OKULLAR UZAKTAN EĞİTİME DÖNDÜ, "SERVİS" TARTIŞMALARI YİNE ALEVLENDİ
- Özellikle çocukları özel okulda okuyan aileler, servis ücretlerini peşin verdiklerini söyleyerek iade istiyor.
- Servis sürücüleri ise mağdur olduklarını ifade ederken, "Boşta olan araçlarımız filyasyon ekipleri ve toplu ulaşım için değerlendirilebilir" diyor.
- İstanbul Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk,
"En az 30 bin lira olmak koşuluyla bir hibe destek bekliyoruz. Kullanmadığımız zamanlardaki araçların muayeneleri, trafik sigortaları, kaskoları, ödediğimiz bandrollerin mahsuplaşmasını talep ediyoruz. Kullanılan kredilerinin de en azından okullar açılıncaya kadar ertelenmesini bekliyoruz."
Beyza Nur GÜLER - Güven USTA/İstanbul,- OKULLARIN tekrar uzaktan eğitim sistemine geçmesiyle, servis ücreti tartışmaları yeniden başladı. Özellikle çocukları özel okula giden veliler, peşin ödedikleri servis ücretlerinin iade edilmesini istiyor. Pandemi döneminde çalışamamaktan şikayet eden okul servisi sürücülerinden bazıları ise, "Boşta olan araçlarımız filyasyon için ya da toplu ulaşımda değerlendirilebilir" diyor.
Koronavirüs vakalarının artmasıyla, bir dizi yeni karar alındı. Koronavirüs tedbirleri kapsamında kademeli olarak açılan okulların durumuyla ilgili açıklama yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Okullar eğitime yıl sonuna kadar online olarak devam edecek" dedi. Servis ücretini peşin ödeyen veliler paralarının iade edilmesini, pandemi döneminde çalışamamaktan şikayet eden okul servisi sürücüleri ise destek istiyor. Özellikle çocuklarını özel okullara yazdıran aileler, kayıt esansında servis ücretlerini peşin verdiklerini belirterek, mağdur olduklarını ifade ediyor.
PEK ÇOK VELİ ÜCRET İADESİ ALAMIYOR
Çocuğu bir özel okulda 6. sınıfa giden Özgür Özkan, "Özel okullar yeni kayıt dönemlerinde yüzde 15-20 zam yapmalarına rağmen, uzaktan eğitime, almadığımız hizmetler için talep ettiğimiz indirimi ne yazık ki yapmadılar. Bunun dışında sene başında kayıt yaptırırken yönetmeliğe aykırı biçimde yemek, servis, kitap gibi ücretleri zorunlu olarak sundular. Dönem ortasında bir iade yapılmadı, sene sonunda yapılıp yapılmayacağı da belli değil. Veliler de sürekli özel okulları finanse etmekten bıktı. Arkadaşlarımızın çoğu 3 binle 5 bin lira arası değişen rakamlar ödedi. Çoğu UKOME'nin belirlediği ücretin üzerinde rakamlar. Okul bir servis firmasıyla anlaşıyor ve bunlarla ilgili de pek çok veli iade alabilmiş değil. Velilerin hakem heyetine başvuruları devam ediyor" ifadelerini kullandı."TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE BAŞVURDUK"Çocuğu bir özel okulda lise ikinci sınıfa giden veli, servis hizmeti almadığı için ücret iadesi talep ettiğini ifade ederek, "Oğlumun kaydını yaptırırken, servisle de anlaşma yapmam söylenmişti. Bu anlaşmayı görmeden tahsilat yapıldı. Bu duruma itiraz ettik. UKOME'nin açıkladığı fiyatlarla servisin bizden aldığı ücret arasında büyük bir fark vardı. Bu konuyla ilgili avukatlarım tarafından tüketici hakem heyetine dava açıldı ve kazandık. Fakat servis şirketi karar itiraz etmişti. 1 yıl sürdü bu dava ve haklı bulunduk. Servis şirketinden parayı aldık fakat biliyorsunuz okullar yüz yüze eğitime ara verdi. 13 Mart'tan günümüze kadar yapılması gereken servis hizmeti çocuklara verilmiyor. Biz de servis firmasından parayı talep ettik ama firma bu ücreti ödemeyeceğini söyledi. Biz de tüketici hakem heyetine tekrar gitmek zorunda kaldık. Halbuki MEB ve diğer özel okulların bağlı olduğu kurumlar, bu paraların ödenmesiyle ilgili karar almışlardı" diye konuştu.
