Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Mısır'daki darbe girişimini yorumlamanın zor olduğunu ifade ederek, "Mısır'da ordu demokrasiyi kaldırırken demokrasinin üslubunu kullandı. Artık her şey görünür oldu" dedi. Sarıbay, Türkiye'nin kendi raylarını döşemiş, bunun üzerinde demokrasi lokomotifini başarıyla götürdüğünü de kaydederek, "Biz Mısır'ı seyrederken üzülüyoruz. Ama aynı zamanda kendimize de üzülüyoruz. Bunların boşuna geçen yıllar olduğunu ve hiç bir kazanç getirmediği ortada" diye konuştu
Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ali Yaşar Sarıbay, Mısır'daki darbe hakkında açıklamalarda bulundu. Mısır'daki anti demokratik gelişmelere üzüldüklerini anlatan Sarıbay, "Mısır'daki darbe girişimini yorumlamak gerçekten zor. Çok kısa bir zaman içinde demokratik bir performansı, bir yıl içinde ölçmenin zorluğu ortada. Mısır'ın tarihine baktığımız zaman, sömürgeleşmeden gelen ve batı ile olan ilişkisine bir tepki olarak 1920'lerden beri Müslüman kardeşlerin geliştirdiği belli bir ideoloji var. Bu ideoloji aynı zamanda Mısır'ın kendisi gibi olma doğrultusunda bir fikriyatı da emprovize eden bir durumdur. Bu çatışmayı daha geniş bir perspektifde düşündüğünüz zaman belli bir hayat tarzı ve bu tamamen batıyı modern alan, bunun sakıncalarını, çok net biçimde görmüş ve diktatörlük olarak ta yaşamış bir tepki var" diye konuştu.
"DEMOKRASİYİ ORTADAN KALDIRIRKEN DEMOKRASİNİN ÜSLUBU İLE İLERLEDİLER"
İslam ve demokrasinin karşılaştırılmaması gerektiğinin altını çizen Sarıbay, "İslam dediğimizde bir medeniyet, kültür ve dinden bahsediyoruz. Demokrasi dediğimizde ise, bir siyasi rejim tipinden bahsediyoruz. 1950 yılından itibaren batının dünyanın diğer kısımlarına olan üstünlüğü demokrasiyi bir değer olarak emprovize etmiştir. Bugün Mısır'daki olaya baktığımız zaman ordu demokrasiye karşı çıkıp, ortadan kaldırmaya çalışırken, demokrasinin üslubu ile ilerliyor. Artık her şey görünür oldu" açıklamasını yaptı.
Bir iktidarın seçimle gelmesi durumunda demokratik değerlere ve kurallara uyması gerektiğini belirten Sarıbay, "Bizim ülkemizde, hem Ortadoğu ve diğer ülkelerde kendi gibi olmayı önemseyenlere karşı darbe sistemi yükseliyor. Mesele İslam ile demokrasinin bağdaşma durum değildir. Tam tersine demokrasi İslam'ı kendi içerisinde nasıl sindirebilir? Bunu sindiremeyeceğini gösteren duruma demokrasi demek mümkün değildir. Bir iktidar seçimle de gelse demokratik değerlere ve kurallara uyması gerekir. Bunlara uymuyorsa zihinlerde bu darbeyi mazur gösterme gibi bir sonuca yol açıyor. Bu kabul edilemez bir şeydir" ifadelerini kullandı.
"MISIR'LA BİRLİKTE KENDİMİZE DE ÜZÜLÜYORUZ"
Alevlenmenin batı üstünlüğünü gözeten bir durum olduğunu söyleyen Sarıbay, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu alevlenme ile birlikte Esad bile önde gelen diktatör çok demokrat bir tavırla "dini kullananların dünyada sonu bunun gibi olacaktır" gibi bir açıklama yapma yüzsüzlüğünü gösteriyor. Siyasal İslam'ın başlamasını olumsuzluk anlamında söylemiyorum. Türkiye kendi raylarını döşemiş, bunun üzerinde demokrasi lokomotifini başarıyla götürmeye çalışan bir ülkedir. Biz Mısır'ı seyir ederken üzülüyoruz, ama aynı zamanda kendimize de üzülüyoruz. Bunların boşuna geçen yıllar olduğunu ve hiçbir kazanç getirmediğini görüyoruz."
Demokrasideki temel probleme değinen Sarıbay, "Kim yönetiyor' sorusundan daha çok nasıl yönetiliyor. Biz kendimize uygun belli bir yönetici tipi ve parti olduğu zaman çoğunluğun oyuyla da gelse belli değerlere uymadığı için kabul etmiyoruz. Bunu aşmak önemli bir şeydir. Demokrasi ve seçim esastır. Seçimle gelen insanların yapacağı yanlışlar da olabilir. Bu yanlışlara örgütlü bir toplum, demokrasi içinde çare bulmalıdır. Mısır bize kendimize bakmayı ve gözleme imkan tanıyacaktır. Orada acı çeken insanlar da var. Ama sonuçta çevreye yaptıkları bir ders var" şeklinde konuştu. - BURSA
Son Dakika › Güncel › 'Mısır'la Birlikte Kendimize de Üzülüyoruz, Bunlar Boşuna Geçen Yıllar ve Kazancı Yok' - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?