CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, "Nebati denilen bir çapsız bakana, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabullenmek zorunda mı? 'Dolar düşebildiği yere kadar düştü ahaha' diye gülen seviyesiz ve çapsız sonra arttığı zaman hiçbir şekilde tepki vermeyen, 'hiç merak etmeyin Türkiye'de adalet bürokrasi değil Recep Tayyip Erdoğan var' deyip de sadece bakanlık koltuğu için sırtını Recep Tayyip Erdoğan'a dayayan, bilgisi olmayan birimi olmayan bu çapsız kişiye Türkiye Cumhuriyeti ekonomisi vermeye devam mı edeceğiz" tepkisi gösterdi.
CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, TBMM'de basın toplantısı düzenledi. Özkoç'un konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"SEÇMENLERİN OTURUP DÜŞÜNMESİ GEREKMİYOR MU: Siyasetçiler çıkıyorlar, rakamlardan bahsediyorlar. Diyorlar ki, 'Türkiye'deki enflasyon yüzde 70.' Bunu televizyonda 85 milyon insanımız izlerken rakam olarak görüyor. Ama kendi hayatında yansıması şu: Bugün aldığı şeyi, yarın aynı fiyattan alamıyor. Evine giren maaş, artık yaşamı için yeterli hale gelmiyor. Türkiye, pahalılığın en yüksek olduğu ülkelerden bir tanesi. Yani yaşamın çok zorlaştığı, çocuklarımızı ailemizi geçindiremediğimiz bir ülke konumuna düştü. İşsizlik yüzde 23. Bu şu demektir: Evladını hayata hazırlıyorsun, devlet ona bir iş imkanı verecek; vatandaşlarımızın yüzde 23'ü bir işe giremiyorlar. Yani aile kuramayacaklar, geçinemeyecekler, yoksulluk ile karşı karşıya kalacaklar. Bu, sadece bir rakam olarak mı algılanacak bir şey. Yarın yiyecek ekmeğimiz yoksa, çocuklarımızı giydiremiyorsak, bu rakamın bir değeri yok mu, Türkiye için? Bunu, bu noktalara çeken insanlardan, Türkiye'de yarın öbür gün bizi iktidara taşıyacak seçmenlerin oturup düşünmesi gerekiyor mu, gerekmiyor mu?
BUNU REVA GÖREN İKTİDARDIR: Bulgaristan'dan bir kişi bir dolar cebine koyup, Türkiye'ye geliyor. O bir dolara, istediği bir şeyi alırken sen aynı malı 15 TL'ye almak zorunda kalıyorsun. Bu iktidarın başındaki insanların, kendilerine göreve geldiğinde bir dolar dört TL iken şu an 15.4 TL olmasına karşı, insanlar birilerinin kendilerine öğütlediği gibi 'çok şükür yarabbi' mi diyecekler? Yoksa Allah bizi bunu reva görmez, bunu bize reva gören iktidardır, biz emeğimizin karşılığını alamıyoruz, bunun suçlusu bu iktidardır mı diyecekler?
BAŞKA ÜLKELERE MUHTAÇ KONUMA DÜŞÜRDÜLER: Türkiye'nin bütün bereketli topraklarında, ben Sakarya'nın çocuğuyum, Sakarya'da; kilerlerimiz dolup taşıyordu. O günlerde iki buçuk milyon çiftçi vardı, 500 bine düştü. Bu rakamın bir karşılığı yok mu? Karşılığı şu: Artık biz tarladan buğdayımızı almıyoruz, patatesi almıyoruz. Başka ülkelerden ihraç eder konuma düştük. Kendi mahsulümüzü tarlamızdan alıp, ülkemize yeterken; muhtaç konuma düşürdüler bizi. Bu rakamın Türkiye için, milletimiz için bir karşılığı yok mu?
BU DURUMU ARTIK ŞAŞIRMADAN MI İZLEYECEĞİZ?: Gelir dağılımındaki eşitsizlik dünyanın en keskin olan ülkelerinden bir tanesiyiz. 84 milyon nüfustan bir milyonu zengin. 83 milyon vatandaşımız mağdur. Türk-İş'in açıkladığı rakamlara göre, Türkiye'de; 50 milyon kişi yoksulluk sınırının altında. Bu rakamın gerçekten hiç değeri yok mu? Milletvekilleri, başbakanlar, bakanlar, cumhurbaşkanları; siyaset yapanlar, yaşadıkları ve yönettikleri ülkenin daha iyi olabilmesi için mücadele ederler. 20 yılda bizi getirdikleri bu durumu artık gerçekten şaşırmadan mı izleyeceğiz?
