Sakarya'da 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'nde eşi ve büyük kızıyla enkazdan çıkmayı başaran 71 yaşındaki İzzet Dönmez'in yüreği, iki hafta önce terhis alan oğlu ile 10 yaşındaki kızını kaybetmenin acısıyla 26 yıldır kavruluyor.
Dönmez, Akyazı Lisesi'nde sözleşmeli İngilizce öğretmenliği yaptıktan sonra eğitimine devam etmek için 1980'de Belçika'ya taşındı. Eşi Nadiye Dönmez'in hastalığı nedeniyle 2 yıl sonra Türkiye'ye gelen Dönmez, Çark Caddesi'nde kırtasiye dükkanı açtı.
Eşinin vefat etmesinin ardından kızı Pervin ve oğlu Mustafa Gültekin ile yeniden hayata tutunan İzzet Dönmez, 1986'da Kadriye Dönmez ile dünyaevine girdi ve bu evliliğinden de Zehra Asena doğdu.
Adapazarı ilçesi Kuyudibi Mahallesi Savaş Caddesi'nde 5 katlı apartmanın birinci katında yaşayan Dönmez ailesi, 17 Ağustos'ta merkez üssü Kocaeli'nin Gölcük ilçesi olan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi'nde yıkılan apartmanın enkazında kaldı.
Depremde, Mersin'de askerliğini bitirerek 1 Ağustos'ta evine dönen 23 yaşındaki Mustafa Gültekin ile 10 yaşındaki Zehra Asena'yı kaybeden baba İzzet Dönmez, eşi ve büyük kızı ile yakınları ve çevredekilerin yardımıyla enkazdan saatler sonra çıkarıldı.
27 kişinin hayatını kaybettiği apartmandan eşi ve kızıyla sağ çıktı
Dönmez, AA muhabirine, yaşadıkları apartmanda 27 kişinin hayatını kaybettiğini ve bulundukları katta sadece eşi, kendisi ve kızının kurtulduğunu anlattı.
O gece yaşadıklarını anlatan Dönmez, "5 katlı bina 1 metreye indi, dümdüz oldu. Çocuklarımın öldüğünü hemen anladım çünkü oğlum yattığım odanın sağ tarafında, kütüphanemin olduğu, kızım da sol taraftaki odada yatıyordu, hiç ses seda çıkmadı. Ses bekledik, gelmedi. 3 çocuğumun da öldüğünü kabul ettim ama kızımı enkazdan çıkardık, diğer kızımdan haber yok. Oğlumdan hiç haber yok çünkü 10 binlerce cilt kitap vardı yattığı odada, kütüphane üzerine yıkıldı. 5 kat inmiş aşağıya, yaşaması mümkün değil. Nitekim hiç seslemeden gitti." ifadelerini kullandı.
Dönmez, saatler sonra enkazdan ses geldiğini, büyük kızının yaşadığını anladığını, komşularla birlikte kızını çektiğini aktararak kızının saçlarının kolonların altına sıkıştığını, sopayla uzattıkları makasla saçlarını kestikten sonra yıkıntıların arasından çıkarılabildiğini söyledi.
Kızlarının aynı yatakta yattıklarını belirten Dönmez, "Deprem başlayınca küçük kızım ablasına 'Ne oluyor abla?' diye sormuş. O anı kızım hatırlıyor. 'Deprem oluyor herhalde.' demiş. Bina yıkılırken kızım yataktan yere düşüyor ama vefat eden kızım yatakta kalıyor. Yukarıdaki kolon tam başının üzerine geliyor ve kızım orada vefat ediyor. Kızımın yataktan düşmesi sağ kalmasına sebep oldu, biz de inanılmaz uğraşlarla kızımı çıkardık." diye konuştu.
Dönmez, enkaz altında hayatını kaybeden kızının cenazesini aynı gün Akyazı ilçesindeki babaevine getirip toprağa verdiklerini, oğlunun ise Belçika'dan gelen kardeşlerinin uğraşlarıyla 4-5 gün sonra çıkarılarak defnedildiğini kaydetti.