"BU KONUNUN MUHATABI SERVİSÇİ DEĞİL, ÖZEL OKUL VE ARACI FİRMALAR"İstanbul Umum Servis Aracı İşletmecileri Esnaf Odası Başkanı Hamza Öztürk ise, "Devlet okullarında çok fazla vatandaşın, servisçiye ödediği bir para yok. Zaten tam tersine servisçinin çalışıp da parasını almadığı birçok veli var ama daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yılda özel okullarda yüz yüze eğitim, devlet okullarına nazaran daha önceden başladı. Buralarda daha çok verilen paralar toplanmış. Yine mağdur olan vatandaşı özel okul ve hatta aracı firma paraları tam alsa bile ne vatandaşa geri ödüyor ne servisçiye. Onun içinde buradaki bu konunun muhatabı servisçi değil, daha çok özel okullar ve aracı firmalar. Vatandaşlar geçen yıl olduğu gibi aldıkları hizmet kadar parayı ödemeli. veya devlet okullarında olduğu gibi taşıdıkları ayın parasını öderlerse o zaman mesele zaten kökünden çözülür ama Devlet okullarında olduğu gibi özel okullarda olmuyor. Genellikle taşımamış hatta başlanmamış bir yılın parasını peşin ödeme yoluna gittikleri için de burada sürekli kaybeden vatandaş ve öğrenci velisi oluyor" şeklinde konuştu.
"VELİLER TAŞIMACALIK SÖZLEŞMELERİNİ OKUMADAN İMZALAMASIN"Öztürk, velilerin taşımacılık sözleşmelerini dikkatle okuyarak imzalamaları gerektiğini vurgulayarak, "Servisçiye yaptığı sefer hesaplanıp para ödenirken, özel okullar veya aracı firmalar tarafından vatandaşın parasına gelince mahsuplaşalım gibi muğlak kelimeler kullanılıyor, ucu açık sözler veriliyor. Vatandaşlara alacaklarını almakta zorlanıyorlar bazı firmalar sağlam, vatandaşın parasını her ne kadar ödüyorlarsa, ödemeyenler daha çoğunlukta. Mutlaka yapılan taşımacılık sözleşmelerinde taşımadıkları sürenin parası geriye iade edilir hükmünü görerek imza atmalılar. Türk milleti olarak okuma alışkanlığımız yok. Okumadan atılan imzalar daha sonra bizlere başka şekilde geri dönüyor onun için dikkatli olmak lazım. Bu konularda vatandaşın artık biraz daha bilinçlenmesi gerekiyor" dedi.
"SERVİSÇİLER OLARAK DESTEK BEKLİYORUZ"Bu süreçte servisçilerin maddi sıkıntı yaşadığını ve destek beklediğini de anlatan Öztürk, "Biliyorsunuz 13 Mart'tan bu yana özellikle okul taşıyan esnafımız tamamen kontağını kapattı. Türkiye'de iş kolu ne olursa olursa olsun herhangi bir esnafa verilen 25 bin liralık ekonomik destek paketinden yararlandık. Şu anda o bile bize artı bir yük oldu çünkü daha önce kullandığımız kredileri bununla ödemiştik. Şimdi iki kredi birden ödemeye başladık. En az 30 bin lira olmak koşuluyla bir hibe destek bekliyoruz. Kullanmadığımız zamanlardaki araçların muayeneleri, trafik sigortaları, kaskoları, ödediğimiz bandrollerin mahsuplaşmasını talep ediyoruz. Kullanılan kredilerinin de en azından okullar açılıncaya kadar ertelenmesini bekliyoruz" ifadelerini kullandı.