BEŞLİ ÇETEYE, SOYLU'YA, NEBATİ'YE NEDEN ŞÜKREDELİM: Dünyada bu kadar ülke var. Hayat pahalılığında altıncı sıradayız. Hiç değeri yok mu? Bu ülkeler hangisi? Venezuela, Sudan, iflas etmiş Lübnan, savaştaki Suriye, Zimbabve beşinci sırada. Altıncı sırada Türkiye. Hayatımız ile ilgili, yaşantımız ile ilgili; bu güzelim toprakları bize bahşeden Allah, bize ne verebilir ki biz bu iktidara karşı şükredelim. Allah bize her şeyi vermiş, şükrediyoruz. Ama Recep Tayyip Erdoğan'a niye şükredelim? Onun yandaşları ve zenginleşen 'beşli çetesine', Soylu'ya, Nebati'ye neden şükredelim? Bu rakamın bir karşılığı yok mu?
MAHALLENİZDE OTURAN İNSANLARI MERAK ETMİYOR MUSUNUZ: Türkiye, dünyada; ne bundan önce ne bundan sonra, bugün itibarıyla 8 milyon sığınmacıyla sahip. Dünyada böyle başka bir ülke yok. 8 milyon kimliği belirsiz insan, Türkiye'nin sınırlarından geçmiş, Türkiye'ye girmiş. Merak etmiyor musunuz? Aranızda dolaşan kaç El Kaide, İŞID militanı var diye? Mahallenizde oturan insanları merak etmiyor musunuz? Bunlar kim diye? Buna göz yuman iktidar; elini kolunu sallayarak gelen militanları, ajanları, katilleri vatandaş yapmış Soylu, bunun hesabını vermiyor. Ama vatandaş bunu şükredecek, katlanacak… 8 milyon kişi…
12 YAŞINDAKİ ÇOCUKLARIMIZ UYUŞTURUCU KULLANIYOR: Türkiye, dünyanın en çok uyuşturucu kullanan ülkelerinden bir tanesi. Soylu zamanında ve Recep Tayyip Erdoğan zamanında; 20 yılda bu noktaya geldik. Dinimiz açısından günah, insanlık açısından suç. Uyuşturucu çocuklarımızı öldürüyor, 12 yaşında çocuklarımız uyuşturucu kullanmaya başladılar. Bu bir rakam mı sadece? Biz bunu gerçekten; millet olarak, aileler olarak, geleneği göreneği, dünyada en dinine sadık insanlar olarak sorgulamayacak mıyız, uyuşturucuyu?
SUÇ İŞLEMİŞ BİRİSİNİ, TÜRKİYE SORGULAMAYACAK MI: İçişleri Bakanı, mafyayı kolluyor. Mafya siyaset ilişkisi ayyuka girmiş. İçişleri Bakanı, bu ülkede kara para aklayıcısı ile ilgili son gecesini, İçişleri Komisyonu'nda şöyle anlatıyor, o gece o adamla görüştüğünü kabul ediyor. ve o adamı devletin diğer birimleri ile kendi elleri ile kaçırdıklarını itiraf ediyor. Suç işlemiş birisini, Türkiye sorgulamayacak mı? Şimdi adalet de ve yasalar da bir kişinin iki dudağı arasında. Onlarla beraber, aynı gece, son gece beraber olup kaçırdığını itiraf eden bir Soylu var. Fakat Türkiye'de adalet sistemi işlemiyor. Sesimizi çıkartmıyoruz.
BUNA SES ÇIKARMAYACAK MIYIZ: Ben gerçekleri söylersem suçu ve suçluyu övmüş oluyorum. Yani ben gerçekleri konuştuğum halde, beni yayınlayan basın mensuplarının çalıştıkları iş yerleri, televizyonlar kapatılıyor. Basın mensupları suç işlemekten dolayı işlem görüyor. Dünyada böyle bir şey var mı? Buna ses çıkarmayacak mıyız? Bunları konuşmayacak mıyız?
