Keşmirli Gazeteci Muhammad Raza Malik: Barış ve Adaleti Seven Tüm Topluluklar Keşmir Halkına Destek Mesajı Vermeli - Son Dakika
Güncel

Keşmirli Gazeteci Muhammad Raza Malik: Barış ve Adaleti Seven Tüm Topluluklar Keşmir Halkına Destek Mesajı Vermeli

Keşmirli Gazeteci Muhammad Raza Malik: Barış ve Adaleti Seven Tüm Topluluklar Keşmir Halkına Destek Mesajı Vermeli

Keşmir Medya Servis yazarı Muhammad Raza Malik, Pakistan-Hindistan ilişkileri ve Keşmir anlaşmazlığı ile ilgili kaleme aldığı makalede, barışı ve adaleti seven tüm toplulukların Cammu Keşmir halkının yanında olduğu mesajı vermesi gerektiğine dikkat çekti.

05.02.2018 13:48  Güncelleme: 14:44

Keşmir Medya Servis yazarı Muhammad Raza Malik, Pakistan-Hindistan ilişkileri ve Keşmir meselesi ile ilgili kaleme aldığı "Baskı Altındaki Keşmirlilerle Neden Dayanışma İçinde Olmalıyız" başlıklı makalesinde şunları yazdı;

ARKA PLAN:

"Keşmirliler 1947'den beri anavatanlarını Hindistan'ın yasadışı işgalinden kurtarmak için kendi yurtlarında verdikleri mücadele sırasında benzersiz fedakarlıklarda bulunmaktadır. Tüm bu sure boyunca, Keşmir halkının haklı davasına elinden gelen bütün desteği veren dünyadaki tek ülke Pakistan olmuştur. İşgal altındaki Keşmir halkı kendi kaderlerini belirleme haklarını güvenceye almak için verdiği mücadeleyi 1989 yılında alevlendirmiş ve bu toplu halk hareketi Hindistanlı işgalcilerin uykusuz geceler geçirmesine neden olmuştur. Bu popüler halk hareketini ezmek için, Hindistan Farooq Abdullah hükümetini görevden almış ve yerine Jagmohan Malhotra'yı – bu kişi Müslümanlık karşıtı sapkınlığı ve aktiviteleriyle Hindistan'da bilinmektedir – 19 Ocak 1990'da işgal altındaki bölgenin valisi olarak atamıştır. Onun atanmasını Hindistan askerleri tarafından işgal altındaki bölgede yapılan bir dizi katliamlar ve diğer zalimlikler takip etmiştir. Bu kanlı katliamlardan bir tanesi 21 Ocak 1989'da gerçekleşmiştir, Srinagar'daki Gaw Kadal bölgesinde askerlerin barışçıl göstericiler üzerine ayrım gözetmeksizin ateş açması sonucu 50 kişi ölmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır. O gün, binlerce kişi önceki gece şehirde yapılan ev baskınlarında birkaç kadının askerler tarafından taciz edilmesini protesto etmek için Srinagar sokaklarına çıkmıştı.

Bu kanlı olay Pakistan'da kızgınlığa neden oldu ve bir sonraki yılın 5 Şubat'ı tüm ülkede dayanışma günü olarak ilan edildi. Bu tarihten beri, her yıl Pakistan hükümeti ve halkı kendi evinde ve dünyanın her tarafında işgal altındaki Keşmir'in baskı altındaki insanlarıyla birlik ve beraberliğini ifade etmek için bu günü Keşmir Dayanışma Günü olarak kutlamaktadır. Pakistan'daki bu resmi tatil gününde Keşmir anlaşmazlığının ve İşgal Altındaki Keşmir'de Hindistan askerleri tarafından işlenen acımasız insan hakları ihlallerinin farklı yönlerini vurgulayan seminerler, konferanslar ve gösteriler düzenlenmektedir. Deniz aşırı ülkelerde yaşayan Pakistanlılar ve Keşmirliler de Güney Asya bölgesinde barışın ve istikrarın sağlanması için uluslararası topluluğa Keşmir anlaşmazlığının çözülmesindeki sorumluluklarını hatırlatmak amacıyla dünya başkentlerinde özel olaylar düzenler.

