İnsan odaklı şehircilik anlayışını ilke edinen Nilüfer Belediyesi, "başkanlar sözleşmesi"ne (covenant of mayors) imza atıyor. Nilüfer Belediyesi, bu anlaşmayla 2020 yılına kadar karbondioksit salınımlarının yüzde 20 azaltılmasını taahhüt ediyor.
İmza için 16 Ekimde Brüksel'e gidecek olan Nilüfer Belediyesi, daha önce İzmir Seferihisar, Eskişehir Tepebaşı, Karşıyaka, Bornova, Kadıköy, Antalya, belediyelerinin imzaladığı sözleşmeyi 7'inci belediye olarak imzalayacak. Konu hakkında basın açıklaması yapan Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Bildiğiniz gibi, teknolojik ve endüstriyel gelişmelerin kontrolsüzce artması bir takım çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Kamuoyunun önüne ilk kez 80'li yıllarda çıkan "iklim değişikliği" ve "küresel ısınma" terimlerini her gün biraz daha fazla duymaktayız. Küresel ısınmayı tetikleyen en önemli unsur karbondioksit artışıdır. Dünyamızın var oluşundan itibaren, yanardağ patlamaları ve büyük astroidlerin yeryüzüne çarpması sonucu, ani CO2 yükselmeleri oluşmuş, bu doğal süreçte bile dünyanın normal düzenine dönmesi on binlerce, milyonlarca yıl sürmüştür. Ne yazık ki endüstriyel devrimle birlikte kararlı ve önlenemez bir şekilde CO2'in hızlı artışı sürmektedir. Eğer acil tedbir alınmazsa dünya yine böyle bir döneme doğru hızla, hem de üzerinde yaşayan insanoğlu tarafından sürüklenecektir. Milyonlarca yıl sürse de doğa bir şekilde kendisini kirletenlerden kurtulacaktır" dedi.
"Peki insanoğlu milyonlarca yıl zehirli gazlarla dolu olacak bir dünyada yaşama şansı bulacak mı?" diye soran Bozbey, "Biz doğaya tüm bu kötülükleri yapmak için cesareti nereden buluyoruz? Kim olduğumuzu sanıyoruz? Endüstri devrimini kontrolsüzce ve kaygısızca gerçekleştiren insanoğlu, 1850'lerde 1 milyar 300 milyon kişi ile, 198 milyon ton CO2 üretirken, günümüzde 7 milyarın biraz üstünde nüfusla, 35 milyar ton emisyona ulaşmış durumdadır. Yani, 1850'lerde bir yılda üretilen CO2 günümüzde 2 günde üretilmektedir" şeklinde konuştu.
164 yılda nüfus 5,5 kat artarken, karbondioksidin ise tam 175 kat arttığını söyleyen Bozbey, "Nüfus artışının tam 32 misli artıştan bahsediyoruz. Eskisine göre 32 kat daha fazla kirleterek modern insan olmuşuz. Dünyanın güncel nüfusu 7 milyar 250 milyon olduğuna göre, kişi başına üretilen CO2 miktarı neredeyse 5 ton (4.827 kg) olmuştur. Oysa 1850'lerde kişi başına CO2 miktarı 150 kilo civarındaydı. Eğer CO2, nüfus artışı hızında artmış olsaydı, günümüzde bu rakam kişi başına 1 tonun altında olmalıydı. Miktarı dışında, bir önemli kriter de CO2'in atmosferdeki yoğunluğudur. 1990'larda milyonda 350 partikülken, 2014 yılında 400 eşiğine gelmiş durumdadır. Bu gidişi durduramazsak yapılan hesaplara göre 2035-2040 yılları arasında 450 ppm sınırına geleceğiz. Bunun anlamı da dünyamızın bugün olduğundan 2 derece daha fazla ısınması demektir. Bu durumda karşılaşacaklarımız, bilim adamları tarafından endişe verici bir senaryo halinde açıklanmıştır. Ülkemiz, bu kirlenmede şimdilik büyük günahkarlar arasında yer almamaktadır. Haritada görüldüğü gibi Çin, Amerika, Almanya, Fransa, İngiltere, Avustralya, Japonya