Organik Hayvancılığın Kalbi Kelkit'te Atıyor - Son Dakika
Güncel

Organik Hayvancılığın Kalbi Kelkit'te Atıyor

Organik Hayvancılığın Kalbi Kelkit\'te Atıyor

Türkiye 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi'ne 100'dan fazla bilim insanı katılıyor Ömür AVCI- Hayati YALÇIN- Osman ŞİŞKO/KELKİT (Gümüşhane), (DHA) GÜMÜŞHANE Üniversitesi'nin (GÜ) desteği ve başta Aydın Doğan Vakfı olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Doğan Organik Ürünler, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği'nin katkılarıyla düzenlenen Türkiye 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi, Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinde başladı.

02.07.2010 21:07

Türkiye 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi'ne 100'dan fazla bilim insanı katılıyor

Ömür AVCI- Hayati YALÇIN- Osman ŞİŞKO/KELKİT (Gümüşhane), (DHA)

GÜMÜŞHANE Üniversitesi'nin (GÜ) desteği ve başta Aydın Doğan Vakfı olmak üzere Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Doğan Organik Ürünler, Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği'nin katkılarıyla düzenlenen Türkiye 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi, Gümüşhane'nin Kelkit ilçesinde başladı.

Gümüşane Ünivesitesi'nin Kelkit Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu konferans salonundaki kongreye Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan, Gümüşhane Belediye Başkanı Mustafa Canlı, Kelkit Kaymakamı Ayhan Işık, Kelkit Belediye Başkanı Muammer Duran, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan Ahmet Bayaner, Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı, Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar ile 37 farklı üniversiteden 100'den fazla bilim insanı katıldı.

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı ile başlayan kongrenin açılış konuşmasını yapan, Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof.Dr. İbrahim Ak, çevreyle dost sürdürülebilir tarım tekniklerinin yaygınlaşmasına büyük ihtiyaç oduğnu belirterek, 79 bildiri sunulan kongrenin sonunda hazırlanacak raporun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'na sunulacağını söyledi.

FETVACI: ORGANİK TARIM GÖÇÜ ÖNLEDİ

Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı da yaptığı konuşmada, Aydın Doğan Vakfı'nın demokrasinin vazgeçilmez bir yönetim biçimi olduğuna; güçlü, çağdaş, saygın bir toplumun evrensel değerlere saygılı, sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne katkıda bulunan, aydınlık kuşakların yetişmesiyle mümkün olduğuna inandığını ve bu yönde çalıştığını söyledi. Fetvcı,şöyle ddi:

"Bu kapsamda özellikle bu bölgede okullar, spor salonları, kız yurtları, Sema Doğan Parkı yaptırılmış ve Aydın Doğan Meslek Yüksekokulu'nun yapılması ile başlatılan organik tarım ve hayvancılık projesi de bu yönde Doğan Grubu ile birlikte atılmış büyük bir adımdır. Vakfımız kurucusu Aydın Doğan'ın doğduğu yöreyi kalkındırmak ve ülkemizin özellikle daha geri kalmış doğusundaki sürdürülebilir tarımsal üretime model olmasını istediği Organik Tarım ve Hayvancılık Projesi'nin amacı, yöre çiftçisini eğitip çalışmalar düzenleyerek sürdürülebilir bir tarımsal üretimin yapılmasına öncü olmak, böylece bölge ekonomisine katkıda bulunmalarını ve Kelkit'te iş ve çalışma olanaklarına yönelik fırsatlar yaratılmasını sağlayabilmektir. Bu amaç doğrultusunda Aydın Doğan Vakfı öncelikle Kelkit'te bir yılı İngilizce hazırlık olmak üzere üç yıllık eğitim veren bir meslek yüksek okulu kurdu ve okulda, özellikle bölge gençlerinin organik tarım ve hayvancılığı bilimsel anlamda öğrenerek, bölgede organize edilen organik hayvancılık projesinde çalışabilmeleri için ilgili bölümleri oluşturdu. Buna paralel olarak Doğan Holding de yörede faaliyete sokulan Doğan Organik Ürünler Şirketi ile organik tarım ve hayvansal üretim projesinin diğer ayağını tamamladı."

