"Nitelikli Cinsel Saldırı" Suçlamasıyla Yargılanan Şarkıcı Kurtuluş Kuş, Beraat Etti.

CEYLAN SAĞLAM

Şarkıcı Kurtuluş Kuş; hakkında 2022 yılında 19 yaşındaki B.B.'ye nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla açılan davanın dördüncü duruşmasına beraat etti. B.B.; savcılık ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'nın itiraz etmeye hazırlandığı karara tepki gösterdi. B.B., "Tecavüz birebir yaşandı, bu suçlarda da tecavüzü belgeleyen tek şey adli tıp raporudur. Benim raporumda da her şey açık ve net yazıyor… İstinaf süreci var, Yargıtay süreci var. Eninde sonunda hak ettiği cezayı alacağına inanıyorum… Kadın örgütlerinden çok büyük destek istiyorum. Benim arkamda durmalarını, benim sesim olmalarını; siyasi gücün adaletin önüne geçemeyeceğini bağırmalarını istiyorum" dedi.

Şarkıcı Kurtuluş Kuş hakkında, 2022 yılında 19 yaşındaki B.B.'ye nitelikli cinsel saldırıda bulunduğu suçlamasıyla açılan davanın dördüncü duruşması 2 Ekim'de Aydın 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapılmıştı. Savcılık, esas hakkındaki mütalaasında; Kuş'un, "nitelikli cinsel saldırı" suçlamasıyla cezalandırılmasını talep etmişti. Mahkeme, Kuş'un beraatine hükmetmişti.

BAKANLIK VE SAVCILIK BERAAT KARARINA İTİRAZ ETTİ

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve savcılık, "usul ve yasaya aykırı hususlar içerdiği" gerekçesiyle beraat kararını istinafa taşımak için mahkemeden gerekçeli kararı istedi.

B.B., ANKA Haber Ajansı'nın sorularını yanıtladı. B.B., 2 Ekim'deki duruşmada yaşadıklarını şöyle anlattı:

"BANA, 'GÖRECEKSİN ŞİMDİ BERAAT EDECEĞİM' DEDİ"

"Sanığın geldiğini gördüğümde inanılmaz derecede yıkıldım. Çünkü yaşadığım şeyler tekrardan gözümün önüne geldi. Sanık duruşmaya katılmadan önceki günün akşamında Twitter hesabından, 'Bu sabah güneş benim için doğacak' diye paylaşım yapmış. Geldiğinde de çok rahattı, gülüyordu. Bana, 'Göreceksin şimdi beraat edeceğim' dedi. Hatta avukatım uyardı, 'Önüne dön. Müvekkilimi kışkırtma' şeklinde konuştu. Daha sonra duruşma salonuna girdiğimizde karşı tarafın avukatı heyete, 'Heyetten bir üye değişmiş, kararda herhangi bir değişiklik olur mu' diye sordu. Başkan da 'Herhangi bir değişiklik olmaz kararda. Devam et' şeklinde bir cevap verdi. Bunu da zapta geçmediler. Zaten o aşamada sanığın rahat hareketlerinden belliydi. Karşı tarafın avukatının elinde herhangi bir delili olmadığı için duruşma boyunca aileme hakaret, bana hakaret etti. Sanki suçlu benmişim gibi psikolojik şiddet duruşma boyunca uygulandı. Bir kişi de kalkıp 'Bu şekilde konuşamazsın, hukuksal savunma yap' diye uyarmadı.

"TECAVÜZE UĞRAMIŞ BİR KADIN İÇİN DAHA HANGİ DELİL GEREKLİ? NEDEN İFTİRA ATAYIM Kİ?"

Sonucu açıklamadan önce başkan, 'Vereceğimiz karardan sonra herhangi bir taşkınlık yaparsanız yasal işlem başlatacağım hakkınızda ve bunu da zapta geçeceğim' dedi. Oysa duruşma esnasında bana bir sürü hakaret edildi, ama hiçbirisi zapta geçmedi. Sanık avukatlarının aileme, aile yapıma, kültürümüze hakaret edici savunmaları yüzünden duruşma esnasında yıkıldım. SEGBİS kaydını istediğimizde de 'kayıt yok' dediler. SEGBİS kaydı bile yapılmıyor duruşmada. Tecavüze uğramış bir kadın için daha hangi delil gerekli? Neden iftira atayım ki? Ben genç bir kızım niye hayatımı mahvedeyim? Ben ister miydim hayatım, bir buçuk yıl boyunca böyle geçsin, ben hala doktora gidip geliyorum... Niye bunu kendime yapayım? Madem bu adam beraat edecekti aynı mahkeme heyeti neden yurt dışı yasağı koydu? Madem adama beraat verecektiniz, 14 Haziran'daki üçüncü duruşmada neden ayda bir imza kontrolü istediniz?