"Karbondioksit gazı bizi zehirliyor, çırpınıyoruz enkazın altında"
Depremin olduğu dönemde kömürü daha ucuz olması için yazın alıp, apartmanın altındaki bodruma istiflediklerini anlatan Dönmez, şöyle devam etti:
"Ağustos sıcağında bina yıkılınca alttaki kömür ısınmaya başladı. Isınınca karbondioksit gazı salmaya başladı, anladım ki boğuluyoruz. Son nefesimizi vermek üzereyiz çünkü karbondioksit gazı bizi zehirliyor, çırpınıyoruz enkazın altında. Kayınpederim ve kayınvalidem Karasu'dan apartmanın önüne geldiler, seslerini duyuyorum. Onlara bağırdım, 'Ayağımın ucundan ışık görüyorum, oradan hortum uzatın da hayatta kalalım.' dedim."
Yatak odasında balkona çıkış yapan kapının yanında dizilmiş rulo halılar sayesinde üzerlerine kolonların çökmediğini belirten Dönmez, çökse hayatta kalma şanslarının olmadığını, eşiyle arasına yukarıdan kolon geldiğini, tavanı, yatağı ve alttaki zemini delip yan yattığını o yüzden kendilerine zarar vermediğini belirtti.
Dönmez, tepinirken halıların üzerindeki toz ve toprakların döküldüğünü, oradan ışık geldiğini ve "Burada işlem yapın." diye bağırmaya başladığını ifade ederek "Bıçakla kestiler çünkü halıların üstü ve altı beton. O halıları bıçakla kestiler, oydular beni ayağımdan sürükleyerek çıkardılar. Eşimle aramızda kolon vardı, kolona vurduğun zaman dağılıyor, onu dökerek çıkardılar. Biz çıktıktan bayağı zaman sonra kızımın hayatta olduğunu tesadüfen öğrendik hatta küçük kızımın cenazesini alıp Akyazı'ya gidecektik. Ses gelince ona yöneldik, tüm çevre seferber oldu. Onu da çıkardık hepimiz bir şekilde yaralıyız ama hastane yok, evladım ölmüş. O gün yalnız başımıza Akyazı'da kızımı gömdüm ve kardeşlerimin Belçika'dan gelmesini bekledim." diye konuştu.
"Hayatın bedelini ödedim, kenara çekildim"
Felaketin ardından kardeşlerinin Belçika'dan İstanbul'a uçak bulamaması nedeniyle İzmir'e indiklerini, oradan Sakarya'ya kara yoluyla geldiklerini aktaran Dönmez, "Kardeşlerim maden işçisi, ekipmanlarıyla geldiler. Devletin 5 gün binanın altından çıkaramadığı oğlumu biraderler çıkardı. İki evladını kaybetmiş bu babaya çadır dahi vermediler. Hendek'ten 25-30 metre muşamba aldık, Akyazı'daki evimizin önüne muşambadan çadır yaptık ve ortalık sakinleşene kadar yaklaşık 25 kişi muşambadan çadırda kaldık." ifadelerini kullandı.
Dönmez, kentin zemininin 3 katın üzerindeki binayı taşımayacağını çünkü zemininin balçık olduğunu belirterek 1967 yılında deprem yaşadığında bina inşasında 2 kata kadar izin verildiğini ancak zamanla 6 katlara kadar çıkıldığını söyledi.
Depremin travmasını anlatamadıklarını dile getiren Dönmez, "26 yıl içimi kavura kavura geçti. Çocuklarımın annesi gözümün içine baka baka öldü. Bu acılara dayanmak mümkün mü? Tam kendimi toparlıyorum, iş hayatımda bir yere geldim 17 Ağustos depreminde küt aşağıya. Hayatın bedelini ödedim, kenara çekildim. Her türlü acıyı yaşadım, 2 evladımı kaybettim. Sağlık sorunlarım var. Eşim, ben ve kızım şeker hastasıyız, bunun sebebi 17 Ağustos depreminin yarattığı travma." ifadelerini kullandı.
Son Dakika › Güncel › İzzet Dönmez: Depremde Ailesini Kaybeden Baba - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?