Candan Fetvacı, yörenin ekonomik açısından kalkınması için bölgede organik tarım merkezli çeşitli çalışmalar yapıldığını söyledi. Proje kapsamında çiftçilere organik tarım ve hayvancılığın öğretildiğini, tarımsal verim artırılırken, çiftçilerin pazara erişimden sağlığa dek çok yönlü sorunlarına da çözüm üretilmesi amaçlandığını kaydeden Fetvacı, sözlrii şöyle sürdürdü:

"Proje aynı zamanda, Kelkit ve çevresini organik süt ve besi hayvancılığının merkezi haline getirme yolunda gelişmiştir. Doğan Organik Ürünler Sanayi Ticaret A.Ş. 2005 yılında Avrupa Birliği'nden akredite bir kontrol ve sertifikasyon kuruluşundan organiklik sertifikası almış, üretilen organik süt iç pazara sunulmaya başlanmıştır. 2006 yılında ise Kelkit'te sözleşmeli çiftçilik projesi başlatılmış ve yörede 20'ye yakın çiftçi binden fazla hayvan ile Organik Süt Sığırcılığı yapar hale gelmiştir. Yöredeki diğer çiftçiler de pazardaki gelişme ile birlikte bu projede üretime sokulacaktır. Ayrıca yörede 100'ün üzerinde yöre çiftçisine organik yem bitkisi üretimi yaptırılarak hem Doğan Organik İşletmesi'nin hem de sözleşmeli çiftçilerinin hayvanları için gerekli olan organik yemler yöreden temin edilmeye başlanmıştır. Hayvan haklarına ve doğal ortamlarına saygıyı esas alan proje, sosyal sorumluluk yaklaşımı ile bir yandan organik üretimi sayesinde tüketiciler için kimyasal kalıntılar içermeyen, sağlıklı ve güvenilir süt üretmeyi ve çevreyi koruyarak gelecek nesillere verimli tarım alanları bırakmayı, diğer yandan bölge halkını eğitip iş sahibi yaparak, bölgesel göçün önüne geçmeyi ve kişi başı gelirde ciddi bir artış sağlarken üretimin kayıt altına alınmasını da başarmıştır."

PROF. DR. ALTINDİŞ: ORGANİK ÇİFTÇİ SAYISI İKİ KATINA ÇIKTI

Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Kurucu Başkanı Prof.Dr. Ahmet Altındişli de, organik hayvancılığın ön plana çıkmasının önemine değindi, "Aydın Doğan'ın buraya kurduğu tesis büyük etken ve hayvansal üretimin de ülkemizde artması sevindirici. Kalkınma hamlesinde organik tarım, yarattığı alternatif ve özel katma değerle büyük öneme sahip. Organik çiftçi sayımız 2008'e göre 2009'da iki katına çıktı ve 40 bine yaklaştı" dedi.

Kendilerine düşen görevin, organik tarıma gönül veren üretici popülasyonunu küstürmeden, doğru organik tarım metotlarını anlatarak sistem içinde tutmak ve ürünlerine pazar sağlayabilmek olduğunu kaydeden Prof. Dr. Altındişli, "Organik ürünlerimizin büyük bölümünü ihraç ediyoruz ama önemli olan konu iç pazarımızı genişletmek" diye konuştu. Prof. Dr. Altındiş, yasada yer almasına rağmen televizyonlarda her ay 30 dakikalık organik tarımla ilgili program yayınlanması kuralına uyulmadığını da sözlerine ekledi.

PROF.DR.GÜNAYDIN: ORĞGANİK TARIMA ÖNEM VERİYORUZ

Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İhsan Günaydın konuşmasında, dünya nüfusunun giderek artmasından kaynaklanan gıda taleplerinin ve üreticilerin ekonomik kazançlarını yükseltme arzularının tüm dünyada üretimin artırılmasına neden olduğunu anlattı.

Tarım alanlarının genişletilmeye çalışıldığını ve birim alandaki üretim miktarlarının artırılmasının hedeflendiğini kaydeden Prof. Dr. Günaydın, "Birim alandan yüksek verim arzusu da genetik yapısı değiştirilmiş tohumlar ve aşırı ilaç ve gübre kullanımına neden olmaktadır. Tüm olumsuzlukları gidermek için sağlıklı gıda üretimini hedef alan organik tarım metotları giderek yaygınlaşmaktadır. Gümüşhane Üniversitesi olarak organik tarım stratejik gelişme planımızda önemli yer almaktadır. Doğan Organik A.Ş.'ye yaptıkları ortak çalışma nedeniyle teşekkür ediyorum" dedi.

MİLLETVEKİLLERİ KONUŞTU

AK Parti Gümüşhane Milletvekili Yahya Doğan da konuşmasında, "Hayal ettiğimiz şeyler gerçekleşiyor. Çok hızlı bir değişim yaşanıyor Gümüşhane'de" dedi.

