Galatasaray'ın Uruguaylı kalecisi Fernando Muslera, kariyeri hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
"GALATASARY'IN TARİHİNE GEÇTİĞİM AN KARİYERİMİN EN ÖZEL ANLARINDAN BİRİYDİ"
Geçtiğimiz sezon 34 haftalık lig sürecinde 16 maçta rakibine gol izni vermeyerek kulüp rekorunu kıran Muslera, rekorunu şöyle anlattı:
"Bir gün maça giderken takım otobüsünde Mert Çetin rekor için kaç maçım kaldığını anlattı bana. 'Bir maçta daha gol yemezsen, Taffarel'in rekorunu yakalayacaksın' dedi.
Bu benim için önemli bir motivasyon oldu; zira bir kalecinin, eğer ismi Rogerio Ceni veya Jose Luis Chilavert değilse, gol kralı olma ihtimali yoktur. Çok fazla gol atması mümkün değildir.
Kaleci, takımına performans anlamında gol yemeden katkı sağlayabilir. Bu yüzden son iki maçta benim için ekstra konsantrasyon kaynağı oldu; çünkü rekor, 34 hafta üzerinden değerlendirildiğinden Süper Final'deki maçlar rekora dahil edilmeyecekti.
Galatasaray gibi büyük bir kulübün tarihine geçmiştim. Kariyerimin en özel anlarından biriydi. Benim kariyerim boyunca hiçbir şekilde rekor takıntım olmadı. Hani ne zaman düşünmeye başlarsınız rekoru? Çok yaklaşmışsanız eğer. Geçtiğimiz sezon olduğu gibi, iki - üç maç kalır, o zaman rekora odaklanmaya başlarsınız.
Benim rekoru geliştirmek, üzerine çıkmak ve bunun için mücadele etmek gibi bir endişem yok. Tabii ki kalemde gol görmemek daha iyi; ama önemli olan takımın maç kazanması, gol yese de yemese de. Takım olarak da her oyuncu Galatasaray'ın başarısına konsantre olmuş durumda.
"GALATASARAY BENİ ÇOK İSTEDİ"
Galatasaray'a nasıl geldiğini anlatan Fernando Muslera, "Adım Manchester United ve Chelsea ile anlıyordu ama resmi teklif Galatasaray'dan geldi" diyerek, şöyle konuştu:
"Galatasaray için başa dönmem gerekiyor. Lazio'da iken kulübün sportif direktörü ile bazı sıkıntılarım vardı. Birtakım sorunlar yaşıyorduk, ben de ayrılmayı kafama koymuştum.
O zamanlar sürekli haberler çıkıyordu. Manchester United, Chelsea gibi takımlarla anılıyordu adım; ama resmi olarak en önemli teklif Galatasaray'dan geldi. Galatasaray, gerçekten beni çok istedi. ve bunu transfer sürecindeki yaklaşımıyla gösterdi. Ben de Galatasaray için oynamaya başladım.
Bazı olumsuz yorumlar yapıldı bu tercihimden dolayı, İtalya'dan sonra Türkiye'ye gitmemin kariyerim için geri adım olup olmadığı sorgulandı. Ben hiçbir zaman öyle düşünmedim. Galatasaray; sürekli Avrupa'da olan, UEFA Şampiyonlar Ligi'ne katılan, kendi liginde her zaman şampiyonluk için mücadele eden bir kulüptü gözümde. O yüzden Galatasaray'ın kendi adıma önemli bir adım olacağını bilerek hareket ettim.
Buradaki ilk yılımda ilk lig şampiyonluğumu yaşadım, sezonun tamamı çok özeldi, benim hayatımda da çok başka bir yerde duracak. Süper Kupa şampiyonu olduk. Şimdi de Şampiyonlar Ligi'nde oynuyorum. Hiç yanılmadığımı, doğru karar verdiğimi görüyorum"
"FATİH TERİM İLE ÇALIŞMAK BÜYÜK AYRICALIK"
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim ile çalışmanın büyük bir ayrıcalık olduğunu dile getiren Muslera teknik patronu hakkındaki düşüncelerini ise şöyle anlattı:
"Fatih Terim ile çalışmak büyük ayrıcalık. İnanılmaz karakterli ve futbolu oldukça iyi bilen bir insan var başımızda. Sadece teknik direktör olarak değil, yeri geldiğinde bir baba gibi yaklaşıyor bize.
