Kriz Söylentilerinin Perde Arkasında Ne Var? - Son Dakika
Güncel

Kriz Söylentilerinin Perde Arkasında Ne Var?

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı açıkladı

13.03.2015 09:54

24 TV'ye konuşan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, Beştepe'deki görüşmeyi ve Türkiye'de dillendirilen kriz söylentilerini yorumladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ı kabul ettiği görüşmede Yiğit Bulut'la birlikte hazır bulunan Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Cemil Ertem, 24 TV'ye konuştu.

Ersoy Dede'ye açıklamalarda bulunan Ertem, Türkiye'deki kriz söylentilerinin perde arkasını ve Beştepe'deki toplantıyı değerlendirdi.

Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda gerçekleşen toplantının bir fikir alış-verişi formatında olduğunun altını çizen Cemil Ertem, toplantının olmulu ve verimli bir havada geçtiğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üretime yönelik ekonomi paradigmasını ve düşük faiz anlayışını tekrar dile getirdiğini ifade eden Ertem, Türkiye'de faiz tartışmalarının yanlış anlaşıldığını, Avrupa'da ve Amerika'da da sürekli bu tür tartışmaların yapıldığını belirtti.

Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığına herkesin saygı duyduğunu, ancak faiz oranlarının dünya ortalamasının çok üstüne çıkarılmasının Türkiye'yi bir borç ve ithalat ülkesi haline getireceğini savundu.

Cemil Ertem şöyle konuştu:

TOPLANTI ÇOK OLMULU VE VERİMLİ BİR HAVADA GERÇEKLEŞTİ

Öncelikle çok verimli bir toplantı olduğunu söylemeliyim. Çünkü bu toplantı, şimdiye kadar olan bütün spekülasyonları ortadan kaldıran bir toplantı oldu. Dolayısıyla, bu toplantıların bundan sonra daha sık yapılabileceğini de söyleyebiliriz. Çünkü esasında devletin zirvesiyle devletin ekonomik kurumları arasındaki koordinasyonun bütün bu süreçte üst düzeyde olması gerekiyor. Bu toplantı belki de bu koordinasyonun bir başlangıç toplantısıydı. Bu anlamda hem verimli bir başlangıçtı, hem de çok verimli geçtiğini söyleyebilirim.

SAYIN CUMHURBAŞKANI GÖRÜŞLERİNİ SAYIN BAŞÇI VE SAYIN BABACAN'A İLETTİ

Toplantı, karşılıklı görüş alışverişi şeklinde gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanımız Türkiye ekonomisiyle ilgili görüşlerini, özellikle öteden beri vurguladığı üretime dönük ve faizin düşük olması gerektiğine dönük görüşlerini Sayın Cumhurbaşkanımız bir kez daha hem Ali Babacan Bey'e, hem de Erdem Başçı Bey'e belirtti.

Cumhurbaşkanımız şunu öteden beri söylüyor, ben de bunun altını çizmek istiyorum. Türkiye'nin yeni dönemde, yeni bir ekonomi modelini, üretime dönük bir ekonomi modelini Türkiye'nin tartışması ve Türkiye'ye uygun yeni bir kalkınma paradigmasının yeni dönemde gündeme gelmesini istiyor Sayın Cumhurbaşkanımız.

CUMHURBAŞKANIMIZ ZATEN MEYDANLARDA DA ÇOK AÇIK ŞEKİLDE DİLLENDİRİYOR

Zaten Sayın Cumhurbaşkanımız bunları sadece bu tip toplantılarda değil, meydanlarda da çok açık dillendiriyor. Şu anda faiz tartışması, esasında bir vizyonun gündeme gelmesidir, bir model tartışmasıdır. Ve Cumhurbaşkanımız tarafından, devletin en üst düzeyinde dillendirilmektedir. Bu anlamda da çok önemlidir. Bu toplantıda tabi ki, bu vizyoner bakış açısı da gündeme getirildi. Ve bu toplantı bu anlamda bir brifing değil, karşılıklı görüş alış verişinin yapıldığı bir toplantıydı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, dünyada araç bağımsızlığını en iyi kullanan merkez bankalarından bir tanesidir. Ve bunun, Sayın Cumhurbaşkanımız dahil herkes böyle olmasını istiyor. Böyle olması da gerekiyor. Ve böyle de devam edecek zaten.

ARAÇ BAĞIMSIZLIĞI TAMAM AMA AMAÇ BAĞIMSIZLIĞI DOĞRULTUSUNDA ADIM ATILAMAZ

Ama burada şunun da altını çizmemiz gerekiyor. Amaç bağımsızlığı olamaz dedik. Teorik olarak da böyle. Sayın Erdem Başçı da, Merkez Bankası Başkanı ve iyi bir akademisyen olarak da bunu kabul eder. Bu anlamda Merkez Bankası amaç bağımsızlığı doğrultusunda bir adım atamaz.

