Psikiyatrist-hasta İlişkisine Dikkat"

Ruh Sağlığında İnsan Hakları Girişimi (RUSİHAK) Genel Koordinatörü Şehnaz Layıkel, psikiyatrist ile hasta arasındaki ilişkinin suistimale açık olduğunu öne sürerek, Türkiye'de acilen hasta haklarını gözeten, keyfi uygulamaları önleyecek ve hak ihlallerinin önüne geçebilecek yaptırımı olan mekanizmalara ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Şehnaz Layıkel, dernek avukatı Nalan Erkem ve Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'e dava açan hastası Nermin Akyıldız, RUSİHAK'ın Şişli'deki merkezinde basın toplantısı düzenleyerek, psikiyatristler ve hastalar arasındaki ilişkiye dikkati çekti.

Şehnaz Layıkel burada yaptığı açıklamada, hastanın durumunun tamamen hekimin insafına kalabildiğini, mağduriyet yaşayan hastaları destekleyebilecek mekanizmaların ise Türkiye'de olmadığını söyledi.

Yurt dışında hasta ile hekim arasındaki ilişkiyi izleyen mekanizmaların olduğunu, hastaların rahatsız oldukları noktalarda buralara şikayet edebildiğini kaydeden Layıkel, Türkiye'de ise bunun yeterli olmadığını ifade etti.

Uzman olmadığı halde hastasına terapi uyguladığı iddiasıyla Türk Tabipler Birliği (TBB) Yüksek Onur Kurulu'nun onayıyla, 1 ay süreyle geçici olarak meslekten men cezası verilen Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin ile hastası Nermin Akyıldız arasındaki ilişkinin de bu konuya örnek oluşturabilecek nitelikte olduğunu ifade etti.

Layıkel, hak ihlaline maruz kaldığını belirten hastalar için destek hattı oluşturduklarını, kendilerine "0212 225 27 65" numaralı telefonla ulaşılabileceğini de ifade etti.

Yargıda karşılaşılan sorunlar

Dernek avukatı Nalan Erkem ise adalet mekanizmasında da ruh sağlığı konusunda tedavi alan kişiler açısından sıkıntıların olduğunu savunarak, şöyle dedi:

"Batıda şizofren, bipolar ya da başka bir hastalık nedeniyle teşhis konulan hastalar da tüm insanlarla eşit haklardan faydalanır ve eşit cezai sorumluluk altındadır. Teşhisli insanlar, suç işlemişlerse o suça ilişkin ve suç işlendiği anda cezai ehliyeti var mı yok mu diye bir incelemeye tabi tutuluyor. Türkiye'de, yargı sisteminde eğer bir insan hakkında bir teşhis varsa, baştan itibaren sözüne değer verilmeyecek, sözüne güvenilmez bir kişi olarak değerlendiriliyor. Nermin Akyıldız, kendisini avukatla temsil ettiği için çok şanslı ama bir sürü başvuruda kişi avukat tutma hakkı olduğunu bilmeyen, hastalığını üst düzeyde yaşayan ama bir şekilde mahkemelerle ya da kolluk gücüyle yüz yüze gelmiş teşhisli insanlar mağduriyet yaşıyor. Bu süreçlerde onları destekleyecek hiç kimse yok. Mahkeme atmosferinin azameti karşısında küçücük bir vatandaş olarak ayakları titremeden, sesi titremeden ifade vermesi 'normal' dediğimiz vatandaşın dahi çok mümkün değilken psikiyatrik sorun yaşayan kişinin tek başına haklarını savunması hiç mümkün değil. O nedenle bu tür vakalarda psikiyatrik sorun yaşayanlara uzman grup destek vermek durumunda. Yurt dışında bunun örnekleri var."

Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'i şikayet ederek, 1 ay meslekten geçici olarak men cezası aldıran ve dava açan Nermin Akyıldız ise yıllardır tek başına hukuk mücadelesi verdiğini, maddi ve manevi olarak yıprandığını, aile ilişkilerinin zarar gördüğünü aktardı.

Prof. Dr. Keskin-Nermin Akyıldız davası

Çoğul kişilik bozukluğu" ve "Majör depresyon" tanılarıyla zaman zaman çeşitli hastanelerde tedavi gören reklamcı Nermin Akyıldız, bir süre yanında çalıştığı ve tedavi gördüğü çocuk nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'in "Amigdala Unutmaz" isimli kitabında, özel hayatı ve hastalığıyla ilgili bilgilerin ifşa edildiğini, Keskin ile bu nedenle arasının açıldığını, 2009 yılı Haziran ayında maddi haklarının kendisine ödenmeden işinden atıldığını ileri sürerek, İstanbul 5. İş Mahkemesi'nde tazminat davası açmıştı.

Akyıldız, ayrıca suç duyurusunda bulunarak Prof. Dr. Keskin'in psikiyatri uzmanı ve yetişkin doktoru olmamasına rağmen, "Seni tedavi edeceğim, kısa sürede iyileşeceksin" diyerek, 7 yılı aşkın süre yanlış tedavi ettiğini ileri sürmüştü.

Nermin Akyıldız, Keskin'in, "yazacağı romanın konusunu oluşturabilmek adına tedavi adı altında uyguladığı yöntemlerle" kendisinin rahatsızlığından kaynaklı "4 farklı kişiliğini" bütünleştirmesi gerekirken, bu kişiliklerden bazılarını öne çıkardığını, bu kişilikler üzerinde tahakküm kurduğunu, kısa bir süre içinde kendisine çok ağır terapi bağımlısı hale getirdiğini, yıllarca kendisini çalıştırıp ve tüm özel işlerini yaptırdığını da iddia etmişti.

Suç duyurusu üzerine Keskin aleyhinde, İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açılmıştı. Dava görülürken Keskin, Kasım 2011'de "Kanıt Tanık Bilirkişi Amigdala Unutmaz 2" isimli yeni bir kitap daha yayımlamıştı.

Akyıldız, Keskin'in kendisini, eşini, oğlunu ve yakınlarının yanı sıra İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın bilirkişi ve tanıklarının hedef aldığını ileri sürmüş, ayrıca "Uyarılarıma rağmen bu kitabı okuyan kızım 2012 Ocak ayında bir gece ilaç içip intihar girişiminde bulundu" diyerek, bu kez Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu.

Bakırköy 2. Asliye Ceza Mahkemesi ise sanığın, Nermin Akyıldız ve kızına yönelik, "yaralama", "başkasını intihara yönlendirme", "yardım etme", "kendisi ile yapılan haberleşmenin gizliliğini alenen ifşa etme", "özel hayatın gizliliğini ihlal etme", "sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret", "kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme veya yayma", "ticari sır, bankacılık sırrı veya müşteri sırrı niteliğindeki bilgi veya belgeleri açıklama", "adli yargılamaya etkilemeye teşebbüs" suçlarından beraatine karar vermişti.

İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi de davayı reddetmişti. Nermin Akyıldız, her iki kararı da temyiz etmişti.

Nermin Akyıldız, Türk Tabibleri Birliği'ne de Prof. Dr. Sabiha Paktuna Keskin'i şikayet etmiş, Keskin'e 1 ay süreyle meslekten geçici olarak men cezası verilmişti. - İstanbul