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'Nİ BİR ERKEK, RECEP TAYYİP ERDOĞAN İSTEDİ DİYE FESHEDİYORUZ: Cinayetler işleniyor, Türkiye'de. Her gün ortalama, bir kadın bir erkek şiddetine maruz kalarak hayatını yitiriyor. Bu yılın ilk iki ayında 98 kadın öldürülmüş. Bu rakam mı? Kadından bahsediyoruz, Hani diyorsunuz ya annemiz, hayat arkadaşımız diye. Ondan bahsediyoruz. Bunlar tek tek öldürülüyor. Biz bununla ilgili, uluslararası anlaşmada imza attığımız, İstanbul Sözleşmesi'ni bir erkek, Recep Tayyip Erdoğan öyle istedi diye feshediyoruz. Böyle bir ülke olabilir mi?
676 BİN ÇOCUĞUMUZ OKULUNA GİDEMİYOR: 676 bin çocuğumuz okula gidemiyor. Size sadece rakam gibi mi geliyor? 676 bin hane, genç, Türkiye'nin geleceği, evlat, yurttaş eğitim alamıyor. Biz, Suriyelileri nasıl burada yaşatacağız, onu tartışıyoruz.
BÜTÜN GÜCÜMÜZLE EYT'LİLERİN YANINDA OLACAĞIZ: Hiçbir ülke vatandaşına şunu yapamaz: Sen çalış, 20 yıl; primini öde, emekli ol, maaşını al. Türkiye'de böyle değil. Vatandaşlar devletine güvenmiş, söylenen prim sayısı kadar paralarını yatırmış, zamanı gelmiş emekli olmuşlar. İktidar, diyor ki 'sana maaş ödemiyorum' diye. Ne zaman ödeyeceksin? 60 yaşında sonra, diyor. O zamana kadar? O zamana kadar ne yaparsan yap, diyor. Hiçbir karşılığı yok mu? Böyle diye diye ömrümüzün 20 yılı gitti. 20 yaşında olanlar 40 yaşına geldi. Bu insanlar Türkiye'yi, anneleri, babaları, EYT'lileri aldatıyorlar. Hiç mi sesiniz çıkmayacak? Miting yapıyorlar, bütün gücümüzle EYT'lilerin mitinginde olacağız.
NİYE DALGA GEÇİYORSUNUZ?: 3600 ek gösterge. Çocuk oyuncağı mı? Bakanı var, 'şu gün çıkartacağım, bugün çıkartacağım.' Size bir rakam olarak mı geliyor? Maaşların iyileştirilmesi, eve bir ekmek daha girmesi, çocuğa bir ayakkabı. Bundan bahsediyoruz. Niye dalga geçiyorsunuz? Bu kader mi? Yoksa sizin çarpık uygulamalarınız mı?
BU KADAR GÜZEL ÜLKE TALAN EDİLİR Mİ; Bu kadar güzel ülke talan edilir mi? köylerdeki meralarımızı imara açıyorlar, yeşil alanlar gitti satıyorlar, limanlarımızı süresi dolmadan satıyorlar. Doğayı olabildiğince kirleten iş insanlarının önünü açıyorlar. Bu kadar yeşili, denizi olan bir ülkede; yaşayamayacağımız bir noktaya getirmek için ormanlarımızı kesiyorlar, ağaçları yok ediyorlar. Ormanlarımız cayır cayır yanıyor, 'ne kadar yanıyor ki, kaç paraysa vereyim' diyen bir Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'de hesap vermiyor.
