İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın kaleme aldığı son 37 sadrazamın biyografilerini içeren 3 cilt ve 2192 sayfadan oluşan "Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar" adlı büyük eser, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan Osmanlı tarihiyle ilgilenen okurların dikkatine sunuldu.
Osmanlı İmparatorluğu'nda "Veziri azam" unvanıyla da anılan "Sadrıazamlar" padişahların mutlak vekili, hükümetin başkanı, iç ve dış meselelerde devleti temsil eden kimseler oldukları için makamları ve kişilikleri oldukça önemliydi. Bazıları, padişah kadar, hatta bazen daha fazla güç ve nüfuz sahibi olabilmişlerdir. Osmanlı Devleti'nin yönetiminde hatırı sayılır payları ve güçleri olan sadrazamlar arasında ilginç biçimde köleler, çiftlik çorbacısı, has odabaşıları, aşçıbaşılar, arabacılar, kahveciler, zurnazenler, okuma-yazma bilmeyenler olabilmiştir. Bir imparatorluk olması nedeniyle aslen Rus, Hırvat, Çerkez, Gürcü, Arnavut, Boşnak, Bulgar, Rum olmak üzere doğal olarak birçok etnik kökene mensup kişiler de bu yüksek makamda yer alabilmişlerdir.
Son Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa'nın da dahil olduğu ve İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın yaptığı çalışma imparatorlukta görev yapan en son 37 sadrıazamın biyografisini içeriyor. 2192 sayfa ve 3 ciltten oluşan eserde Yusuf Kamil Paşa'dan, Ahmet Tevfik Paşa'ya kadar olan sadrazamların biyografileri konu ediliyor.
İbnülemin sadrazamları yakından tanıyor
Biyografileri verilen sadrazamlar hakkında geniş ve ayrıntılı bilgiler sunulan eserde, siyasi olaylara da değiniliyor. Ayrıca her sadrazamın bir veya birkaç fotoğrafını veren yazar, sadrazamların el yazılarından örnekler, kullandıkları mühürleri de vererek onların devlet işlerinde kullandıkları araç gereçlerle ilgili belge ve kanıtlar bakımından da zengin bir eser ortaya çıkmış. III. cildin sonunda ayrıntılı bir indeksi bulunan eser, önemli bir siyasi tarih kitabı özelliği taşıyor. Eserin değerini arttıran diğer bir unsur ise İbnülemin Mahmud Kemal İnal'ın biyografilerini yazdığı sadrazamların pek çoğunun yanında bulunmuş, birlikte çalışmış, özel meclislerinde yer almış olmasıdır. Memuriyet hayatında "Sadaret Özel Mektubi" kalemine kadar yükselmiş olması nedeniyle devletin yazışmalarıyla ilgili bütün evraklar elinin altından geçmiştir. Dolayısıyla döneminin görgü tanığıdır. Tüm bunların yanında eserde devrinin fikri ve kültürel yapısı hakkında da başka kaynaklarda rastlanamayacak bilgiler de yer alıyor.
İbnülemin Mahmud Kemal İnal (1871-1957) hakkında:
17 Kasım 1871 tarihinde İstanbul'un Beyazıt semtinde Mercan Ağa mahallesinde dünyaya gelen İbnülemin, Sadrazam Yusuf Paşa'nın uzun yıllar mühürdarlığını yapan, Rumeli Beylerbeyi unvanına sahip Mehmed Emin Paşa ile Hamide Nergis Hanım'ın oğludur. İbnülemin'nin soyu baba tarafından Hz. Hüseyin'e kadar uzanması sebebiyle babası "seyyid" unvanı ile de tanınmaktadır. İbnülemin de gerektiğinde bu unvanı kullanmıştır. Ailenin baba tarafından bir kolu da Buhara emîrlerinden Arapkir'e yerleşmiş Selcenoğulları'na uzanır. Ayrıca İbnülemin babasının anne tarafından dolayı Arapkir'de Gökbeylioğlu ailesinden Yûsuf Kâmil Paşa ile de akrabalıkları vardır. Çocukluk yıllarının önemli bir bölümünü Yusuf Kâmil Paşa'nın eşi Zeynep Kâmil Hanım'ın konağında geçmiştir. Trabzonlu Hoca Hüsnü Efendi'den tefsir, hadis ve Fars edebiyatı okumuştur.
İbnülemin 17 Kasım 1889 tarihinde Bâbıâli'de Vilâyât-ı Mümtâze Kalemi'nde stajer olarak meslek hayatına başlar ve böylece otuz üç yıl sürecek bürokrasi hayatına da adım atar. Bu süreç içinde 1892'de Sadâret Mektûbî Kalemi'nde vazifeye başlamış, burada gösterdiği başarı dolayısıyla 1895'te Teftîş-i Islâhât Komisyonu başkâtipliğine getirilmiş, daha sonra yeniden Sadâret Mektûbî Kalemi'ne dönmüştür. İbnülemin 1908 yılında Said Paşa tarafından Sadâret Mektûbî Kalemi'ne müdür olarak tayin edilmiştir.
Ancak Said Paşa sadrazamlıktan ayrılınca Bâbıâli'deki ilk görev yerine, bu sefer müdür olarak gönderilmiştir. II. Meşrutiyet'ten sonra çeşitli komisyonlarda çalışan İbnülemin, II. Abdülhamid'in tahtan indirilmesinin akabinde Yıldız Sarayı evrakını inceleme ve düzenlemeyle görevlendirilmiştir. Meselâ vakıflara ait sanat eserlerini koruma amacıyla Süleymaniye Camii İmaret içinde Evkâf-ı İslâmiyye Müzesini kurmuştur (1914). Sanat faaliyetlerine de önem veren İbnülemin klasik sanatların canlanması için çalışmalar yapmış özellikle de hat sanatını yaşatma amacıyla Medresetü'l-hattâtîn'in kurulması yönünde adım atmıştır.
Hizmetlerinden dolayı kendisine üçüncü rütbeden Osmanlı nişanı verilir. Ayrıca kurduğu müzeyi gezen Almanya ve Avusturya- Macaristan İmparatorları tarafından yüksek rütbeden madalya ile ödüllendirilir. Yine Evkâf-ı Hümâyun Nezâreti'nin tarihi ve nâzırlarının hal tercümesine dair orijinal eserin ortaya çıkmasındaki başarısından dolayı kendisine İkinci rütbeden Mecîdî nişanı verilir. Romanları ve hikâyeleri, "Nâlâni" mahlası ile yazdığı şiirleri bulunan ve yaşadığı dönemin seçkin simaları arasında yer alan İbnülemin, özelikle de engin tecrübesi ve tarihî birikimiyle Osmanlı sadrazamları ve nâzırların görüş alma ihtiyacı duyduğu şahsiyetler arasında bulunmaktadır. Nitekim o I. Dünya Savaşı sonrası barış müzakerelerinde antlaşma esaslarının belirlenmesi için kurulan olağanüstü komisyonda sadaret makamının temsilcisi olarak görev yapmıştır.
Son Dakika › Güncel › 'Osmanlı Devrinde Son Sadrıazamlar' Kitapevlerinde - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?