KEŞMİR ANLAŞMAZLIĞININ TARİHİ

Şu tarihsel bir gerçektir ki, Hindistan Keşmir halkının isteklerine aykırı olarak ve iki bağımsız ülkenin kurulmasıyla – Pakistan ve Hindistan – sonuçlanmış olan Hindistan alt kıtasının Bölünme Planı'nı tamamen hiçe sayarak askerlerini 27 Ekim 1947'de Srinagar'a indirerek Cammu ve Keşmir'i yasadışı olarak işgal etmiştir. 1947'de Hindistan alt kıtası üzerindeki Britanya egemenliğinin sona ermesiyle, 550'den fazla Prenslik Devleti bağımsız olmuştur ama ya Pakistan'a ya da Hindistan'a katılma seçeneğiyle birlikte. Müslümanların çoğunlukta olduğu bir devlet olan Cammu ve Keşmir'in Pakistan'a katılmak gibi doğal bir eğilimi vardı ama Hindu hükümdarının ve Hindistan Ulusal Kongresinin ve Britanyanın liderlerinin kötü niyetli tasarıları bölge insanlarının geleceğini mahvetti ve böylece Keşmir anlaşmazlığının tohumlarını attı. Hindistan iddia etmektedir ki, kendisi Delhi'de taslağı hazırlanan ve o zamanki Cammu ve Keşmir lideri Maharaja Hari Singh'e sunulan "Katılım Belgesi'ni" 26 Ekim'de imzalamıştır. Ancak, Keşmir'deki Hint işgaline meydan okuyan ünlü İngiliz tarihçisi Alistair Lamb "Trajedinin Doğuşu" adlı kitabında birleşik Hindistan'ın bölünmesinin ardından gelen birbirini izleyen olayların Hindistan askerlerinin Katılım Belgesi'nin imzalanmasından önce Keşmir'i işgal ettiğini güçlü bir şekilde öne sürdüğünü yazmıştır. Hatta kendisi şuna inanmaktaydı ki, imzalanmış bir katılım belgesi hiç yoktu ve bu nedenle Hindistan hükümetinin bahsedilen belgeyi hiçbir zaman resmi olarak veya uluslararası bir forumda kamuoyuna göstermediğini iddia etmişti.

Cammu ve Keşmir halkı Hindistan işgaline güçlü bir biçimde direndi ve şimdi Azad Cammu ve Keşmir olarak bilinen geniş bir alanı kurtararak toplu bir mücadele başlattı. Onların direnci ve dayanıklılığı Hindistan'ı yenilginin eşiğine getirdi ve Hindistan Keşmir anlaşmazlığını çözümlemek için uluslararası topluluğun yardımına başvurdu. 1 Ocak 1948'de, Hindistan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine başvurdu, bu Konsey ardı sıra gelen kararlarında – bunlar hem Pakistan hem de Hindistan tarafından kabul edilmiştir – Keşmir halkının kendi geleceğine kendisinin karar vermesini sağlamak için BM'nin gözetimi altında özgür ve tarafsız bir plebisit yapılması sözünü veriyordu. Bu BM kararları ve Hindistan liderleri tarafından verilen sözler onlarca yıl geçmesine rağmen uygulanmamış olarak kaldı.

