Şanlıurfa'da evlerinin yanındaki lisenin bahçesinde oynarken üzerine duvardaki demir korkuluğun düşmesi sonucu hayatını kaybeden 3 yaşındaki Mustafa'nın babası Sedat Aslan, yaşadıkları acıya dayanamadıklarını ve mahalleden taşındıklarını belirterek, "Bizim canımız yandı başkalarının canı yanmasın, ihmal var önlem alınsın" dedi.
Şanlıurfa'da oyun oynamak için bahçesine girdiği okulun duvarındaki demir korkulukların devrilmesi sonucu altında kalarak hayatını kaybeden 3 yaşındaki Mustafa'nın ailesi yaşadıkları acının ardından evlerini taşıyıp başka mahalleye gitti. Acılı baba Sedat Aslan ile anne Gülser Aslan, demir korkulukların halen sallandığını ve çocuklarının ölümünde büyük bir ihmal olduğunu iddia ederek, başka ailelerin de aynı acıyı yaşamamaları için en kısa zamanda gerekli önlemlerin alınmasını istedi. Hayattaki diğer çocuklarıyla acılarını bastırmaya çalışan aile, "Keşke bir ihmale kurban gitmeseydi de şehit olsaydı" dedi.
Baba Sedat Aslan, komşuları olduğu kardeşinin evine misafirliğe gittiğini ve orada herhangi bir tehlike arz eden bir durumun olduğunu bilmediklerini aktararak, "Olay günü ben işteydim. Saat 16.30 sıralarında eve geldim. Daha sonra kardeşim bizi ailece evine yemek yemeye davet etti. Biz yemeğin üzerindeyken çocuklarım arkadaşlarıyla birlikte oyun oynamaya gittiler. Aradan bir 10 dakika geçmeden büyük olan oğlum Hasan içeri girdi. Baba dedi kardeşimin üstüne demir düştü. Ben o sırada dışarı koştum baktım ki oğlumun kafasına demir saplanmış. Orada oğlumu o şekilde görürken kendimi kaybettim, bayıldım. Daha sonra komşular geldi, oğlumun başından demiri çıkardılar ve bir arabayla hastaneye kaldırdılar" diye konuştu.
"Bizim canımız yandı başka canlar yanmasın"
'Başka canlar yanmasın, önlem alınsın' diyen Aslan, şöyle konuştu:
"Tedbir alınması gerekiyor. Bizim canımız, oğlumuz gitti. Başka canlar orada yanmasın. Daha önce de bu tür olaylar orada yaşanmış. Demir korkuluklar çocukların üzerine düşmüş fakat yaralanmalarla atlatılmış. En son bizim çocukta ölümle sonuçlandı. Avukatımız bu olayın üzerine düşerek gerekli işlemleri yapıyor. Benim çocuğum 3 yaşında o demiri nasıl çekebiliyor. O demiri çekecek gücü yok. Demir korkuluklar sallanıyor. O gün de yine rüzgar vardı ve korkuluk rüzgarın etkisiyle düştü. Yanımdaki oğlum Hasan'ın da diğer hayatını kaybeden oğlumun da o demir korkuluğu düşürebilecek kabiliyeti, gücü yok. Orada ilk etapta Hasan oğlum da demirin altında kaldı, daha sonra o çıktı. Bize haber verdi."
"Keşke oğlum şehit olsaydı"
"Keşke oğlum büyüyüp şehit olsaydı" diyen Aslan, "Yüreğim kaldırmadı. Bir evlat kaybettik ve bu 3 yaşında. Herkesin oğlu büyüyor, asker oluyor, şehit oluyor. Keşke oğlum da büyüyüp şehit olsaydı ama şimdi böyle kötü bir şekilde bir ihmal sonucu kurban gitmesi bizi derinden üzdü. Ban artık o mahalleden geçemiyorum. Diğer çocuklarım büyüdüğünde ben nasıl izah edeceğim. Kardeşlerinin demirin altında can verdiğini nasıl anlatacağım. Artık oralardan geçemiyorum. Evimi taşıdım. Bir kurulu düzenim vardı, düzenim bozuldu. Çocuklarımın okulu değişecek. Çünkü ben aynı okulda, aynı demirin altında çocuklarımın orada okumasını bile istemiyorum. Çünkü çocuklar akşamleyin korkuyorlar" şeklinde konuştu.
