Diyarbakır'ın Lice ilçesinde, 1993 yılında dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili açılan dava, bugün İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlandı.
Diyarbakır'da failimeçhul soruşturmalarla ilgili yürütülen çalışma kapsamında Ekim 2013'te zaman aşımına bir gün kala dava açıldı. Sonra Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e nakledilen dava, bu ilde Özel Yetkili Mahkeme olmamasının anlaşılmasıyla Ankara'ya, buradan da İzmir'e nakledildi.
"BOŞ SANDALYELERLE DURUŞMA YAPILDI"
İzmir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davaya verilen arada basın mensuplarına açıklama yapan Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi, 16 Ekim 1993'te gerçekleşen ve dönemin Jandarma Bölge Komutanı Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın da aralarında bulunduğu 16 kişinin yaşamını yitirdiği olayların 20 yılı aşkın bir süre sonra davaya konu edilmesinin sevindirici olduğunu ifade ederek, "Diyarbakır'da güvenlik sorunu olmamasına rağmen bu davanın görülmesi gereken Diyarbakır'dan bin 500 kilometre uzağa nakledilmesi, hem adil yargılama hakkına hem bu kadar ağır bir suçun etkin soruşturulması ilkesine aykırı. Bu nakil kararı, mağdurları daha mağdur etmiştir. Bu tür yargılamanın mağdur odaklı olması, mağdurları koruması gerekirken sanıkları korumuştur. Sanıkların konforunu dikkate alarak bu karar alınmıştır. Sözde güvenlik gerekçesiyle bin 500 kilometre uzağa nakledilmesine rağmen sanıklar mahkemeye çıkmamıştır" dedi.
Sanıkların duruşmaya katılmaması nedeniyle davanın boş sandalyelere bakılarak görüldüğünü anlatan Elçi, "Boş sandalyelere bakarak bir yargılama yapıldı. Sanıklar adalet önüne çıkmadan iddianamenin okunması ve duruşmanın açılmasını uygun bulmadık. Bin 500 kilometre uzaktan gelen mağdurların daha fazla mağdur edilmemesi bakımından bugün dinlenmesini talep ettik. Öğleden sonra mağdurlar, şikayetçiler, tanıklar dinlenmeye devam edecek. Bu ağır suçtan sadece iddianamede yazılı kişiler zarar görmemiştir, Lice yani bir ilçe tümüyle yakılmış, yıkılmış, tahrip edilmiştir. Yüzlerce, binlerce kişi zarar görmüştür. Bu nedenle olaylarda zarar gören bin 500 Liceli bu davaya katılmak istediklerini ifade ettiler ve müdahil olmak için başvurdular."
"TANK VE HELİKOPTER ETRAFIMIZDA GEZİYORDU"
Olaylarda 3 çocuğu yaşamını yitiren Zarife Cantürk de o anları şöyle anlattı; "Silah sesleri duyduk. Baktım komandoların oradan ses geliyor. Helikopterler ateş etti. Caminin köşesinden top attılar, panzerle taradılar. Tank ve helikopter etrafımızda geziyordu, çocuklarımı içeri aldım. O sırada patlama oldu. İki oğlum, bir kızım öldü. Allah kimseye böyle acı göstermesin."
"UMUDUMUZ YOK"
Yaşanan olayda 3 kardeşini kaybeden ve olay sırasında okuldan eve döndüğünü söyleyen Mezgin Cantürk de yaşananları şöyle dile getirdi; "Ağabeyimle ilkokula gidiyorduk. Okuldan çıkıp eve gittiğimiz sırada ateş açıldı. Üzerimizde önlükler vardı. 4-5 eve sığınarak evimize gittik. Evlere de ateş açılıyordu. Eve gittiğimiz zaman evin yıkıldığını gördük. Herkesi ağaç altına dizmişler helikopterler görsün bir daha ateş etmesinler diye, en azından yaralılar sağ kalsın diye. Eve gittiğim zaman 7-8 kişi 1 metrekarelik havuza sığındık. Bir gün sonra askerler geldi bizi havuzdan çıkardı. Babama yaralı haliyle silahın dipçiğiyle vurdular 'sen neden ölmedin' dediler. Yengem araya girdi yazmasını çıkarıp ortaya attı 'yeter Allah aşkına zaten öldürdünüz öldüreceğiniz kadar' dedi. Öylelikle babamı onların elinden aldık. Sanıklar gelmiyor. Bir umudumuz yok. En ufak bir olayda sanıkları polisle zorla getiriyorlar. Sanıklar ifade vermeye bile gelmiyor." - İZMİR
Son Dakika › Güncel › Lice Olayının Tanıkları Konuştu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?