Bizimle bire bir konuşmayı çok seven, bize her zaman olumlu yaklaşan biri. Türk futbolu için yaptıkları ortada. Onunla çalışmak, benim için büyük bir deneyim. Ben Taffarel'i izleyerek büyüdüm. Kariyerinde hemen hemen tüm kupaları bulunduran nadir kalecilerden biri. Dünya Kupası, Copa America. Galatasaray, tarihinde birer kez UEFA Kupası ve UEFA Süper Kupa'yı kazandı. Her iki başarıda da Taffarel'in ismi var. Çok iyi bir kaleciydi, çocukluğumda televizyondan takip ederdim kendisini.
Galatasaray'da onunla çalışma fırsatı buldum. Çok pozitif bir insan. En kötü durumda bile geri bakmayan, her zaman geleceği düşünen biri. Çalıştığı kaleciyi de bu şekilde konsantre edebilen bir antrenör. Oyuncusuna duyduğu güveni hissettirebilmesi çok önemli. Aramızdaki ilişki oldukça iyi. Zaten insan olarak apayrı bir karakter. Onunla çalıştığım için çok şanslıyım"
EN İYİ KURTARIŞI
Kariyerinin en iyi kurtarışını anlatan başarılı file bekçisi, "Copa America 2011'deki Arjantin maçında Carlos Tevez'in bir vuruşunu kurtarmıştım. Bir frikik kazanmıştı Arjantin.
Tevez vurdu, baraja çarptığı için kontrpiyede kalmama rağmen sol ayağımla kurtardım topu. Sonra top yine onlarda kaldı, Higuain vurdu bu kez. Tıpkı Braga maçında olduğu gibi öne doğru büyüyerek gittim. ve o şutu da kurtardım. Wakabayashi'ye en çok o pozisyonda yaklaşmıştım" diye konuştu.
PENALTI TAKTİĞİ
Muslera, penaltı atışlarındaki kurtarma taktiğini ise şöyle anlattı:
"Benim penaltı vuruşlarında sürekli kullandığım, tekrar ettiğim bir taktik var. Rakibim topa vurana kadar, son ana dek bekliyorum. Fiziksel avantajım var. Uzun boyluyum, esneğim ve çeviğim.
Rakibimin hareketini son saniyeye kadar beklesem dahi topu kurtarabilirim diye düşünüyorum. O yüzden erken köşe seçmeyi veya atlamayı sevmiyorum. Tüm bunları yaparken de rakibe hiçbir şekilde sinyal vermemeye dikkat ediyorum. Bu bir sır mı, bilmiyorum; ama rakipler de yapacakları vuruşu son anda ister istemez de olsa belli etmiş oluyorlar."
"GALATASARAY TEZAHÜRATLARI TÜYLERİMİ DİKEN DİKEN EDİYOR"
Galatasaray taraftarlarının yaptığı ve kendisini en çok etkilen tezahüratların üçlü tezahüratlar olduğunu söyleyen Muslera, "Maç başında herkesin susup bir anda tek ses olarak bağırmaya başlaması, tüylerimi diken diken ediyor. Büyük gürültü kopuyor, ne söylediklerini tam anlayamıyorum, ama kendimi kesinlikle maçın içinde hissediyorum. Oyuna ekstra motivasyon sağlıyorum. 'Her zaman her yerde en büyük Cimbom' ve dört tribünün birden katıldığı, 'Sarı-Kırmızı-Şampiyon-Cimbom' tezahüratlarını anlayabilirim" ifadesinde bulundu.
Son Dakika › Güncel › Muslera'nın Unutamadığı En İyi Kurtarış - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?