Gümüşhane'nin barajları, göletleri ve madenleriyle Doğu Karadeniz'in yıldızı olmaya aday bir şehir olduğunu kaydeden Yahya Doğan, "Kelkit, Köse, Şiran'ın önümüzdeki yıllarda yine hayvancılık merkezi olacağına inanıyorum. Yöremize büyük hizmetleri dokunan Aydın Abi'yi (Doğan) de saygıyla anıyorum. Her ilçemize okul, yurt yaptırmıştır. Gümüşhanemiz'e damgasını vurmuştur" diye konuştu.

AK Parti Gümüşhane eski Milletvekili Temel Yılmaz da "Özellikle bu topraklarda doğan, bu topraklara hizmet etmeye çalışan Aydın abimize saygılar gönderiyorum. Ona Kelkit halkının sevgilerini ve saygılarını gönderiyorum" dedi. Organik Tarım'ın Kelkit'i Türkiye'ye, Türkiye'yi de Avrupa ve dünyaya tanıtan bir sistem olduğunu anlatan Temel Yılmaz, "Bu kürsüden Kelkit'e geldiği zaman ona dua ediyorum. 'Aydın abi gel. Organik tarım bize yetmiyor. Kelkit'e dumanı tüten baca bırak git. Senin adın ebediyen dumanla birlikte dalgalansın' diyorum. Emeği geçen tüm kuruluşlara teşekkür ediyorum" diye konuştu.

KARİKÖTÜR SERGİSİ

Türkiye 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi'nin açılış konuşmalarının ardından Aydın Doğan Vakfı tarafından düzenlenen Aydın Doğan Uluslararası Karikatür Yarışmasın'na bugüne kadar katılanlardan seçilen ve organik tarım - çevre konulu karikatürlerden oluşan sergi gezildi.

ÖA(TM/ESM) (FOTOĞRAF)

- ------KUTU----------

GDO panelini Vahap Munyar yönetti

TÜRKİYE 1'inci Organik Hayvancılık Kongresi'nin 'Tarımsal Üretimde GDO'ların Çevre ve İnsan Sağlığı Üzerine Etkileri' konulu ilk panelini Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar yönetti.

Panelde ilk sözü alan Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof.Dr. Şeminur Topal, 'Tarımda GDO'ların Çevre ve Biyoçeşitlilik Üzerine Etkileri' konusunda bilgi verdi. Prof. Dr. Topal, şunları söyledi:

"Tarımdaki biyoteknolojik uygulamalar önemli bir rant kaynağı. Tıpta yapılan uygulamalar tarımdakiler kadar ekonomik değil. Bu nedenle tarım uygulamaları çok gözde. Tarımda yüzde 33'lük yatırımla yüzde 77'lik kazanım elde edebiliyorsunuz. Dünyada 125 milyon hektarda, 17 ülke biyoteknolojik üretim yapıyor. 13.5 milyon civarında çiftçi bunu uyguluyor ancak genel çiftçi popülasyonunun yüzde 1'ini oluşturuyor bu rakam. Yani henüz tren kaçmadı. Ama yakın gelecekte treni kaçıracağımız muhakkak. Başlıca soya, mısır, pamuk ve kanolada uygulanıyor. Türkiye'ye GDO'lu ürünler, 'biz bu ürünleri ithal etmiyoruz' söylemleriyle kontrolsüz olarak girdi. GDO'lar tarlalarımızı ve sofralarımızı tehdit eden bir hayalet. Her teknolojiye, doğru olduğu yargısıyla yaklaşmamak lazım. Günümüzde gıda stratejik silah konumunda. Bu konu dipsiz kuyu olmadan sahip çıkılmalı ve duyarsız olunmamalı. Duyarlı ve toplumsal sorumluluk sahibi kişilerin, kararlı ve bilinçli işbirliği ile bunun önüne geçilmelidir. Biyoteknolojinin önlenemez gidişinin üzerine sorgulamayan anlayışla gidilirse bu yeniden yaratmaya yönelik uygulamalara kadar gider."

