Ege Üniversitesi Fen Fakültesi'nde başörtülü 4 kız öğrencinin eğitim ve öğretim hakkını engellediği gerekçesiyle Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü'nün yargılanmasına devam edildi.
İzmir Ege Üniversitesi Fen Fakültesi'nde, 2012 yılında, başörtülü bir kız öğrencinin "Öğrenim özgürlüğünü engellediği" gerekçesiyle 2 yıl 1 ay hapis cezasına çarptırılan ve 4 buçuk ay cezasını yattıktan sonra denetimli serbestlikten çıkan Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü hakkında, yine aynı dönemde başörtülü 4 kız öğrencinin eğitim ve öğretim hakkını engellediği için şikayet etmesi üzerine açılan ikinci dava görüldü. İlk duruşması İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan dava, salonun yetersiz olması nedeniyle 7. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görüldü. İkinci duruşmaya Sanık Esat Rennan Pekünlü, avukatları Murat Fatih Ülkü, İrfan Koçana, Erdoğan Özer, dört müştekiden Neşra Gökdağ ve avukatları Mehmet Gün, Hasan Erdoğan katıldı.
"YASAL YOLLARDAN YAPILMASI GEREKİRDİ"
Rennan Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü, sanığın eyleminin kanunda suç olarak tanımlanmadığını, bu nedenle CMK maddeleri gereğince derhal beraat kararı verilmesi gerektiğini söyledi. Müştekilerin avukatlarında Mehmet Gün ise, sanığın hareketinin yasal olup olmamasının öneminin bulunmadığını, öğrencinin başörtüsüyle derslere girip giremeyeceği kararının hukukçulara ait olduğunu belirterek, "Beyefendi infaz memuru gibi önüne geçip derse girmemesini sağlamak gibi bir görevi yok, yetkili mercilere ihbarda bulunup yasal yoldan adımlar atardı. Olaya dair görüntülerin incelenmesini talep ediyoruz" dedi.
Müştekilerin avukatlarından Hasan Erdoğan da, "Kanunları uyguladığını söylemekle birlikte sanığın böyle bir yetki ve görevi yoktur. Dekanlık onlarca öğrenciyi dinlemiş ve bu suçu işlediği açığa çıkmış, benzer davalarda sanık ceza almıştır. Bir öğrenci 'Su makinasının başına geçti, başörtünü açmadıkça sana su yok dedi, bir kenara geçip ağladım' demiştir. Bir başka öğrenciye, 'Senin başörtün taharet bezine benziyor', bir diğerine 'Senin başörtünü Asurlarda fahişeler takıyordu" demiştir. Bunun hakla, adaletle, insan haklarıyla hiçbir alakası yoktur. Kanunen suçtur. Beraat talebinin reddini ve görüntülerin izlenmesini istiyoruz" dedi.
RENAN HOCA TUTANAK TUTARDI
Daha sonra her iki tarafın tanıkları dinlendi. Tanıklardan Ege Üniversitesi Fen Fakültesinde Astronomi ve Uzay Bilimleri Bölümü Prof. Mustafa Serdar Emre, "Olay günü derse girmek için hazırlık yapıyordum. 2. kattaki odamdan çıkıp sınıfa girmek üzereyken C Blok önünde hareketlilik gördüm. Ağaçların altında kapalı öğrenciler vardı. Kapı da bir ara Rennan hocayı gördüm ancak öğrencilerle herhangi bir diyaloğunu ve itişip kalkışmasını görmedim. Daha sonra ben oradan ayrılıp derse girdim" dedi.