Faiz, hem Merkez Bankamızın uyguladığı para politikası açısından, hem de genel olarak ekonomiyi belirleyen, yatırımları belirleyen çok önemli bir araç biliyorsunuz. Faizlerin esasında gereksiz yüksek düzeyde olması, hem hükümetin hem de Sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonu doğrultusundaki adımları geciktirebilecek bir durum.

Faiz tartışması tam da bu amaç bağımsızlığı tartışmasıdır. Yani faiz tartışması, "Merkez Bankası faizleri şöyle yapsın, burada tutsun" tartışması değildir. Merkez Bankası'nın örneğin bir "rezerv opsiyon katsayısı" gibi çok özgün araçları var. Bu araçları nasıl çalıştıracağına, üst banttaki ve alt banttaki faiz oranlarının yüzde kaç olacağına kimse karışmıyor zaten.

TÜRKİYE'Yİ BİR BORÇ VE İTHALAT ÜLKESİ HALİNE GETİRMEMEK İÇİN...

Ama Merkez Bankası'nın faizleri gereksiz, dünya ortalamasının çok üstünde yüksek tutarak, Türkiye'yi bir borç ve ithalat ekonomisi haline getirmesi de hükümetin, devletin belirlediği ve Cumhurbaşkanımızın vizyonuna ters bir durum. İtiraz edilen nokta burası.

Yani tartışma çok yanlış anlaşılıyor. Kimse Merkez Bankası'nın araç bağımsızlığına bir söz etmiyor. Bizim burada tartıştığımız, Türkiye'nin 2023 hedefleri varması doğrultusunda yanlış bir patikaya sapmaması ve onuncu 5 yıllık kalkınma programında çizilen, Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı zamanında adımları atılan ve şu anki hükümet tarafından da gündeme getirilen programların, reformların sağlıklı bir şekilde uygulanması ve Türkiye'nin küresel rekabette (adeta küresel ekonomi bir kurtlar sofrası) yerini alması ve giderek ekonomi liginde üst sıralara tırmanması. Bütün amaç budur. Bunun dışında kimsenin başka bir amacı yoktur.

Bu konunun yanlış tartışılmasından Cumhurbaşkanlığı rahatsızdır. Bu rahatsızlığı da ben burada dile getirmek istiyorum.

BU TARTIŞMAYI SADECE BİZ YAPMIYORUZ

Küresel bir kriz var ve bu krizde bütün ülkeler, Amerika da, Avurpa da kendine yol arıyor. Bakın ECB (Avrupa Merkez Bankası) Başkanı Dragi çok iddialı bir genişleme politikası başlattı. Bu, Almanya'da başka türlü okunuyor, Yunanistan'da başka türlü okunuyor ve tartışılıyor.

Aynı şekilde Amerikan Merkez Bankası'nın (FED) faizleri ne zaman artıracağı Amerika'da çok hararetli bir tartışma konusudur. Obama-Yellen cephesi bir tarafta, Cumhuriyetçiler bir tarafta. Bu tartışmayı yapıyorlar. Orada da bize benzer bir faiz tartışması yapılıyor. Dolayısıyla, burada Türkiye dünyadan ayrı bir tartışma yapmıyor.

SAYIN CUMHURBAŞKANI BİR ADIM ÖNDE

Ama altını çizmek istediğim bir nokta var, bu tartışmada Cumhurbaşkanımızın birkaç adım önde olduğu gerçeği.

Bir takım sermaye güçlerinin bu tür puslu havalarda daha fazla kar etmek saikiyle ya da orta-uzun vadeli siyasal amaçlarını gerçekleştirmek saikiyle hareket ettiklerini söyleyebiliriz. Bu tür ortamları çok iyi kullanırlar, hatta bu tür ortamların oluşması için çaba sarfederler. Bunu da gördük.

ŞARK KURNAZLIKLARI YAPTILAR

Belki de teknik olarak anlatabileceğimiz en önemli gösterge FX dediğimiz piyasalarda dolar kurlarını çok yüksek yazmak ve dolayısıyla bu psikolojik harekattan yararlanarak bankalar arası kotasyonları yukarıda belirlemek gibi çabalar da oldu. bunları da biliyoruz. Özellikle FX piyasalarında bütün bu süreçte çok yüksek kur yazıldı, dolar yüksek gösterilmeye çalışıldı. Ama bunların gerçek alım ya da satış emirleri olmadığını da biliyoruz. Ne yazık ki bu türk şark kurnazlıkları yapıldı.

BATI'NIN ACEMİCE YAPTIĞI ŞARK KURNAZLIĞINI BİZ DOĞULULAR HEMEN ANLIYORUZ VE DEŞİFRE EDİYORUZ

Ama bu şark kurnazlıkları, paradoksal olarak Batı tarafından geliyor. Batı'nın acemice yaptığı şark kurnazlığı. Biz Doğulular bu tür acemice kurnazlıkları hemen anlıyoruz ve deşifre ediyoruz. Bu süreçte de deşifre ettik.

Kriz Söylentilerinin Perde Arkasında Ne Var?
Kaynak: Takvim.com.tr

Son Dakika Güncel Kriz Söylentilerinin Perde Arkasında Ne Var? - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement