İşin içine "zamanda yolculuk" kavramı girince benim kafam direkt karışıyor, baştan itiraf edeyim. Hele geçmişe gitmiş, kendiyle karşılaşmış, orada bir şeyi değiştirmiş, sonra bir şeyler olmuş falan bende kayış kopuyor konu ilerleyince… Sağ olsun Quantum Break de bu olayın zirve yapmış halini karşımıza getiriyor. Birileri zaman makinesi inşa ediyor, birileri onu kullanıyor, birileri başka zaman makinesi buluyor, birbiriyle tanışmayan kişiler birbirlerine uyarılarda bulunan notlar bırakıyor, konu karışıyor da karışıyor…
Aslında bu zaman yolculuğu olayında da süper kaçamak noktalar var. Mesela şu soruyu hiçbir zaman soramazsınız: "E onu nasıl biliyordu ki?" Biliyordur çünkü gelecekten biri gelip söylemiştir. Biliyordur çünkü aslında kendisi zamanda yolculuk yapmıştır. Biliyordur çünkü "zaman bükülmüştür". Velhasıl-ı kelam, zaman ve zamanı manipüle edebilme ilgi çekici ve karmaşık kavramlar. Bakalım Quantum Break bu önemli temayı nasıl kullanmış…
The Following
Shawn Ashmore'un canlandırdığı Jack Joyce, bir gün en iyi arkadaşlarından bir tanesi Paul Serene'le buluşuyor. Meğer Paul Serene aman makinesi… Pardon, zaman makinesi icat etmemiş mi? ("Aman" diyebiliriz şimdi şaşırma nidası olarak.) Hatta Paul, bu süreçte (Hangi süreç?) Jack'in kardeşi William'dan da yardım almış. Daha doğrusu William'ın zaman makinesi çalışmalarının üzerinden ilerlemiş Paul ve sonunda kendi makinesini tasarlamış. William'ın keşfettiği Chronon parçacıklarını kullanarak makinesini geliştiren Paul, Jack'in de yardımıyla, hemen oyunun başlarında zaman yolculuğunu gerçekleştirmeye çalışıyor ama olaylar ters gidiyor, William ortaya çıkıp "Yapmayın, zamanın içine edeceksiniz." diyor, Paul dinlemiyor, her yer patlıyor, Jack'in başı belaya giriyor, William'ın akıbeti bilinmiyor ve olaylar hızla gelişiyor!
Şimdi ilk eleştirim şu yönde olacak: Jack, Paul ve William nasıl isim seçimleridir? Baya Ahmet, Mehmet, Hüseyin gibi olmuş. Uzunca bir süre Jack kimdi, Paul şu muydu diye baktım durdum. Bu kadar mı genel isimler seçilir? Konu bir televizyon dizisi heyecanında başlıyor farkındaysanız ve zaten oyunun geneli de bu formatta ilerliyor. Öyle ki sanki Quantum Break adında bir dizi varmış önceden ve sonra diziyi destekleyecek bir oyun yaratılmış gibi bir hava var. Bu kötü bir seçim değil, aksine bence çok iyi bir kurgu olmuş. Normalde belki de çekici gelmeyecek bir hikaye, dizi ve ünlü oyuncularla desteklenerek akılda kalıcı ve etkileyici bir senaryoya dönüşmüş durumda.
Elbette her şey fazlasıyla Hollywood-vari fakat yine de oyunu oynayıp dizi bölümlerini de seyredince kendinizi hikayenin içinde bulmaktan kendinizi alamıyorsunuz. Bu konuda Remedy Entertainment'a tebrikleri yolluyoruz. Jack Joyce'u kontrol ettiğimiz oyunda, Jack bir takım zaman kontrolü güçleri ele geçiriyor, zaten başta söylemiştik. Bu güçlerine ek olarak da bolca silah kullanıyor. Hatta çoğu düşmanınızı ortadan kaldırmak için silahlarınıza başvurmak durumundasınız. Oyundaki silah çeşidi çok fazla değil ama son derece yeterli. Zaman zaman, "şuradan bir roket atar düşse ne güzel olurdu" diye de düşündüğünüz oluyor ama makineli tüfekler, pompalılar, otomatik tabancalar genelde iş görüyor.