PROF. DR. KARAKAYA: OTORİTE EKSİKLİĞİ VAR

Panelde daha sonra söz alan Gazi Üniversitesi'nden Prof.Dr. Ali Esat Karakaya da 'GDO'ların insan sağlığı üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesinde bilim bazlı uluslar arası kriterler' konulu bir sunum yaptı. Gelişen teknolojilerin beraberinde riskler de getirdiğini vurgulayan Prf. Dr. Karakaya, şunları söyledi:

"Ülkemizde gıda - sağlık ilişkisi konusundaki tartışmaların uzayıp gitmesinin iki temel nedeni vardır. Gıda güvenliği konusunda toplumun güvenini kazanmış bir bilimsel otorite yoktur. Ülkemizdeki TÜBİTAK, TÜBA ve üniversiteler gibi mevcut bilim kuruluşlarının, diğer ülkelerdeki eşdeğerleri gibi bilimsel temeli olan tartışmalı konularda görüş belirtmemesi de bir diğer nedendir. Toplumun güven duyabileceği bilimsel bir otoritenin kurulması, bu otoritenin de siyasi otoriteye karşı bağımsız, şeffaf, endüstri ile çıkar çatışması ilişkisini engelleyecek yöntemleri olan özelliklere sahip olması gerekir."

DR. DİZDAR: EN AZINDAN ETİKET KONULMALI

İSTANBUL Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nden uzman Dr. Yavuz Dizdar ise 'Genetiği değiştirilmiş organizmaların gıda olarak tüketilmelerindeki riskler' konulu sunumunda, gıda üretiminde GDO'nun gerekli olup olmadığını anlattı. Dr. Dizdar, şöyle dedi:

"Biz gayet güzel nüfusu besliyorduk. GDO'ların kullanılıp kullanılmamalarında tereddüt edilebilecek bir durum söz konusu değildir. Sonuçları belli olmadan kesinlikle kullanılmamalıdır. 3 - 5 aylık denemelerle olmaz bunlar. Bir şey zararlıysa bu uzun zaman içinde de çıkabilir. Sigaranın yasaklanması bile 50 yıllık süreyi kapsadı. Neden GDO'lar konusunda iyimser olalım ki? Bunu çocuklarımız da yiyor. Etiketleme yapılamamakta. İlaç endüstrisinde yapılan araştırmalara karşın gıda endüstrisindeki araştırmalar çok yetersiz. Mevcut olan bitki ve hayvanların daha iyisinin geliştirilmesi melezleme dışında mümkün değil. En azından etiket konulması konusunda ciddi bir ihtiyacımız var."

YILDIRIM. PAMUK TARLALARIMIZA NE OLDU

Dünya Gazetesi yazarı Ali Ekber Yıldırım ise, GDO'nun etkilerini bilmenin organik tarımı daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını söyledi.

Türkiye'nin her yerinde tarım ve hayvancılıkla ilgili önemli bir potansiyel bulunduğunu ancak et ithalinin konuşulduğunu ve bunun da bir yanlışlık ollduğunu gösterdiğini kaydeden Ali Ekber Yıldırım, şöyle dedi:

"GDO'nun bu kadar gündemde olmasının Türkiye tarımına ve potansiyeline haksızlık olduğunu düşünüyorum. En fazla üretilen GDO'lu ürünlerin başında gelen pamuk, soya, kanola ve mısırın Türkiye'deki üretimini inceleyelim. Türkiye pamuk üretiminde önde gelen ülkelerden biriydi. Ama fiyat politikası sonucu pamuk ithal eder hale geldik. Son 3 yıldır 1 milyar dolara yakın parayı pamuk ithalatına ödüyoruz. Bunun yüzde 42'si ABD'den geliyor ve bunların GDO'lu olma şansı yüksek. Gerçekten buna ihtiyacımız var mı? Pamuk tarlalarımıza ne oldu? Pamuk ekilen yerler birer birer kaybedildi. İthal edilen soyanın da GDO'lu olma ihtimali çok yüksek. Kanola üretimine baktığımızda destekle birlikte üretim artışı var. Kanola üretimini enerji üretiminde kullanmak için artırdık ama gerekli düzenlemeleri yapamadık. Mısıra verilen destek de arttı ama yine mısır ithal ediyoruz. Türkiye uyguladığı yanlış tarım politikaları nedeniyle ürünleri ithal ediyor. Bunların hepsini üretmek ve ihracatını yapmak mümkün. Ama sorun yaşandığında aklımıza hemen ithalat geliyor. Şimdi et ithalatı gündemde. Üretime yönelik çabadan çok sürekli ithalat bakanlığın elinde bir silah olarak duruyor. Tarım bütçesi üretime yönelik kullanılmıyor. Tarım destekleri artmazsa GDO'lu ürünlere daha fazla mahkum olacağız. Kelkit havzası organik tarım havzası olursa, buraya özel önem verilir, GAP gibi özel proje hazırlanırsa, biz o zaman GDO'yu değil, daha çok sağlıklı organik üretimi konuşmuş oluruz."