BİR DOLARINI BOZDURDUĞUNA DAİR BİR BELGEYİ GÖSTERSİN, BUGÜN SİYASETİ BIRAKACAĞIM: İşte size Türkiye'nin tablosunu anlattım. Bu Cumhurbaşkanı, milletin karşısına geçip, 'beni Cumhurbaşkanı yapın dolar, kaç liranın altına düşüyor' diyen Recep Tayyip Erdoğan. Seni Cumhurbaşkanı yaptı bu millet? Dolar 15,4 bazında. Hiç mi hesap vermeyeceksin? Hiç mi yüzün kızarmayacak? Çıkıp da hala millete akıl mı vereceksin. Bu Recep Tayyip Erdoğan'ın 13 tane uçağı var. Ama Türkiye'nin yangın söndürmeyle ilgili sahip olduğu tek bir uçağı yok. Bu Recep Tayyip Erdoğan mı, milletimizin gözünün içine baka baka 'şükredin' diyecek. Buna gönül koymayacak mıyız? Aldığı maaş 100 bin lirayı bırakın, sarayda yaşıyor, elektrik faturası ödemiyor. 4 milyona yakın insanın evinin elektriği kesilmiş. Ana muhalefet parti lideri, bunu protesto etmek için; karanlıkta oturuyor. Sarayın bin odasının ışıkları her akşam ışıl ışıl yanıyor. Onun itibarı, Türkiye'nin itibarsızlığı kimseyi üzmüyor. Buna katlanacak mıyız, gönül koymayacak mıyız? Tüm ailesi; Man Adası'ndan milyonlarca dolar, vergisini ödemeden para getiriyorlar, varlık içinde yaşıyorlar. Benim vatandaşım, kendi cumhurbaşkanı; 'paralarınızı, dolarlarınızı bozdurun' dediği için, bozdurduğu parası ve belgesi ile beraber, 'paramı bozdurdum, işte belgesi' diyor. Recep Tayyip Erdoğan, sahip olduğu trilyon dolarların, milyar dolarların; bir dolarını bozdurduğuna dair bir belgeyi göstersin, bugün siyaseti bırakacağım. Bu Recep Tayyip Erdoğan dönüyor, 'manda yoğurduğunu bal, hurma karıştırıp yiyin ve şükredin' diyor. Gerçekten çocuklarımızın yüzüne bakabilmek için, eşimizle birbirimizin yüzüne bakabilmek için; bu insana daha ne kadar tahammül edeceğiz, neyine inanacağız? Amerika ile birlikte hareket eden, BOP projesinin eş bakanlığında üç milyon küsur Müslümanın ölmesine göz yuman, Amerikan askerlerinin Noel'ini kutlayan, İsrail'den madalya alan; ama kendi ülkesinin vatandaşına 'şükredin' diyen bu adama bu millet daha ne kadar katlanacak?
EL KAİDE MİLİTANLARI KOL GEZERKEN DEDİKODU YAPMAKLA UĞRAŞIYOR: Sadece kendisi değil, Süleyman Soylu denilen bir suç unsuru; Türkiye'de ajanlar, 8 milyonun içinde El Kaide militanları kol gezerken, dedikodu yapmakla uğraşıyor. Yalanla ve iftirayla uğraşıyor. Kendi sözünün arkasında duramayan tetikçiden bahsediyorum. Dört tonluk kokainin hala baronunu saklayan Süleyman Soylu'dan bahsediyoruz. Türkiye'yi, uyuşturucu trafiğine açan Süleyman Soylu'dan bahsediyoruz. Kripto para dolandırıcılarıyla kol kola resim çektiren Süleyman Soylu'dan bahsediyoruz. Kendisi bir siyasi partinin genel başkanı olup da vatandaşlarına; 'Bana oy verin, bu Tayyip Erdoğan bu ülkeyi soyuyor, bu alçaktır' diyen sonra da makam için, onun bakanlığını yapabilmek için kendi siyasi partisini satan Süleyman Soylu'dan bahsediyoruz. Bu Soylu, bu tablo karşısında hiçbir şey söylemeden, sadece diyecek ki, 'Biliyor musunuz, benim kulağıma, şöyle şöyle dedikodular geldi' diyecek sırıtarak, yüzü kızarmayarak, şamata ile bütün bu olumsuzluklar karşısında sorumsuzca, millete beyanatlar verecek. Buna katlanmak zorunda mıyız?