PAKİSTANLILAR VE KEŞMİRLİLER ARASINDAKİ BAĞLAR

Pakistan'ın Keşmir halkına olan yakınlığı birkaç nedenin perde arkasına bakıldığında anlaşılabilir. Her ikisi de din, coğrafya, kültür ve istekler bakımından güçlü bağları paylaşmaktadır. 1947'den beri, Hindistan'ın zalim işgali Cammu ve Keşmir halkının çektiği acıların devamına neden olmuştur. Hindistan askerlerinin zalimliklerinden dolayı, yüzbinlerce keşmirli insan işgal altındaki bölgeden Pakistan'a göç etmiştir ve bunların hareketinin arkasındaki temel dürtü bu ülkeye olan güçlü duygusal bağlılıkları olmuştur. Bu yakınlık Hindistan'ın ilk Başbakanı olan Jawaharlal Nehru tarafından bile kabul edilmiştir. Kendisine 1965'te Keşmir'de bir plebisit düzenlenmesi hakkında bir soru sorulduğu zaman, "Keşmirliler Pakistan'a katılmak yönünde oy verecektir ve biz kaybederiz. Böyle bir plebisite onay veren hiçbir Hindistan hükümeti varlığını sürdüremez" demiştir.

Srinagar'da 19 Temmuz 1947'deki Cammu ve Keşmir Müslümanlar Konferansının toplantısında Keşmirlilerin ayrıcalıklı temsilcileri tarafından bir kararın geçirilmesi Pakistan ve Cammu Keşmir arasındaki ideolojik benzerliğin güçlü bir kanıtıdır ve Keşmirlilerin bölgenin geleceğini Pakistan'a bağlamış olduğunu göstermiştir. Bu karar beyan etmiştir ki, Cammu ve Keşmir Pakistan'ın bir parçası olacaktır ve bu gelişme Pakistan'ın ortaya çıkmasından yaklaşık bir ay öncesinde meydana gelmiştir. İşgal altındaki Keşmir halkının zamanı vardır ve "Çok Yaşa Pakistan" ve "Pakistan'ı İstiyoruz" sloganlarıyla Pakistan'a olan bağlılıklarını göstermişlerdir. Ülkenin milli günlerinde Pakistan bayraklarını göndere çekerler ve Hindistan karşıtı gösteriler sırasında, Hindistan'ın böyle günlerini kara gün olarak anarlar. Şehitlerini gömmeden önce Pakistan bayrağına sarmak Keşmirlilerin yaygın olarak yaptıkları bir şeydir.

Meselenin aslı şudur ki, hem Pakistanlılar hem de Keşmirliler Keşmir anlaşmazlığını 1947'de Güney Asya alt kıtasının bölünmesinin bitmemiş gündemi ve Pakistan Hareketinin ayrılmaz bir parçası olarak Cammu ve Keşmir Halkının özgürlük mücadelesi olarak değerlendirirler.

PAKİSTAN'IN KARARLI DESTEĞİ

Pakistan'ın liderleri her Zaman Keşmirlilerin isteklerini temsil etmiştir ve Keşmir halkı tarafından kendilerine gösterilen inanca hiçbir zaman ihanet etmemiştir. Kendisinin Keşmir halkının çıkarlarına olan bağlılığı, ulusun atası Kaid-i Azam Muhammed Ali Cinnah'ın 1947'den önce Cammu ve Keşmir'i üç kez ziyaret etmesine yol açmıştır. Kendisi haklı bir biçimde Keşmir'i Pakistan'ın "Şah Damarı" olarak tanımlamıştır. Eski Başbakan Zulfiqar Ali Bhutto Keşmir için bin yıllık bir savaş açmayı ilan etmiştir. Başbakan Shahid Khaqan Abbasi ve Ordunun Komutanı Qamar Javed Bajwa, Keşmir üzerindeki anlaşmazlığın Güney Asya'da kalıcı barışı sağlayacak olan ilgili BM kararlarıyla aynı çizgide olarak Keşmirlilerin isteğine göre çözüme bağlanması fikrini şiddetle önermektedir. Şu bir gerçektir ki, geçen yedi on yıldan fazla sure boyunca Keşmirlileri desteklediği için Hindistan'ın askeri sertliğinin kurbanı olmasına rağmen, Pakistan Keşmir davasına verdiği destekten asla vazgeçmemiştir ve bu anlaşmazlığın Keşmir halkının tatmin olmasına yol açacak şekilde çözülmesini desteklemeye devam etmektedir.