Panelin yöneticisi Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Vahap Munyar, konuşmaların sonunda, pamukla ilgili sözlere bir saptama yapmak istediğini belirterek, "Pamukla ilgili hatayı Tarım Bakanlığı'na yüklememek lazım. Amerikan pamuğunu kullanması bizim tekstil ve konfeksiyon sektörünün kendi isteğiyle olmadı. Yurtdışına fason üretim yapıldığı için, üretim yapılan o markalar Amerikan pamuğundan üretilmiş ipliği kullanmamızı istedi. Zaman içinde de bu yayıldı" dedi.

Panelin ardından soru - cevap bölümüne geçildi. Daha sonra Gümüşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İhsan Günaydın, panelistlere katılım belgesi ve hediyelerini verdi. Kongre Düzenleme Kurulu Başkanı Prof.Dr. İbrahim Ak, kongrenin düzenlenmesine katkılarından dolayı Aydın Doğan Vakfı Yürütme Kurulu Başkanı Candan Fetvacı ve Gümüşşhane Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. İhsan Günaydın'a plaket verdi.

"NORMLAR AB İLE AYNI"

Kongrenin öğleden sonraki bölümünde Prof.Dr. Ahmet Altındişli'nin yönettiği, 'Dünyada ve Türkiye'de Organik Hayvancılık' konulu panel yapıldı. Panelde konuşan Bulgaristan'dan Doç.Dr. Sonya Ivanova Peneva, Avrupa'da organik hayvancılık ve uygulanan destekler konusunda bilgi vererek, genel uygulamalar içinde organik hayvancılığın en büyük pay sahibi olduğu ülkenin Avusturya olduğunu söyledi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'ndan Veteriner Hekim Ülkü Köseoğlu da, Türkiye'deki organik tarım ve hayvancılık mevzuatı hakkında bilgi verdi. Köseoğlu, "Gurur duyuyoruz ki normlarımız AB ile aynıdır. Bakanlığımızca AB organik tarım mevzuatına uyum çalışması tamamlanmış ve Resmi Gazete'de yayımlanmak üzere ilgili birime gönderilmiştir" dedi. Organik hayvancılığın avantajları ve dezavantajlarının olduğunu kaydeden Köseoğlu, şunları söyledi:

"Türkiye'de organik hayvancılık daha çok arıcılık üzerine yoğunlaştı. Organik et ve süt üretimine yönelik araştırmalar ise 2000'li yıllarda başladı. 2009 verilerine göre 4 bin 528 büyükbaş organik sertifikalı hayvanımız var. Bunun yüzde 51.4'lük kısmı Karadeniz bölgesinde. 2009'da 342 ton organik et, 13 bin ton organik süt üretimimiz gerçekleşti. Küçükbaşlarda ise 187.5 ton organik et, 466 ton organik süt üretimi gerçekleştirildi. Organik statüde bulunan kanatlıların yüzde 75'i yine Karadeniz Bölgesi'nde. 2009'da 11 milyon 767 bin organik yumurta üretildi. Organik arıcılıkta ise 2008 yılında 93 üretici, 11 bin 207 kovanla 191 ton organik bal üretti. Sonuç olarak kirlenmemiş arazilerimizin değerlendirilmesi için organik hayvancılığın yapılması gerekir. Ama organik hayvancılığı tek başına değil, organik bitki üretimiyle birlikte yapmalısınız ki maliyeti düşük olsun" diye konuştu.

PROF. DR. TAYAR: TÜRKİYE 300 MİLYON İNSANI BESLER

Uludağ Üniversitesi'nden Prof.Dr. Mustafa Tayar ise "Üretim tekniklerini doğru uygulayabilirsek, Türkiye 300 milyon insanı besler. Türkiye'nin organik tarım ve hayvancılıkta potansiyeline güveniyorum" dedi.

Yaşamda kullanılan birçok maddenin insan sağlığına etkisi olduğunu belirten Prof. Dr. Tayar, "Bu noktada karşımıza güvenli gıda kavramı çıkıyor. Herkes 'yediğim güvenli mi?' diye soruyor. Her yaptığımızda risk vardır mutlaka. Bu gıdada da aynı. Yaşadığımız deneyimler bizi gıdalara karşı da şüpheli duruma getirdi. Çiftlikten sofraya gıda güvenliğinde herkesin sorumluluğu var" diye konuştu.

Kaynak: DHA

Son Dakika Güncel Organik Hayvancılığın Kalbi Kelkit'te Atıyor - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement