Halkların Demokratik Partisi (HDP) İmralı Heyeti üyesi ve Başkent Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, AKP- AK Parti içinde Binali Yıldırım'ın partinin başına geçmesine yönelik yürütülen çalışmaları "Saray Dolmabahçe mutabakatının bütün aktörlerini tasfiye ederek yoluna devam edecektir" diye değerlendirdi.
Halkların Demokratik Partisi HDP'li Önder'in, Halkların Demokratik Partisi HDP heyetinin Cizre'ye gidebilmesi için yürütülen temaslara ait Cumhuriyet gazetesinin sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde :
"DOLMABAHÇE MUTABAKATININ BÜTÜN AKTÖRLERİ TASFİYE EDİLECEK"
AK Parti içindeki tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Saray, Dolmabahçe mutabakatının bütün aktörlerini tasfiye ederek yoluna devam etmeyi amaçlıyor. Davutoğlu'nun yetersiz olduğu bizim ona attığımız bir isnat değil. Kendi medyalarında Davutoğlu'na etmedikleri hakareti bırakmadılar. Bunun sebebi, Davutoğlu'nun üçüncü havalimanı başta olmak üzere iktidara yakın medya sahiplerine randevu vermeyi reddetmesiydi. Bu o kadar vahim bir durum almıştı ki Cumhurbaşkanı kalktı, beraberinde Başbakan olmadan gitti, üçüncü havalimanı şantiyesinde desteğini belirgin etmek mecburiyetinde kaldı. İktidara en yakın kalemler Davutoğlu'na ağıza alınmayacak değerlendirmeler yaptı.
- Akdoğan da dahil mi?
O da dahil. Muhtemelen AK Parti içerisinde bir daha süreçle ilgili bir yer bulamayacaktır. Dolmabahçe mutabakatına sıcak bakan isimler parti içinde tasfiye edilecek. Buna Davutoğlu'nu da katmak istediler.
"ONLAR BAŞKASININ SÖZLERİYDİ DENİLECEK"
- Neden?
Zira bizimle süreç yürüten ve belirgin sözler ile mutabakatlar oluşturan siyasi sorumluluk sahibi herkesin bu alandan uzaklaştırılması amaçlanıyor. Gelmesi planlanan kadrolar "Onlar başka arkadaşların sözleriydi" söyleyecekler. Binali Yıldırım ve ekibini getirme girişiminde Dolmabahçe mutabakatının siyasal zeminini silmek amaçlanıyordu.
"24 SAATTE ÇÖZÜLÜR"
- Süreç nasıl işleyecek?
Müdahale yetkisini valilerden alıp askerlere vermek fiilen sıkıyönetim ilanı. Şu anda bu sorun askeri bir zeminde yürütülüyor. AK Parti siyaseti gelecek kaygılarını bir kenara bırakıp, siyasetin lazım geleni yapma cesaretini gösterirlerse 24 saat içerisinde bu çatışmalı süreç yerini kamuoyuna aleni , Meclis'in denetimine tabi ve şeffaf legal bir müzakere sürecine bırakır.
Buna kim itiraz edebilir?
Bu legal ve insani seçenek devreye alınmazsa iki sene içinde Türkiye siyasetinin bütün aktörleri halk tarafından tasfiye edilir. Siyasete yepyeni bir jenerasyon damgasını vurmaya başlar. Ama olan asker, polis, gerilla ayrım etmez yoksul halk çocuklarına ve bu ülkenin ortak geleceğine olur.
- Cizre hususunda hükümetle hiç temas yaşanmadı mı?
Önemli bir Başbakan Yardımcısına ulaşıldı. O da Başbakan ile görüştü. Başbakan kendi istikbal endişesiyle o kadar meşgul ki yalnızca iki bakanın Cizre'ye gitmesine izin verilebileceğini belirtti . Bu da; bir bakan ile milletvekilleri arasında ne ayrım olduğu gibi yüzlerce saçma soruyu akla getiriyor.
