suçlu bulunan ve idam cezasına mahkum edilen ilk kişi, Cemaat-i İslami Partisi'nden Abdülkelam Azad olmuştu. Ülkeden ayrıldığı için gıyabında yargılanan Azad, Ocak 2013'te idam cezasına çarptırılmıştı.
Partinin Genel Sekreter Yardımcısı Abdülkadir Molla, Şubat 2013'te ömür boyu hapse mahkum edilmiş, 17 Eylül'de cezası Temyiz Mahkemesi tarafından idama çevrilmişti. Molla, 12 Aralık 2013'te cezası infaz edilen ilk Cemaat-i İslami lideri olmuştu. Mahkemenin 90 yıl hapse mahkum ettiği Cemaat-i İslami'nin 92 yaşındaki lideri Gulam Azzam da 23 Ekim'de hapishanede ölmüştü.
Hasina hükümetinin kurduğu mahkeme, 29 Ekim 2014'te Azzam'ın ardından partinin liderliğini üstlenen Nizami'yi, 2 Kasım 2014'te de partinin Merkezi Yürütme Kurulu üyesi Mir Kasım Ali'yi bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan idama mahkum etmişti. Cezası, Yüksek Mahkeme tarafından 3 Kasım 2014'te onanan partinin Genel Sekreter Yardımcısı Muhammed Kamaruzzaman, 11 Nisan 2015'te idam edilmişti.
Mahkeme, 18 Şubat 2015'te Cemaat-i İslami Partisi liderlerinden Abdus Sobhan'ı dokuz suçlamanın altısından suçlu bularak idama mahkum etmiş, 16 Temmuz'da da bağımsızlık savaşı sırasında Pakistan ordusu tarafından kurulan Rızakar milis kuvvetlerine üye olduğu kaydedilen Furkan Malik'e ölüm cezası vermişti. Cemaat-i İslami Partisi Genel Sekreteri Ali İhsan Mücahid'e 1971'deki bağımsızlık savaşı sırasında insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle verilen idam cezası, 16 Haziran'da Yüksek Mahkeme tarafından onanmıştı.
Bazı muhalefet partileri ve uluslararası gözlemciler, Hasina hükümeti tarafından kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesinin adil yargılama standartlarına uymadığını ve siyasi kararlar aldığına dikkati çekiyor.
Cemaat-i İslami Partisi de lider kadrosuna yönelik mahkeme kararlarının siyasi olduğuna işaret ederek, halkı Hasina hükümetinin "devlet terörüne" karşı çıkmaya çağırıyor. Parti yetkilileri, hükümetin muhalifleri bastırmak için kitlesel cinayetler, keyfi tutuklamalar, yargısız infaz ve işkence gibi suçlar işlediğini belirtiyor.
Cemaat-i İslami yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973'te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu'na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacağını vurguluyor.
Hindistan'dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan'ın doğusu ile batısı arasında 1971'de başlayan iç savaş, bağımsız Bangladeş devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Pakistan, ülkenin doğusundaki halkın bir bölümünün bağımsızlık talep etmesi üzerine bölgeye çok sayıda asker göndermişti. İç savaş sırasında Doğu Pakistan'dan yaklaşık 10 milyon sivilin evlerini terk ederek Hindistan'a göç etmesi üzerine Hindistan hükümeti, Aralık 1971'de bugünkü Bangladeş olarak bilinen Doğu Pakistan'ı işgal etmişti. Pakistan askerlerinin Dakka'da Hindistan güvenlik güçlerine teslim olmasının ardından 16 Aralık 1971'de Doğu Pakistan yeni adıyla Bangladeş olarak bağımsızlığını ilan etmişti. Yaklaşık 9 ay süren bağımsızlık savaşı sırasında 3 milyondan fazla kişi yaşamını yitirmiş, milyonlarcası yaralanmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da kararı kınamıştı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da cuma günü Eyüp Belediyesi hizmet binası ve toplu açılış töreninde yaptığı konuşmada, "Bangladeş'te 75 yaşında bir mücahide, hiçbir dünyevi günahı olduğuna inanmadığımız insana idam kararı veren zihniyeti lanetliyorum. Her türlü girişimde bulunmuş olmamıza rağmen, burada kinin, nefretin bu denli yaygınlaşmasını ve şu ana kadar bu tür idamları yapan bir anlayışı, ben ne demokratik bir anlayış ne de adil bir yönetim olarak görüyorum." ifadelerini kullanmıştı.
Son Dakika › Güncel › Rahman Nizami'nin İdam Edilmesine Tepkiler - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?