BU ÇAPSIZ KİŞİYE TÜRKİYE CUMHURİYETİ EKONOMİSİ VERMEYE DEVAM MI EDECEĞİZ: Nebati denilen bir çapsız bakana, Türkiye Cumhuriyeti bunu kabullenmek zorunda mı? 'Dolar düşebildiği yere kadar' diye gülen seviyesiz ve çapsız… Ondan sonra dolar arttığı zaman da hiçbir şekilde tepki vermeyen, 'hiç merak etmeyin Türkiye'de adalet, bakan, bürokrasi değil; Recep Tayyip Erdoğan var' deyip de sadece bakanlık koltuğu için sırtını Recep Tayyip Erdoğan'a dayayan, bilgisi olmayan birikimi olmayan; bu çapsız kişiye Türkiye ekonomisini vermeye devam mı edeceğiz? Unuttunuz mu? Bu ekonomiler damatlara verildi. Milyarlarca dolar zarara uğratıldı. Onlar gittiler. 128 milyar doları Türkiye'nin, yok edildi. Ama Türkiye, yoksulluk içinde 50 milyon kişi, Recep Tayyip Erdoğan 'şükürsüzler' diye insanlara hakaret ediyor. İnsan kendi yaşamı ile ilgili, ailesinin yaşamı ile ilgili; çocuklarının yaşamı ile ilgili oturup düşünmez, doğru kararlar almaz, ülkesini yönetenler arsızlık, hırsızlık, ihanet; bu güzelim Cumhuriyet'in bütün kurum ve kuruluşlarının içini boşaltan, birikimlerini yok eden bir iktidara karşı sessiz kalırsa, kötülük iktidarda kalmaya devam eder. Kendi geleceğimiz için bütün bunlara dur diyecek olan tek bir güç vardır. Millet. İşte onu temsil eden millet ittifakı, bütün kurumları ile beraber, Cumhuriyet'in geleceğine yön verebilmek için milletinden yetki bekliyor. İnşallah bu yetki bir an önce gerçekleşir, Türkiye dünyada hak etmediği bu manzarayı geçmişte bırakır."
Engin Özkoç, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularına yanıt verdi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Suriyeliler ile ilgili "gönderemeyeceksiniz" sözünün sorulması üzerine Özkoç, şunları söyledi:
"Suriyeliler ile ilgili Recep Tayyip Erdoğan'ın son bir ayda söylediklerini her vatandaşımız alt alta yazsınlar. Erdoğan, içinde ajanların da katillerin de olduğu, bazılarına da vatandaşlık da verdiği, benim de belgelediğim; bu sığınmacıları alıp bunlarla ilgili Avrupa'da 'bana şu kadar para verirseniz ülkede tutarım, vermezseniz benim tetikçim Süleyman'a söylerim kapıları açarız, göndeririz' deyip ne kadar kaç çocuğun Akdeniz'in karanlık sularda boğulduğundan şu kadar vicdan azabı duymayan Recep Tayyip Erdoğan'dan… Onlaır Avrupa'ya karşı silah olarak kullanan Recep Tayyip Erdoğan'dan… Kendisinin yoksul insanlarından hele bir 'şükredin' deyip, 50 milyar doları Suriyelilere harcadım diyerek, nereye harcadığı belli olmayan Recep Tayyip Erdoğan'dan bahsediyorum. Onun bir ay içinde dediklerini alt alta yazın bir Cumhurbaşkanının ne kadar istikrarsız, ne kadar güvenilmez, ne kadar yanar döner, ne kadar iki yüzlü politika yaptığını orada göreceksiniz."
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, müzik yasağına ilişkin; "Kültür ve Turizm Bakanı olması vasfıyla tabii ki normalleşme taraftarıyım. Bu hükümetin de görüşü. Ancak ihtiyaçlara devlet aklıyla yaklaştığınızda sadece bir kesimin değil bütün kesimlerin haklarını gözetmeniz lazım" sözlerinin sorulması üzerine şunları söyledi:
"Türkiye'de 21. yüzyılda müzik yasağından bahsediyoruz. Dünya yapay zekadan, kök hücreden, tohumun nasıl aktarılacağından bahsediyor. Biz müzik yasağından bahsediyoruz. Türkiye'de insanların olduğu durumu bu kadar net açıklayacak durum yok. Bunlar her şeye düşman. Bunlar bizim iyi yaşamamıza, müzik dinlememize, kaliteli hayat yaşamamıza, emeğimize düşman. 84 milyonun ne yapacağına kendileri karar verir diye düşünüyorlar. Allah büyüktür, vatandaşa çektirdiklerinin hesabını tek tek soracağız. Fabrikaları çalışan, her okuyan öğrencisine iş veren, uyuşturucunun anılmadığı bir Türkiye'yi hep birlikte inşa edeceğiz"
Son Dakika › Güncel › Özkoç: Nebati Denilen Bir Çapsız Bakanı, Türkiye Cumhuriyeti Kabullenmek Zorunda Mı? - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?