"BOŞTA OLAN ARAÇLARMIZ FİLYASYON EKİPLERİ VE TOPLU ULAŞIM İÇİN KULLANILABİLİR"Servis şoförlüğü yapan Gülhan Sınar ise, "Boşta olan araçlarımız mesela filyasyon ekiplerinde değerlendirilebilir. Servis araçlarımız boş, hani derler ya savaşta her silahı kullanmak gerekir. Bu bir savaşsa, bu savaşta bizim servis araçlarımız önemli bir rol oynayabilir. Hem servisçi esnafımızın buradan bir gelir elde etmesi sağlanır hem bu açık kapatılabilir. Toplu taşımada biliyorsunuz pik saatlerde yoğunluk oluyor. Toplu taşıma araçları yetişmiyor. Yine servis araçlarından bu noktada yararlanılabilir. Hem bizler para kazanırız hem de vatandaşımıza hizmet ederiz diye düşünüyoruz" diye konuştu.
Görüntü dökümü: ------------------------ -Veliler ile röp.-Hamza Öztürk ile röp.-Servisçiler ile röp. -Servis görüntüleri -Genel ve detay
======================
2- UNLU MAMULLERDE KANSEROJEN UYARISI; YUFKAYA DİKKAT
- Gıda Mühendisi Taylan Akgün,
"Yufkayı aldığınızda her zaman bildiğiniz yufka tadında daha ekşi bir tat alıyorsanız bu katkı maddesinin fazla kullanıldığına işaret eder. Ancak iyi bir fırıncı ürününü doğru bir şekilde yaptıysa doğru tarifi uyguladıysa da ortaya iyi bir ürün çıkar. Bu yüzden katkı maddesi kullanılan ve kullanılmayan ürünü gözle ayırt etmek mümkün değildir. Dolayısıyla güvenilir, tanıdık yerlerden ürün almakta fayda var"
Haber-Kamera: Elif YAVUZ-Buğra BENLİOĞLU/İSTANBUL,DHA- GIDA ürünlerinde maliyeti düşürmek ve karı artırmak amacıyla yapılan hileler her geçen gün artarken Gıda Mühendisi Taylan Akgün unlu mamullerde yapılan hilelere karşı vatandaşlara karşı uyarılarda bulunuyor. Kullanılan katkı maddelerinin kanserojen etkisi olduğunu söyleyen Akgün, "Katkı maddesi kullanılan ve kullanılmayan ürünü gözle ayırt etmek mümkün değildir. Dolayısıyla güvenilir, tanıdık yerlerden ürün almakta fayda var" dedi.Baharatlar, bitki çayları, et ve tavuk ürünleri derken gıda hilekarları vatandaşın hemen hemen her gün tükettiği ekmek ve çeşitli unlu mamullerde de çeşitli hile yöntemlerine başvuruluyor. Gıda Mühendisi Taylan Akgün, unlu mamullerin daha beyaz, daha hacimli ve uzun süreli raf ömrüne sahip olması için benzoil peroksit, potasyum bromat gibi katkı maddelerinin kullanıldığını söyledi.
