VEDAT YÜCEBAŞ - Kurtuluş Savaşı'nda silah ve mühimmat sevkiyatı için kağnıları çeken, güçlü olduğundan tarlalarda sabana sürülen, Marmara ve Ege bölgelerine has yerli "boz" sığır ırkının neslinin korunması amacıyla başlatılan "klonlama" çalışmaları başarıyla sürdürülüyor.
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Marmara Araştırma Merkezi (TÜBİTAK-MAM), Uludağ Üniversitesi (UÜ) ve İstanbul Üniversitesinin (İÜ) ortak olduğu "Anadolu Yerli Sığır Irklarının Klonlanması Projesi"nin yürütücülerinden UÜ Veteriner Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Sağırkaya, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de son yıllarda klonlama çalışmalarına büyük destek verildiğini söyledi.
Pek çok Avrupa ülkesinden daha geniş imkanlara sahip olduklarını ve UÜ Veteriner Fakültesinde iki klon ineğin bulunduğunu belirten Sağırkaya, "Şimdiki hedefimiz; çiftleştirmeler sonucu klonların yavrularını elde etmek. Bu yöntemle ürettiğimiz hayvanların da normal üreme performanslarını görmek istiyoruz. Çalışmalarımız, şu ana kadar doğan yavruların, yavru üretebilme yetenekleri de olduğunu gösterdi" dedi.
Kopya erkek ve dişiyi aralarında tohumlayarak bu işi başarma, bununla elde edilecek yavruların gelişim performanslarını ortaya koyma, annelerin süt içerikleri gibi karşılaştırmaları yapma çalışmalarının sürdüğü bilgisini veren Sağırkaya, buna ilişkin hazırladıkları projenin TÜBİTAK tarafından onaylanmasını beklediklerini anlattı.
Klon erkek inekten klon dişi ineğe tohumlama işlemini başlattıklarını, bir dişi ineğin gebe kalmadığını, diğerinin ise gebe olma ihtimalinin yüksek olduğunu vurgulayan Sağırkaya, benzer çalışmanın İÜ'de de yapıldığını ve bir ineğin gebeliğinin devam ettiğini bildirdi.
"Yok olmaması gereken milli bir değer"
Ülkede nesli tükenmekte olan yerli boz ırkı hedef alarak birey sayısını çoğalttıklarına işaret eden Sağırkaya, ikisi de klon olan erkekten dişinin gebe bırakılması işleminin "Türkiye'de bir ilk" olduğunu aktardı.
Klonlamanın, nesli tükenmek üzere olan hayvanların korunmasını sağladığına dikkati çeken Sağırkaya, şöyle konuştu:
"Pek çok yerli hayvan üzerine çalıştık. Gözlemim; boz sığırlar gerçekten farklı hayvanlar. Bir kere yarı vahşi yaşıyorlar neredeyse ve çok dayanıklılar. Doğa şartlarına zor koşullara adaptasyonu çok iyi gelişmiş hayvanlar. Bunun dışında bu hayvanlar özellikle Türkiye'de yaygın olan bazı hastalıklara karşı da çok dirençli. Belki şimdiki ırklarla karşılaştırdığımızda besi performansı bakımından onlar kadar iyi değil ama zor şartlarda beslenme yani kıtlık şartlarında beslenme dikkate alındığında bunlar daha avantajlı hale gelecek. Dolayısıyla bu hayvanlar, özellikle ileride iklim koşullarının değiştiği, gıdaların azaldığı zamanlarda insanlara yardımcı olabilir. Bu hayvanları yok etmek yerine koruduğumuzda, hücrelerini, spermalarını, embriyolarını sakladığımızda ileride çıkabilecek genetik gelişmelerle genlerinden de yararlanabiliriz. Hastalıklara direnç sağlayan genler bakımından yapılacak analizler ve onların diğer canlılara aktarılması daha kolaylaşabilecek. Bu bakımdan yok olmaması gereken milli bir değer olarak değerlendiriyoruz."
Hakan Sağırkaya, Avrupa'da süt ve et bakımından verimi yüksek hayvan ırklarının daha önce yeterli ölçüde verimli olmadığını dile getirdi.
Avrupa veya ABD'nin hayvancılıkta yaptığını, Türkiye'nin gerçekleştiremediğini savunan Sağırkaya, "En iyi hayvanlarımızı, en iyi erkeklerimizi öküz arabalarına koştuk. Araba çekemeyecek nitelikteki damızlık olunca negatif seleksiyon yaptık. Onlar gibi yüzyıllar önce başlasaydık damızlıkları seçerken belirli standartları koyarak devam etseydik bizim de dünya çapında çok popüler, üretken ırklarımız olacaktı" ifadesini kullandı. - Bursa
Son Dakika › Güncel › Kağnı Çeken Boz Sığırın Nesli 'Klonlama' ile Korunacak - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?