Daha önce Rennan hocanın başörtülü öğrencileri uyardığını dile getiren tanık Emre, "Rennan hoca Anayasa Mahkemesi kararlarına göre sınıfta bulunan başörtülü öğrencileri uyardı. Çıkmamaları durumunda tutanak tuttu. Tutanakların 2'sinde bende şahit oldum imzam vardır. Tutanak tutmamızı da bizlere üniversite üst makamları tarafından iletilmiştir" dedi. Aynı bölümde çalışan tanık Doç. Dr. Ömer Çetiner ise, "Derse gitmek için zemin katta bulunan odamdan telefonla konuşarak çıkıyordum. Bu sırada başörtülü öğrencilerin bahçede toplu halde duruyorlardı. İçlerinden biri ise konuşma yapıyordu. Ardından basın mensuplarının geldiğini gördüm. Öğrencilerin içeriye alınmadığı gibi bir olaya tanık olmadım" dedi.
"RENNAN HOCA BİZİ ENGELLEDİ"
Olay günü içeri alınmadığını öne süren tanık öğrenci Halime Akyar, "Şikayetçi öğrenci arkadaşlarım ve binaya girmek isteyen birkaç öğrenci arkadaşlarımla derse girmek için binaya girecektik. Rennan Pekünlü kollarını açarak içeri giremeyeceklerini belirtip 'Nereye giderseniz gidin, şikayet edin' dedi. Bu olay nedeniyle derslere giremedik. Ben de dava açtım ancak YÖK'ten izin alınmadığı için durdurulmasına karar verildi" dedi. Olay günü haber için giden tanık gazeteci Tekin Gürbulak, "Bizim ajansımıza başörtülü öğrencilerin okula bir hoca tarafından alınmadığı yününde telefon ile ihbar geldi. Bende görevim gereği muhabir arkadaşımla birlikte olay yerine gittim. O gün kamera ile çekim yaparak kız öğrencilerle röportaj yaptık. Olayla ilgili Rennan hocaya da mikrofon uzattık ama talebimizi reddetti. Benim çektiğim görüntülerde başörtülü öğrenciler okula girmeye çalışırken sanık tarafından engellenmesi var ve bu görüntüler televizyonlarda yayınlandı" dedi. Sanık avukatı İrfan Koçana'nın görüntüleri hangi saatte çektiğini sorması üzerine Gürbulak, öğleden önce yanıtını verince, Koçana öğrencilerin ikinci öğretimde eğitim gördüklerini, dolayısıyla derslerin 17.30'da başladığını, basın mensuplarının sabah saatlerinde çağrılmasının olayın kurgu olduğunu gösterdiğini söyledi.
"ANAYASAL GÖREVİMİ YAPTIM"
Olay döneminde Danıştay 8. Dairesinin başörtülü öğrencilerin derslere giremeyeceği yönündeki kararının kapılara asılı olduğunu belirten Pekünlü, "Ben anayasal görevini ifa ettim. Öğrencileri uyardım, yasaları hatırlattım, uyulmaması durumunda da tutanak tuttum ancak öğrencileri engelledim. Cihan Haber Ajansı muhabirlerinin fakülte önüne geldiklerini bir öğrencim odama gelerek bildirmesi üzerine haberdar oldum. Bahçede öğrencilerin toplanmış, bir öğrenci diğerlerine konuşma yaptığını gördüm. Bir provokasyon olduğunu düşündüğüm için "provokasyon"un görüntüsünü çektim" derken "Neden sadece CHA muhabirlerinin çağrıldı?', 'Bu gazetecilerin fakülteye gelmek için izin alıp almadıkları" gibi sorulara yanıt verilmesini isteyerek beraatini talep etti.
Hakim Süleyman Çekilmez, beraat talebinin esasla birlikte değerlendirilmesine diğer tanıkların dinlenilmesine, olaya ilişkin görüntülerin taraflara verilmesine, öğrencilerin başarı durumlarına dair üniversiteden bilgi alınmasına, ikinci öğretimde olup olmadıklarının sorulmasına karar vererek duruşmayı 30 Haziran gününe erteledi. - İZMİR
Son Dakika › Güncel › Prof. Dr. Pekünlü'nün Davasında İkinci Duruşma - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?