Haydarpaşa Garı çevresindeki arkeolojik kazı alanında yapılan çalışmalarda ortaya çıkan, "Körler Ülkesi" olarak bilinen Khalkedon (Kadıköy) antik şehrine ait buluntular, bölgenin 2 bin 500 yıllık tarihini gözler önüne seriyor.
Tarihi Haydarpaşa Garı istasyon bölgesinde ve çevresinde Marmaray çalışmaları sırasında tarihi kalıntılara rastlanması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı adına İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından Mayıs 2018'de başlatılan kazı çalışması, yaklaşık 2 yıldır büyük bir titizlikle devam ediyor.
Osmanlı, Bizans, Helenistik ve Klasik dönemlere ait birbirinden farklı tarihi yapıları içerisinde barındıran alanda yapılan kazı çalışmaları, Anadolu'nun köklü tarihine ışık tutuyor.
Arkeolog, müze uzmanı ve işçilerden oluşan 430 kişi tarafından peronlar, menfez, İbrahimağa ve İbrahimağa manevra bölgelerini içine alan yaklaşık 350 bin metrekare alanda yürütülen çalışmalarda ortaya çıkan buluntular, tarihi 2 bin 500 yıl önceye uzanan "Körler Ülkesi" olarak bilinen Khalkedon (Kadıköy) antik şehrine ait önemli ipuçları veriyor.
Saray ve kale olduğu düşünülen kalıntılara rastlandı
Titizlikle yürütülen kazılarda bugüne kadar Khalkedon'a ait mimari kalıntılar, mezarlar, binlerce obje ve hamam ile 10 bine yakın sikke bulundu.
Çalışmalarda, MÖ 5. yüzyıla ait olduğu belirtilen ve saray olduğu düşünülen bir mimari kalıntı ile kale olduğu sanılan ve bu yönde inceleme çalışmaları süren T şeklinde bir yapıya rastlandı.
Ayrıca, kazıda MS 5. yüzyılda Azize Bassa adına inşa edilen bir kilisenin kalıntıları da bulundu. Azize Bassa Kilisesi'nin (Sainte Bassa Kilisesi) içerisinde yer alan bir alanda 28 insana ait iskeletler arkeologların küçük fırçalar ve ince uçlu aletlerle yaptıkları titiz çalışmalar sonucu ortaya çıkarıldı.
Tümlenebilecek eserler restore ediliyor
Tarihi garda devam eden kazı çalışmalarında gelinen son durumu AA ekibi, havadan görüntüledi.
Farklı bölgelerde yürütülen kazı çalışmaları sırasında ortaya çıkan buluntular, uzmanlar tarafından hangi kazı bölgesinden geldiği ve kaç metre derinlikte bulunduğu not alınarak kasalara yerleştiriliyor.
Fırça ve su yardımıyla ön yıkama ve detaylı yıkama işlemlerinden geçirilen eserlerin tasnifi yapılarak işlevli ve kullanılabilecek durumda olanlar ayrıştırılıyor.
Tümlenebilecek eserler restorasyon işleminden geçirildikten sonra envantere gönderiliyor. Envanter numarası verilerek kayıt altına alınan ve fotoğraflanan eserler, sergilenmek üzere İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne götürülüyor.
"İstanbul'un tarihini zenginleştiren en önemli kazılardan"
İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, AA muhabirine, kazı alanının Marmaray çalışmaları esnasında ortaya çıktığını ve tarihi derinliğinin MÖ 5. yüzyıla uzandığını anlattı.
Kazı çalışmalarının yaklaşık 2 bin 500 yıllık bir yerleşim alanında yapıldığını belirten Yılmaz, bugün "Haydarpaşa Limanı" olarak isimlendirilen alanın Romalılar döneminde tarihte "Khalkedon" diye adlandırılan Kadıköy bölgesinde ortaya çıktığını söyledi.
