Kadınların Ölümüne Birlikte Karar Veriliyor

Türkiye'de kadın cinayetleri ve haksızlıkları bir türlü önlenemiyor. İstatistiklere göre 2014'ün ilk yedi ayında 162 kadın öldürülürken, 61 kadın ise tecavüze uğradı. 362 kadın ise erkek şiddetine maruz kaldı. İntihar eden kadın sayısı da dikkat çekici bir şekilde erkeklerden daha fazla... TUİK'in verilerine göre, Şanlıurfa merkez ve ilçelerinde 2013 yılı içerisinde intihar edenlerin yüzde 44,3'ünü erkekler, yüzde 55,7'sini ise kadınlar oluşturdu. Geçen temmuz ayında Türkiye genelinde 33 kadın cinayete kurban giderken, çoğunun "aile meclisi" kararlarıyla öldürüldüğü bir kısmının da intihara sürüklendiği ileri sürüldü.

AÇAR: CİNAYETLERİN GEREKÇESİ; NAMUS

Kadın cinayetlerine ilişkin konuşan Viranşehir Belediyesi'ne bağlı Berjin Amara Kadın Dayanışma Merkezi'nin Sosyologu Nihal Açar, "Namus algısı kadının bedeni üzerinden oluşturuluyor. Bu yüzden çok rahat 'namusumuz kirlendi' bahanesiyle kadın katlediliyor" dedi. Kadın ölümlerinin en başında 'namus' gerekçesinin yer aldığına dikkat çeken Açar, "Toplumun kabul gördüğü namus kavramı kadını cinsel objeye dönüştürüyor. Böylelikle de kadının namusu, aile şerefi ve onuru sayılıyor. Kadın namusunu korumadığı iddiasıyla da katlediliyor. İntiharlar da yine aynı sebeple gerçekleşiyor. Aileleri tarafından evlendirilmek istenen genç kadınlar buna karşı çıkacak gücü kendinde bulamayınca intiharı seçiyor" diye konuştu.

Viranşehir'de de son iki yıl içerisinde kadın ölümlerinin arttığına vurgu yapan Açar, bazı kadınların intihara zorlandığını, bu ölümlerin de intihar adı altında kayıtlara geçtiğini ifade etti. Açar, "Bu vakalar intihar mı cinayet mi tam olarak aydınlatılmıyor. Aileler genellikle kızlarının intihar ettiğini iddia ediyor. Ancak genç kadınlar intihara sürükleniyor. Özellikle 15- 22 yaş arası çocuk ve genç kadınlarda intihar vakaları çok sık görülüyor. Ailelerine karşı çekingen davranan kadınlar aileleri tarafından 'mutlu' olarak nitelendirilirken aslında çoğu genç kadın aile korkusu, aile baskısı, kimseyle konuşamamak, yalnızlığa sürüklenmek gibi sebeplerden dolayı intiharı seçiyor" dedi.

ÇİFTÇİ: AK PARTİ DÖNEMİNDE ARTTI

Son 12 yılda, AK Parti döneminde kadın ölümlerinin daha da arttığını kaydeden Yaşam Evi Kadın Dayanışma Derneği yöneticilerinden Emine Çiftçi ise, AK Parti'nin kadını yok sayan, kadını ötekileştiren politikalara imza attığını ileri sürdü. Kadını ekonomik olarak güçlendirmeyen bir siyasetin kadını öldüreceğine işaret eden Çiftçi, kadını eve kapatan, baskı altında tutan zihniyetin kadını ölüme sürüklediğini belirtti. Sığınma evlerinin yetersizliğini de eleştiren Çiftçi, "Sığınma evi olsaydı Berfin ve Berfin gibiler intihar etmeyecekti" diye konuştu.

AİLE MECLİSİ KARARI İLE ÜÇ KADIN ÖLDÜ

Suruç'ta yaşayan 17 yaşındaki Berfin Altınten, ailesi tarafından amcasının oğlu ile evlendirilmek istenince intihar etti. Zorla evlendirilmek istenen Altınten, 30 Temmuz 2014 tarihinde silahla karın boşluğuna ateş ederek intihar etti. Aile, kızlarının evlenmeye sesini çıkarmadığını, başka bir sebeple intihar etmiş olabileceğini ileri sürdü. Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) ve ildeki kadın örgütleri ise, Altınten'in aile meclisi kararı ile öldürüldüğünü iddia etti.

Yine geçen ay Şanlıurfa'da, 20 yaşındaki Hatice D., "sevdiği erkekle kaçtığı" iddiası ile aile meclisi kararı ile 16 yaşındaki kardeşi M.R.D. tarafından pompalı tüfekle öldürüldü.

Aile meclisi kararı ile "töre" adı altında işlenen cinayetlerden birisi de Suriye'deki savaştan kaçarak Şanlıurfa'ya sığınan Luma Ahmet oldu.
(Kaynak:Gazeteİpekyol)