Jack sıradan bir vatandaş olduğundan kurşunlara karşı da hassas, pek fazla kurşuna karşı dayanamıyor. Kurşunların hedefi olduğunda ekran kırmızılaşıyor ve anlıyorsunuz ki saklanmalısınız. Zaten oyunun temel mekaniği de sizi siper almaya itiyor. Bir sipere yaklaştığınızda Jack otomatik olarak bunu kendine koruyucu olarak kullanıyor ve ateş etmek için uygun anı bekliyor. Oyunda herhangi bir şekilde eğilme, yerde sürünme gibi olanaklar olmadığından, ateş etmek istediğinizde tüm vücudunuzu kurşunların hedefi haline getiriyorsunuz. Her ne kadar böylesine bir kısıtlama hoş gelmese de bir şekilde oyunun mekaniği bu durumu kurtarmış.
Bunda elbette sahip olduğumuz zaman kontrolü güçleri de büyük rol oynuyor… Jack Chronon patlamasına maruz kaldığı anda birçok güce de sahip oluyor lakin zaman geçtikçe daha da çok güce kavuşuyor. Jack'in temel zaman kontrolü güçleri arasında bir düşmanını veya bir bölgeyi geçici bir süre dondurma bulunuyor. Bunun yanında hızla bir noktadan diğerine ışınlanırcasına ilerleyebiliyor ve kendine
kurşun geçirmez bir zaman durdurma alanı yaratabiliyor. Biraz oyunda ilerledikçe de zamanı dondurup ilerleme, patlamalar yaratma gibi ek özelliklere de kavuşabiliyorsunuz.
Remedy'nin bu oyunda başarılı olduğu bir başka nokta da tam olarak bu: Zaman kontrolü güçlerini çok iyi ayarlamış. Kısa dolum süreleri olan bu güçleri kombinasyonlarla kullanarak gerçekten savaş alanında bir üstünlüğünüz olduğunu hissettirebiliyorsunuz. Mesela oyunun bir kısmında, güçlü bir Monarch askeriyle karşılaşıyorsunuz. (Juggernaut.) Bunu yenmek için arkasında bulunan güç ekipmanına hasar vermeniz lazım. Eğer dümdüz ateş ederseniz direkt yere indiğiniz bu karşılaşmada zamanı durdurup düşmanın arkasına geçmek, koruyucu zaman alanları oluşturmak ve bu düşmanı olduğu yerde dondurmak gibi güçleri kombinasyon halinde kullanmak gerekiyor.
Bir başka senaryoda da birkaç tane düşmanla aynı anda karşılaşıyor ve birini zamanı durdurup indirip diğerine zaman patlaması ile saldırıp sonuncunun yanına hızla ilerleyerek pompalıyla onu indirebiliyorsunuz. Remedy sizi bir siperin arkasına saklanıp oradan ateş ederek oyunu tamamlamaktan da alıkoyuyor. Şöyle ki çoğu oyunda, siz bir siperde dururken düşmanlar da kendi siperlerinde durup, ara ara ateş ederek sonsuz bir döngü yaratır. Burada düşmanlarınız direkt sizi çevreliyor ve olduğunuz yerde durduğunuz takdirde, sağdan, soldan ve arkadan size saldırmaya başlıyorlar. Dolayısıyla sürekli güçlerinizi kullanarak mücadele etmeniz gerekiyor. (Ya da çok iyi bir nişancı olmalısınız.)
Yolu açın!
Silahlı çatışmaların ve güçlerimizi düşmanlarımızı alaşağı etmek için kullandığımız bölgelerin yanında, Remedy oyuna bir de platform & bulmaca bölümleri eklemiş. Jack zamanı kontrol edebildiği için çatışmalardan çıktığı zaman kendine yollar oluşturması gerekebiliyor oyunda. Bir bölgedeki zamanı geri alabildiği için burada yıkılmış bir köprü varsa onu bir süreliğine yeniden oluşturabiliyor, bir mekanizmayı geriye doğru çalıştırıp kendi yararına kullanabiliyor vb.