"TECAVÜZÜ BELGELEYEN TEK ŞEY ADLİ TIP RAPORUDUR"

Bu delillerden sonra herhangi bir tanık ifadesi, herhangi bir delil girmedi dosyaya. Zaten savunacakları hiçbir şey de yok. Delil girse de değişecek bir şey yok. Çünkü benim her şeyden önce adli tıp raporum var... Sadece adli tıp raporu sanığı cezalandırmaya yetiyordu, buna inanıyorum. Şunu söylemek istiyorum, benim çektiğim acının tarifi yok. Erkek arkadaşıma güvenmenin bedeli bu olmamalıydı. Bu tecavüz birebir yaşandı, bu suçlarda da tecavüzü belgeleyen tek şey adli tıp raporudur. Benim raporumda da her şey açık ve net yazıyor. Suç da sabittir.

Biz üst mahkemeye gereken itirazları yaptık, bu sadece yargılamanın birinci evresiydi. Daha bunun istinaf süreci de var. Zaten, mütalaasını verip ceza isteyen savcımız salı günü karara itiraz edip 'yasaya ve hukuka aykırı bir karar verilmiştir' diye, avukatım ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın avukatı itiraz etti bu karara. Devletime ve adalete güvenmek istiyorum. İstinaf süreci var, Yargıtay süreci var. Belki süreç uzadı ama eninde sonunda hak ettiği cezayı alacağına inanıyorum.

"ÜLKEMDE YAŞAMAK İSTEMİYORUM"

Maalesef ülkemizde yaşamak istemiyorum. Kadın olmanın zorluğunu dibine kadar yaşıyorum, hissediyorum. Asla kadınların yanında durulduğunu düşünmüyorum. Ülkede kadınlara değer verildiğini düşünmüyorum. Hatta duruşma esnasında karşı tarafın avukatı da sürekli benim kadın olmamdan dolayı, nasıl bir Türk genci bunu yapabilir diye beni yargılıyor. Duruşma sonrası ben fenalık geçirirken kadın bir polis bana diyor ki, 'Biraz daha bağırırsan seni nezarete atarım', o sırada başka bir polis babamı gözaltına almaya çalışıyor. Burada ben de diyorum ki 'tecavüzcüyü alamadınız, tecavüz ile yargılanan adamı alamadınız, babamı gözaltına alıyorsunuz, beni nezarethaneye atmakla tehdit ediyorsunuz.' Arkasından ülkemin kadın polisi bana, seni basının önüne atıyorum o zaman diye beni peçete gibi basının önüne fırlattı. Size ülkemin kadın polisinden bahsediyorum, bırakın ülkede kadınlara değer verilmesini..."

"KADIN ÖRGÜTLERİNDEN DESTEK İSTİYORUM"

B.B. Türkiye'de kadın hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum örgütlerine seslenerek destek beklediğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ben kadın örgütlerinden, kadın kollarından destek istiyorum. Basına yansıyan başka kadınların davaları nasıl savunuluyorsa benim de aynı şekilde savunulmaya ihtiyacım var. Karşı taraf beni bastırmaya çalışıyor. Ben de onlar beni ne kadar bastırırlarsa o kadar üste çıkacağım. Çünkü ben davamda haklıyım. Hukuki mücadelem devam edecek. Kadın örgütlerinden çok büyük destek istiyorum. Adım ve soyadımın deşifre olmasını istemediğim için çoğu kadın bu olayı bilmiyor olabilir. Çok rica ediyorum, ismimi kodlayarak olabilir, benim arkamda durmalarını, benim sesim olmalarını; siyasi gücün adaletin önüne geçemeyeceğini bağırmalarını istiyorum."