Avukat Ercan Demir, İzmir Adliyesi'ndeki Baro Başkanlık odasında, yönetim kurulu üyeleri ve avukatlarla basın açıklaması yaptı. Büyük katılımın yaşandığı toplantıda basın açıklamasını okuyan Baro Başkan Yardımcısı Ercan Demir, görevden alınan İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş'ın İzmir Liman İşletmesi'ne yönelik yolsuzluk operasyonundan bir gün önce Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kenan İpek tarafından iki kez telefonla aranıp soruşturmanın durdurulmasını istediğini hatırlattı. Müşteşar Kenan İpek'in bulunduğu konum itibarı ile ancak, Adalet Bakanlığı'na bağlı personele ve idari işlerle sınırlı olmak üzere talimat verebileceğini belirten Demir, 'İpek'in İzmir Cumhuriyet Başsavcısına veya başka herhangi bir Cumhuriyet savcısına yürütülen bir soruşturmanın durdurulması, bir savcının görevden alınması veya soruşturmanın kapatılması yönünde emir vermesi hukuken mümkün değildir. Liman ve TCDD içinde bir takım yolsuzluk iddialarıyla ilgili soruşturma açıldı. Bu soruşturma hükümet kanadında manidar bulunmuştur. İktidarı itibarsızlaştırmaya yönelik bir çeteyi, daha doğrusu 'cemaati' gerekçe gösterip tepki göstermiştir. Meclise HSYK teklifi sunuldu. Bu teklif aşamasında Başbakan'ın 'Ben olsam gerekeni yapardım. Görevden alırdım' sözleri yargı üzerinde siyasetin dizayn yaptığını gösteriyor. Bugüne kadar yargının iktidarın muhalifleri bastırma aracına dönüştürüldüğünü söylüyorduk. Başbakan'ın bu sözleri yargıya talimat verdiğini açıkça göstermiştir. Başbakan bazı soruşturmaları açıp, bazı soruşturmaları kapatıldığını ifade ediyorduk. HSYK teklifinde açıkça yargı Adalet Bakanı'na bağlanmak istenmektedir dedi.
İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Hüseyin Baş'ın kendisinin tehdit edilmesini tutanak haline getirince görev yerinin değiştirildiğini basından öğrendiklerini söyleyen Demir, 'Biz yargı mensubunun neci olduğuyla ilgilenmeyiz. Burada Başsavcının tehdit edilip, görevden alınması bizim için önemlidir. Kendisi de bize bu olayı anlattı. Gönlünün rahat olduğunu, sürgün edilmesine içerlemediğini söyledi. Tutanak göndermesinin tek sebebinin Adalet Bakanlığı Müsteşarı tarafından tehdit edilmesi, kendisinin de başvurabileceği tek yerin HSYK olduğunu söyledi. HSYK'nın bu tehditlere vermesi gereken tek cevap, Adalet Bakanlığı Müsteşarı hakkında soruşturma açmasıdır. Ama maalesef Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın söylediği, 'Bedelini ödersin' sözü gerçeğe dönüşmüştür. HSYK'nın gereğini yapması gerekirken, Adalet Bakanlığı Müsteşarı kayırılmış ve Başsavcı Samsun'a sürülmüştür. Adalet Bakanı 'Hukukun gereği neyse o yapılmıştır' demiştir. Adalet Bakanı ve müsteşarı suç işlemiştir. Bakan veya müsteşar hiçbir savcıyı ya da hakimi arayamaz. İzmir Barosu olarak yargının siyasi iradeye bağlanmasını, iktidarın baskı ve hükmü altına alınmasını kabul etmiyor, bu işin en baş muhatabı olarak gördüğümüz Hakim ve Savcıların tepkilerini göstermesini bekliyoruz. Bu sürece izleyici kalmak, tarihsel sorun olacaktır. Başbakan'ın talimatıyla soruşturma açılıp, Başbakan'ın talimatıyla soruşturma kapatılması kabul edilemez. Başbakan, 'Türkiye muz cumhuriyeti olmayacak' diyordu ama kendisi Türkiye'yi muz cumhuriyetine çevirdi . Adalet Bakanlığı Müsteşarı, Başsavcıyı açıkça tehdit etmiş, tehdit suçu işlemiştir. Soruşturmanın durdurulması yönünde baskı uygulamıştır? dedi.
Demir, İzmir Barosu olarak Müşteşar Kenan İpek hakkında, HSYK'ya 'Yargı görevi yapanı etkilemeye teşebbüs, tehdit ve görevi kötüye kullanmakö suçlarından suç duyurusunda bulunduklarını belirttip, tüm bunlar dikkate alınarak HSYK'nın karar vermesini ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı'nın görevden alınmasını beklediklerini söyledi.
Son Dakika › Güncel › İzmir Barosu'ndan, Müsteşar İpek Hakkında Suç Duyurusu - Son Dakika
Masaüstü bildirimlerimize izin vererek en son haberleri, analizleri ve derinlemesine içerikleri hemen öğrenin.
Sizin düşünceleriniz neler ?