Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel, yeni tip koronavirüs pandemisi sürecinde astımlı hastalara, ilaçlarını almayı aksatmamaları ve tedavilerine devam etmeleri tavsiyesinde bulundu.
Türkiye Ulusal Alerji ve İmmünoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Bülent Şekerel ve Astım Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek, "5 Mayıs Dünya Astım Günü" dolayısıyla online basın toplantısı düzenledi.
Dünyada yaklaşık 335 milyon, Türkiye'de ise 4 milyon astım hastası olduğunu bildiren Şekerel, Dünya Astım Günü aktiviteleri kapsamında, her yıl toplum ve sağlık çalışanlarına yönelik farkındalık eğitimi düzenlediklerini söyledi.
Bu yıl belirlenen temanın "astım ataklarına son" olduğunu ifade eden Şekerel, tüm dünyayı etkileyen Kovid-19 pandemisinin astımla ilişkisine değinerek, şunları anlattı:
" Koronavirüs, solunum yolunda tutulum ve onun yarattığı yakınmalarla seyrediyor. Benzer şekilde astım da solunum yollarının bir hastalığı. Astımlı hastaların, bu olağanüstü dönemi olabildiğince az etkilenerek geçirmeleri için 'Uluslararası Astım Rehberleri'nin bazı önerileri var. Astımlı hastalar, sprey tarzındaki ilaçlarını ki bunlar arasında kortizon içerenler de var, kullanmaya devam etmeli, gerekirse kortizonun iğne veya hap formlarını da almalılar. Virüsü diğer hastalara ve sağlık çalışanlarına yayma riskini azaltmak için, nebülizatör denilen ve astım ilaçlarını buhar formuna dönüştüren cihazların kullanımından ve solunum fonksiyon testi yapımından mutlaka kaçınılmalı."
Astımın, akciğer içi hava yollarında mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının daralması sonucu ortaya çıkan kronik bir akciğer hastalığı olduğunu belirten Şekerel, "Astım, tekrarlayan ve ataklar halinde gelen nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı-hışıltı-ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösteriyor." dedi.
"Astım kronik rahatsızlıklar gibi takip gerektirir"
Dernek Astım Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Sevim Bavbek ise astımın, kontrol altına alınabilen bir hastalık olduğunu ve tedavideki amacın, gelecekteki riskleri de azaltmak olduğunu kaydetti.
Uygun ilaçlarla astım hastalarını kontrol altına almanın mümkün olduğunu vurgulayan Bavbek, "ilaçların önemli bir kısmı, inhalasyon ya da solunum yoluyla kullanılan ilaçlardır. Bunların da özel bir kullanım şekli vardır. O nedenle hastaya düzgün olarak anlatılması önemlidir." diye konuştu.
Prof. Dr. Bavbek, hastalığa ilişkin gelecekteki riskin, atakların önlenmesi olduğunu vurgulayarak, "Astım zaman zaman kontrolden çıkıp ataklar ya da hastalarımızın krizler dediği durumlarla seyredebilir. Bir astım hastasını krize götüren gerekçelerin başında, mevcut ilaçlarının yetmemesi ya da hasta tarafından yeterince düzgün ve önerilen dozda alınmamasıdır. Sigara, hava kirliliği, viral enfeksiyonlar da astım ataklarının artmasına neden olabiliyor. Kronik rahatsızlıklar gibi, astım da düzenli hekim kontrolü gerektirir." bilgisini verdi.
Konuşmaların ardından, Şekerel ve Bavbek basın mensuplarının soruları cevaplandırdı.
Koronavirüsün astım hastalarında görülüp görülmediğine ilişkin soruya Prof. Dr. Şekerel, şu yanıtı verdi:
"Koronavirüs ilk çıktığında, grip virüsünden yola çıkarak bazı hastaların bu hastalığı daha ağır geçireceği öngörülüyordu. Astım da bu hastalıklardan biriydi. Bu bir öngörüydü, virüsü tanımıyorduk, yaptığı hastalığı bilmiyorduk. Astımlı hastalar, hastalıklarına karşı korunmak için daha deneyimli bir grup oluşturuyor. Enfeksiyonlar, astımları tetikliyor. Hafif astımlar için bir risk söz konusu değildir. Bütün hastalar gibi astımlı hastalar da bu virüsü aynı şekilde alırlar. Bu bir temas yoluyla ya da damlacık solunması şekliyle olur. Ağır ya da kontrolsüz bir astımsa o zaman hastalık ağır geçirilebilir. Hastaların mevcut tedavilerine devam etmeleri gerekiyor."
"Güçlü bağışıklık için; egzersiz, düzenli uyku ve dengeli beslenme şart"
Astım hastalarının bağışıklık sisteminin daha düşük olup olmadığı yönündeki soruyu yanıtlarken Şekerel, "Astım, bağışıklık sisteminin yanlış verdiği tepkiden meydana gelir. Genellikle astımı alerjik bünyeli insanlarda daha fazla görürüz. Bu bir bağışıklık sistem yetmezliği değildir. Sadece belli soğuk algınlığı virüslerini, bronşa indirerek atlattıkları için genellikle daha ağır atlatırlar. Virüslere karşı mücadale gücü yeteneği açısından astımlıların sağlıklı insanlardan bir farkı yoktur." değerlendirmesinde bulundu.
Şekerel, Kovid-19 ile mücadele döneminde astım hastalarının nasıl beslenmesi gerektiği konusuna da değinerek, şu bilgileri aktardı:
"Bu aralar en çok popüler olan konu, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi. Bu ifade, kamuoyunda sık paylaşılan ancak biz hekimlerin sık kullanmadığı bir ifadedir. Bizim kullandığımız, sağlıklı olmaktır. Sağlıklı bir insanın bağışıklık sistemi zaten iyi çalışıyor demektir. Bir maddeniz eksikse onu almanız gerekebilir. Doktorunuz sizi sağlıklı olarak değerlendiriyorsa, fazla bir şey almamak gerekir. Bağışıklık sistemimizin güçlü olmasını sağlamak için yapmamız gerekenler belli. Evdeyken de egzersiz yapacağız. Stresten uzak duracağız, iyi uyuyacağız ve dengeli besleneceğiz. Sigara ve alkol gibi zararlı maddelerden de kaçınacağız."
Astım Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bavbek de bir soru üzerine, koronavirüsün, şu ana kadar astımlı bir hastanın atağını tetiklediğine ilişkin bir veri bulunmadığını dile getirdi.
Son Dakika › Güncel › Kovid-19 ile mücadelede astım hastalarına 'tedavinizi aksatmayın' uyarısı - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?