En uzun ömürlü insanlarının yaşadığı ilçe 'koronavirüsten' böyle korunuyor
AKDENİZ Üniversitesi'nce (AÜ) çıkarılan 'Yaşlanma Atlası'nda, 82 yaş ortalaması ile Türkiye'de en uzun ömürlü insanlarının yaşadığı yer olarak gösterilen Ordu'nun Gölköy ilçesi'nde vatandaşlar, sağlıklı yaşamları ile dikkat çekiyor. Gölköylüler, koronavirüs ve diğer hastalıklara karşı sağlıklı yaşamın sırrını üretip, tükettikleri organik ürünlere borçlu olduklarını söylüyor. Akdeniz Üniversitesi Gerontoloji Bölümü'nce çıkarılan 'Türkiye'nin Yaşlanma Atlası'nda, Ordu'nun Gölköy ilçesi, Türkiye'de en uzun ömürlü ve sağlıklı insanların yaşadığı 10 yer arasında gösterildi. İlçede ortalama yaşam süresi 82 yıl olarak belirlenirken, birçok üniversiteden akademisyenler de yakından ilgilendikleri ilçede araştırmalar yürüttü. İlçede 70-80 yaşındaki kişilerin çoğu halen bağ bahçe işlerinde çalışırken, tükettikleri organik yiyecekleri de kendileri yetiştiriyor. Süt, yoğurt, bal, yumurta, turşu, fındık, ceviz, kabak, fasulye ve kara lahana gibi organik ürünlerle beslenen Gölköylüler, bol oksijenli yayla havasından ve suyundan istifade ediyor.
ORGANİK YİYECEKLERİ TÜKETİYORLAR
İlçe sakinleri koronavirüse karşı evlerinden dışarıya çıkmayarak, bağışıklık sistemini güçlendiren organik yiyecekler tüketmeyi tercih ediyor. Özellikle yaşlılar organik yoğurt, bal, fındık, ceviz, kuşburnunun yanı sıra kara lahana tüketiyor. Turşuyada rağbet gösteren vatandaşlar, tarlada 30 santim karın altında kalan kara lahanayı çıkarıp, evlerine götürüp pişirip yiyorlar. Gölköylüler, koronavirüs ve diğer hastalıklara karşı sağlıklı yaşamlarının sırrını üretip, tükettikleri organik ürünlere borçlu olduklarını söylüyor.
'ORGANİK BESLENMEYE ÇALIŞTIK'
Gölköylü Şahnez Kuzu (72), koronovirüse karşı evinden kapıya çıkmadığını, günümüze kadar olduğu gibi kara lahana ve mısır ekmeği gibi doğal yiyeceklerle beslendiğini belirterek, 'Allah'a çok şükür bugünlere kadar geldik. Büyüklerimizden öğrendiğimiz şekilde hep organik beslenmeye çalıştık. Kendimiz ürettiğimiz organik ürünlerle besleniyoruz. Şuanda bir virüs salgını varmış, bu nedenle evden dışarıya çıkmıyorum. Kara lahananın yemeği ve turşusu güzel oluyor. Babam 90 yaşında öldü, çobanlık yapıyordu. Annemde 85 yaşında öldü. Buranın suyu havası güzel" dedi.
Tarlada kar altında kalan kara lahanayı toplayarak çorba yapmak için evine götüren Şahnez Kuzu, kar suyu değimiş lahana çorbasının daha lezzetli olduğunuda anlatarak, 'Biberi seviyorsan acı biberide, salçayı da çorbaya katacaksın. Tereyağ ve azda kıyma ile pancar çorbası daha lezzetli oluyor. Mısır ekmeğiyle yiyeceksin. Bu şekilde olursa çok faydalı oluyor. Biz böyle yiyecekler yiyerek kendimize dikkat ediyoruzö şeklinde konuştu.
'SÜLALEMİZ UZUN YAŞIYOR'
Kar nedeniyle evden dışarıya çıkmadıklarını, koronavirüse karşı da beslenmeye çok dikkat ettiklerini anlatan Arif Usta (60) ise, 'Kara lahana, mısır ekmeği ve turşu yiyoruz bolca. Virüse karşı hem iyi besleniyoruz, hemde evden dışarıya çıkmamaya çalışıyoruz. Zaten kar var şuan, kar nedeniyle pek çıkan yok. Bizim sülalemizde uzun yaşıyor, babam 80 yaşında, annem 82 yaşında hayattalar şuanda. Annem biraz hasta ama babam geziyor şuan çok şükür iyi. Onlarda beslenmesine çok önem gösteriyor. Eski adamlar hep böyle zaten, kendilerine özgü bir beslenme şekli varö ifadelerini kullandı.
'DIŞARI ÇIKMAMAYA ÇALIŞIYORUZ'
Kani Çıtak'ta (55), kendi yaptıkları doğal yiyeceklerle beslendiklerini belirterek, 'Şuanda herkes burada evlerinde oturuyor, kimse dışarıya çıkmıyor. Pancar çorbası, turşu kaynatması yiyoruz, her şey doğal. Soğuktan koruyucu armut balı, elma balı, pekmezi hepsi var. Hepsini de yazdan kendimiz yapıyoruz, sıkıntımız yok. Kendi yaptığımız doğal yiyecekleri yiyerek beslenmemize çok dikkat ediyoruz. Gölköy'de yaşayan herkes buna önem gösteriyor, ama biz yinede dışarıya çıkmamaya çalışıyoruz. Şuanda da çok şükür iyiyizö dedi.
Son Dakika › Güncel › ORDU En uzun ömürlü insanlarının yaşadığı ilçe 'koronavirüsten' böyle korunuyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?