Dicle Üniversitesi'nde medyanın toplum üzerindeki olumsuz etkileri ve sonuçları tartışıldı. Dicle Üniversitesi, Gülnihal Derneği, Dicle Üniversitesi Kadın Sorunları Uygulama ve Araştırma Merkezi (DÜKSAM) ve HAKYAD Vakfı işbirliğiyle düzenlenen konferansa, İleitişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Sabri Eyigün, DÜKSAM Müdürü Prof. Dr. Nuriye Mete, HAKYAD Vakfı Başkanı Necla Hattapoğlu, GÜLNİHAL Derneği Yetkilileri, Türkiye Aile Platformu Üyeleri ve çok sayıda bayan izleyici katıldı.
İstanbul Kadın ve Kadın Kuruluşları Derneği Başkanı Funda Ozan Akyol'un konuşmacı olarak katıldığı "Düşlediğimiz Aile İçi Medya" adlı konferans öncesi söz alan DÜKSAM Müdürü Prof. Dr. Nuriye Mete, Ailenin, sağlam bir toplum yapısının temel taşı olduğunu söyledi.
Toplumların ayakta durmasında, sağlam temeller üzerinde kurulan aile yapılarının etkili olduğunu söyleyen Mete, son yıllarda artan boşanma ve kadına yönelik şiddet olaylarının, aile kurumu ile ilgili ciddi sinyaller verdiğine dikkat çekti. Toplumun, medyanın uyuşturucu etkisinden çıkmak için eleştirel aklını geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Mete, bu projenin eleştirel aklın geliştirilmesinde önemli bir hizmet sunduğunu ifade etti.
Ailenin, milletlerin temelini oluşturan bir unsur olduğunu belirten HAKYAT Vakfı Başkanı Necla Hattapoğlu, ailenin dejenerasyonuna zemin hazırlayan yazılı ve görsel medyanın, davranış biçimleri, tüketim araçları üzerindeki etkilerinin her şekilde bu toplantıda ele alınacağını anlattı. Hakyat vakfı olarak yaptıkları çalışmalara ve diğer sivil toplum kuruluşları ile yaptıkları ortak projelere değinen Hattapoğlu, her ay Türkiye'nin bir ilinde bu tür önem arz eden çalışmalar gerçekleştirdiklerini kaydetti.
MEDYA HER GÜN İDEOLOJİ PAZARLIYOR
Televizyonun, bilgisayarın, internetin ve son olarak akıllı telefonların hayatımıza girmesi ile çocukları korumaya yönelik çeşitli önlemlerin alınmaya çalışıldığını dile getiren Prof. Dr. Sabri Eyigün, "anlaşıldı ki hiçbir şekilde çocuklarımızı medyadan koruyamayacağız. Çocuklar, akıllı telefonlarla istedikleri gibi facebook'a girebiliyor, her türlü medyaya ulaşabiliyor. O zaman şunu anladık, dedik ki madem medya var, hayatımızı her yönüyle etkiliyor. Medyaya yasak koymak yerine, medya okuryazarlığını öğretelim. Toplumu bilinçlendirmek için medya nedir, artıları, eksileri nedir bizden neler istiyor, medyanın amacı nedir bunlar konusunda toplumu bilinçlendirelim. Nasıl ki manav elmaları satmak için parlatıyorsa çürük kısımlarını alta parlak güzel kısımlarını üste koyuyorsa, medya da düşünce pazarlıyor, ideoloji pazarlıyor, her gün bir şey pazarlıyor. Pazarlamak için de inanılmaz taktikler kullanıyor. Eğer biz toplumumuzu ikna edersek medya okuryazarlığını öğretirsek o zaman bizim toplumu kontrol etmeye de gerek yok" dedi.
TELEVİZYON HAYATIMIZIN NERESİNDE
Açılış konuşmalarının ardın söz alan İstanbul Kadın ve Kadın Kuruluşları Derneği Başkanı Funda Ozan Akyol, yapılan araştırmaların Türkiye'de TV izleme alışkanlığının günde ortalama 4 saat 17 dakika ile birçok ülkenin üzerinde yer aldığını gösterdiğini söyledi.
MEDYADA İZLEDİKLERİ ŞİDDET ARTTIKÇA, ÇOCUKLAR OLAYLARA KARŞI DUYARSIZLAŞMAKTA
Ülkemizde 17 yaşına kadar çocukların yaklaşık 60.000 cinayet, ölüm ya da yaralama sahnesi izlediklerinin belirlendiğini kaydeden Akyol, "medyada çocukların izlediği şiddet arttıkça çocuklar başkalarına karşı daha fazla saldırgan davranış sergilemekte, daha fazla düşmanlık duyguları beslemekte, daha korkulu ve daha güvensiz olmakta, başkalarının çektiği acı ve eziyete karşı duyarsızlaşmakta" diye konuştu.
"GENÇLERİN KİMLİK OLUŞUMUNU OLUMSUZ YÖNDE ETKİLEMEKTEDİR"
Çocukların olumsuz olarak etkilendiği noktaların altını çizen Akyol, sözlerini şöyle sürdürdü: "Televizyon programlarında izledikleri her türlü ayırımcılık, alkol, sigara ve madde kullanımı, suç davranışları, kaba, bayağı ve küfürlü konuşmalar özellikle çocuk ve gençlerin önem verdikleri ve beğendikleri karakterler tarafından sergileniyorsa taklit edilme artmaktadır. Gençler karakterle özdeşim kurduklarında bu davranışları sergileyen karakter gibi davranmaktadır. Bu da gençlerin kimlik oluşumunu olumsuz yönde etkilemektedir."
RTÜK yayın ilkelerine de değinen Akyol, toplum üzerinde olumsuz etkileri olan birkaç program ve diziden örnekler verdi.
Son olarak bilinçli medya izleyicisi oranını artırmak, toplumun taraflarını temsil eden sivil bir inisiyatif oluşturmak, bireylerin ilgili kişi, kurum, kuruluşlara yayınlarla ilgili olumlu, olumsuz tepkilerini göstermelerinde rehberlik etmek, böylece öncelikle çocuklar olmak üzere aile kurumunu korumak, desteklemek ve değer kaybını önlemek amacıyla yürüttükleri proje konusunda bilgiler veren Akyol, projeye katılım koşulları konusunda açıklamalarda bulundu.
Son Dakika › Güncel › Medya Aileden Ne İstiyor - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?