Mavi Marmara Kardeşliğin Bahçesi" Konferansı

GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ :

Konferansa katılanlardan detay

Uluslararası Hukukçular Birliği Üyesi Gülden Sönmez'in konuşması Siirt'te "Mavi Marmara Kardeşliğin Bahçesi" konferansı

Uluslararası Hukukçular Birliği Üyesi Sönmez:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mahkemesinde çok onurlu bir iş yapıldı. Türk hakimleri Interpol kararı çıkardı, davayı açtı. Türkiye bütün dünyaya onurlu ve şerefli durmayı gösterdi"

İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Yönetim Kurulu ve Uluslararası Hukukçular Birliği Üyesi Gülden Sönmez, Mavi Marmara Gemisi davasına ilişkin, "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mahkemesinde çok onurlu bir iş yapıldı. Türk hakimleri Interpol kararı çıkardı, davayı açtı. Türkiye bütün dünyaya onurlu ve şerefli durmayı gösterdi." dedi.

Sönmez, Siirt İnsani Yardım Derneği'nce Siirt Üniversitesi'nde düzenlenen "Mavi Marmara Kardeşliğin Bahçesi" konulu konferansta yaptığı konuşmada, İsrail'in Gazze'ye yaptığı saldırı ve uygulanan ablukayla alakalı eylemler yaptıklarını ve dünyaya ablukanın zulüm olduğunu haykırdıklarını söyledi.

Birleşmiş Milletler Cenevre Sözleşmesi'nde savaş zamanında bile çocuklar ile kadınların katledilmemesi, onların temel insani ihtiyaçlarının verilmesiyle alakalı düzenleme olduğunu hatırlatan Sönmez, dünyadaki hemen hemen bütün ülkelerin dava etmesine rağmen sivilin ve çocuğun katledilmediği savaş bulunmadığını kaydetti.

"En son teklif ettikleri rakam 1 milyar dolar"

"Dünyaya haykırdık, abluka kimden kime yapılırsa yapılsın zulümdür ve biz zulme karşı olmak zorundayız." diyen Sönmez, Mavi Marmara'da değişik mezheplerden Hristiyanlar, anti Siyonist Yahudiler, ateist, Budistler ve farklı dinlerden ve 37 milletten insan aynı gemide buluşup Gazze'deki ablukaya karşı yola çıktığını vurguladı.

Mavi Marmara'dan sonra İsrail'le karşı hukuk mücadelesini başlattıklarını ifade eden Sönmez, hukuk mecrasının İsrail'in en çok çekindiği ve korktuğu mecra olduğunu ifade etti.

Sönmez, şunları kaydetti:

"İsrail'e yönelik başlatılan hukuk mücadelesi 'paralelci savcılar' tarafından sabote edilmek istendi. Bugün yurt dışına kaçmış olan bazı savcılar, o günlerde İsrailli komutanlar hakkında bu davalar açılmasın diye çok büyük mücadele verdiler. Hatta biz tehdit edildik. Bizim davalarımız büyüdükçe, güçlendikçe İsrail'in teklifleri de güçlendi. En son teklif ettikleri rakam 1 milyar dolar. Türkiye Hükümeti ile yapılan görüşmede Türkiye'ye ne teklif ediyorlar? 20 milyon dolar. Mevzu para değil ama burada bir husus çok önemlidir. İsrail, Türkiye ile yapılan görüşmede diyor ki 'Size 20 milyon dolar tazminat öderim ancak bir Yahudi Vakfı'na bunu bağış olarak yaparım, sen de Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak bu bağışı alırsın bu şehit ailelerine kendin oradan dağıtırsın.' diyor. Bu bir hakarettir. Bir Yahudi inancı ve İsrail tarafından baktığınız zaman bu çok normal çünkü onlar böyle bakarlar, 'onlar efendidir, biz aşağılık varlıklarıyız' böyle bir inançları var."

"Şehitlerin, Müslümanların ve bu ümmetin onur meselesidir"

İsrail'in teklifini kabul etmediklerini ve şehitlerin ailelerinin derdinin para olmadığına işaret eden Sönmez, "Bir kuruş olsa bile tazminat İsrail'in suçunu kabul ettiği, bir cezalandırıcı tazminat olmalı. Trilyon dolarları önümüze yığsalar eğer bu bir bağışsa kuruşuna elimizin değmemesi gerekiyor. Bizim böyle bir duruşumuz var. Şehitlerin, Müslümanların ve bu ümmetin onur meselesidir diye bakıyoruz." ifadelerini kullandı.

"Mücadeleyi sürdürüyoruz"

"Hukuk cephesinde İsrail'e haddini bildirmek, Filistin işgali, Kudüs ve Mescidi Aksa'da yaşanan sıkıntıların son bulması ve Müslümanları istediği yerde istediği gibi öldüremeyeceğine dair bir karşılık vermek istiyoruz." değerlendirmesinde bulunan Sönmez, sözlerini şöyle tamamladı:

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin mahkemesinde çok onurlu bir iş yapıldı. Türkiye bütün dünyaya onurlu ve şerefli durmayı gösterdi. İsrail ile hiçbir anlaşma taraftarı değiliz ama devletler arası ilişkiler farklı yürüyebilir, ne olursa olsun Müslümanların kazandığı, Filistinlilerin kazandığı bir süreç üzerine yürümek bunu da onurlu bir şekilde yürümek ve yürütmek isteriz. Böyle bir bakış ile hala bu mücadeleyi sürdürüyoruz."