Prof. Dr. İsmail Kara, seminerine "yeni din yorumları" konusuna değinerek başladı:
" İyilik, güzellik, doğruluk olarak ne varsa, İslam potansiyel olarak hepsini içerir. Dolayısıyla İslam dini iyi olan hiçbir şeye karşı olmaz. Buradaki iyi, güzel ve doğru nedir diye düşündüğümüzde büyük bir problemle karşılaşıyoruz. Mesela İslama, bilim ve ilerleme konularında yapılan saldırılara cevaben İslam ilerlemeye ve bilime karşı değildir diyoruz. İslam dünyasındaki kötülükler, ahlaki düşüşler, küfrün karşısındaki ezik, yenik durum nereden kaynaklanıyor sorusunu sorduğumuzda ise cevabımız İslam'dan uzaklaştığımız için oluyor. Bu cevapla İslam dinini kurtarmış, sorumluluğu üzerimizden atmış oluyoruz. İslam'ın doğduğu günden bu güne arada bir bozulma olduğunu söyleyerek, ileride tekrar düzeleceği düşüncesindeyiz. İstikbal fikri çok kuvvetlenmiş ve azmanlaşmış bir kavramdır. Bugünkü yaşantımız Avrupa'nın ilerleme düşüncesinin bir ürünüdür.
İlerleme ise felsefi olarak problemli bir kavramdır. Terakki denilen şey mutlak olarak yarının bugünden daha iyi olacağının savunuyordu. Avrupa'da bu II.Dünya Savaşı'ndan sonra değiştiği halde bizde aynı şekilde devam ediyor. Çağdaş İslam düşüncesinin yeni din yorumlamasının kaynağı aslında batılıların dinlerin artık dünyada hüküm sürmeyeceği düşüncesine karşılık ortaya çıkmış bir şeydir. Bunun sonucu şu an iki tane İslam algımız var. Burada ortaya çıkan büyük problem ise İslam tarihi ve İslam dini ile Müslümanlığın birbirinden kategorik olarak ayrılmasıdır."
Bugün İslam dünyasında ve ülkemizde büyük ölçüde tarihiyle irtibatsız şekilde ortaya çıkan "gerçek İslam" söyleminin akışını özetleyen Kara, daha sonra modern tarih ve din anlayışının Hz. Adem'le başlayan İslam tarihini dar bir alana hapseden israiliyat konusuna değindi:
"Modern tarih anlayışında İslamiyet öncesi israiliyat başlığı altında olumsuz bir dönem olarak sunulur. Bu modern din anlayışı dolayısı ile Hz. Peygamber öncesi bütün dönemleri içine alan bir dönem olarak önümüze getirilir. Hatta Hz. Peygamber'in peygamber olmadan önceki hayatını da içine alır. Esasında israiliyat baştan kötü olan, reddedilen bir şey değildir. Her ilim israiliyata başka bir şekilde bakar. Tefsirlerimiz israiliyatla doludur. İsrailiyatın Kur'an'la karışma ihtimali olmadığı için tefsir kitaplarında kullanılır. Hadislerde ise karışma ihtimali olduğu için asla kullanılmaz. Hem hadis, hem tefsir alimi olanlar da israiliyat ile hadis alanını ayrı tutar, tefsirde kullanır. Modern dönemdeki çağdaş İslam düşüncesi anlayışı tek tip, hatta tek tipçi bir din anlayışıdır. Mesela en önemli hadis müelliflerimizden İmam Buhari'nin hadis kitabının yanında tarih ve ahlak kitapları da vardır. Hadis kitabına almadığı birçok hadisi tarih ve ahlak kitaplarına almıştır. Bugün olsa hiçbir alim bunu yapmaz. Bizim yapamayış sebebimiz modern dönemde yetişmiş olmamız ve tek tipçi olmamızdandır. Bugünkü yeni din yorumu Asr-ı Saadet merkezlidir. Buna itirazımız İslamiyet öncesi tarihten ve Asr-ı Saadet sonrası tarihten kopmuş olmakla ilgilidir. Bu bakış Asr-ı Saadet sonrası İslamiyet'i yaşamayı, uygulamayı ve yaşamayı da problemli bir alan haline getiriyor."
İsmail Kara; seminer sonunda yeni din yorumunun muhafazakâr kesime olan etkilerine de değinerek şu sözleriyle yine ezberleri bozdu:
" Türkiye'deki muhafazakâr, dindar kesimde doğru düzgün bir İslam anlayışı yoktur. Hamasetten ibarettir. Türkiye'de hamaseti dışarıda bırakırsanız, Müslüman dincilerin tarih anlayışı ile cumhuriyetçi laiklerin tarih anlayışı arasında hiçbir fark yoktur."
Son Dakika › Güncel › Kara: Muhafazakar Kesimin Din Anlayışı Hamasetten İbarettir - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?