Asya kıtasının ve Anadolu'nun en batı ucunda bulunan Çanakkale'nin Ayvacık ilçesine bağlı Babakale köyünün muhtarlığı, Osmanlı Devleti'nin son kalesi olan yaklaşık 300 yıllık Babakale'nin kullanım hakkının kendilerine verilmesini talep etti.
Köy muhtarı Bekir Vargün, antik çağlarda "Lekton" olarak bilinen, 1723'te bir deniz seferinden dönerken fırtınaya yakalanan Sultan 3. Ahmet'in yerleşim yeri olarak kullandığı yerin adının, kale yapılmasından sonra Babakale olduğunu söyledi.
Köyün adını taşıyan Babakale'nin, Kuzey Ege'den gelen ve Çanakkale Boğazı'na girecek gemileri selamlayan güçlü surlarıyla 300 yıldır ayakta durduğunu ifade eden Vargün, köylerinin sadece kalesiyle değil, doğal güzellikleriyle de son dönemlerde ilgi çektiğini anlattı.
Köylerinin şehir stresinden uzaklaşmak isteyenlerin değişmez mekanlarından olduğunu dile getiren Vargün, bu anlamda kendilerinin de köyü daha yaşanabilir hale getirmek için çalıştıklarını aktardı.
Babakale köyünün 27 haneyle kalenin içinde kurulduğunu belirten Vargün, "İçinde çeşmesi, camisi ve geniş yaşam alanı olan bir yer burası. Kale genel olarak bölgeyi korsanlardan korumak amacıyla yapılmış. Kalenin yapımında, iş bitiminde serbest bırakılmak üzere 400 mahkumun çalıştırıldığı biliniyor. Kale, Asya ve Anadolu'nun en batı ucunda bulunan ve Lekton olarak bilinen Bababurnu'nda yer alıyor." dedi.
"İnşallah kalenin tahsisini sağlarlar"
Vargün, kalenin yer yıl binlerce kişi tarafından ziyaret edildiğini söyledi.
Kaleye köy muhtarlığı olarak talip olduklarını ve bununla ilgili girişimlerde bulunduklarını anlatan Vargün, şunları kaydetti:
"Burayı yaz-kış gezenler var. Ancak gerek güvenlik görevlisi gerekse temizlik konusunda bazı eksikliklerimiz var. Tabii ki bu köy muhtarlığı tarafından yapılabilir. Ancak bizim bu konuda bir yetkimiz yok. Babakale köyü muhtarlığı olarak kalenin her anlamda yapılacak işlerine talibiz. Korunması, temizlenmesi, bakımı gibi konularda muhtarlığımıza yetki verilirse, burası daha güzel ve temiz bir görünüme kavuşur. Kalenin kullanım hakkı Çanakkale Kültür ve Turizm Müdürlüğünde, tapusu da Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğünde. Biz kalenin kullanım hakkının köy muhtarlığına verilmesini istiyoruz. Gelen ziyaretçilerimize daha güzel hizmet verebilmek adına böyle bir talebimiz var. Gerekli yerlere dilekçelerimizi de sunduk."
Balıkesir Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile İl Kültür ve Turizm Müdürlüğüne verdikleri dilekçenin sonucunu beklediklerini dile getiren Vargün, kendilerine verilmesi durumunda bölgeyi turizmde marka yapacaklarını söyledi.
Köyde yaşayan Ahmet Bursalıoğlu da kalenin ilgi çektiğini ancak yeterince tanınmadığını ifade etti.
Kalenin köy muhtarlığına devredilmesinin yerinde bir karar olacağını belirten Bursalıoğlu, "Ben 78 yaşındayım. Kale dimdik ayakta. Biz ölüp gideceğiz ama kale sürekli burada olacak. Burada olabilmesinin tek şartı bakımının yapılmış olmasıdır. Bakılmazsa yıkılır gider. En son 5-6 yıl önce bakım yapılmıştı. İdaresi muhtarlıkta olursa daha güzel olur. Her yeri temizlenir. Gelen konuklarımız memnun ayrılırlar." diye konuştu.
Ayşe Uygun ise kalenin muhtarlığa verilmesinin köy halkı tarafından da sevinçle karşılanacağını ifade ederek, "Biz içini dışını temizlemeye hazırız. Kalemizi çok seviyoruz. Büyüklerimizin desteklerini bekliyoruz." dedi.
"Karara bağlanma aşamasına gelindi"
Çanakkale Kültür ve Turizm Müdürü Kemal Dokuz da kalenin mülkiyetinin Vakıflar Bölge Müdürlüğüne, tahsisinin ise kendilerine ait olduğunu söyledi.
Babakale köyü muhtarlığının yaptığı bu girişimi çok yerinde bulduklarını ifade eden Dokuz, "Muhtarımız çok iyi bir düşünceyle başvuru yaptı. Şu anda konu görüşülüyor. Karara bağlanma aşamasına gelindi. Kalenin Ayvacık Kaymakamlığına ya da köy tüzel kişiliğine devredilmesi konusunda görüş alışverişlerinde bulunuluyor. Çok kısa bir süre içinde karar çıkacak. Kalenin güvenliğinden temizliğine kadar birçok alanda muhtarlığımız söz sahibi olacak. Kararın çıkmasının ardından yapılacak protokol ile devir sağlanmış olacak. Süreç olumlu devam ediyor." şeklinde konuştu.
Kalenin yapım hikayesi
Antik çağlarda "Lekton" olarak bilinen, 1723'te bir deniz seferinden dönerken fırtınaya yakalanan Sultan 3. Ahmet'in yerleşim yeri olarak kullandığı bölgenin adı, daha sonra Bababurnu olarak anılmaya başlandı.
Burayı yerleşim yeri olarak kullanan Sultan, köy halkının kendisine ilettiği sıkıntıları gidermek amacıyla veziri Nevşehirli Damat İbrahim Paşa'ya köye bir kale yapılması talimatını vedir. Vezir de Kaptanıderya Mustafa Paşa'yı görevlendirir ve böylece Osmanlı Devleti'nin son kalesi olma özelliğini taşıyan eserin yapımı sağlandı.
Köyün adını taşıyan ve yapımının üzerinden yaklaşık 300 yıl geçen Babakale, halen Kuzey Ege'den gelen ve Çanakkale Boğazı'na girecek gemileri selamlayan güçlü surlarıyla ayakta duruyor.
Son Dakika › Güncel › Osmanlı'nın 'Son Kalesi'Ne Talip Oldular - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?