DAHA BEYAZ, DAHA HACİMLİ VE UZUN RAF ÖMRÜ OLMASI İÇİN KULLANILIYORBu ürünlerin etkilerinin anlatan Akgün, "Benzoil Peroksit un elde edilirken ağartıcı olarak kullanılıyor. Bir buğday un haline dönüştürüldüğünde aslında iki hafta içerisinde un kendi doğal beyaz rengine ulaşıyor. Ancak bu katkı maddesini kullandığınız zaman süre oldukça kısalıyor. 24 ile 72 saat arasına iniyor. Hayvanlar üzerinde yapılan deneylerde kanserojen etkiye sahip olduğunu kanıtlayıcı veriler var. Bunu gördükten sonra insanla üzerinde deneyler yapılmıyor. İnsanlara da etki edeceği nedeniyle özellikle Avrupa Birliği başta olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde katkı maddesi olarak kullanılması yasaklanıyor. Potasyum bromat ise unlu mamullerde çok geniş yelpazede kullanılan bir ürün. Özellikle mayalı, fermente olan ürünlerin fermantasyon kabiliyetini artırıcı, ürünün hacminin verimli bir şekilde artmasını sağlayıcı bir katkı maddesi" dedi.
"KURDEŞEN, SOLUNUM BOZUKLUKLARI, ASTIM GİBİ HASTALIKLARI TETİKLİYOR"Öte yandan kullanılmasına belirli ölçülerde izin verilen benzoik asidin aşırı kullanımda çeşitli yan etkilere yol açtığını ifade ederek, "Benzoik asidin kullanılması yasak değil. Bu meyvelerde doğal olarak bulunan bir asit. Bu daha çok sodyum, potasyum ve kalsiyum tuzları olarak gıdalarda bulunuyor. Bunun gıdalarda kullanım amacı ise mayalara, küflere bağlı bozulmaların geciktirilmesi. Özellikle dolgulu unlu mamullerde yufka, ekmek gibi raf ömrü uzun olması istenen ürünlerde kullanılabiliyor. Bunun binde 1-2 oranında kullanım limiti var. Bu limit geçildiğinde özellikler C ve E vitaminiyle reaksiyona girerek kan üzerinde oluşabilecek kanserlerin de oluşmasını etkilediği tetiklediği ön görülüyor. Kurdeşen, solunum bozuklukları, astım gibi hastalıkları tetikliyor" diye konuştu.
"GÖZLE AYIRT ETMEK MÜMKÜN DEĞİL"Katkı maddesi kullanılan ürünlerin sadece laboratuvar ortamında yapılan testler sonucunda tespit edildiğinin altını çizen Akgün, vatandaşlara tanıdıkları, güvendikleri yerlerden alışveriş yapma tavsiyesinde bulunarak, "Yufkayı aldığınızda her zaman bildiğiniz yufka tadında daha ekşi bir tat alıyorsanız bu katkı maddesinin fazla kullanıldığına işaret eder. Ancak iyi bir fırıncı ürününü doğru bir şekilde yaptıysa doğru tarifi uyguladıysa da ortaya iyi bir ürün çıkar. Bu yüzden katkı maddesi kullanılan ve kullanılmayan ürünü gözle ayırt etmek mümkün değildir. Dolayısıyla güvenilir, tanıdık yerlerden ürün almakta fayda var" ifadelerini kullandı.
Vatandaşlardan Ömer Özyurt ise unlu mamullerde yapılan hileleri duyduğunu bu yüzden beyaz ekmek tüketmediğini belirterek, "Bu katkı maddelerinden dolayı beyaz ekmek almıyorum. Daha çok tam buğday ya da çavdar ekmeği tüketiyorum. Çok fazla ekmek de tüketmiyorum. Bir ekmek bana 3-4 gün yetiyorö derken Volkan Taşkıran da "Ben 40 yaşındayım. Ekmek aldığım fırın çok daha eskiden beri var. Babamlarda buradan alışveriş yapardı. Bu çevrenin en eski fırını, güvenilir olduğu için buradan alıyoruz. Bu yüzden diğer yerlerde nasıldır bilmiyorum ve dikkat etmiyorum. Hep aynı yerden alıyorum" diye konuştu.
Son Dakika › Güncel › DHA İSTANBUL BÜLTENİ- 2 - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?