Kazıda ortaya çıkan buluntuların, buranın bir liman şehri olduğunu gösterdiğini aktaran Yılmaz, şöyle konuştu:
"Kazılardan ortaya çıkan buluntular, Khalkedon'un işlek ve hareketli bir ticaret limanı olduğunu gösteriyor. Buna bağlı olarak da çevresinde bir yerleşim alanı oluşmuş. MÖ 5. yüzyıldan başlayarak Cumhuriyet dönemini de içine alan süreçte bu alanda farklı yüzyıllara ait katmanlara rastlamak mümkün. Hem Roma hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi yapı izleri ve kalıntıları burada bulunuyor. Alanın buluntularına ve kalıntılarına baktığımızda bir plan doğrultusunda yapılanma olduğunu görüyoruz. İstanbul'un tarihine ait buluntular açısından da şehrin tarihini zenginleştiren en önemli kazılardan birisi. Bu alanın varlığı İstanbul, ticaret ve şehirleşme tarihi açısından son derece önemlidir. Çünkü sikkeler ve diğer buluntular burada çok canlı, dinamik bir yapılaşma olduğunu gösteriyor."
"Ölülerin hediyeyle defnedildiğini görüyoruz"
Kazıda MÖ 5. yüzyılda başlayıp bugüne gelen süreçte farklı dönemlerden 10 bin civarında sikke bulunduğunu kaydeden Yılmaz, bu sikkelerin varlığının, şehrin hem sürekliliğinin hem etkinliğinin hem de ticari bir alan oluşunun bariz göstergesi olduğunu ifade etti.
Coşkun Yılmaz, kazı çalışmalarında ortaya çıkan kalıntı ve buluntulara ilişkin şu bilgileri verdi:
"Kazı alanında bir hamam buluntusu var. Arkadaşların çalıştığı alanda ise bir saray kalıntısı olduğu varsayılıyor, bu konuda araştırma sürüyor. Atölyeler var. MS 5. yüzyıla tarihlenen ve İstanbul'un ilk kilise yapılarından biri olarak kabul edilen Azize Bassa Kilisesi ise Haydarpaşa kazılarının en önemli buluntularından biri. Yapı, hem Hristiyanlık tarihi hem de İstanbul'daki dini hayat açısından son derece önemli. Kilisenin içindeki alanda 28 insan iskeleti bulunuyor. Bu iskeletler de kazının en önemli bulgularından biri olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü hem defin kültürü hem buranın yaşam alanı hem de kilisenin önemi açısından fikir veriyor. Nitekim iskeletler incelendiğinde ölülerin hediyeyle defnedildiğini görüyoruz. Mesela, bir iskeletin diz bağı içerisinde koku şişesi ve benzeri hediyeler ortaya çıktı."
"Çalışmalar sarraf titizliğinde yürütülüyor"
Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arkeolojik çalışmaları ve kazıları son derece önemsediklerini ifade eden Yılmaz, arkeolojik kazılarda gelişmiş, modern ve etkili çalışmaların uygulandığına belirterek, Bakanlığın mevsimsel kazı çalışmalarından ziyade yılın tamamını kapsayan etkili ve dinamik bir arkeolojik çalışma süreci başlattığını anlattı.
Yılmaz, "kazı" denilince akla modern ya da geleneksel kazı araçlarıyla yapılan işlemlerin geldiğini anlatarak, "Arkeolojik kazılar çok meşakkatli, zahmetli ve titizlik isteyen çalışmalardır. Arkeologlarımızın, diş tedavisinde kullanılan bazı aletler ve küçük fırçalarla bu objeleri temizlemeye çalıştıklarını, kırıntıya ve tahribata sebebiyet vermeden ortaya çıkardıklarını görüyoruz. Çalışmalar adeta bir sarraf titizliğinde ve hızla ilerliyor." diye konuştu.
Kazıdan çıkan buluntular sergilenecek
Kazı çalışmalarının bitimiyle ilgili net bir gün vermenin kazının ruhuna aykırı olduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
"Çünkü arkeolojik kazı, bir sarraf titizliğiyle yeri geldiğinde diş fırçasına varıncaya kadar hassas, ince, titiz, sabır, ustalık ve ihtisas isteyen bir iştir. 400'ü aşkın insanla yapıldığı dikkate alındığında bu, kazı çalışması için önemli bir ekiptir. Çalışmalar rutin mesai anlayışının dışında yoğun bir şekilde devam ediyor. En kısa sürede bitirmek muradımız ama bunu yaparken de buradaki kültürel mirası en güzel şekilde ortaya çıkarmayı ve insanımızın hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Kazılar tamamlandığı zaman buradaki buluntuların sergileneceği alanlar oluşturulacak."
Son Dakika › Güncel › 'Körler Ülkesi' 2 bin 500 yıllık tarihe ışık tutuyor (2) - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?