IOK'DEKİ HİNDİSTAN DEVLET TERÖRÜ

Yeni Delhi geçmiş yedi on yıldan fazla süre boyunca tüm kaynaklarını tüketmiştir ama acınacak şekilde Cammu ve Keşmir halkını boyun eğmeye zorlamış ve kalplerindeki Pakistan sevgisini silmeye çalışmıştır. Bir yandan Pakistan'ı Keşmir halkına verdiği desteği bırakması için zorlamak istemekteyken, diğer yandan işgal atındaki Keşmir'de en kötü türden devlet terörüne başvurmaktadır. 1989'dan beri, işgal altındaki Keşmir halkı bağımsızlık mücadelesini yoğunlaştırdığında, işgal altındaki bölgede yürürlükte olan Silahlı Kuvvetler Özel Güçler Yasası ve Sorunlu Bölgeler Yasası gibi kara kanunların koruması altında dizgin vurulmamış güçlerin keyfini çıkaran Hindistan güçleri personeli doksan dört binden fazla Keşmirliyi şehit etmiş, yirmi iki binden fazla kadını dul bırakmış, yüz bine yakın çocuğu yetim bırakmış ve onbir binden fazla kadını taciz etmiş ve toplu tecavüze uğratmıştır. Gözaltında kaybolan binlerce masum gencin nerede olduğunun izine rastlanamamışken, işgal edilmiş bölgenin her yerinde şok edici biçimde bulunan binlerce toplu mezar kaybolan kişilerin güvenliği hakkında endişelere yol açmıştır.

2008'de, işgal altındaki Keşmir halkı Hindistan'a bağımlılıktan kurtulmak için mücadelelerine yeni bir boyut kazandırmıştır. Binler halinde sokaklara çıkmaya ve barışçıl bir şekilde vazgeçilmez kendi kaderlerini belirleme haklarını talep etmeye başlamışlardır. Bu toplu başkaldırı birbirini izleyen üç yıl boyunca devam etti – bazen Srinagar caddelerine çıkan barışçıl göstericilerin sayısı bir milyon sınırını aştı. Ama çoğu zaman, Hindistan güçleri personeli bu barışçıl göstericilere aşırı zalimce güç kullanımıyla yanıt verdi ve bu süre boyunca 200'den fazla insan öldürüldü.

Popüler gençlik lideri Burhan Muzaffar Wani'nin 8 Temmuz 2016'da Hindistan askerleri tarafından yargısız infazı Keşmirlilerin özgürlük hareketine hareket getirdi. Bu zamandan beri, insanlar günlük bir bazda işgal altındaki bölgenin her köşesinde ve bucağında büyük sayılarda sokağa çıkıyorlar ve Hindistan işgaline karşı özgürlük istiyorlar. Ancak Hindistan polisi ve askerleri protestoculara karşı tüm zalim taktikleri kullanmaya devam ediyor. Şimdiye kadar göstericilerin üzerine peletlerin, mermilerin ve gözyaşartıcı gaz mermilerinin sıkılmasıyla 172 sivil öldürülmüş, 20,765 kişi yaralanmıştır. 280'den fazla genç pellet yaralanmaları nedeniyle bir ya da iki gözünü kaybetmiş ve 1,000 tanesi de görüşlerini kaybetme sınırındadır. Hurriyat liderleri dahil yüzlerce kişi demir parmaklıkların ardına koyulmuştur. Ancak tüm bu zalimlikler Keşmirlilerin kararlılığını bastıramamıştır ve onlar bütün bedellerine rağmen süregiden özgürlük hareketlerini mantıksal bir sonuca ulaştırmaya kararlıdır. Ne yazık ki, Keşmir halkının isteklerine saygı göstermek yerine, Hindistan devlet terörünü sürdürerek Keşmir anlaşmazlığı ve işgal altındaki bölgede süregiden kötüleşen insan hakları ihlalleri hakkında dünya kamuoyunun görüşünü yanlış yönlendirmek için seçim dramları sahnelemektedir.

