Fatih'te, ÖZGÜR-DER üyesi bir grup, Suriye'de rejim tarafından işlenen savaş suçlarını belgeleyen rapor ve fotoğrafların yayımlanmasının ardından, Esed rejimini protesto etti.
Fatih Camisi'nde ikindi vakti biraraya gelen gruptakiler, namazın ardından avluda toplanarak, Fevzipaşa Caddesi'nden Saraçhane Parkı'na kadar yürüdü.
Yürüyüş sırasında, "Tırları Durdurup Yardımları Engellemeye Çalışanlar, İşkence Fotoğraflarına Bakın ve Utanın", "Suriye Halkının Silah Dahil Tüm Taleplerini Karşılamak İnsanlık Görevidir", "Beşşar Esed Cenevre'ye Değil, Savaş Suçları Mahkemesine", "Suriye'de Bir Halk Yok Ediliyor! Dünya Sussa da Sen Susma", "Suriyeli Kardeşim Yalnız Değilsin" yazılı pankartlar açılırken, "Suriyeli Mazlumlara Yardımı Engelleyenler, Baas Rejiminin Suç Ortağıdır", "Baas Canavarını Durdurun", "İnsanlık Onuru Suriye'de Ölmesin", "Suriye'ye Özgürlük Direnişle Gelecek", "Stop the Massacre in Syria", "Suriye'de Katliamı Durdurun" yazılı dövizler taşındı. Türkçe ve Arapça sloganlar atan gruptakiler, sık sık tekbir getirdi.
Saraçhane Parkı'nda, yürüyüşünü sonlandıran grup adına basın açıklaması yapan ÖZGÜR-DER Genel Başkan Yardımcısı Kenan Alpay, Esed'in bir zalim olduğunu belirtti.
Esed'in zulmüne hukuken, ahlaken veya herhangi bir şekilde kılıf aramaya yeltenmenin zulmü aratmayacak bir zulüm olduğunu söyleyen Alpay, "Güya 'Tırları durduruyoruz' diyerek, aslında Suriye'deki katliama destek veriliyor. Güya tırların önünü kesiyoruz. 'Suriye'de savaş büyümesin' diyerek, AK Parti hükümetinin Suriye politikalarını iflasa sürüklemek ve bir taraftan El Kaide'yle bağlantılarıyla kurmaya çalışarak, hükümet aleyhinde bir kapatma davasının önünü açmaya dönük teşebbüsler olduğunu görüyoruz ve bu teşebbüsler içinde adı paralel yapı olanların da Kemalist olanların da ulusalcı olanların da solcu olanların da yarış halinde ittifak ettiklerini görüyoruz" diye konuştu.
Alpay, Suriye halkının sadece içme suyu, gıda, ilaç ve battaniyeye ihtiyacı olmadığını anlatarak, şöyle devam etti:
"Suriye halkının nefsi müdafaa yapmak, çoluğunu, çocuğunu bu katil sürülerinden korumak üzere en başta silahlara ve ağır silahlara ihtiyacı vardır. Eğer bu silahların gidişine müsaade edilmezse, savcılar kanalıyla, basın kanalıyla bunların önü kesilirse, Suriye, Bosna'dan beter bir insani dramın yeni sahnesi olacaktır."
İnsanların işkence ile alçakça katledilmelerinin ortaya çıkması sonrası hem Esed hem de Esed'i 3 yıldır savunanların artık bir şey söyleyemeyeceklerini düşündüklerini ifade eden Alpay, "Bugün gerçekten ar damarı çatlamışçasına yazılan haberler, geçilen tweetler, ne kadar büyük bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor" dedi.
Alpay, şunları kaydetti:
"Bugün yapılanlar, yazılanlar, bugün inkar edilenler, bu zulmü sürdürenlerin insanlığın kara bir lekesi olduğunu, insanlığın alnına sürülmüş kara bir leke olduğunu göstermektedir. 30 aydan bu yana, Suriye'de 100 binden fazla insan öldürüldü. Dün yayımlanan fotoğraflar, 11 bin insanın sadece askeri cezaevinde işkence ile öldürülüp çekilmiş resimlerinden ibaret. Bu sadece bir merkez. Demek ki, Suriye'deki kayıplar en ağır işkencelerden geçiriliyor, vücutları yakılıyor, deliniyor, kesiliyor. Açlıkla ölüme terk ediliyor. Elleri, ayakları bağlanmış bir biçimde haftalar, aylar süren sorguların ardından en alçakça yöntemlerle öldürülüyorlar. Neden? Esed iktidarını kaybetmesin diye Suriye'yi yıkmak caiz görülüyor."
Kenan Alpay, gerek Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov gerekse İran Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü'nün fotoğraflarla ilgili "Zamanlama manidar" yorumu yaptığına işaret ederek, "Evet gerçekten zamanlama manidar. Katliam manidar değil, yıkım manidar, işkence manidar değil, işkence altında öldürülen on binlerce insan için sahte adli tıp raporları yazmak manidar değil, ama ajanslar tarafından dünyaya bildirilmesi çok manidar. Bu da gösteriyor ki, Rusya'dan İran'dan ya da AB'den gelecek herhangi bir insani bir tepki, insani bir yaptırım, gerçekten bir hayal. Cuma günü Cenevre görüşmeleri başlayacak, Rusya'nın ve İran'ın talebi belli, AB ve ABD'nin tavrı belli. 'Çözüm nedir?' diye sorduğumuzda. Esedli bir çözüm öngörülüyor" şeklinde konuştu.
Gazeteci yazar Hamza Türkmen de Suriye için üç yıldan bu yana mücadele ettiklerini anlatarak, basına yansıyan 5-6 fotoğrafın içlerini acıttığını ancak 11 bin insanla ilgili benzer 55 bin fotoğraf olduğunu ifade etti.
Türkiye'de yayınlanan birçok gazetenin fotoğrafları manşete taşıdığını, bazı gazetelerin de fotoğraflara ilgi göstermediğini dile getiren Türkmen, Suriye'ye giden yardım tırlarınının durdurulmasına tepki gösterdi.
Açıklamaların ardından, gruptakiler dağıldı. - İstanbul
Son Dakika › Güncel › Fatih'te Özgür-Der Esed'in Savaş Suçunu Protesto Etti - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?