"Okul duvarlarının üzerinde sivri uçlu demir korkuluklarının olmaması lazım"
Okul duvarlarının üzerinde sivri uçlu demir korkuluklarının olmaması lazım diyen acılı baba Aslan, "Sadece demir korkuluk oğlumun üzerine düşseydi, bir yaralanma ya da bir kırık ile atlatılırdı. O demir korkulukların sağlam yapılması lazım. Bize diyorlar ki çocuk annesinin kucağında olması gerekirdi. Çocuk oynamasın diyorlar" dedi.
"Hiçbir yetkili başsağlığında bulunmadı"
Kendilerini hiçbir yetkilinin ziyaret etmediğini söyleyen Aslan, son olarak, "Hiç kimse bizim kapımızı çalıp da işte 'başınız sağ olsun, bizim böyle bir ihmalimiz var, zaafımız var, böyle durumlar bir daha olmayacak' gibi kimse bizi ziyaret etmedi. Ne taziyemize bir yetkili geldi ne de aradılar. Sonuçta bir ihmal var. 3 yaşındaki bir çocuk, 15 yaşındaki bir çocuk olsa derim ki korkuluğun üzerine çıktı, çekti. Bu çocuğun ne suçu günahı vardı ya" ifadelerini kulandı.
Acılı anne gözyaşlarına hakim olamadı
Anne Gülser Aslan da olayı anlatınca gözyaşlarına boğularak, "Söyleyecek hiçbir şey bulamıyorum. Çok üzgünüm. Ben çocuklarımı kesinlikle dışarıya bırakmam. O gün misafirliğe gitmiştik. Ne olduysa çocuklar 10-15 dakika dışarı çıktı. Sonuçta orası tenha bir yer arabalar fazla geçmiyor. Çocuklar biraz oynasınlar diyerek karışmadık. Mahalledeki diğer çocuklarla birlikte oyun oynuyorlardı. O sırada diğer çocuklar da ölebilirdi, benim çocuğumun başına geldi. Acım çok büyük. O anda bize haber geldiğinde ben şoka girdim. Eşim dışarı koştu. Ben hiçbir şey görmedim. Hastaneye kaldırdık, kurtaramadık. Benim çocuğum yandı, başka çocuklar yanmasın. Orayı yapsınlar. Sadece o bölgedeki demir korkuluk değil, diğer taraftaki demir korkuluklar da sallanıyor" diye konuştu.
Öte yandan, yaşanan feci olayın ardından telle bağlanan ve sallanan demir korkulukların başka demirlerle kaynak yapılarak güçlendirilmeye çalışıldığı fakat devrilen demirin ise incelemeler tamamlanmadığı için yerinde bırakıldığı görüldü.
Olay, geçtiğimiz hafta Cuma günü saat 16.30 sıralarında Eyyübiye ilçesine bağlı Direkli Mahallesi'nde bulunan Ayhan Şahenk Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde yaşanmıştı. 3 yaşındaki Muhammed Mustafa Aslan, oyun oynamak için okulun demir korkuluklarının arasındaki boşluktan bahçeye girdi. Duvar dibinde oyun oynayan çocuğun üzerine bahçe duvarının demir korkuluğu devrildi. Korkulukların sivri ucu başına saplanan çocuk ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamamıştı. - ŞANLIURFA
Son Dakika › Güncel › Çocuklarının Ölümüne Dayanamayan Aile, Olayın Yaşandığı Mahalleden Taşındı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?