"ÖCALAN 'İZLEME HEYETİYLE GELMEYEN BENİMLE HATIR GÖRÜŞMESİ YAPAR' DEDİ"
- Öcalan devletle görüşüyor mu?
Öcalan nihayet görüşmemizde bize, "Bu andan akabinde yanıma izleme heyetiyle gelmeyen benimle ancak bağlayıcılığı olmayan bir hatır görüşmesi yapabilir. Sulh ve müzakere görüşmesi yapamaz" söylemişti . Devlet heyetiyle görüşmeler oluyordur. Ama bir niteliği yok.
DAVUTOĞLU'NUN TASFİYESİ
- Bu ortamda 1 Kasım'da yapılacak olan erken seçim nasıl olur?
Bu kan revan içinde buna cevap vermeyi zül addederim. Ama önümüzde bir gösterge var. AK Parti 'nin puanı yükseliyor olsaydı, Davutoğlu'nu tasfiye gibi bir gündem olmazdı.
TARTIŞMA PROGRAMLARINDAN VETO
Şu kepazeliğe bakar mısınız? Ülkede Meclis çoğunluğu anlamında 3. siyasal partinin hiçbir temsilcisi münakaşa programlarında kendisine yer bulamıyor ve kendisinin olmadığı yerde kendisi hakkında saatlerce söyleniyor . Madem biz gidemiyoruz, ekrana çıkanlara bir önerim var: Siyaset tarihine sopalı seçim olarak giren 1912 seçimini incelesinler. Bugün yaşadığımız; 1911 senesinde gercekleşen seçim sonuçlarını beğenmeyen İttihat ve Terakki'nin 1912'de bunu sopalı bir biçimde tekrarlamasının aynısıdır. Bu, tarihin 100 senelik bir periyotla tekrarından ibarettir.
"AB KONSEY BAŞKANI GELİYOR, AB BAKANIYLA GÖRÜŞEMİYOR"
- İçişleri Bakanı, iki bakanın Cizre'ye girmesini engelliyor...
Avrupa Birliği AB Konseyi Başkanı Donald Tusk Cumhurbaşkanı ve Başbakan ile ayrı ayrı basın birleşimi yaptı. Ülkede görüşemediği bir bir şahıs vardı: Avrupa Birliği AB Bakanı.
Niye?
O anda Avrupa Birliği AB normlarını berhava eden uygulamaları yerinde görmek amacıyla Cizre'den içeri girmesinin engellenmesiyle meşguldü. Bu, bu ülkedeki kepazeliğin en kristalize olmuş fotoğrafıydı. Avrupa Birliği AB Konsey Başkanı gelecek ve Avrupa Birliği AB Bakanı'yla görüşmeden gidecek...
1912 SENESİNDE NE OLMUŞTU?
1908 senesinde 2. Meşruiyet'in duyuru edilmesinin ardından Aralık 1911 senesinde İstanbul'da gercekleşen ara seçimi, muhalif olan Hürriyet ve İtilaf Fırkası kazandı. Ara seçimi Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın kazanmasıyla İttihat ve Terakki'nin desteklediği Mehmet Sait Paşa kabinesinin devrilerek, Hürriyet ve İtilaf Fırkası'nın desteklediği Kâmil Paşa'nın sadrazamlığa getirilmesi olanağı belli oldu . Ancak İttihat ve Terakki, Meclis'in feshini sağladı. Bunun üzerine Şubat 1912 tarihinde gercekleşen seçimlerde yaşanan kaba kuvvet vakaları ve halkın üzerinde kurulan baskı dolayısıyla siyasi tarihe 1912 seçimleri "sopalı seçim" olarak geçti. 1912 sopalı seçimlerinde 270 milletvekilinden 264'ünü İttihat ve Terakki Fıkrası'nın adayları kazandı
Son Dakika › Güncel › Öcalan: İzleme Heyeti Yoksa, Sulh ve Müzakere de Yok - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Yorumlar (33)