ve Güney Afrika gibi ülkeler hala en büyük kirleticilerdir. Türkiye'nin 1960-2012 arasında nüfusu 2,75 kat artarken, CO2 emisyon artışı 26 kat olmuştur. Bu süreç sonunda kişi başına CO2 miktarında dünya ortalamasının üstünde bir miktara çıkmış durumdayız. Buna rağmen, bulunduğumuz noktada büyük kirleticiler arasında değiliz. Fakat ne yazık ki ülkemiz, 1990-2012 arasındaki CO2 artış oranı olarak bakıldığında, yüzde 163'lük artışla Kyoto protokolünü imzalayan Annex 1 grubu 44 ülke arasında 1. sıradadır. En büyük kirleticilerin, CO2 politikalarıyla, salınımları azaltmasa da en azından yavaşlattığını bu tablodan görmekteyiz. Türkiye, artış oranlarını gösteren haritada belirli bir şekilde ortaya çıkmıştır. CO2 emisyonunu kontrol altına almak için, mutlaka harekete geçmemiz gerekiyor. Kyoto protokolünün en önemli hedefi, 1990'lara göre CO2 oranını yüzde 5 indirmektir. Türkiye ise imzaladığı sözleşmenin hedeflerine tamamen ters bir noktadadır. Emisyon artış oranlarımız, kırmızı alarm verilecek seviyeye gelmiş durumdadır. Biz, Nilüfer Belediyesi olarak sadece Kyoto protokolü sorumluluğunu değil, Al Gore'un muhteşem çevre filmi Uygunsuz Gerçek'te belirttiği gibi, meseleyi "siyasi değil, ahlaki" buluyoruz. Peki biz, bu gerçekler ışığında nasıl bir yol izliyoruz? Çevre dostu bir kent olarak çalışmalarımızı zaman zaman sizlerle paylaşıyoruz. Yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği konusunda uzun süredir projeler hazırlıyoruz. Bu bakış açımız çerçevesinde, yaklaşık üç yıl önce, Eurocities'e, geçen ay da Energycities'e üye olduk. Ama asıl önemlisi, Türkiye'de örneğine çok az rastlanan bir oluşuma imza atarak, "Enerji Yönetim Kurulu"nu kurduk. Bu kurulun aldığı kararların uygulayıcısı da, "Enerji Büromuz"dur. Hedeflerimiz arasında öne çıkan bir konu, belediye hizmet noktalarımızda, gereken enerjinin tamamını, 2020 yılına kadar yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlamaktır. Bu gelişmelerin bizi taşıdığı nokta, başkanlar sözleşmesi sürecidir. Bu sözleşmeye, Avrupa'da yaklaşık 6 bin belediye "gönüllü katılımcı"dır. Sözleşme, imzalayan belediyelerde yaşayan 190 milyonun üzerinde bir nüfusu etkilemektedir. Biz, imzalayan diğer belediyelerle birlikte, iklim değişikliğine karşı mücadelede enerji ve iklim hedefleri konusunda, güçlü ve resmi bir taahhüt ortaya koyduk. Gördüğünüz gibi, taahhütlerimiz ekranda yer alıyor. Başkanlar sözleşmesini imzalayan yerel yönetimlerin en önemli hedefi, 2020 yılında CO2 oranını yüzde 20 azaltmaktır. Biz Nilüfer Belediyesi olarak, Türkiye'deki 7. imzacı belediyeyiz. Daha önce İzmir Seferihisar, Eskişehir Tepebaşı, Karşıyaka, Bornova, Kadıköy, Antalya başkanlar sözleşmesini imzalayan belediyelerdir. Ama biz, onlardan farklı olarak, sürdürülebilir enerji eylem planıyla ilgili hazırdık. Bütün projelerimiz, eylemlerimiz, insanlığın çevreyle uyum içinde yaşadığı bir geleceğin kurulması içindir. Gelecek ya yeşil olacak ya da hiç olmayacak" şeklinde konuştu. - BURSA
Son Dakika › Güncel › Nilüfer Belediyesi Başkanlar Sözleşmesini İmzalıyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?