CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Atama bekleyen öğretmen" kavramının 21. yüzyılın Türkiyesinde olmaması gerektiğini belirterek, "Olması gereken, öğretmenin öğrenciyle buluşmasını sağlamaktır. Temel görevimiz budur" dedi.
İnşaat Mühendisleri Odası Konferans Salonu'nda düzenlenen, "Öğretmenlerin Sorunları ve Ataması Yapılmayan Öğretmenler" konulu konferansa, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Başkan Yardımcısı Perihan Sarı, Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu Sözcüsü Hasan Basri Ekici, öğretmenler ve partililer katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Kılıçdaroğlu, "Hangi inanca bakarsanız bakın, hangi felsefe kitabını karıştırırsanız karıştırın, bütün inançların ve felsefelerin kutsal kıldığı bir meslek vardır; o da öğretmenlik. O nedenledir ki uygar toplumlar öğretmeni el üstünde tutar. Öğretmen, sorunlarıyla boğuşan değildir, sorunlarını çözmüş, bütün zamanını öğrencilerini yetiştirmek için harcayan bir insan olarak karşınıza çıkar. Ama biz öğretmenleri sorunlarıyla boğuşan dar bir alana hapsettik" diye konuştu.
Her yıl 24 Kasım'da politikacıların, öğretmenlik mesleğinin ne kadar önemli olduğunu söylediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Eğer öğretmeni seviyorsanız, oturacaksınız adam gibi öğretmenin sorununu çözeceksiniz. 'Öğretmen toplumu uygarlığa taşıyor' diye söyleyecekseniz, oturup adam gibi öğretmenin sorununu çözeceksiniz. Hem sorun çözmeyeceksiniz hem öğretmen hakkında parlak laflar edeceksiniz. İktidarların temel görevi toplumu uygarlığa taşımaktır. Bilime saygıyı topluma öğretmektir. Bunun aracı öğretmenlerdir ama öğretmeni sorunlarıyla baş başa bırakırsanız çözüm üretemezsiniz" ifadesini kullandı.
-"Yeni bir anlayışla öğretmen dünyasına bakmak durumundayız"-
Öğretmen dünyasına yeni bir pencereden, yeni bir anlayışla bakılması gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Çağdaş, uygar, bilimsel ve insani bir anlayış olacak. ve öğretmen dünyasına öğretmenle beraber bakacaksınız. Öğretmene 'sen bir köşede dur, ben bu dünyaya bakayım' derseniz yine sorunu çözemezsiniz. Sorunun içinde olan, odağında olan öğretmeni toplumun onurlu bir bireyi haline getireceksiniz" dedi.
Kılıçdaroğlu, "İş yapan, görevinin başında olan öğretmen" ile "Atamasını bekleyen öğretmen" olmak üzere iki tür öğretmen olduğunu savunarak, şunları söyledi:
"Eskiden böyle bir kavram yoktu. 'Atama bekleyen öğretmenler' kavramı çıktı. Bir kişi değil, yüz kişi değil, binlerce kişi bekliyor. İntihar eden, atamasını bekleyen öğretmenlerden söz etmiyorum, o farklı bir dram. Neden Türkiye'de 'atanamayan öğretmen', 'atamasını bekleyen öğretmen' kavramı var. Okuyacak çocuğumuz mu yok- Var. Onlara ders verecek öğretmenimiz mi yok- O da var. Ama eğitimin tabanını oluşturan bu iki temel unsuru yan yana getirecek bir siyasi irade yok. 'Atama bekleyen öğretmen' kavramının 21. yüzyılın Türkiyesinde olmaması gerekir. Olması gereken, öğretmenin öğrenciyle buluşmasını sağlamaktır. Temel görevimiz budur.
Sanmayın ki sadece öğretmenlerin sorunları var. Milli Eğitim Bakanlığı, adı üstünde 'milli', adı üstünde 'eğitim', adı üstünde 'bakanlık'. Gerçekten de bu bakanlık Milli Eğitim Bakanlığı işlevini mi görüyor- Bu bakanlığın yatırım bütçesi ne- OECD üyesi ülkelere bakın. Dersliklerdeki öğrenci sayısı ortalama 22, bizde bunun iki katı. Yatırıma yeteri kadar zaman, para ve emek ayrıldı mı- Hayır. Eğer eğitime yeteri kadar yatırım yapmazsanız, ülkenin geleceğinden çalıyorsunuz demektir."
-"Bu eğitim düzeni toplumu geleceğe sağlıklı taşıyamaz"-
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın, "TOKİ'deki yolsuzlukları açığa çıkardım" yönündeki açıklamalarını anımsatan Kılıçdaroğlu, "Verdiği rakamlar gerçekten çok büyük rakamlar. Hem koltuğunda oturacaksın hem eğitime yatırım yapmayacaksın hem birileri malı götürecek. Sen oturacaksın, şikayet edeceksin. Sorun çözmesi gereken noktada bulunanlar eğer şikayet ediyorlarsa, onların bu ülkeye vereceği bir şey yoktur" diye konuştu.
Atama bekleyen öğretmenlerin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu beklediğini ancak alamadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Eğer Türkiye bugün demokrasisini yeteri kadar geliştirememişse, öğretmene yeteri kadar yatırım yapmadığı içindir. Bunu herkesin bilmesi lazım. Bir öğretmenin ortalama aylığı bin 750 lira. Bu eğitim düzeni toplumu geleceğe sağlıklı taşıyamaz. Eğer bir öğretmen 'ben ay başını nasıl getireceğim' diye düşünüyorsa gücünü ve emeğini çocuğa veremez" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Eğer bu ülke Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında, 1921'de Çocuk Esirgeme Kurumu'nu kurmuşsa, 1925 yılında Kayseri'de uçak fabrikasının temelini atmışsa, 1934 yılında Kayseri'den kalkan uçak Ankara'ya inmişse ve o uçağı biz yapmışsak ve o yılların öğretmeni asla ve asla paraya ihtiyaç duymayan bir konumdaysa ve ülkenin o yoksul koşullarda öğretmene verdiği değer bilinirken, 21. yüzyılda 'ben öğretmene para vereceğim ama benim param yoktur' diyorsa buna kesinlikle inanmayın. Bu, bir siyasi tercih meselesidir. Biz bunu kabul etmiyoruz. Öğretmenlerin de kabul etmemesi lazım. Parçalı yapıyı kabul etmiyoruz. Öğretmenler çok parçalı bir yapı sergiliyor. Öğretmenlerin önce ülkenin çıkarları, çağdaşlaşma, uygarlaşma ve Batı'nın egemen güçlerine karşı onurlu bir Türkiye konusunda görüş birliği içinde olmaları lazım. Parçalı yapı, 'böl, yönet'e zemin hazırlar. Bölerseniz, istediğiniz gibi yönetirsiniz. Öğretmenlerin bölünmemesi lazım."
Konferans, Kılıçdaroğlu'nun ardından, bazı eğitimcilerin konuşmalarıyla devam etti.
Muhabir: Fevzi Çakır
Yayıncı: Murat Taydaş - ANKARA
Son Dakika › Güncel › Öğretmen Sorunları ve Atanamayan Öğretmenler Konferansı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?