Hatta oyunun en başlarında bir geminin paramparça olmasını önce izliyoruz ve ardından zamanı geriye alıp yıkılmakta ve parçalanmakta olan gemiden, engelleri bir bir aşarak kurtulmaya çalışıyoruz –ki bu bölümü bayağı başarılı buldum. Tabii Remedy bu kısımlara çatışmalar veya senaryo kadar ilgi göstermemiş. Çoğu bulmaca ve engel aşma alanı kısa uğraşlarla çözülüyor ve Jack maalesef zıplama,
tutunma ve seri hareket etme konusunda biraz tutuk olduğu için bu kısımlarda biraz zorlanabiliyor. Yine de bu kısımları çok rahatsız edici bulduğumu söyleyemeyeceğim.
Çatışma ve platform alanlarının dışında, etrafı Time Vision adındaki özelliğimizle kolaçan etme imkanımız var ve bu da bizi Narrative Objective'lere, Intel'lere götürüyor. Dediğim gibi Remedy senaryo üzerinde sağlam bir uğraş vermiş ve olayların arka planında neler olduğunu da bize göstermeye çabalıyor. Bunu da Narrative Objective adındaki hikaye parçalarıyla bölümlere serpiştirmiş. Her bölümde belirli sayıda bu tipte bilgi oluyor ve hepsini okumayı başarırsanız, senaryonun arka planını da iyice anlıyorsunuz.
Remedy'nin bu konudaki yanlışıysa bu tip bilgileri sadece birer yazı olarak tasarlamış olması. Bazen aynı anda neredeyse üç
tane e-posta buluyorsunuz ve bunların hepsini dümdüz okumak çok sıkıcı olabiliyor. Audio Log diye bir şey var, haberin
var mı Remedy? Çevrede bolca gezinmemizi sağlayacak olan bir başka önemli etken de Chronon Particle adındaki yetenek geliştiren parçacıklar. Bunlardan da her bölümde belirli sayıda var ve onlara yaklaştığımızda ekranın sağ kısmında bulunan Time Vision yeteneğimiz parlamaya başlıyor.
Bunu çalıştırdığımızda da parçacığın yaklaşık yeri gösteriliyor ve oraya doğru yönleniyoruz. Her yeteneğimiz belirli sayıda Chronon
parçacığıyla daha da güçlü bir hale gelebiliyor ama tüm oyunu hiçbir geliştirme yapmadan tamamlamanız da mümkün. Yine de bu bizi Chronon parçacıklarının peşine düşmekten alıkoymuyor; hatta her bölümdeki birincil amacım bunları bulmak oldu.
Liam ne yapacak? Quantum Break'in en büyük özelliği işin içinde 20'şer dakika kadar süren dört bölümlük diziyi yerleştirmiş olması. Oyunda
verdiğiniz kararlara göre şekillenen bu dizi bölümleri bir hayli kaliteli hazırlanmış, ben izlemekten çok keyif aldım. İşin güzel tarafı da dizide olan olayların, oyunda olanlardan farklı bir kısmı resmetmesi yoksa yaptıklarımızı izlemek sıkıcı olurdu.
Farklı karakterlerin, aynı senaryodaki yerlerine kamerayı çeviren dizi bölümleri başarılı olmuş, izlemeden geçmemelisiniz. Son olarak da oyunun görsel kalitesinin kötülüğünden ve yaptığımız seçimlerin oyunun gidişatını pek az etkilediğinden bahsetmek istiyorum. Maalesef kötü bir "noise "efekti var oyunun her bir yanında; neden böyle bir tercih yapılmış anlamadım. Bunun da ötesinde renklerde bir solukluk, kaplamalarda bir basitlik de göze çarpıyor. Sanki Xbox One oyunu değil de Xbox 360 oyunu oynuyormuş gibi hissettim kendimi. PC'de 4K kaplamalarla belki oyun daha güzel gözüküyordur.
Karşımıza çıkan seçimler de oyunun sonuna veya oynadığımız yerlere pek az etki ediyor –ki Remedy bu konuda çok iddialıydı. Yine de bu konuyu hiç bilmiyorsanız oyunu çizgisel ve az bir karar verebildiğimiz bir formatta kodlarsanız kafanıza, rahat edersiniz. Quantum Break herkesi mutlu edebilecek bir yapım değil ama bir şansı da hak ediyor. Hele ki Xbox One sahibiyseniz, denemeniz tavsiye.
Son Dakika › Güncel › Quantum Break ile Bolca Zaman Yolculuğu Yapacaksınız - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?