HİNDİSTAN'IN YENİ TAKTİKLERİ

Şu anda Narendra Modi'nin lideri olduğu Hint hükümeti Cammu ve Keşmir'in Hindistan'la tamamen birleşmesi için ve işgal altındaki Keşmir'deki Müslüman çoğunluğu azınlığa dönüştürmek için bütün güçlerini seferber etmiş durumdadır. Bir yandan, Cammu ve Keşmir vatandaşı olma haklarını Hindistan vatandaşlarına verebilecek yolu açmak amacıyla, Hindistan Anayasası'nın 370. ve 35-A maddelerini feshetmek için yargı yolunu kullanmaktadır. Öte yandan, Keşmirlileri boyun eğmeye zorlamak için Ulusal Araştırma Ajansı (NIA) ve Yasa Zorlama Müdürlüğü gibi araştırma ajanslarını Hurriyat liderlerini, aktivistleri ve özgürlük yanlısı kişileri yalan davalarla suçlamak için kullanıyor. Cammu ve Keşmir'in demografisini değiştirmek için geliştirilen Hindistan tasarıları, bölgede bir referandum yapıldığı zaman sonuçları kendi lehlerine yönelik etkilemek amacını taşıyor. Bu haliyle, böyle bir hareket ilgili BM kararlarının amacına tamamen aykırıdır. Ne yazık ki, uluslararası topluluk ve özellikle BM Keşmir'deki Hint eylemlerini görmezden geliyor ve bu da Keşmir halkının sıkıntılarının devam etmesiyle sonuçlanıyor.

KEŞMİR BİR PARLAMA NOKTASI

Keşmir iki nükleer silahlı komşuyu – yani Pakistan ve Hindistan'ı karşı karşıya getirdiği için nükleer bir parlama noktasıdır. Bu konunun hassasiyetinin farkına varmak dünya topluluğunun sorumluluğundadır. Topluluk şu gerçeği düşünmelidir ki, Hindistan'ın gerçekçi olmayan ve uzlaşmaz tutumundan dolayıdır ki, tüm Güney Asya'da barış ve istikrar tehdit altındadır.

SONUÇ

İki nükleer silahlı komşunun birbirinin karşısında olduğu durumun kırılgan doğasının ışığında, uluslararası toplum bunu dikkate almak zorundadır. Bunun yanı sıra, milyonlarca Keşmirlinin geleceği Hindistan'ın inatçı ve esnek olmayan davranışından ötürü tehdit altındadır. 5 Şubat uluslararası topluluk için bir uyanma çağrısıdır ki mantığını kullansın ve bu anlaşmazlığı çözsün. Keşmirlilerin en üst derecedeki fedakarlıkları unutulmamalı ve çöpe atılmamalıdır. BM kararları saygısızlığa uğratılmamalı ve Hindistan tarafından yapılan insan hakları ihlalleri ihmal edilmemelidir. 5 Şubat bir hatırlatıcıdır, hem de sert bir hatırlatıcı! Cammu Keşmir halkına haklı mücadelelerinde yalnız olmadıkları ve sadece Pakistan değil ama dünyanın bütün barışı ve adaleti seven topluluklarının onların yanında olduğu mesajını vermelidir."

Son Dakika Güncel Keşmirli Gazeteci Muhammad Raza Malik: Barış ve Adaleti Seven Tüm Topluluklar Keşmir Halkına Destek Mesajı Vermeli - Son Dakika

Sizin düşünceleriniz neler ?

    SonDakika.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve sondakika.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.

Advertisement